SÖĞÜT SUYUNDAN KÖKLENDİRME HORMONU YAPIMI
Geçtiğimiz kış, daha önceden de duyduğum ancak uygulamaya vakit bulamadığım bir tekniği denemeye karar verdim. Teknik, söğütten kesilen parçaların suyun içerisinde birkaç hafta bekletilerek, ağaçlarda kök oluşumuna yardım edecek ve zayıf ağaçların üzerindeki stres yükünü azaltacak olan bir su üretme işlemiydi. Bu teknik, şu anda ticari olarak bulabildiğimiz köklendirici hormonların olmadığı dönemlerde üretim amaçlı olarak kullanılıyordu.
Söğüt (Salix türleri) yılın herhangi bir döneminde 12-15 santim kalınlığındaki dallarından kesilecek parçaları suya koyduğunuzda birkaç hafta içinde kolayca kök vermesi ile bilinir. Hemen hemen bütün kesilmiş dallar kendiliğinden kök vereceğinden, kesilen bölümlere köklendirme hormonu uygulamaya da gerek yoktur.
Bu basit teknik bu kesim sürecinden elde edilen parçalarla hazırlanan suyun, kesik parçalar, daldan köklendirme (air-layer) işleminde, yamadori (toplanmış ağaçlar) ve kök sistemleri zayıf olan ağaçlarda kullanılması temeline dayanıyor.
Söğüt Suyunun Arkasındaki Teori
Suyla karıştırılmış Aspirin uzun zamandan beri kesilmiş çiçeklerin yaşam süresini uzatmak ve ağaçlardan yapılan kesimlerin tutma yüzdesini arttırmak için kullanılmakta. Aspirinin doğal bir pıhtılaşmayı önleyici, yani sıvıların katılaşmasını önleyen bir yapısı var. Ayrıca aspirin bazılarınca kan incelten özelliği ile de bilinir. Aspirinin bitkiler üzerinde de benzer etkileri görünüyor. Ağacın kesilmiş/yaralanmış kısmında veya kökünde pıhtılaşmayı önleyerek, o bölgeye ağacın özsuyunun ulaşabilmesini ve dolayısıyla kendi kendini iyileştirmesini sağlama yeteneğine de sahip.
İlginç olansa Aspirin doğal olarak Söğüt ağacının kabuğunda da bulunan Salicylic asitten elde edilmiştir. Köklenmeyi teşvik eden, içindeki başka kimyasallar da olabilir ancak ilk sebep salicylic asitmiş gibi görünüyor.
Salicylic asidin yaraların kapatılmasını sağlayan Abscisic asidin üretimini engellediği yönünde kanıtlar da mevcut. Abscisic asit bütün bitkiler tarafından kesilmelerine verdikleri ani tepkiyle ürettikleri ve yaralarının acilen kapatılmasını sağlayan bir stres hormonudur.
İşte burada esas noktaya geliyoruz. Söğütten kesilen parçalar suya bazı kimyasallar salarak köklenmelerini sağlar. Biz de bu suyu diğer bitkilerin köklenmesini teşvik etmek amacıyla kullanabiliriz.
İŞE YARIYOR MU?
Konuya halen şüpheyle yanaşarak, Mor Söğütten (Salix purpurea-Purple Willow) kestiğim 50 kadar ince parçayı bir kova suyun içine koydum ve orada 4 hafta boyunca bıraktım. Bütün kesilmiş parçalar çürümeye başladığında dikkat ettim ki su jelimsi bir kıvama gelmişti ve parmaklarımda kaygan bir kalıntı bırakıyordu.
Söğütlerin suyun alt taraflarında kalan taraflarının (özellikle kesilmiş olan uç kısımları) şeffaf jel gibi bir maddeyle kaplandığını ve pamuksu bir görünüm aldığını gördüm.
Bu karışımı geçen kış topladığım Alıç ve Meşelerimi sulamak için kullandım. Şimdiye kadar topladığım ağaçları hayatta tutma oranımın en iyisini bu yöntemle yakaladım ve 20’yi geçkin ağaçtan sadece 2’sini kaybettim. Hayatta kalan ağaçlar da önceki yıllardakilere göre daha güçlü ve dinç görünüyorlardı.
Bu tabii ki başka unsurlarla da alakalı olabilir. Belki benim toplama yeteneğim gelişti, daha iyi bakım uyguladım, toprakları daha iyiydi veya bu kış hava doğadan ağaç toplamak için daha uygundu.
Bununla birlikte görüşüm artık değişmişti ve söğüt suyunu daldan köklendirmede de (air-layer) kullandım. Geride kalan 6 yıl boyunca bahçemdeki Acer Palmatum’larımın (bir Akçaağaç türü) dallarından köklendirme yaparım. Köklenme oranı hep %100’dü ve ne zaman köklenmeye başlayacaklarını dalların kalınlığından söyleyebilirim artık (1-1,5cm kalınlığındaki dallarda 7 haftada, 2,5cm olanlarda 5 haftada). Bu sene daldan köklendirme işleminde kullanacağım sphagnum yosununu (sphagnum moss-bir yosun türü) sulamak için söğüt suyunu denedim. Köklenmenin hepsinde bir hafta kadar daha erken gerçekleştiğini ve eskiye göre çok daha güçlü olduğunu gördüm ki, bu köklenen kısımların kesilerek ana gövdeden daha erken çıkarılabileceği demekti.
Ayrıca bu sene aynı tekniği (air-layer) uyguladığım Prunus incisa (sanırım bir çeşit kiraz veya erik ağacı türü) ve Alıçlarımın da daha verimli ve dinç olduklarını gözlemledim.
Tek çekincem daldan köklendirmeler sonrasında köklerin sadece kesilen bölgede değil de daha geniş bir alanda çıkması oldu ki bu da ileride yapılacak nebari’nin (ağacın kökünün üst taraflarının toprağın dışında bırakılması tekniği) kökler erken bir vakitte şekle sokulmazsa daha az düzgün olması demekti.
Daldan köklendirmelerde kullandığım söğüt suyu, Ağlayan söğüt (Salix babylonica-Weeping Willow) ve Kedi/Keçi Söğütü (Salix caprea-Pussy/Goat Willow) türlerinindi. Bu türlerin arasında bariz bir fark göremedim. Sanırım söğüt suyunun gücü, tamamen suya konulacak dalların sayısı ve kalınlığıyla suyun miktarı arasındaki orantıya bağlı.
Söğüt Suyunun Asitliği Konusu
Saf (çok yoğun) Salycylic asit suya tam manasıyla doyurulursa Ph değeri 2.4 olacaktır ki bu değerde bir asidite bütün yaşam formlarına zararlı olacaktır. Ancak Söğüt suyunun içerisinde bulunan Salycilic asidin miktarı, normalde kullanılan suyun Ph değerini değiştirecek yeteneğe sahip değildir.
Sonuçta;
Söğüt suyunun bitkilerde köklenmeyi teşvik ettiği gibi bilimsel bir iddiam yok sadece duyduğum bir şeyi kanıtlamaya çalıştım. Gördüğüm kadarıyla da bu karışım bitkilerin (ağaçların) köklenme yeteneğini ve benim başarı oranlarımı yükseltti.
Bununla birlikte bu sihirli köklenme uygulamasıyla ilgili şüphemi belirteyim ki Söğüt suyu diğer teknikler doğru şekilde uygulanırsa işe yarayacaktır. Bir kesme (cutting) ya da daldan köklendirme (air-layer) doğru şekilde yapılmadıysa veya yanlış bir dönemde yapıldıysa Söğüt suyu bitkinin köklenmesi için yeterli etkiyi yapamayacaktır.
Söğüt çayının tarifide şöyle(ikinci bir yöndem)
Söğüt dalları 3 cm lik kısa parçalar şeklinde kesilir. Özellikle taze uç dallar seçilir.
Kaynamaya yüz tutan ama kaynamayan suda bir tencerede 2 saat demlenir ve üzeri kapatılarak karanlıkta 1-2 gün bekletilir. Suya geçen IBA artık doğal bir hormon özelliği verir, istenirse bu su, buz kalıplarında daha sonra kullanılmak üzere dondurucuda saklanabilir.
Buradaki resimde dallarıyla beraber yapraklarınıda koyduk
Gerektiğinde çözülerek oda sıcaklığında içerisine herhangibi bir bitki köklendirilmek üzere 24 saat bekletilir ve daha sonra direkt toprağa dikilir. Dikilen yaprağın da ucundan kesilmesi etkiyi arttırır. Toprağa biraz B1 ve B6 vitaminler konursa bu daha da etkili olur. Bal ılık suda eritilerek toprağa dikilmeden önce yaprağın sapı içine batırılırsa bu da ek etki sağlar. Kimyasal kullanmadan evde köklendirici etki yaratmanın şimdilik yolları bunlar.Söğüt dallarındaki etkin Maddeleri Araştıralım:
Eski Sümer ve Mısır kayıtlarında söğüt ağacı kabuğunun ağrı ve ateş tedavisinde kullanıldığı ile ilgili bilgiler yer almaktadır. M.Ö. 5.YY'da Yunanlı doktor Hipokrat söğüdün ilaç olarak kullanımından bahsetmiştir. Amerika yerlilerinin de söğüdü tedavi amacıyla sık sık kullandığı bilinmektedir.
Söğüt ağacı kabuğundaki ilaç için kullanılan aktif madde salisindir. Kristal formu ilk olarak 1828'de Fransız eczacı Henri Leroux tarafından ayrıştırılmıştır. Saf formu İtalyan kimyager Raffaale Piria tarafından elde edilmiştir. Suda çözündüğü zaman asit özelliği gösterdiğinden (ph 2.4) Salisilik asit olarak adlandırılmıştır.
1897'de Felix Hoffmann sentetik olarak salisin maddesinin değiştirilmiş bir formunu elde etmeyi başardı. Yeni bileşik salisilik asitten daha az mide problemlerine yol açıyordu. Bu yeni ilaç, yani Asetil Salisilik Asit Hoffman'ın işvereni olan Bayer firması tarafından Aspirin olarak adlandırıldı ve dünyanın en çok kullanılan ilacı haline geldi.
Aspirin Nasıl Hazırlanır?
Prosedür
1. 1 g salisilik asit 100 mL behere alınır.
2. 2 mL asetik anhidrit ve üç damla %85 fosforik asit ilave edilir ve karıştırılır.
3. Beher, ısıtıcının sıcaklığı 75oC’yi geçmeyecek şekilde ve ağzı saat camı ile kapatılarak 10 dk. ısıtılır.
Dikkat: Çözelti, fazla olan asetik anhidritin bozunma ısısıyla kaynayabilir. Beheri dikkatlice tutunuz.
4. Bozunma tamamlandıktan sonra, 20 mL saf su eklenir ve kristaller oluşmaya başlayana kadar karıştırılır. Karışım kristallenme olana kadar buz banyosunda soğutulur. Su trompuyla vakum uygulanarak ürün filtre kağıdından süzülür, iki ya da üç kez 2 mL soğuk suyla yıkanır ve kurutulur. Ürün kristallendirme metodu ile
saflaşrıtırılır. Kristallendirme metodu şu şekilde uygulanır: Ürün az miktarda sıcak suda (takriben 10-15 mL) çözülür, filtre kağıdıyla süzülür ve elde edilen çözelti buz banyosunda soğutularak kristaller elde edilir. Oluşan kristaller filtre kağıdında toplanır ve kurutulur.
- Eğer ürün renkli olursa sıcak suda çözündükten sonra aktif karbon ilave edilir ve bir süre ısıtmaya devam edilir. Renk tamamen gittikten sonra filtre edilerek soğumaya bırakılır.
Not: Su 75oC’nin üzerinde ısıtılmamalı. Su kaynarsa aspirin kısmen salisilik asite ve asetik asite hidroliz olur
Aspirinin doğada hammaddesi nedir?
Aspirinin ham-maddesinin en zengin kaynağı, söğüt ağacı kabuklarıdır. Bu ağacın kabuklarında bulunan salisin maddesi, vücuda girdiğinde salisilik aside dönüşüyor.
Aspirinin özellikleri nelerdir?
Aspirin beyaz, kokusuz, hafif ekşi, acı bir tozdur. Sodyum karbonat içinde erir. Suda kolay erimez. Bağırsaklarda ya da alkali bir ortamda parçalanırsa salisilik ve asetik asitlere ayrışır. 135 derecede erir, tortu bırakmadan yanar. İnce iğnecikler halinde billurlaşır.
Söğüttteki Maddeler
Salisilik asit
Salisilik asidin kimyasal strüktürü |
-Şekilde: stres yanıtları bitki hormonları arasındaki üç taraflı antagonist sinyalizasyon ağının şematik. Otçul tırtıllar tarafından kaynaklı yaralar çevresel streslere, hastalıklara ve yanıtları, örneğin-sırasıyla absisik asit (ABA), salisilik asit (SA) ve jasmonik asit (JA), tarafından kontrol edilir.
-Salix (söğüt) arasındaki kabuk ekstreler bir ana bileşen olarak keşfedilmiştir. Ancak, SA bitki büyüme ve gelişme, fotosentez, terleme, iyon alımı ve ulaşım üzerinde önemli bir etkisi vardır. Ayrıca, SA de yaprak anatomisi ve kloroplast yapısında belirli değişiklikler neden olur. SA patojenlere karşı, bitki savunma arabuluculuk, endojen sinyal olarak kabul edilmektedir
-Salisilik asit bitkisel hormonlara enerji ve bitki formu oluşturmak için yapı taşları sağla.rMetabolizma ile birlikte koordineli bir şekilde, doğrudan bitki büyümeye etkisi vardır.
-Bitkisel hormon olarak da kabul edilen salisilik asit, fenolik maddelerin bir grubunu oluşturmaktadır. Bitkilerin farklı organ ve dokuları üzerinde yapılan araştırmaların sonucunda, salisilik asidin bitkilerde her zaman ve her yerde bulunabildiği ortaya çıkarılmıştır. Salisilik asit ve onun analoğu olan aspirinin en
-Bitkisel hormon olarak da kabul edilen salisilik asit, fenolik maddelerin bir grubunu oluşturmaktadır. Bitkilerin farklı organ ve dokuları üzerinde yapılan araştırmaların sonucunda, salisilik asidin bitkilerde her zaman ve her yerde bulunabildiği ortaya çıkarılmıştır. Salisilik asit ve onun analoğu olan aspirinin en
bilinen etkisi, etilen biyosentezini engellemek ve yaşlanmayı geciktirmektir. Ayrıca, salisilik asit termojenik ve koku üreten bitkilerin çiçeklenmesinde de düzenleyici bir role sahiptir. Bunlardan başka, bitkilerde dışsal salisilik asit uygulamaları, patojen bağıntılı proteinlerin sentezini uyararak, hastalıklara karşı direncin oluşumunu sağlamaktadır.
-Salisilik asit, genelliklşe söğüt kabuğundan ekstre ile elde edilir. Ancak ısırgan otundada mevcuttur. Salisilatlar şimdi bir büyüme düzenleyici olarak kabul edilmektedir. Onlar hastalık direnci teşvik ve çiçek ömrünü artırmak ve tohum çimlenmesi ve etilen sentezini ortaya çıkardığı düşünülmektedir.
-Salisilik asit, genelliklşe söğüt kabuğundan ekstre ile elde edilir. Ancak ısırgan otundada mevcuttur. Salisilatlar şimdi bir büyüme düzenleyici olarak kabul edilmektedir. Onlar hastalık direnci teşvik ve çiçek ömrünü artırmak ve tohum çimlenmesi ve etilen sentezini ortaya çıkardığı düşünülmektedir.
Bazı Bilim Adamlarının araştırmaları;
1. Salisilik asit: su açığı ve kuraklık altında performans bitki yanıt olarak biyosentezi ve eylem bir güncelleştirme; Hanna Bandurska
2. Salisilik asit: Bitkilerde fizyolojik rolleri, Muhammed Yusuf, Shamsul Hayat, Muhammed Nasır Alyemeni, Gazi Fariduddin ve Aqil Ahmad
3. Salisilik asit ve fosfolipid sinyal, Beatriz A.Rodas-Junco, J. Armando munoz-Sanchez ve SM Teresa Hernandez-Sotomayor
4. Salisilik asit ve ilgili bileşikler taşınması; J.-L. Bonnemain, J.-F. Chollet ve F. Rocher
5. LV Kurepin, KP Dahal, M. Zaman ve RP Pharis, çevre sinyal ve endojen salisilik asit konsantrasyonu arasındaki etkileşimi
6. Bitkilerde şeker taşıma ve dağıtım salisilik asit etkisi, MS Krasavina ve NA Burmistrova
7. FM shakirova, PD Bezrukova ve DR Maslennikova, hormonal bir toksik iyonlarına karşı buğday bitkilerinin salisilik asit ile indüklenen koruma ara ürün olarak endojen ABA
8. Abiyotik strese bitki yanıtlarında modüle terpenoid ve flavonoid metabolizmasında Salisilik asit biyosentezi ve rolü; T.Tounekti, I. Hernandez ve S. Munne-Bosch
9. Salisilik asit-aracılı strese bağlı çiçekli, KC Wada ve K. Takeno
10. Salisilik asit-aracılı abiyotik stres toleransı; M. Pal, G. Szalai, V. Kovacs, Tamam Gondor ve T. Janda
11. Bitkilerde abiyotik stres yanıtları salisilik asit Sinyal rolü; Tomonori Kawano, Takuya Hiramatsu ve François Bouteau
12. Phytopathogenesis sırasında salisilik ve Jasmonik asit arasındaki etkileşim; Sorokan Antonina V., Burkhanova Guzel F. ve MAKSIMOV Igor V.
13. Gıda üretiminde salisilik asit potansiyel yararları, R Martin-Mex, A. Nexticapan-Garcez ve A. Larque-saavedra
14. Patates tesislerinde phytoplasma ilgili strese salisilik acido n koruma kısa ve uzun vadeli etkileri; HA Lopez-Delgado, ME Mora-Herrera, R. Martinez-Gutierrez ve S. Sanchez-Rojo
15. Hasat sonrası bozulabilir ürünler üzerinde salisilik asit uygulamasının verimliliği, S. Supapvanich ve S. Promyou
16. Salisilik asit pratik kullanımı ile ilgili son gelişmeler ve geleceği; LP Popova
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder