Çiçeklerin bize anlatılandan, sağda solda yazılandan bambaşka bir dili var. ancak şu da bir gerçek, söyledikleri ne olursa olsun çiçekler herzeman çok güzeller ve kadınlar tarafından çok sevilirler:)
Beyaz Gül(masumiyet): Her nedense rengi beyaz olan herşeyin masum olduğuna dair yaygın bir inanış vardır. Örneğin beyaz gelinlik, o da masumiyeti, saflığı, bekareti simgeler. Halbuki kaç tane hatun kişi, bekaretine 17 yaşında veda etmiş olmasına rağmen, 37 yaşında beyaz gelinlik giymekte hiçbir sakınca görmez. Bu nedenle beyaz gül hadisesine temkinli yaklaşmakta yarar vardır. Bu gül hiç de masum olmayabilir; belki 10 tane çiçekle kırıştırmıştır, belki 150 tane arıyla cilveleşmiştir, nereden bileceğiz. Ancak, kriminal bir vakaya karışmadığı manasında bu tez desteklenebilir ve bence beyazlığı böyle anlamak yerinde olur.
Bir erkek bir kadına beyaz gül verdiğinde şöyle demek ister: Ben masumum, sen masumsun, onlar masum; hepimiz masumuz!..
Bir kadın erkeğe gül vermişse tek bir anlamı vardır: Ben masumum!
Bir de mesken masuniyeti vardir ki, konut dokunulmazlığı anlamına gelir ve konumuzla zerre kadar ilgisi yoktur. Varsa bile şimdi hiç uğraşamayacağım billahi.
Kırmızı Gül(aşk): Kırmızı güle aşk anlamının yüklenmesi tamamen ‘ya benimsin ya toprağın’ zihniyetinin bir ürünüdür. Sevgilisine kırmızı gül veren aşık şöyle der adeta: “Eğer bana evet demezsen, seni öyle bir keserim ki, vücundan işte, tıpkı bu güllerin renginde kanlar akar. Billur kan, akar akar akar…” Böyle bir çiçek alan kadın kişi, çok iyi düşünmelidir. Karşısında gerçekten iflah olmaz bir aşık vardır ve bıçağın sokulduğu yerden akan kan ile, ilk gece akacak olan malum kan arasında bir tercih yapmalıdır.
Eğer bir kadın erkeğe kırmızı gül vermişse şu anlama gelir: Sana aşığım, ama buna kocam ne der hiç bilmiyorum!
Pembe Gül(gönlüm sende): Değerli okur, bu gül bir tür ‘elim sende’ anlamını taşır. Çünkü, bu gülü vermekle erkek ya da kadın, verdiği şahsı gönlüyle ebelemiştir. Bu tür ebeleme çabaları bazen gebelikle sonuçlanır ki, bu da zaten istenen bir sonuçtur. Eğer, bu renk gülü alan kişinin medeni durumu verilen gönlü almaya müsait değilse, ’silahım belimde’ anlamına gelen bir kaktüsle karşılık vermesi mümkündür.
Sarı Gül(sıcak sevgi): Genellikle erkeklerin bayanlara vermeyi tercih ettiği bir gül türüdür ki, ’seni uzaktan sevmek aşkların en güzeli’ ilkesine zıt bir ideoloji içerir. Türkçe meali şudur: Ben öyle uzaktan sevemem. Şöyle mıncık mıncık, sarmaş-dolaş, öpüş-kokuş, ısçak-ısçak severim. Ne olur, cinsel olanı dahil tüm temas isteklerime yanıt ver!..
Kadının erkeğe verdiği sarı bir gül, ‘dokun ama taciz etme’ anlamına gelir.
Pembe Karanfil(içtenlik): Erkeğin kadına verdiği pembe karanfil ’sana bağrımı, kalbimi, günah defterimi ve cüzdanımı açmaya hazırım’ anlamına gelirken; kadının erkeğe verdiği pembe karanfil ise yalnızca ‘çenemi açmaya hazırım’ anlamına gelir. Pembe rengi hoş çağrışımlar yapsa da, bu renk bir karanfil erkeği hemencecik de ‘eşcinsel’ diye suçlamamak yerinde ve terbiyeli bir davranış olur. Ancak, yerinde duramayan ve terbiyesiz bir insansanız ‘heh heh keh’ diye gülümsemekle yetinseniz hiç fena olmaz.
Sarı Karanfil(hüzün): Değerli okurlar, hüznümüzün ifade etmek istediğimiz zaman bu çiçekleri tercih ederiz. Bu çiçekleri muhatabımıza verdiğimiz zaman, doğal olarak sizin hüzünlü olduğunuzu anlaması gerekir. Ancak, çiçeklerin dili diye bir şeyden haberi yoksa muhtemelen ‘aa kırmızı menekşelere bak ne hoş’ cümlesini de sarfedebilir.
Erkeğin kadına verdiği bu renk bir karanfil şu anlama gelir: “Esasen ağlamaklığım söz konusu, ama erkekliğe mok sürmemek için sembolik bir anlatımı yeğliyorum.” Kadının erkeğe verdiği sarı karanfiller ise gene yukarıda izah ettiğimiz gibi hüzünlü olduğunu gösterir, ancak bir farkla ki; kadın çiçekleri verir vermez zırıl zırıl ağlamaya başlar.
Orkide(mağrur, gururlu): Değerli okurlar bu çiçek veren açısından da, alan açısından da gururu ifade eder. Hatta verilen(orkide) açısından da gururu temsil eder. Orkide açısından durum şudur: Madem ki bu kadar para ediyorum, madem ki TL’den bile kıymetliyim o halde gururluyum. Gururluyum öyleyse varım!
Erkek bir kadına orkide verdiğinde şöyle düşündüğünü rahatlıkla söyleyebiliriz: Bir holdingte üst düzey yöneticiyim; garajda otom, sahilde yatım var. söyleyiniz hanımefendi Allah aşkına gururlu olmakta haksız mıyım?.. Mamafih gururum size aşık olmama engel değil. Ama aşkımı reddederseniz bu orkideleri başka bir kadına vermekte tereddüt etmem; bana kadın mı yok!
Bir kadın erkeğe orkide veriyorsa eğer, mutlaka şu cümleleri sarfeder: Ay pardon yanlışlık oldu, ben bu çiçekleri anneme verecektim!.. Gördüğünüz gibi, gururu gerçekleri söylemeye engeldir.
Ağlayan Gelin(isyan): Erkeğin vermediği, kullanmadığı bir çiçek türüdür ve şahsen ben adını ilk kez duyuyorum. Parantez içinde de gördüğünüz üzere isyanı temsil eder. Tahmin edeceğiniz üzere yeni evlenen kadın(gelin), evlendiğinin daha birinci günü dolmadan, yanlış bir insanla evlendiğinin farkına varır ve bu duruma isyan eder. Ne var ki, bu duygularını bir günlük kocasına ve kendi ailesine izah etmesi mümkün değildir. Bu yüzden sembolik bir anlamı olan bu çiçeklerden 3 ton kadar alır ve önüne gelen herkese verir. Bu çiçeklerden alan erkek kimseler içlerinden şöyle derler: Bu evlilik bu isyana dayanamaz, kesin yakında boşanırlar. Ben şimdiden kadına yakınlık göstereyim de, dul kaldığı zaman belki bir olayımız olur!.. Görüldüğü üzere ağlayan gelinin durumu yürekler acısıdır.
Menekşe(alçak gönüllü): Menekşe gözlü kadınlar(Elizabeth Taylor’un kulakları çınlasın) olmasa bile bu ismi taşıyan çiçekler alçak gönüllülüğün sembolüdürler. Menekşe üretimi ile alçak gönüllü insan sayısı arasında ters bir orantı vardır. Alçak gönüllü insan sayısı azaldıkça menekşe üretimi artar ve insanlar sözüm ona alçak gönüllüymüşlercesine önlerine gelene bu çiçekten vererek, herkesi menekşe manyağı yapmaya çalışırlar.
Örneğin işe yeni başlayan bir eleman, kadınsa erkek ve erkekse de kadın patronuna her gün menekye taşır. Bu şu anlama gelir: Ben haddimi bilirim, size layık biri değilim, yani sizde gözüm yok. Ayriyetten az bir maaşa çalışırım, izne ayrılmam, mesaiye kalırım, eşek gibi çalışırım.
Oysaki, daha menekşeler solmadan patronunu hafiften süzmeye ve zırt pırt zam istemeye başlarlar. Demem o ki, samimiyeti ifade eden pembe karanfillerle birlikte verilmedikleri takdirde bir kıymet-i harbiyeleri yoktur.
Son olarak tek olarak verilen menekşe alçaklığı temsil ederken, buket olarak verilenleri gönüllü olmayı imgeler.
Gerbera(iyimser): Son yıllarda çok az alıcısı bulunan bir çiçek türüdür ki, en çok da gayrı safi milli hasılası yüksek ülkelerde rağbet görür. Ülkemizde en çok tüketildiği ve armağan edildiği yer Nimet Abla Milli Piyango gişesidir.
Erkek ya da kadın, loto ya da piyango kendilerine çıkabilir iyimserliği içerisinde mütemadiyen gişeye Gerbera taşırlar. Bu davranışa bir anlam veremieyen bayi ise, her defasında Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi Acil Servisi’ni arayarak yardım talebinde bulunur. Enteresandır ki, bu zamana kadar hiç boşu olmamıştır. Şikayet ettiği her Gerbera müptelası ilgili kliniğe yatırılmıştır.
Kırmızı Krizantem(sessiz istek): Hayli alımlı olan bu çiçek, ekseriyetle okullarda ve devlet dairelerinde rağbet görür. Örneğin bu çiçeği öğrenci öğretmenine vermişse şu anlama gelir: Hocam gözünün yağını yiyim, beni sınıfta bırakma!.. Öğretmen çiçeğin üzerine tebeşir tozu serpip doğruca çöpe atarsa hiç umut yok demektir ki, bu da sessiz isteğin redi anlamına gelir.
Bir vatandaş bu çiçeği herhangi bir devlet dairesindeki müdür, şef ya da amire verirse tek bir anlama gelir: Ah ne olur şu benim evrakımı bir imzalasan, ben sana daha ne çiçekler getririm. Eğer görevli, çiçeği almayıp da çiçeğin yeşil sapına işaret ediyorsa, bu onun krizantem değil dolar istediğine dair güçlü bir emaredir.
Sevgilisinden böyle bir çiçek alan kadın, çiçeği aldığı takdirde hangi isteğin sessizce dile getirildiğini iyi bir şekilde hesaplamak zorundadır. Aksi takdirde bir taciz olayıyla karşı karşıya kalabilir.
Bol çiçekli günler… kadınca. net
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder