“Kiraz” ve “Vişne” genç ve dinç yaşatan müthiş aile!
Yaz geldi artık yaz! Canlandı artık tüm tabiat… Yağmurla indi rızkımız gökten; güneş doğdu yeniden, ağaçlar meyvelerini verdi, tohumlar filizlerini… Kuşlar göç ederek geldi, yunuslar da mutluluğun habercisi! İnsan bu mevsimde umutsuz olabilir mi?
Tüm mevsimlerde ve hayatın her anında “umutlu olmalı" insan ve “değerini bilerek" “hissederek” “sevmeli”, yalandan ve yapaydan sakınarak “sadık kalmalı" tabiatın doğal güzelliklerine…
Tabi bu “sevgi” ve “sadakat” sözde kalmamalı! “Zaman” ayırıp “saygı” ve “değer” de göstermeli, "güvenmeli" ve "güven vermeli" sahip çıkmalı Yaradan’ın verdiği güzel nimetlere…
Hatta konuşmalı onlarla! “Su”, “hava”, “ateş”, “toprak”, “meyve”, "sebze”, “çiçek”, “ağaç”, “insan”, “hayvan” kısaca tüm tabiatla sevgiyle konuşmalı…
Hepsinin bir dili ve hepsinde Yaradan’ın bir hikmeti var!
Açlık korkusu ve rızk endişesi, hile ve tuzak, yalan ve iftira, kibir ve menfaat, inançsızlık ve para hırsı, sevgisizlik ve umutsuzluk ile bozulmadı mı havanın, toprağın, suyun, ateşin, tohumun, hayvanın, insanın ve sonunda tüm tabiatın dengesi?
“Rızklar insanı ecelinden daha fazla arar ve sahibini nerede olursa olsun bulur” hadis-i şerifi o kadar hakiki ki! Yeter ki yüreğinin götürdüğü yoldan gitsin,
dinlesin insan kalbinin ve tabiatın sesini…
Yol kenarlarında ağaçlarda, markette, pazarlarda sebze ve meyveyi görünce de her seferinde “kimse kimsenin rızkını yiyemez” sözünü gözlerimle izler, yüreğimle dinlerim! Hangisini kim alacak ve ardından kim yiyecek?
Sonunda bir lokma dahi olsa kimse kimsenin kısmetini yiyemiyor!
Geçtiğimiz hafta iş yerimizin komşu bahçesindeki vişne ağacının bizim bahçeye yönelmiş dalı birden kırılıp kendini bizim bahçeye attı! O kadar vişne vermiş ki sanırım ağırlığını taşıyamadı, ama o durum da bu rızkın bizim şirkete gelmesine sebep! Bir anlık şaşkınlıktan sonra, büyük dal küçük parçalara ayrıldı üzerindeki vişneler toplandı. Yan komşu "sizin kısmetinizmiş" diye hediye etti. Vişneleri kim mi yedi? Elbette o da kimin kısmeti ise o yiyecek…
Bu vesile ile kiraz ve vişneyi sizler için araştırdım, tam mevsiminde iken bu güzel meyvelerin içinde sakladıkları sırlarını sunuyor; "helal", "hayırlı" ve "bereketli" bol rızklar diliyorum...
İşte aynı aileden gelen “kiraz” ve “vişne”nin özellikleri
İkisi de aynı ailenin fertleri ve gördük ki; sağlıklı, genç ve dinç yaşamın da büyük nimetleri…
Her ikisinin de kökeni eski olup Karadeniz ile Hazar Denizi arasındaki bölgeden geldikleri sanılıyor. Bir kanıya göre bunların tohumları Avrupa’ya daha insan yokken, kuşlar tarafından getirilmiş. Milattan 300 yıl önce yaşayan Yunan Theophrastos bu meyveden söz eder. Latincesi prunus cerasus olan vişnenin kökeninin Giresun olduğu söylenir. (Giresun’un eski adı Kerasus’dur) Gülgiller familyasından olan vişne ve kiraz ağaçları 4–8 metre kadar yükselir. Nisan ayında çiçek açarlar. Kirazın; sarımsı, pembe, koyu ve açık kırmızı renkte değişik çeşitleri vardır. Vişne; mora yakın koyu kırmızı renktedir.
Vişneler, ılıman iklimlerde çok iyi yetişmekle birlikte, kiraza oranla sıcak ve soğuklara daha dayanıklı olduğundan, iklim değişikliklerine daha iyi uyum sağlıyorlar. Dünyanın ikinci büyük vişne üreticisi koltuğuna yerleşen Türkiye’de, dünya vişne üretiminin % 16sı gerçekleştiriliyor.
"Kiraz" (prunus avium)
A, B1, C vitaminleri, demir, kalsiyum, magnezyum, potasyum, sodyum, fosfor, kükürt ve çinko mineralleri içinde barındırıyor. Ayrıca; tanen, levüloz (meyve şekeri) ve elajik asit ihtiva ediyor. Yani iyi bir antioksidan!
"Vişne" (prunus cerasus)
Tam bir vitamin ve mineral deposu! A ve C vitamini ile sodyum, potasyum, kalsiyum ve fosfor mineralleri içeriyor. Ayrıca, antosiyanin ve melatonin ihtiva ediyor. Yani doğal ağrı kesici!
Sağlıklı yaşama “kiraz”la merhaba!
Kandaki zararlı maddelerin vücuttan atılmasını ve kanın temizlenmesini sağlayan kiraz, içerdiği madensel tuzlar ve vitaminler nedeniyle bağışıklık sistemini de güçlendiriyor. Uzmanların tavsiyelerine göre; arka arkaya iki gün sadece kiraz yiyerek veya taze sıkılmış suyunu içerek kür uygulanırsa; kanı temizler ve birçok toksinleri vücuttan atar.
İçerdiği minerallerden dolayı özellikle çocuk ve yaşlılar için çok faydalı.
Romatizmaya karşı vücudu koruyor, insana yumuşaklık veriyor ve vücut dokularını gençleştiriyor!
İdrar söktürücü özelliği ile böbreklerin dostu olan kiraz, vücutta biriken zehirli maddelerin karaciğer ve böbrek yoluyla dışarıya atılmasını sağlıyor. Ürik asit ve ürat tuzlarının vücuttan atılmasını sağladığı için yaş olarak tüketilen kiraz meyvesi romatizma, gut, eklem kireçlenmesi ve damar sertliğinin tedavisinde etkili oluyor.
Çekirdeklerinden elde edilen yağ romatizmalıların ağrıyan yerlerine
sürüldüğünde rahatlatıp ve ağrıyı dindiriyor.
İçerdiği fosforun etkisiyle; sinirleri kuvvetlendirerek sakinlik veriyor.
Yüzde oluşan sivilceleri gideriyor.
Bağırsaktaki fermantasyonları dezenfekte ettiğinden hem kabızlığa,
hem de ishale ve dizanteriye de yararı var.
Kiraz şekeri levüloz türevi olduğundan, şeker hastaları kirazı ölçülü miktarda tüketebilir.
Kalorisi düşük olduğundan kilo problemi olanlar ve formunu korumak isteyenler kirazı öğünlerinde yiyebilir.
Kiraz çekirdekleri ezilerek bir yakı yapılır.
Bu yakı yarım baş ağrısı olanların alın kısmına konursa ağrıyı keser.
Kiraz suyunun yüz ve boyun kısımlarına sürülmesinin derideki bir takım
kırışıklıkları giderir ve cildi güzelleştirir.
Siyah kirazın eti yumuşaktır ve sindirimi kolaydır. Siyah kirazın besin değeri de çoktur.
Eti sert olan kirazın sindirimi zordur, midesi hassas olanlara önerilmez!
Kiraz diyabet, kalp, kanser ve artrite karşı koruyor!
Çinli araştırmacılar kirazın şeker hastalarının sağlığını koruduğunu uzun zamandan beri gözlemlemektedirler. Kiraza, üzüme ve dutsulara koyu pigmentleri veren antioksidan bileşiklerinin, hayvanların pankreas hücrelerinde insülin salgısını artırdığı saptamışlardır. Antosiyanin olarak bilinen bu bileşikler kalp hastalıklarına, kansere ve artrite karşı koruyor. Kiraz, vişne ve diğer koyu renkli meyvelere ağırlık vererek; şekerinizi dengede tutabilir, yaşlılık döneminizi de sağlıklı geçirebilirsiniz.
Ayrıca kirazın elajik asit adlı güçlü bir bileşiği içeren bir avuç meyveden biri olduğu da araştırmacılar tarafından tespit edilmiştir. Elajik asit, sentetik ve doğal kansorejen maddeleri etkisiz hale getiriyor ve onların sağlıklı hücrelere hasar verecek kanserli hücreler haline getirmesini engelliyor!
Vişne toksinleri atıyor, bağışıklık sistemini güçlendiriyor!
Vişne; kansızlığa, akciğer ve böbrek iltihabı dâhil bütün iltihaplı hastalıklara, dizanteri enfeksiyonuna, hepatite, idrar tutamayana, kabızlığa karşı çok etkili.
Kalp çarpıntısına iyi gelir.
Öksürüğü keser, idrarı söktürür, ishali durdurur.
Vişne mevsiminde göze, günde 1–2 defa vişne damlatıldığında görme
kuvvetini ve gözün parlaklığını artırıyor.
Aidin Salih “Gerçek Tıp” kitabında vücuttan toksinleri atmak ve bağışıklık sistemini güçlendirmek için; vişne mevsiminde sabahtan öğleye kadar sadece vişne yemeyi (1–2 kg kadar) tavsiye ediyor. Öğleden sonra yemek yiyebilirsiniz!
Sakinlik veren, ağrıları dindiren vişne!
Japon beslenme uzmanları tarafından Tsuda Üniversitesi’nde 2003 yılında gerçekleştirilen bir araştırmaya göre; hipoinsülinemi ve hipoglisemiye yol açabilen yüksek yağ içeren besinlerin verdiği söz konusu zararlar antosiyanin sayesinde dengelenebiliyor. Diğer bir deyişle, şeker düzeyi düşük olan vişne, kilo kontrolünde önemli bir görev üstleniyor.
Michigan State Üniversitesi'deki bilim adamları, yaptıkları araştırmayla vişnenin şaşırtıcı özelliklerini ortaya koydular. Bu bilim adamlarına göre, vişnenin içinde bulunan antosiyaninlerin, ateşlenmeyi tetikleyen COX–1 ve COX–2 enzimlerinin aktivitesini ve acıyı azaltıcı etkisi bulunuyor. Michigan State Üniversitesi’nde yapılan çalışmalar, antosiyanin maddesinin kolesterolün, kan şekerinin düşürülmesi ve karaciğerde daha az yağ birikimi konusunda çok etkili olduğunu ortaya çıkarıyor. Başka bir araştırmaya göre, “antosiyanin” olarak bilinen kırmızı kimyasalların aynı zamanda kas ağrılarını hafifletebileceği belirtiliyor. Spor egzersizleri ve ağırlık çalışmalarının hemen sonrasında oluşan geçici kas zedelenmelerinde, içeriğindeki antosiyanin sayesinde vişne “doğal ağrı kesici” olarak etkin rol oynuyor.
Ankara Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölümü’nden Prof. Dr. Aziz Ekşi’nin yaptığı ön araştırmalar, vişnedeki antosiyaninlerin kolon kanseri riskini önemli ölçüde azalttığını gösteriyor.
Texas Üniversitesi'nden Nöroendokrinoloji uzmanı Dr. Russel Reiter da 30 yılı aşkın süredir Melatonin üzerinde araştırma yapmış. Vişnelerde önemli ölçüde Melatonin bulunduğunu tespit etmiş. Dr. Reiter; melatoninin vücutta, antioksidan özelliği göstermek ve derin bir uyku sağlamak gibi başlıca iki etkisinin bulunduğundan bahsediyor. Dr. Reiter gibi birçok bilim adamı da, “vişne”den alındığında antioksidanlar ile desteklenen melatonin'in avantajlarına dikkat çekiyorlar.
Yine, yumuşak doku romatizması olarak da bilinen fibromiyalji hastalığından şikâyetçi olan insanlar, sağlıklı bir perhizle desteklenen “taze sıkılmış vişne suyu” tüketiminin bu hastalığın semptomlarını hafiflettiğini belirtiyorlar.
“Taze sıkılmış vişne suyu”nun; acı azaltıcı, ateş düşürücü ve uyku sağlayıcı özellikleri bulunması da bu açıklamaları destekleyici nitelik taşıyor. Ayrıca, kandaki ürik asit seviyesinin çok olmasından kaynaklanan ve vücutta eklem ağrılarına sebep olan gut hastalığında, “taze sıkılmış vişne suyu”nun kandaki ürik asit seviyesini düşürdüğü de yapılan tespitler arasında.
***
Bilim adamları araştırmalarla bu sonuçlara ulaşırken halkımız asırlarca derdine dermanı doğru yerde yani kendisinin de geldiği toprakta aradı! Bu arayışta kirazın gövdesinden, yaprağına, meyvesinden, sapına ve çekirdeğine kadar her yerinin dertlere derman olduğunu keşfetti.
Kiraz ağacı kabuğu ateş düşürücü, yaprakları müshil, çiçekleri göğüs yumuşatıcı, sapları idrar söktürücü, meyvesi de kan temizleyici, çekirdeklerinden elde edilen yağ ağrı kesici “doğal ilaç” olarak halk arasında uzun yıllardır kullanılmaktadır!
İşte “halk reçeteleri” ile “kiraz”ın şifa olduğu hastalıklar!
İdrar artırıcı yöresel halk reçetesi: Isparta/ Eğirdir/ Çayköy’de kiraz ağacının (cerasus avium) gövde kabukları dâhilen diüretik olarak kullanılır.100 ml. suya, 2–3 gr. gövde kabuklarından konularak ortalama 5–10 dakika kısık ateşte kaynatılır, süzülüp, ılıtılınca içilir.
Bal ile tatlandırılabilir.
Böbrek rahatsızlıklarında yöresel halk reçetesi:
Kırklareli/ Babaeski/ Nadırlı’da kiraz sapları dâhilen böbrek rahatsızlıklarının giderilmesinde kullanılır. 100 ml. suya, 2–3 gr. kurutulmuş kiraz sapı konularak ortalama 5–10 dakika kısık ateşte kaynatılır, süzülüp, ılıtılınca içilir.
Yemeklerden kaynaklanan mide zehirlenmelerinde yöresel halk reçetesi: Trabzon/ Yomra/ Oymalı’da kiraz ağacının gövde kabukları zehirlenmelere karşı kullanılır. En dış kısmı çıkartılan 2–3 gr gövde kabuğu 100 ml suya konularak ortalama 5–10 dakika kısık ateşte kaynatılır, süzülüp, zehirlenme durumlarında içilir.
Mide rahatsızlıklarında yöresel halk reçetesi:
Kahramanmaraş/ Göksun’da dağ kirazının (cerasus mahalep) kurutulmuş meyveleri mide rahatsızlıklarında kullanılır. 100 ml. suya, 2 gr. kurutulmuş dağ kirazı konularak ortalama 5–10 dakika kısık ateşte kaynatılır, süzülüp, ılıtılınca içilir.
İdrar tutukluğunda romatizmada sarılıkta gutta, gripte karaciğer ve dalak rahatsızlıklarında: 30 gr. kiraz sapı bir litre suda 10 dakika kaynatılıp, ılıtıldıktan sonra içildiğinde olumlu sonuçlar verdiği belirtilmiştir.
Not: Gövde kabukları ve kiraz sapları çok sertse yumuşamaları için 12 saat soğuk suda bekletildikten sonra, aynı su ile 10 dakika kadar kısık ateşte kaynatılır.
***
Fatma Nihal Doğan'ın "vişne sirkesi" tarifi:
Bahar ayları geldi mi bizim evde evlere şenlik durumlar yaşanır! Büyük anneannemden başlayan, anneannem ve annemden bana gelen bitki yetiştirme, üretme geleneği ile bir yanda annemin kuruttuğu çiçekler, otlar... Diğer yanda benim (tabi düne kadar annemindi) sirkeler... Merak işte, İnşaAllah birgün "doğal sirke" fabrikası kuracağız.
Gül, çilek, üzüm, karadut, elma, vişne... Hepsi ayrı güzel, hepsi farklı lezzette...
Evet, siz de vişne sirkesi yapmak isteseniz; ilk deneme için 1 kg. vişne alın, saplarını ayıklayıp güzelce yıkayın. Çekirdeklerini ayıkladıktan sonra cam bir kavanozun içine koyun ve iyice ezin, üzerine bir çay bardağı kadar su, 2 yemek kaşığı kadar da toz şeker (%100 pancar şekeri) ilave edin ve hava alacak şekilde üzerine bir tülbent veya iki-üç kat gazlı bez örtüp gölgede ama sıcak bir ortamda beklemeye bırakın. Ara ara kontrol edin 5-6 gün sonra mayalanmayma başlar, 10-15 gün sonra süzüp cam bir şişeye alın. 40 gün boyunca; 10 günde bir süzmeye devam edin, keskin sirke tadını ve kokusunu aldıktan sonra koyu renkli bir şişeye alıp muhafa edebilirsiniz.
Vişne sirkesi; havuç, pancar ve marul gibi yeşilliklerle yapılan salatalarda harika oluyor ve hazımsızlık problemi çektiğinizde çok fayda sağlıyor...
Kiraz, vişne ve tüm yiyecekleri alırken doğal ve organik olanlarını tercih etmenizi, hangi yöre veya ülkeden geldiklerini sorgulamanızı, düzgün şekline ve rengine, markasına ve etiketine değil, doğal olmasına, tadına ve kokusuna bakmanızı öneriyorum.
GDO’suz, NANO’suz, HORMON’suz; “saf”, “temiz”, “doğal” yiyecek ve giyeceklerle güzel "huzurlu" bir ortam, "sağlıklı", "verimli" ve "bereketli" ömürler... Dilerim iyiler ve iyilikler kazanır, kötüler ve kötülükler kaybeder...
Kaynaklar:
İksir-i Şifa/ Halit Özgülen
İlaç Yiyecekler/ Dr. Earl Mindell
100 yıl yaşamanın sırları/ Dr. Maoshing Ni
Gerçek Tıp/ Dr. Aidin Salih
Dengeli Beslenme/ Müheyya İzer
Doğal Tedavi Yötemi/ Dr. Ulvi Türkmenoğlu
Sağlıklı Yaşamın Sırları/ Dr. Recai Yahyaoğlu
Türkiye’nin Bitkisel Halk İlaçları/ Prof. Dr. Ertan Tuzlacı
Bitkilerle Tedavi/ Prof. Dr. Turhan Baytop
www.meyed.org.tr
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder