İç Mekan Bitkileri Hakkında Genel
Genel Özellikleri
Tanımı
İç mekan bitkilerinin tanımı yapılırken kaplar içinde ( salon ya da seralarda ) yetiştirilen bitkiler olarak tanımlansa da, gerçekte iç mekan bitkilerine kesin bir tanımlama yapılamamaktadır. Yetişme koşullarına göre bitkiler iç ya da dış mekanda kullanılabilir. Örneğin; Akdeniz Bölgesi’ nde doğal ya da park ve bahçede kullanılan bir bitki (Ficus elastica), Ankara gibi farklı bir yetişme ortamında saksı ya da kap içinde iç mekan bitkisi olarak kullanılabilir. Bahçe çiçeği olarak bilinen lale, nergis gibi soğanlı bitkiler, çakıllarla düzenlenmiş bir saksı içinde iç mekanda değerlendirilebilir.
Önemi
Günümüz insanı, konforun artmasıyla yaşama mekanlarını daha kolay ısıtabilmekte ve havalandırma sistemleri ile donatabilmektedir. İyi koşullarla donatılmış mekanlar, tüm konforuna karşın dış mekandan ve doğadan arıtılmış, tamamen yapay çevreler olmak zorundadır. Bitkiler, yapay olarak oluşturulmuş mekanlarda doğal elemanlardan izler taşır. Dekorasyonun tamamlayıcı unsurları olarak görev yapar. Modern teknolojinin yarattığı çelik yapılar, cam, beton gibi masif yüzeyler arasında, yaşayan ve doğadan yansımayı taşıyan bitkiler, iç mekan organizasyonunda önemli yer tutar. Mevsimsel değişiklikleri yıl
boyunca canlı olması ve çeşitli renklere bürünmesi gerek mimari formlar gerekse yaprak, çiçek, gövde özellikleri ile mekana hareketlilik kazandırır
İç mekanda kullanılan bitkilerle yapılan bir düzenleme ile bitkinin renk, koku, form veya ölçü özelliklerinden yararlanılarak mekan, daha çekici ve farklı bir atmosfere sahip olur. Cansız malzeme ile yapılacak bazı işlevlerin canlı bir obje ile başarılması, doğal peyzajı, kapalı mekanlarda yaşatmaktadır. Mekanın işlevine bağlı olarak, mekanda istenmeyen objelerin gizlenmesi, keskin hatların yumuşatılması gibi özellikleri nedeniyle bitkiler, iç mekan düzenlenmesinde kullanılmaktadır.
Bitkiler gürültüyü filitre etmeleri, akustik kontrolü, tozu tutmaları, parlamayı ve yansımayı önlemeleri ile ışığı kontrol altına almaları ve havayı oksijen üreterek temizlemeleri nedeni ile ekolojik işlevlere de sahiptir. Özellikle ev, okul, hastane ve büro gibi mekanlarda kullanılması önerilen bitkiler, estetik katkıları ile birlikte sağladıkları oksijen ile daha az stresli mekanların oluşturulmasına yardımcı olur.
Bitkiden beklenilen işlevin gerçekleşmesi için bitkide bir takım özelliklerin olması gerekir:
a) Bitki belli derecede olumsuz koşullara dayanıklı olmalıdır.
b) Değişen ekolojik koşullara karşı dayanıklı olmalıdır.
c) Kap ve saksılarda iyi gelişim göstermelidir.
d) Her dem yeşil olmalıdır.
Benzer ekolojik istekleri olan bitkiler, uygun ekolojik koşullar gösteren yerde kullanılmalıdır. Tasarımcı, her bitkinin sıcaklık, ışık, nem gibi isteklerini iyi bilerek o bitkiye uygun koşulları sağlamalıdır,
İç Mekan Bitkilerinin Sınıflandırılması
Ekolojik isteklerine Göre Sınıflandırma
Tüm bitkilerin yetişebilecekleri, ışık, sıcaklık ya da nem gibi ekolojik koşullar birbirinden farklıdır. Örneğin, ortamdaki sıcaklığın, bitkinin istediği sıcaklıktan az ya da fazla olması, onun çiçeklenmesi, büyümesi gibi yaşamsal sürecini etkilemektedir.
Sıcaklık
Bitkilerin büyüme ve gelişmeleri ile bulundukları yerlerin sıcaklığı arasında sıkı ilişki vardır. Sıcaklığın derecesi metabolik olayları farklı yönde etkilemekte, böylece bitkinin gelişimi de farklı olmaktadır. Genellikle iç mekan bitkileri 0 0 C’nin üzerindeki sıcaklıklarda yetişebilmektedir, dona maruz kaldıklarında ölebilir. Tropikal kökenli bitkilerin çoğu 100 C’nin altındaki sıcaklıklardan zarar görür. Yüksek sıcaklık derecelerine dayanıklılıkları da bitki çeşidi, hava orantılı nemi ve sulama suyunun miktarına göre değişmektedir. İç mekan bitkileri genellikle de 400 C’ nin üzerinde ölmeye başlar.
İç mekan süs bitkilerini sıcaklık ihtiyaçlarına göre üç grupta sınıflandırabiliriz:
Yüksek Sıcaklığa Gereksinim Gösteren Bitkiler: Tropikal kökenli bitkiler bu grupta yer alır. Kışın 16- 20 0 C,yazın ise 18-25 0 C sıcaklık, genel olarak % 80-85 orantılı nem ve çoğunlukla yarı gölge veya gölge yerlerde iyi gelişme gösterir.
Orta Derecede Sıcaklığa Gereksinim Gösteren Bitkiler: Kışın 8- 15 0 C, yazın ise 15-18 0 C sıcaklık veya daha yüksek sıcaklıkta aydınlık ve havadar yerlere gereksinim gösterir.
Düşük Sıcaklığa Gereksinim Gösteren Bitkiler: Kışın 5-8 0 C sıcaklıktaki iç mekanlarda, yazın ise bahçelerde yetiştirilebilen bitkilerdir. Bu bitkiler için en uygun yaz mevsimi sıcaklığı 15-20 0 C dir.
Tanımı
İç mekan bitkilerinin tanımı yapılırken kaplar içinde ( salon ya da seralarda ) yetiştirilen bitkiler olarak tanımlansa da, gerçekte iç mekan bitkilerine kesin bir tanımlama yapılamamaktadır. Yetişme koşullarına göre bitkiler iç ya da dış mekanda kullanılabilir. Örneğin; Akdeniz Bölgesi’ nde doğal ya da park ve bahçede kullanılan bir bitki (Ficus elastica), Ankara gibi farklı bir yetişme ortamında saksı ya da kap içinde iç mekan bitkisi olarak kullanılabilir. Bahçe çiçeği olarak bilinen lale, nergis gibi soğanlı bitkiler, çakıllarla düzenlenmiş bir saksı içinde iç mekanda değerlendirilebilir.
Önemi
Günümüz insanı, konforun artmasıyla yaşama mekanlarını daha kolay ısıtabilmekte ve havalandırma sistemleri ile donatabilmektedir. İyi koşullarla donatılmış mekanlar, tüm konforuna karşın dış mekandan ve doğadan arıtılmış, tamamen yapay çevreler olmak zorundadır. Bitkiler, yapay olarak oluşturulmuş mekanlarda doğal elemanlardan izler taşır. Dekorasyonun tamamlayıcı unsurları olarak görev yapar. Modern teknolojinin yarattığı çelik yapılar, cam, beton gibi masif yüzeyler arasında, yaşayan ve doğadan yansımayı taşıyan bitkiler, iç mekan organizasyonunda önemli yer tutar. Mevsimsel değişiklikleri yıl
boyunca canlı olması ve çeşitli renklere bürünmesi gerek mimari formlar gerekse yaprak, çiçek, gövde özellikleri ile mekana hareketlilik kazandırır
İç mekanda kullanılan bitkilerle yapılan bir düzenleme ile bitkinin renk, koku, form veya ölçü özelliklerinden yararlanılarak mekan, daha çekici ve farklı bir atmosfere sahip olur. Cansız malzeme ile yapılacak bazı işlevlerin canlı bir obje ile başarılması, doğal peyzajı, kapalı mekanlarda yaşatmaktadır. Mekanın işlevine bağlı olarak, mekanda istenmeyen objelerin gizlenmesi, keskin hatların yumuşatılması gibi özellikleri nedeniyle bitkiler, iç mekan düzenlenmesinde kullanılmaktadır.
Bitkiler gürültüyü filitre etmeleri, akustik kontrolü, tozu tutmaları, parlamayı ve yansımayı önlemeleri ile ışığı kontrol altına almaları ve havayı oksijen üreterek temizlemeleri nedeni ile ekolojik işlevlere de sahiptir. Özellikle ev, okul, hastane ve büro gibi mekanlarda kullanılması önerilen bitkiler, estetik katkıları ile birlikte sağladıkları oksijen ile daha az stresli mekanların oluşturulmasına yardımcı olur.
Bitkiden beklenilen işlevin gerçekleşmesi için bitkide bir takım özelliklerin olması gerekir:
a) Bitki belli derecede olumsuz koşullara dayanıklı olmalıdır.
b) Değişen ekolojik koşullara karşı dayanıklı olmalıdır.
c) Kap ve saksılarda iyi gelişim göstermelidir.
d) Her dem yeşil olmalıdır.
Benzer ekolojik istekleri olan bitkiler, uygun ekolojik koşullar gösteren yerde kullanılmalıdır. Tasarımcı, her bitkinin sıcaklık, ışık, nem gibi isteklerini iyi bilerek o bitkiye uygun koşulları sağlamalıdır,
İç Mekan Bitkilerinin Sınıflandırılması
Ekolojik isteklerine Göre Sınıflandırma
Tüm bitkilerin yetişebilecekleri, ışık, sıcaklık ya da nem gibi ekolojik koşullar birbirinden farklıdır. Örneğin, ortamdaki sıcaklığın, bitkinin istediği sıcaklıktan az ya da fazla olması, onun çiçeklenmesi, büyümesi gibi yaşamsal sürecini etkilemektedir.
Sıcaklık
Bitkilerin büyüme ve gelişmeleri ile bulundukları yerlerin sıcaklığı arasında sıkı ilişki vardır. Sıcaklığın derecesi metabolik olayları farklı yönde etkilemekte, böylece bitkinin gelişimi de farklı olmaktadır. Genellikle iç mekan bitkileri 0 0 C’nin üzerindeki sıcaklıklarda yetişebilmektedir, dona maruz kaldıklarında ölebilir. Tropikal kökenli bitkilerin çoğu 100 C’nin altındaki sıcaklıklardan zarar görür. Yüksek sıcaklık derecelerine dayanıklılıkları da bitki çeşidi, hava orantılı nemi ve sulama suyunun miktarına göre değişmektedir. İç mekan bitkileri genellikle de 400 C’ nin üzerinde ölmeye başlar.
İç mekan süs bitkilerini sıcaklık ihtiyaçlarına göre üç grupta sınıflandırabiliriz:
Yüksek Sıcaklığa Gereksinim Gösteren Bitkiler: Tropikal kökenli bitkiler bu grupta yer alır. Kışın 16- 20 0 C,yazın ise 18-25 0 C sıcaklık, genel olarak % 80-85 orantılı nem ve çoğunlukla yarı gölge veya gölge yerlerde iyi gelişme gösterir.
Orta Derecede Sıcaklığa Gereksinim Gösteren Bitkiler: Kışın 8- 15 0 C, yazın ise 15-18 0 C sıcaklık veya daha yüksek sıcaklıkta aydınlık ve havadar yerlere gereksinim gösterir.
Düşük Sıcaklığa Gereksinim Gösteren Bitkiler: Kışın 5-8 0 C sıcaklıktaki iç mekanlarda, yazın ise bahçelerde yetiştirilebilen bitkilerdir. Bu bitkiler için en uygun yaz mevsimi sıcaklığı 15-20 0 C dir.
Süs bitkilerinin sıcaklık isteklerine göre sınıflandırılması
Spathipyhlium
Dieffenbachia
Bitkiler dinlenme dönemine ihtiyaç duyar. Ülkemizde bitkilerin dinlenme koşulları kış aylarına rastlamaktadır. Bitkilerin kışın sıcaklık gereksinimi, yaza göre 5-10 derece daha az olmaktadır. İşte bu dönemde bitkilerin odun kısmı olgunlaşır, tomurcuk oluşumu gerçekleşir.
Bitkilerde ertesi yıl iyi bir gelişme ve çiçeklenme olabilmesi için dinlenme döneminin sağlanması zorunludur. Bitkiler kışın da aynı yüksek sıcaklıktaki mekanlarda bulundurulduğunda, dinlenme dönemine giremez. Bunun sonucunda odun kısımları olgunlaşamaz, tomurcuk oluşumu güçleşir, bitkiler cılız kalır.
Bitkinin yaşlı veya genç oluşu ile sıcaklık gereksinimi arasında da sıkı bir ilişki vardır. Genç bitkiler, yaşlı bitkilere göre daha yüksek sıcaklık ister. Ancak yaşlı bitkiler, ani oluşan sıcaklık değişimlerine daha hassastır. Sıcaklıktaki ani değişimler, bitkilerde solmalara, yaprakların düşmesine ve hatta ölümlere neden olur. Burada dikkat edeceğimiz bir konu da sıcaklığın tek başına etkinliği yanında diğer ortam koşullarının da etkisinin olmasıdır. Ortamdaki nem, ışık da sıcaklıkla birlikte bitkileri etkilemektedir. Bir bitki için nemli ortamda çok uygun olan sıcaklık, aynı bitki için kuru bir ortamda çok fazla olabilir.
Orantılı Nem ve Su
İç mekan bitkilerinin yaşayabilmeleri, büyüyebilmeleri ve gelişebilmeleri için zorunlu etmenlerden biri hava nemi ve sudur. Bitkiler, kökleri aracılığıyla suda erimiş besin tuzlarını alırlar. Kökler aracılığıyla alınan besin maddeleri bitkilerin üst aksamına su ile taşınır. Bitkiden su, terleme yoluyla dışarı atılır. Bu dışarı atım işlemi, bitkinin bulunduğu ortamdaki orantılı hava nemi ile doğrudan ilişkilidir. Havanın içerdiği nem düşük ise terleme fazla olur. Bir bitkinin gereksinimi olan nem miktarı; bitkinin bulundurulduğu yerin orantılı nemine, sıcaklık ve ışık durumuna, bitkinin cins, yaş ve büyüklüğüne ve sonunda mevsime, bitkinin gelişme dönemine bağlı olarak değişir.
Terleme hızını etkileyen başlıca etmenler; güneş ışığı, havadaki nem miktarı, sıcaklık, rüzgar, topraktaki su ve hava basıncıdır. Bitkilerin terleme yoluyla kaybettiği su ile kökler tarafından alınan su arasında denge vardır. Ortam koşulları, bitkinin kökleriyle almış olduğu su miktarından daha fazla terleme yapmasını durumunda bitkinin yapraklarında sarkmalar, pörsümeler, sararmalar ve kurumalar gözlenir. Bu koşulların sürmesi halinde ise bitki tümüyle canlılığını yitirir.
Sıcaklık ve ışık şiddeti kış ayları süresince yaz aylarına göre daha düşük olduğundan, bitkilerin terleme hızları da düşüktür. Bu süre içerisinde bitkiler, suya daha az gereksinim duyar. Düşük sıcaklıktaki yerlerde bulundurulan bitkilerin, daha sıcak yerlerde bulundurulan bitkilere oranla su gereksinimleri daha azdır.
Bitkinin bulunduğu yerin orantılı nemi ile su gereksinimi arasındaki ilişki ise, nemin yüksek olması halinde bitkinin terleme hızı düşük olacağından, su gereksinimi de az olacaktır, buna karşılık, kuru hava esintisi olan sıcak yerlerde bulundurulan bitkilerin su ihtiyacı fazladır.
Yüksek orantılı nem, yüksek sıcaklık ve şiddetli ışıktan kaynaklanan olumsuz etkiyi azaltarak bitkide dengeli bir gelişme sağlar. Bu nedenle iç mekan süs bitkileri yetiştiriciliğinde orantılı nemin önemi büyüktür. Tropikal kökenli bitkilerin nem ihtiyacı % 80’in üzerinde, diğer bitkilerin nem ihtiyacı ise %60-70’tir.
Işık
Bitkiler fotosentez yapabilmek, büyüyüp gelişmek için ışığa ihtiyaç duyar. İç mekan bitkilerinin çoğu en iyi ışık alan yerlere konulmalıdır. Bir bitkinin ışığa ihtiyacı farklı zamanlarda farklı düzeylerdedir. Bitkiler gelişme dönemlerinde bol ışığa, buna karşın dinlenme döneminde az ışığa ihtiyaç duyarlar. Bir bitkinin belirli gelişim dönemlerinde ışığa olan gereksinimi çok olduğu gibi, genç ve yaşlı bitkiler arasında ışığa dayanabilme açısından da farklar bulunmaktadır.
İç mekan süs bitkilerini ışığa gereksinimleri açısından, güneşli, aydınlık, yarı gölge ve gölge yerlerde yetiştirilen bitkiler olmak üzere sınıflandırabiliriz.
Güneşli ortam isteyen bitkiler, genellikle güneye bakan pencerelerde veya yazın bahçede doğrudan güneşli yerlerde kullanılır. Ancak aşırı güneşli ortamda hafif gölgeleme yapılabilir.
Aydınlık ortamda yetişen bitkiler ise doğrudan doğruya ve sürekli güneş ışığı almayan yerlerde yetiştirilen bitkilerdir. Bu bitkilerin doğu veya batı penceresinin hemen arkasında bulundurulmaları uygundur. Yarı gölge yerleri seven bitkiler ise hafif veya çok hafif güneşli yerlerde bulundurulmalıdır.
Gölge koşullarda yetiştirilen bitkiler ise, güneş almayan yerlerde ve seranın iyice gölgelenmiş yerlerinde bulundurulmalıdır. Bitkiler yetersiz ışığa karşı tepkilerini, normalden daha ince gövde ve güneş ışığına doğru yönelen uzun sürgünler üzerinde soluk renkli, cansız yapraklar oluşturarak gösterir. Bu durum görüldüğünde bitkilerin daha iyi ışıklanması sağlanmalıdır. Bunun yanında fazla ışık isteyen bitkiler, gölge ortamda kaldıklarında yapraklarda sararma ve dökülmeler görülür. Normale göre daha açık renkli yaprakların varlığı da ışık azlığının bir sonucudur.
İç mekanlarda bulundurulan süs bitkileri genelde kapalı mekanlarda tek taraftan ışık aldıklarından ışığa doğru bir yönelim gözlenir. Bunun için bitkiler ara sıra kendi etraflarında çevrilmelidir.
Bitkiler, kışın az güneşli günlerinden uzun günlere geçişte güneş ışınlarından etkilenir. İlkbaharda tüm bitkilerin sararması ve haşlanması, bitkilerin biraz gölgelemeye ihtiyaç duyduğunun göstergesidir. Bunun yanında güneş ışığının yetersiz olduğu durumlarda, Yapay ışık, kullanılmalıdır. Yapay ışık güneş ışığına benzerse de, 4-5 saatlik güneş ışığına eşdeğer bir ışıklanma için aynı süre yapay ışık kullanılması yeterli olmaz. Sağlıklı bitki yetiştirmek için 12- 16 saat yapay ışıklandırma yapmak gerekir. Yapay ışıklandırma da floresan tüpler kullanılır. Yapay ışıklandırmaya ihtiyaç gösterebilecek bitkiler arasında Afrika menekşesini alabiliriz. Burada dikkat edilecek konu ise, yapay ışık altında yetiştirilen bitkilerde yeterli hava neminin sağlanmasına da özen gösterilmelidir. Bunu da saksıların altına, içi su dolu bir kap koymakla sağlayabiliriz
Dieffenbachia
Bitkiler dinlenme dönemine ihtiyaç duyar. Ülkemizde bitkilerin dinlenme koşulları kış aylarına rastlamaktadır. Bitkilerin kışın sıcaklık gereksinimi, yaza göre 5-10 derece daha az olmaktadır. İşte bu dönemde bitkilerin odun kısmı olgunlaşır, tomurcuk oluşumu gerçekleşir.
Bitkilerde ertesi yıl iyi bir gelişme ve çiçeklenme olabilmesi için dinlenme döneminin sağlanması zorunludur. Bitkiler kışın da aynı yüksek sıcaklıktaki mekanlarda bulundurulduğunda, dinlenme dönemine giremez. Bunun sonucunda odun kısımları olgunlaşamaz, tomurcuk oluşumu güçleşir, bitkiler cılız kalır.
Bitkinin yaşlı veya genç oluşu ile sıcaklık gereksinimi arasında da sıkı bir ilişki vardır. Genç bitkiler, yaşlı bitkilere göre daha yüksek sıcaklık ister. Ancak yaşlı bitkiler, ani oluşan sıcaklık değişimlerine daha hassastır. Sıcaklıktaki ani değişimler, bitkilerde solmalara, yaprakların düşmesine ve hatta ölümlere neden olur. Burada dikkat edeceğimiz bir konu da sıcaklığın tek başına etkinliği yanında diğer ortam koşullarının da etkisinin olmasıdır. Ortamdaki nem, ışık da sıcaklıkla birlikte bitkileri etkilemektedir. Bir bitki için nemli ortamda çok uygun olan sıcaklık, aynı bitki için kuru bir ortamda çok fazla olabilir.
Orantılı Nem ve Su
İç mekan bitkilerinin yaşayabilmeleri, büyüyebilmeleri ve gelişebilmeleri için zorunlu etmenlerden biri hava nemi ve sudur. Bitkiler, kökleri aracılığıyla suda erimiş besin tuzlarını alırlar. Kökler aracılığıyla alınan besin maddeleri bitkilerin üst aksamına su ile taşınır. Bitkiden su, terleme yoluyla dışarı atılır. Bu dışarı atım işlemi, bitkinin bulunduğu ortamdaki orantılı hava nemi ile doğrudan ilişkilidir. Havanın içerdiği nem düşük ise terleme fazla olur. Bir bitkinin gereksinimi olan nem miktarı; bitkinin bulundurulduğu yerin orantılı nemine, sıcaklık ve ışık durumuna, bitkinin cins, yaş ve büyüklüğüne ve sonunda mevsime, bitkinin gelişme dönemine bağlı olarak değişir.
Terleme hızını etkileyen başlıca etmenler; güneş ışığı, havadaki nem miktarı, sıcaklık, rüzgar, topraktaki su ve hava basıncıdır. Bitkilerin terleme yoluyla kaybettiği su ile kökler tarafından alınan su arasında denge vardır. Ortam koşulları, bitkinin kökleriyle almış olduğu su miktarından daha fazla terleme yapmasını durumunda bitkinin yapraklarında sarkmalar, pörsümeler, sararmalar ve kurumalar gözlenir. Bu koşulların sürmesi halinde ise bitki tümüyle canlılığını yitirir.
Sıcaklık ve ışık şiddeti kış ayları süresince yaz aylarına göre daha düşük olduğundan, bitkilerin terleme hızları da düşüktür. Bu süre içerisinde bitkiler, suya daha az gereksinim duyar. Düşük sıcaklıktaki yerlerde bulundurulan bitkilerin, daha sıcak yerlerde bulundurulan bitkilere oranla su gereksinimleri daha azdır.
Bitkinin bulunduğu yerin orantılı nemi ile su gereksinimi arasındaki ilişki ise, nemin yüksek olması halinde bitkinin terleme hızı düşük olacağından, su gereksinimi de az olacaktır, buna karşılık, kuru hava esintisi olan sıcak yerlerde bulundurulan bitkilerin su ihtiyacı fazladır.
Yüksek orantılı nem, yüksek sıcaklık ve şiddetli ışıktan kaynaklanan olumsuz etkiyi azaltarak bitkide dengeli bir gelişme sağlar. Bu nedenle iç mekan süs bitkileri yetiştiriciliğinde orantılı nemin önemi büyüktür. Tropikal kökenli bitkilerin nem ihtiyacı % 80’in üzerinde, diğer bitkilerin nem ihtiyacı ise %60-70’tir.
Işık
Bitkiler fotosentez yapabilmek, büyüyüp gelişmek için ışığa ihtiyaç duyar. İç mekan bitkilerinin çoğu en iyi ışık alan yerlere konulmalıdır. Bir bitkinin ışığa ihtiyacı farklı zamanlarda farklı düzeylerdedir. Bitkiler gelişme dönemlerinde bol ışığa, buna karşın dinlenme döneminde az ışığa ihtiyaç duyarlar. Bir bitkinin belirli gelişim dönemlerinde ışığa olan gereksinimi çok olduğu gibi, genç ve yaşlı bitkiler arasında ışığa dayanabilme açısından da farklar bulunmaktadır.
İç mekan süs bitkilerini ışığa gereksinimleri açısından, güneşli, aydınlık, yarı gölge ve gölge yerlerde yetiştirilen bitkiler olmak üzere sınıflandırabiliriz.
Güneşli ortam isteyen bitkiler, genellikle güneye bakan pencerelerde veya yazın bahçede doğrudan güneşli yerlerde kullanılır. Ancak aşırı güneşli ortamda hafif gölgeleme yapılabilir.
Aydınlık ortamda yetişen bitkiler ise doğrudan doğruya ve sürekli güneş ışığı almayan yerlerde yetiştirilen bitkilerdir. Bu bitkilerin doğu veya batı penceresinin hemen arkasında bulundurulmaları uygundur. Yarı gölge yerleri seven bitkiler ise hafif veya çok hafif güneşli yerlerde bulundurulmalıdır.
Gölge koşullarda yetiştirilen bitkiler ise, güneş almayan yerlerde ve seranın iyice gölgelenmiş yerlerinde bulundurulmalıdır. Bitkiler yetersiz ışığa karşı tepkilerini, normalden daha ince gövde ve güneş ışığına doğru yönelen uzun sürgünler üzerinde soluk renkli, cansız yapraklar oluşturarak gösterir. Bu durum görüldüğünde bitkilerin daha iyi ışıklanması sağlanmalıdır. Bunun yanında fazla ışık isteyen bitkiler, gölge ortamda kaldıklarında yapraklarda sararma ve dökülmeler görülür. Normale göre daha açık renkli yaprakların varlığı da ışık azlığının bir sonucudur.
İç mekanlarda bulundurulan süs bitkileri genelde kapalı mekanlarda tek taraftan ışık aldıklarından ışığa doğru bir yönelim gözlenir. Bunun için bitkiler ara sıra kendi etraflarında çevrilmelidir.
Bitkiler, kışın az güneşli günlerinden uzun günlere geçişte güneş ışınlarından etkilenir. İlkbaharda tüm bitkilerin sararması ve haşlanması, bitkilerin biraz gölgelemeye ihtiyaç duyduğunun göstergesidir. Bunun yanında güneş ışığının yetersiz olduğu durumlarda, Yapay ışık, kullanılmalıdır. Yapay ışık güneş ışığına benzerse de, 4-5 saatlik güneş ışığına eşdeğer bir ışıklanma için aynı süre yapay ışık kullanılması yeterli olmaz. Sağlıklı bitki yetiştirmek için 12- 16 saat yapay ışıklandırma yapmak gerekir. Yapay ışıklandırma da floresan tüpler kullanılır. Yapay ışıklandırmaya ihtiyaç gösterebilecek bitkiler arasında Afrika menekşesini alabiliriz. Burada dikkat edilecek konu ise, yapay ışık altında yetiştirilen bitkilerde yeterli hava neminin sağlanmasına da özen gösterilmelidir. Bunu da saksıların altına, içi su dolu bir kap koymakla sağlayabiliriz
Süs bitkilerinin ışık isteklerine göre sınıflandırılması
Ficus benjamin
Aglaonema
Form Özelliklerine Göre Sınıflandırma
İç mekan bitkileri form özelliklerine göre; sarkıcı, tırmanıcı, ya da mimari formlu olarak üç ana sınıfa ayrılır.
Sarılıcı Tırmanıcılar: Daima dikine büyüyen bitkilerdir. Bazıları destek etrafında dolanır, bazıları ise tutucu organları aracılığıyla desteğe yapışır. Bu bitkiler destek üzerinde gelişebildikleri gibi duvar boyunca da gelişebilirler. Hatta iç mekanlarda desteklere sardırılarak, mekan bölücü olarak kullanılabilir.
Form Özelliklerine Göre Sınıflandırma
İç mekan bitkileri form özelliklerine göre; sarkıcı, tırmanıcı, ya da mimari formlu olarak üç ana sınıfa ayrılır.
Sarılıcı Tırmanıcılar: Daima dikine büyüyen bitkilerdir. Bazıları destek etrafında dolanır, bazıları ise tutucu organları aracılığıyla desteğe yapışır. Bu bitkiler destek üzerinde gelişebildikleri gibi duvar boyunca da gelişebilirler. Hatta iç mekanlarda desteklere sardırılarak, mekan bölücü olarak kullanılabilir.
Syngonium
Scindapsus
Sarılıcı Tırmanıcı ve Sarkıcı Olanlar: Tırmanıcı olarak yetiştirildiklerinde tek bir desteğe tüm gövdenin sarılması tavsiye edilmez. Saksı içinden, gövdenin sarkması ya da birden fazla desteğe tüm gövdelerin bağlanması daha estetik bir görüntü verecektir. Sarkıcı olarak yetiştirildiklerinde, dağınık gelişmelerini önlemek amacı ile uçlarının alınması gerekebilir. Ficus pumila, hedera, philodendron, scindapsus gibi bitkiler hem sarılıcı hem sarkıcı olabilir.
Sarkıcılar; toprak yüzeyini örtebilir ya da bir yere saksı ile asıldıklarında aşağı doğru gelişirler. Sarkıcı bitkilerin bir kısmı ilginç yaprakları ile, bir kısmı da çiçekleri ile etkilidir. Bu bitkiler askıya alınabilen bir saksıya konulabildiği gibi yüksek sütun şeklindeki saksılara da konulabilir.
Mimari Formlu Olarak Kullanılan Bitkiler: İç mekanda tek başlarına kullanılabilir. Dekoratif etkileri ile odak etkisi oluşturma, vurgulama, yönlendirme gibi işlevlerine göre geniş mekanlarda kullanılır. Mimari formlu bitkileri kendi içlerinde, sütun formlu, ağaç formlu gibi sınıflandırabiliriz. Mimari formlu bitkiler tek olarak kullanıldıkları gibi sarkıcı ya da yer örtücü olarak kullanılan bitkilerin yayılıcı etkisini azaltmak için birlikte de kullanılabilir.
Sarılıcı Tırmanıcı ve Sarkıcı Olanlar: Tırmanıcı olarak yetiştirildiklerinde tek bir desteğe tüm gövdenin sarılması tavsiye edilmez. Saksı içinden, gövdenin sarkması ya da birden fazla desteğe tüm gövdelerin bağlanması daha estetik bir görüntü verecektir. Sarkıcı olarak yetiştirildiklerinde, dağınık gelişmelerini önlemek amacı ile uçlarının alınması gerekebilir. Ficus pumila, hedera, philodendron, scindapsus gibi bitkiler hem sarılıcı hem sarkıcı olabilir.
Sarkıcılar; toprak yüzeyini örtebilir ya da bir yere saksı ile asıldıklarında aşağı doğru gelişirler. Sarkıcı bitkilerin bir kısmı ilginç yaprakları ile, bir kısmı da çiçekleri ile etkilidir. Bu bitkiler askıya alınabilen bir saksıya konulabildiği gibi yüksek sütun şeklindeki saksılara da konulabilir.
Mimari Formlu Olarak Kullanılan Bitkiler: İç mekanda tek başlarına kullanılabilir. Dekoratif etkileri ile odak etkisi oluşturma, vurgulama, yönlendirme gibi işlevlerine göre geniş mekanlarda kullanılır. Mimari formlu bitkileri kendi içlerinde, sütun formlu, ağaç formlu gibi sınıflandırabiliriz. Mimari formlu bitkiler tek olarak kullanıldıkları gibi sarkıcı ya da yer örtücü olarak kullanılan bitkilerin yayılıcı etkisini azaltmak için birlikte de kullanılabilir.
Araucaria
Ficus benjamin “ Alii’’
Formlarına göre iç mekan bitkileri
Yaprak Özelliklerine Göre Sınıflandırma
Bazı iç mekan bitkileri çiçekleri veya formundan çok yapraklarının güzellikleri nedeni ile tercih edilirler. Bunlar renkli veya ilginç yaprakları ile iç mekanlarda ilgi odağı oluşturur.
Yaprağını dökmeyen bitkilerin daha çok tercih edildiği bilinmektedir. Büyük çoğunluğunun bakımı kolaydır. Bu bitkilere gerekli bakım yapıldığında yıllarca sağlıklı biçimde yaşar, gerek evlerde gerekse bürolarda canlı birer dekorasyon oluşturur.
Yaprak Özelliklerine Göre Sınıflandırma
Bazı iç mekan bitkileri çiçekleri veya formundan çok yapraklarının güzellikleri nedeni ile tercih edilirler. Bunlar renkli veya ilginç yaprakları ile iç mekanlarda ilgi odağı oluşturur.
Yaprağını dökmeyen bitkilerin daha çok tercih edildiği bilinmektedir. Büyük çoğunluğunun bakımı kolaydır. Bu bitkilere gerekli bakım yapıldığında yıllarca sağlıklı biçimde yaşar, gerek evlerde gerekse bürolarda canlı birer dekorasyon oluşturur.
Yaprak formlarına göre iç mekan bitkileri
Dracaena
Codiaeum
Eğrelti otları, ve palmiyeler, yaprağını dökmeyen beğenilen bitkilerdir. Eğrelti otları, doğal olarak ormanlık yerlerde bulunur. Bu bitkileri iç mekan bitkisi olarak da rahatlıkla kullanılabilmektedir.
Eğrelti otları, ve palmiyeler, yaprağını dökmeyen beğenilen bitkilerdir. Eğrelti otları, doğal olarak ormanlık yerlerde bulunur. Bu bitkileri iç mekan bitkisi olarak da rahatlıkla kullanılabilmektedir.
Yaprak yapıları ve renkleri ile etkili iç mekan bitkileri
Schefflera
Drecaena
Ayrıca otsu bitkiler dediğimiz, devamlı yeşil kalabilen ve mutfağımız için her zaman gerekli olan bitkiler de mevcuttur. Bu bitkiler için gerekli nem mutfağımızda olduğundan yetiştirilmesinde problem yoktur. Ada çayı bitkisini örnek olarak verebiliriz.
Yaprakları için yetiştirilen bitkiler uygun koşullar altında çiçek açabilir. Ancak, bunlar çiçekleri için yetiştirilen bitkilerin çiçekleri kadar güzel, gösterişli ve uzun süreli değildir.
Yılbaşı kaktüsü ( Schlumbergera bridgesii), Çin kaktüsü ( Euphorbia milii ), Sütun kaktüsü ( Cereus sp.), Mum çiçeği ( Hoya carnosa ), vb. dikenli ya da etli yapraklı bitkiler grubuna girerler.
Ayrıca otsu bitkiler dediğimiz, devamlı yeşil kalabilen ve mutfağımız için her zaman gerekli olan bitkiler de mevcuttur. Bu bitkiler için gerekli nem mutfağımızda olduğundan yetiştirilmesinde problem yoktur. Ada çayı bitkisini örnek olarak verebiliriz.
Yaprakları için yetiştirilen bitkiler uygun koşullar altında çiçek açabilir. Ancak, bunlar çiçekleri için yetiştirilen bitkilerin çiçekleri kadar güzel, gösterişli ve uzun süreli değildir.
Yılbaşı kaktüsü ( Schlumbergera bridgesii), Çin kaktüsü ( Euphorbia milii ), Sütun kaktüsü ( Cereus sp.), Mum çiçeği ( Hoya carnosa ), vb. dikenli ya da etli yapraklı bitkiler grubuna girerler.
Yaprak renklerine göre iç mekan bitkileri
Caladium
Kaktüs ve sukkulentler gövde ve yapraklarında su depolayan bitkilerdir. Kaktüslerin sukkulentlerden en önemli farkı dikenli olmalarıdır. Bu dikenler, iğne şeklinde olabildikleri gibi, tüy gibi ince dikenlerin bir araya gelmesinden oluşmuş, diken yastıkları şeklinde de olabilir. Bu gruptaki bitkiler, bünyelerinde su depoladıklarından az sulanmalıdır.
Kaktüs ve sukkulentler gövde ve yapraklarında su depolayan bitkilerdir. Kaktüslerin sukkulentlerden en önemli farkı dikenli olmalarıdır. Bu dikenler, iğne şeklinde olabildikleri gibi, tüy gibi ince dikenlerin bir araya gelmesinden oluşmuş, diken yastıkları şeklinde de olabilir. Bu gruptaki bitkiler, bünyelerinde su depoladıklarından az sulanmalıdır.
Kaktüsler
Çiçek Özelliklerine Göre Sınıflandırma
Bu gruba giren bitkilerin çiçekleri kadar çoğu zaman yaprakları da dikkat çeker. Ancak çiçeklenme ve çiçek özellikleri, yapraklarına göre çok daha fazla önem taşıyıp dikkat çektiğinden, çiçekleri için yetiştirilen bitkiler grubunda yer alır.
Çiçek Özelliklerine Göre Sınıflandırma
Bu gruba giren bitkilerin çiçekleri kadar çoğu zaman yaprakları da dikkat çeker. Ancak çiçeklenme ve çiçek özellikleri, yapraklarına göre çok daha fazla önem taşıyıp dikkat çektiğinden, çiçekleri için yetiştirilen bitkiler grubunda yer alır.
Aphelandra
Cyclamen
Çiçek açan birçok salon bitkileri arasında cazibesini yitirmeyen; örneğin, Afrika menekşesi olarak bilinen (Saintpaulia) bitkilerin birçok farklı rengi vardır. Kısa saplar üzerinde salkımlar halinde yalınkat veya katmerli olabilen çok renkte çiçekleri mevcuttur. Nemli ortamı sever, doğrudan güneş ışığından hoşlanmaz. Sulamanın yağmur suyu veya kireçsiz su ile yapılması çok faydalıdır. Kullanılacak toprak, havadar olmalı, bitkinin sürekli çiçeklenebilmesi için köklerin tamamen saksıyı doldurması beklenmeli, sıkça saksı değiştirme yapılmamalıdır.
Çiçek açan birçok salon bitkileri arasında cazibesini yitirmeyen; örneğin, Afrika menekşesi olarak bilinen (Saintpaulia) bitkilerin birçok farklı rengi vardır. Kısa saplar üzerinde salkımlar halinde yalınkat veya katmerli olabilen çok renkte çiçekleri mevcuttur. Nemli ortamı sever, doğrudan güneş ışığından hoşlanmaz. Sulamanın yağmur suyu veya kireçsiz su ile yapılması çok faydalıdır. Kullanılacak toprak, havadar olmalı, bitkinin sürekli çiçeklenebilmesi için köklerin tamamen saksıyı doldurması beklenmeli, sıkça saksı değiştirme yapılmamalıdır.
Afrika menekşesi (Saintpaulia)
Orkideler, bitki dünyasının önde gelen nadir ve pahalı çiçeklerine sahiptir. Hippeastrum, hyacinthus, narcissus gibi çiçekli bitkiler ise soğanlı bitkilerdendir. Soğan, besin maddesini depo ederek üremeyi sağlayan özelleşmiş bir organdır. Cyclamen ise yumru köklü bitkidir. Bu tip yumrular, çok miktarda besin maddesi içerirler. Üretimleri, her bir parça göz içerecek biçimde bölünmesi ile olur. Cymbidium, yalancı soğan denilen birkaç boğumdan meydana gelmiş iri, etli gövde parçasından oluşan özelleşmiş depo organına sahiptir. Yeni sürgünlerin, eski soğandan ayrılması ile üretilir.
Orkideler, bitki dünyasının önde gelen nadir ve pahalı çiçeklerine sahiptir. Hippeastrum, hyacinthus, narcissus gibi çiçekli bitkiler ise soğanlı bitkilerdendir. Soğan, besin maddesini depo ederek üremeyi sağlayan özelleşmiş bir organdır. Cyclamen ise yumru köklü bitkidir. Bu tip yumrular, çok miktarda besin maddesi içerirler. Üretimleri, her bir parça göz içerecek biçimde bölünmesi ile olur. Cymbidium, yalancı soğan denilen birkaç boğumdan meydana gelmiş iri, etli gövde parçasından oluşan özelleşmiş depo organına sahiptir. Yeni sürgünlerin, eski soğandan ayrılması ile üretilir.
Afrika menekşesi (Saintpaulia)
Orkideler, bitki dünyasının önde gelen nadir ve pahalı çiçeklerine sahiptir. Hippeastrum, hyacinthus, narcissus gibi çiçekli bitkiler ise soğanlı bitkilerdendir. Soğan, besin maddesini depo ederek üremeyi sağlayan özelleşmiş bir organdır. Cyclamen ise yumru köklü bitkidir. Bu tip yumrular, çok miktarda besin maddesi içerirler. Üretimleri, her bir parça göz içerecek biçimde bölünmesi ile olur. Cymbidium, yalancı soğan denilen birkaç boğumdan meydana gelmiş iri, etli gövde parçasından oluşan özelleşmiş depo organına sahiptir. Yeni sürgünlerin, eski soğandan ayrılması ile üretilir.
Orkideler, bitki dünyasının önde gelen nadir ve pahalı çiçeklerine sahiptir. Hippeastrum, hyacinthus, narcissus gibi çiçekli bitkiler ise soğanlı bitkilerdendir. Soğan, besin maddesini depo ederek üremeyi sağlayan özelleşmiş bir organdır. Cyclamen ise yumru köklü bitkidir. Bu tip yumrular, çok miktarda besin maddesi içerirler. Üretimleri, her bir parça göz içerecek biçimde bölünmesi ile olur. Cymbidium, yalancı soğan denilen birkaç boğumdan meydana gelmiş iri, etli gövde parçasından oluşan özelleşmiş depo organına sahiptir. Yeni sürgünlerin, eski soğandan ayrılması ile üretilir.
Yaprak ve çiçekleri ile etkili iç mekan bitkileri
Etli yapraklı bitkilere örnekler
Bromeladlar (Bromeliaceaeler)
Bu familya bitkileri kısa gövdeli, rozet yapraklı çok yıllık bitkilerdir. Yaprak tabanları üst üste binerek rozet şeklini almıştır. Yağmurlu zamanlarda su burada toplanır. Aechmea, nidularium, billbergia, tillantia önemli üyelerdir.
Bromeladlar (Bromeliaceaeler)
Bu familya bitkileri kısa gövdeli, rozet yapraklı çok yıllık bitkilerdir. Yaprak tabanları üst üste binerek rozet şeklini almıştır. Yağmurlu zamanlarda su burada toplanır. Aechmea, nidularium, billbergia, tillantia önemli üyelerdir.
Aechmea
Bu familyadaki bitkilerin büyük çoğunluğu, doğal ortamlarında ağaç kavukları, yaprak çürüntüleri gibi organik materyaller ya da artıklar üzerinde asalak olarak yaşar. Bunlara “ epifit bitkiler” adı verilir. Kökleri pek gelişmemiştir. Sadece bulundukları ortama tutunmalarında yardımcı olur. Bu nedenle ev koşullarında saksı harçlarına fazla su ve gübre verilmez. Yaprak hunisinden su ve besin alır.
İç Mekan Bitkilerinin Kullanımı
İç mekan bitkilerinin kullanılması konusunda özen göstermemiz gerekmektedir. Seralardan alınan bu bitkileri, iç mekan içerisinde istediğimiz her noktada kullanamayız. Seçilen yerin, bitkinin belirli temel ihtiyaçlarını karşılaması gerekir. Bitkinin yerleştirildiği yer, bitkiler için gerekli ışığı almalı, yeterli nem ve uygun sıcaklıkta olmalıdır.
Bitkileri iç mekan içerisinde koyacağımız yere karar verirken şu konulara dikkat etmeliyiz. Bitkilerin büyük bir kısmı doğrudan güneş ışığını sevmez. Ayrıca bitkiler pencere önüne konuldukları zaman, özellikle kışın, dış ve iç sıcaklık arasındaki fark büyüktür. Bitkinin bir tarafı odanın ılımlı havasından yararlanırken diğer tarafı camdan soğuk havanın etkisinde kalabilir. Bitkilerin uzun süre pencere kenarına konulmamasına dikkat edilmelidir. Bunun yanında uygun ortam ve ışık verilmişse banyonun bitkiler için ideal bir yer olduğu söylenebilir. Ancak burada aşırı sıcaklık değişimlerinden etkilenmeyecek bitkiler kullanılmalıdır. Örneğin; Asparagus sprengeri banyoda rahatlıkla kullanılabilir.
Günümüzde bitkiler, çalışma hayatının monoton havasını renklendiren,ortamda canlılık katan unsurlar olarak ofislerimizde de yer almaya başlamıştır. Bitkiler, iş yerinde büyük ölçüde iş verimini artırmakla kalmayıp, aynı zamanda insanları daha da huzurlu yaparak, zevkle çalışmalarını sağlamaktadır.
İç mekanda, bitkisel tasarımda amaç; mekanın tasarımıdır. Tasarımda, bitki-mekan, bitkilerin-diğer bitkilerle oluşturdukları kompozisyon ve mekan içinde yer alan oturma elemanları, çeşme, havuz, aydınlatma elemanları ile birlikte ele alınmalıdır. Tasarım; mekanın özelliklerine, kullanıcı özelliklerine, bitkinin isteklerine; işverenin isteklerine ve tasarlayıcının beceri ve görgüsüne göre değişiklik gösterebilir.
Mekanın etkisini belirlerken, bu mekanın hangi amaçla kullanıldığı ( konut, alışveriş, dinlenme ), ne kadar zaman kullanıldığı ( hafta sonları açık olup olmadığı ), mekanın genişliği ve durumu ( güneşlenme durumu ) değerlendirilmelidir.
Kullanıcı, tasarımı yaparken insan rahatlığına önem vermelidir. Özellikle ofis, konut gibi birey ve bitkinin daha bire bir ilişki içinde olduğu mekanlarda kullanıcının bakım becerisi tasarımda önemlidir. Örneğin; bitki bakım bilgisi olmayan kullanıcı için az bakım gerektiren bitki türlerine ağırlık verilmelidir. Ayrıca tasarımcı, mekanı tasarlarken mekan içerisinde ileriki zamanlarda değişimler yapabileceğini düşünmelidir. İç mekan bitkisel tasarımında bitkilerin renk, şekil, biçim, doku özelliklerinin bilinmesi hem bitkilerin birbirleriyle hem de mekanda yer alan diğer cansız materyallerle ilişkilerine dikkat edilir.
Bu familyadaki bitkilerin büyük çoğunluğu, doğal ortamlarında ağaç kavukları, yaprak çürüntüleri gibi organik materyaller ya da artıklar üzerinde asalak olarak yaşar. Bunlara “ epifit bitkiler” adı verilir. Kökleri pek gelişmemiştir. Sadece bulundukları ortama tutunmalarında yardımcı olur. Bu nedenle ev koşullarında saksı harçlarına fazla su ve gübre verilmez. Yaprak hunisinden su ve besin alır.
İç Mekan Bitkilerinin Kullanımı
İç mekan bitkilerinin kullanılması konusunda özen göstermemiz gerekmektedir. Seralardan alınan bu bitkileri, iç mekan içerisinde istediğimiz her noktada kullanamayız. Seçilen yerin, bitkinin belirli temel ihtiyaçlarını karşılaması gerekir. Bitkinin yerleştirildiği yer, bitkiler için gerekli ışığı almalı, yeterli nem ve uygun sıcaklıkta olmalıdır.
Bitkileri iç mekan içerisinde koyacağımız yere karar verirken şu konulara dikkat etmeliyiz. Bitkilerin büyük bir kısmı doğrudan güneş ışığını sevmez. Ayrıca bitkiler pencere önüne konuldukları zaman, özellikle kışın, dış ve iç sıcaklık arasındaki fark büyüktür. Bitkinin bir tarafı odanın ılımlı havasından yararlanırken diğer tarafı camdan soğuk havanın etkisinde kalabilir. Bitkilerin uzun süre pencere kenarına konulmamasına dikkat edilmelidir. Bunun yanında uygun ortam ve ışık verilmişse banyonun bitkiler için ideal bir yer olduğu söylenebilir. Ancak burada aşırı sıcaklık değişimlerinden etkilenmeyecek bitkiler kullanılmalıdır. Örneğin; Asparagus sprengeri banyoda rahatlıkla kullanılabilir.
Günümüzde bitkiler, çalışma hayatının monoton havasını renklendiren,ortamda canlılık katan unsurlar olarak ofislerimizde de yer almaya başlamıştır. Bitkiler, iş yerinde büyük ölçüde iş verimini artırmakla kalmayıp, aynı zamanda insanları daha da huzurlu yaparak, zevkle çalışmalarını sağlamaktadır.
İç mekanda, bitkisel tasarımda amaç; mekanın tasarımıdır. Tasarımda, bitki-mekan, bitkilerin-diğer bitkilerle oluşturdukları kompozisyon ve mekan içinde yer alan oturma elemanları, çeşme, havuz, aydınlatma elemanları ile birlikte ele alınmalıdır. Tasarım; mekanın özelliklerine, kullanıcı özelliklerine, bitkinin isteklerine; işverenin isteklerine ve tasarlayıcının beceri ve görgüsüne göre değişiklik gösterebilir.
Mekanın etkisini belirlerken, bu mekanın hangi amaçla kullanıldığı ( konut, alışveriş, dinlenme ), ne kadar zaman kullanıldığı ( hafta sonları açık olup olmadığı ), mekanın genişliği ve durumu ( güneşlenme durumu ) değerlendirilmelidir.
Kullanıcı, tasarımı yaparken insan rahatlığına önem vermelidir. Özellikle ofis, konut gibi birey ve bitkinin daha bire bir ilişki içinde olduğu mekanlarda kullanıcının bakım becerisi tasarımda önemlidir. Örneğin; bitki bakım bilgisi olmayan kullanıcı için az bakım gerektiren bitki türlerine ağırlık verilmelidir. Ayrıca tasarımcı, mekanı tasarlarken mekan içerisinde ileriki zamanlarda değişimler yapabileceğini düşünmelidir. İç mekan bitkisel tasarımında bitkilerin renk, şekil, biçim, doku özelliklerinin bilinmesi hem bitkilerin birbirleriyle hem de mekanda yer alan diğer cansız materyallerle ilişkilerine dikkat edilir.
İç mekanda kullanılan bitkilerin belirgin özellikleri ve mekanda değerlendirilmesi
Tasarımın genel yapısını belirleyen bir diğer etmen de tasarımcının stilidir. Mekanda tasarımcı tarafından verilmek istenen etkiye bağlı olarak, tür ve malzeme seçimi yapılır. Örneğin, sıcak iklimlere ait coğrafyalardan esintiler oluşturmak amacı ile sukkulent, kaktüs türleri ve turuncu, kırmızı ya da sarı renkli mobilya, kum, çakıl malzemelere yer verilir.
Bitkisel tasarımda; tasarımcının zevki, doğru yerde doğru bitki seçimi, ekonomik olma durumu, mekana göre bitki seçimi, uygun kap ve saksı kullanımı ve bitkinin fiziksel özelliklerinin iyi tanınması gibi pek çok konuya dikkat etmek gerekmektedir.
Tasarım genel olarak üç aşamada gerçekleştirilir:
Bitkilendirme yapılacak alana ait özelliklerin belirlenmesi gerekir. Bir alışveriş merkezi için tasarım yapılacak ise amaç, kişileri davet eden çekici mekanlar oluşturmaktır. Oysa ofis tasarımında, verimliliği arttırıcı çalışma mekanları tasarlanmalıdır. Bitki için gerekli olan ışık, su ve toprak ortamda uygun miktarlarda olmalıdır.
Projenin uygulanabilir olduğuna karar verildikten sonra ikinci aşamaya geçilir. Kesin plan hazırlanır. Bitki türleri, sayıları, kapta, zeminde ya da askıda kullanıldıkları belirtilir. Havuz gibi yapılar varsa bunlar da planda detaylandırılmalıdır. Ayrıca yıl boyunca hangi dönemlerde alternatif hangi türlerin kullanılacağı ya da renk etkisi verilmek isteniyorsa, mevsimlere bağlı olarak hangi türlerin dikileceği uygulama projesinde belirtilir.
Artık uygulama aşamasına gelinmiştir. Bitkilendirme,konstrüksiyon detayları, tesisat gibi gerekli tüm veriler tamamlanmıştır.
İnsanoğlu aynı zamanda ufkunu geliştirerek yeni uygulamalar oluşturmalıdır. Bunlardan biri son günlerde oldukça yaygınlaşan şişe bahçeleri, evlerin uygun köşelerinde doğanın tüm canlılığını odamıza getirmektedir. Şişe bahçesi için en uygun olan kavanozlar, geniş ağızlı ve yeşilimtrak renkte olanlardır. Kavanozlar, ev bitkilerinin yetişmeleri için ideal ortamdır. Kavanozlar içinde atmosfer dengede olup, bol ışıklı yerlere konmalıdır. Buradaki bitkilere sık sık sulama yapmak gerekmez. Böyle bir bahçenin oluşturulması için ilk önce şişe güzelce yıkanmalı, ardından şişenin tabanına birkaç cm kalınlığında çakıl konulmalıdır. Çakılın üzerine de hazırladığımız toprak karışımını ilave etmeliyiz. Hazırlanan bu karışımın üzerine bitkileri özenle dikmeliyiz.
Yeni uygulamalardan bir diğeri de su kültürü altında bitkileri yetiştirmektir. Burada bitkiler normal kompost yerine sert, pişmiş kil tabletleri içinde köklendirilir. Bunlar, kökler için sağlam ortam sağladıkları gibi aynı zamanda hafiftir. Hidrokültür için iki kısımlı özel saksı gerekir. İç kısım, yanda ve altta açıklıklar içerirken dış kısım basit bir silindir biçimindedir. Dikilmeden önce kökler ılık suyla iyice temizlenir. Bundan sonra iç kısmın altında 3-4 cm derinliğinde kil tabletlerinden bir tabaka yapılmalıdır. Sonra bitki, kökleri iç kısmın içine yerleşmiş derecede tutulur ve tabletler bitki etrafında sıkıca duracak şekilde dökülür. Sonra saksı ılık su ile çalkalanır. Kil tabletler kökler arasında şişerek köklerin kaba tutunmasına yarar. Sonra iç kap, dış kap içine yerleştirilir. İstenen seviyeye gelinceye kadar su ilave edilir. Böylece kökler su içinde serbest olarak sarkık kalır. Su seviyesi sürekli kontrol edilmelidir. Bir hafta sonra bitki besin maddesi ilave edilmelidir. Her altı haftada bir suyun değiştirilmesi gerekir; Çünkü bitkiler, durgun suda uzun müddet bırakınca iyi büyümez. Hidrokültür masraflı değildir; ancak özel olarak hazırlanmış saksı, mutlaka alınmalıdır.
Çoğaltılması
Saksı bitkileri genel olarak tohumla (Generatif - eşeyli) vejetatif (Eşeysiz) yollarla, özleşmiş gövde-köklerle ve doku kültürü ile çoğaltılır. Bu yöntemlerden en yaygın olanı tohum ve çeltikle çoğaltmadır.
Kaynak:
http://hobibahcemiz.net/ Teşekkürler.
Bitki yetiştirme lambaları;
YanıtlaSilİç mekanda bitki yetiştirme "Yüksek Yoğunlukta Işık Veren (HID)" ışıklandırma ile yapılır. İki tür yüksek yoğunlukta ışık vardır, Metal Halojenürler (MH) ve Yüksek Basınç Sodyum (HPS) ve her ikisi de farklı ışık spektrumunu kapsar.
MH ışıklar spektrumun mavi kısmını üretir ve büyüme döneminde olan genç bitkilerin yanı sıra marul ve ıspanak gibi yapraksı yeşillikler için kullanılırlar.
HPS ışıklar bitkilerin meyveleme döneminde kullanılırlar. Mahsul olarak çiçek veya meyve veren domates, gül gibi bitkiler için kullanılırlar.
Bir bitki, iyi ve yeterli ışıklandırma olmadan, besini enerjiye dönüştürmesinde esas prensip olan fotosentezi yapamayacaktır. Bu sebepten iç mekanlarda oluşturulan her yetiştirme ortamı için ışık önemli bir faktördür.
İç Mekanlarda Yetiştirme Lambaları İle Çalışmak
Farklı türdeki bitkiler farklı miktarlarda ışığa gereksinim duyarlar. Marul ve otsu bitkiler, meyvelerini üretmek için çiçek açmaları gereken biber veya domatese oranla daha az ışığa gerek duyarlar. Bazı bitkiler kışın büyür ve yazın çiçek açar. Çoğu bitki bahar ve yaz aylarında görülen uzun günlerde büyür ve yazın sonlarında, sonbaharda ve kışın başlarında günler kısalınca çiçek açarlar. Bu koşullar iç mekanlarda oluşturulan bir ortamda kolaylıkla canlandırılabilir.
Bu arada, artık günümüzde, yüksek enerji harcayan ve ısı yayan (HID ve HPS) lambalar yerine, Çok daha tasarruflu ve güvenli LED lambalar kullanılmaktadir.
Led Lambalar ile ilgili bir kaç özellik sunmak isterim.
Bitki Yetiştirmede, Neden LED Aydınlatma?
Fiziksel darbelere ve şoka dayanıklıdırlar.
Güvenilirdirler.
Uzun ömürlüdürler. (100.000 saate kadar ömürleri vardır).
Düşük güç tüketimlerinden dolayı Solar Enerji (PV) ile çalışan devrelerde ve mobil uygulamalarda alternatifsizdirler.
Yüksek verimli aydınlatma sağlarlar.
Çok düşük sıcaklık ve düşük ışık kirliliğine sahiptirler.
Elektromagnetik müdahale ve parazit (HUM) oluşturmazlar.
Hem İndoor (iç mekan), hem de Outdoor (dış mekan)’da kullanılabilirler.
Nem ve suya dayanıklıdırlar.
Uzun vadede daha ucuz enerji tüketim maliyetleri vardır.
Tek veya bir çok renk bir arada kullanılabilirler.
Yüksek parlaklık ve yüksek kontrasta sahiptirler.
Düşük Güç Tüketimi ve düşük ısı yayılımına sahiptirler.
Kolay kurulma özelliklerine sahiptirler.
Nanosaniye seviyesinde reaksiyon verme süreleri vardır ve bu hızları akkor flamanlı v.b. ışık kaynakları ile kıyaslanamaz üstünlüktedir.
Cıva, kurşun v.b. Ağır metaller içermez, Çevre dostudur.
Geleneksel florasan lambasına karşın ortalama 1/10 güç tüketimi yaparlar.
Bakıma ihtiyaç duymazlar.
Küçük boyutlu ve hafiftir.
Plug-N-Play (Tak ve çalıştır) kolaylığına sahiptirler.
LED’ler, flamanlı olmadıkları için, sıradan elektrikli aydınlatma ampullerinden daha dayanıklıdırlar.
Led lambalar ile bilgi ve ihtiyaçlarınızın temini için lutfen arayiniz. 0.506.990 43 06 sahin.