"> Hava ve Nem |
Hava, dünyanın etrafını saran atmosferin, oksijeni bol, yaşamaya elverişli en alt katmanıdır (Biyosfer). Atmosfer beş katmandan oluşur 1. Troposfer: (Yunanca dönen, devam eden anlamındadır.) Hareketli küre, hareket küresi. Bütün meteorolojik olaylar 0-11 km. kalınlıktaki bu hareketli katmanda olur. Su buharının tamamı bu küre içindedir. Isı değeri, yükseldikçe azalır. 2.Tropopoz: Troposferin üst kısmında ince (2-300 m. kadar) bir kuşak olup bu kuşakta ısı dereceleri birdenbire artar 3. Stratosfer: Yunanca katman anlamına gelen bu kürenin kalınlığı 25 km. kadardır. Atmosferin bu kesiminde gazlar katmanlastığı için bu ismi almıştır. Burada gazlar yoğunluğuna göre sıralanmışlardır. Stratosferdeki başlıca gazlar, azot, oksijen, hidrojen, helyum'dur. En hafif olanı (Hidrojen ve Helyum) en üst katmanlarda bulunur. Isı derecesi - 40°C ila -50°C arasında hiç değişmeden devam eder. Bu bölümde büyük bir durgunluk vardır. 4. Mezosfer: Orta küre anlamına gelir. Stratosferin üzerinde 40-80. kilometreler arası, ortalama 40km.lik bir kalınlığa sahiptir. Kısa dalgalı (ultraviole) güneş ışınlarının oksijeni etkileyerek oluşturduğu , Ozonca çok zengin bir kabuk (ozon tabakası) mezosferin alt sınırını oluşturur. Takriben 35-50. kilometreler arasındadır. Dünyaya gelen ve fazlası zararlı olan kozmik ışınlan tutan ozon katmanının, insanların doğayı kötü kullanmaları sonucu inceldiğini, yer yer delinerek kalbura döndüğünü hepimiz dehşet ve korku içinde izlemekteyiz (Aslında ABİYOTlK yani yaşamı öldüren ışınlar zararlı mikroplan da öldürdüğünden bir bakıma havayı temizlerler. Nitekim yüksek dağ ve yaylalarda havanın ne kadar temiz olduğunu hatırlayalım). Mezosferin alt kesimlerinde (Ozon kuşağında) -30°C dolayında olan ısı, 50 km.ye kadar, giderek artarak 85 santigrat dereceye yani maksimuma kadar çıkıp daha yukanlarda tekrar azalmaya başlar ve 80. kilometrelerde - 20 santigrat dereceye e kadar düşer. 5- İyonosfer: 80. kilometreden başlayan en kalın atmosfer katmanıdır. Burada gazlar iyon denilen elektrik yüklü moleküllere ayrılmışlardır. Basınç son derece azdır. Kuzey fecirleri (Fecr-i Şimali) denilen ve kutup bölgelerinde görülen olaylar bu iyonize katmanlarda meydana gelir. Isı -20 santigrat derece den başlayarak yükseklere doğru -60 santigrat dereceye kadar düşer. lyonosferin dış sının pek kesin ve belirgin olmamakla birlikte 800-900 km. olarak kabul edilebilir. Zararlı kozmik ışınlar burada tutulmaya başlar. Dünyamızı saran atmosferi kısaca hatırladıktan sonra, konumuz olan ve atmosferin içinde bulunan HAVAyı incelemeye geçebiliriz. Biyotik faktörlerin en önemlisi olan hava, yukanda da belirttiğimiz gibi bir takım gazlardan oluşmuş, yararlı bir karışımdır. Bu karışımın oranlan dünyanın zonal, rejiyonel ve diğer koşul ve konumlarına göre farklılıklar gösterirse de, bu farklar yüzde ifadelerinin içinde kaldığında söyle bir sıralama yapabiliriz: Kuru hava: Kuru hava: %78 Azot, %21 Oksijen, %0,9 Argon, %0,03 Karbondioksid ve diğer asal gazlar. Havadaki bu gazlar içinde su bahan hariç geri kalanların orijini kozmiktir. Havadaki karbondioksit miktarının %50-70 azalması ile dünya ısısının 4-5 santigrat dereceye azalacağı hesaplanmıştır. (Ya da tersine, karbontioksitin artması, dünya ısısının artması sonucunu doğurur.) Bitkilerin yasayabilmeleri için havadaki oksijen ve karbondioksit (hatta bazı bitkilerde (leguminaceae) azot gazına gereksinim vardır. Bilindiği gibi bitkiler gündüz güneş ışığında havadaki karbondioksit gazını alır, karbon özümlemesi yaparlar ve yaşam için gerekli karbonhidratları bünyelerinde oluştururlar. Bu suretle havadaki karbondioksit miktarını kullanarak azaltır ve dengeyi sağlar. Son yıllarda azalan ormanlar ve kirlenen çevre nedeniyle havadaki karbondioksit oranı çok artmış, yapılan ölçümlerde %4 gibi endişe verici bir sınıra dayanmıştır. Burada orman azalmasının korkunç sonucunu bu suretle bir kez daha hatırlayalım. Yapılan araştırmalarda 1 hektar (10.000 metrekare) orman alanının bir yılda havadan ortalama 3600kg karbondioksit aldığını, bunun içinde16 milyon metreküp havayı kullandığı saptanmıştır. Yetişkin ve orta büyüklükteki bir kayın ağacı (Fagus silvaticus) nın 1 saatte havadan 2.35kg. karbondioksit alıp, l.70 kg oksijeni havaya kazandırdığını da bilmekteyiz. Bitkiler geceleri sadece solunum yaparlar. Dolayısıyla bir miktar oksijeni de yakmış olurlar. Bağıl Nem: Havanın içerdiği su miktarına havanın nemi denir. Havanın nemi iki şekilde ifade olur 1. Apsolit (mutlak) nem 2. Rölatif (bağıl) nem, ya da yaygın adıyla NİSBİ RUTUBET. Mutlak nem, havada mevcut nemin ağırlık cinsinden (gram) ifadesidir. Bağıl nem ise, havada bulunan nemin ısı derecesi sabit kalmak koşulu ile, havanın alabildiği maksimum nem oranı olup % ile tanımlanır. Yani havanın neme ne oranda doymuş olduğunu gösterir. Örneğin %70 bağıl nem demek, havanın doymuş hale gelebilmesi için gerekli su buharının %70'ini içeriyor demektir. Isı derecesi arttıkça aynı hacimdeki havanın doyma oranı da yükselir. Aksine ısı derecesi düşünce daha az oranda doyar. Ortalama olarak %50 oranındaki bağıl nem yağmur için gerekli nemin havada ancak yansını içeriyor demektir. (Çok soğuk havalarda %80'lerde bile yağmur haline geçebilir.) Havanın bağıl nemi PSİKROMETRElerle ya da doğrudan doğruya sonucu veren HİGROMETRElerle saptanır. Havanın nemi, bitki yetiştirmek yönünden çok önemli bir yer tutar. Örneğin havanın nemini çok seven KOLŞİK kuşağının bitkilerini seçerken bu konuda yeterli bilgiye sahip olmamız gerekir. Bunlardan doğu ladini (Picea orientalis) havadaki bağıl neme çok gereksinim duyar. Çay bitkisi de böyledir. Kaynak:ağaçlar.net |
16 Aralık 2010 Perşembe
Kendi Bahçemizi Yapalım
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder