1 Şubat 2013 Cuma

Kekik Ve Kekik Kullanımı

Kekik (Thymus, Thymbra, Origanum, Coridothymus, Satureja)


KEKİK Latince ismi: Thymus serpyllum
Kekik (Thymus serpyllum, Thymus vulgaris), 
çimenlik tarla kıyılarında, orman kıyılarında, ve çayırlardaki karınca yuvalarının üstünde yer almaktan hoşlanır. Güneş ve sıcak istediği için, toprak sıcaklığının fazla olduğu kayalık ve dağlık bölgelere çoğalır. Güneşli öğlen sıcaklarında menekşe renkli çiçeklerinden yayılan güzel koku, arıları ve böcekleri kendisine çeker. Ülkemizde kekik adı altında Origanum (Mercanköşk türleri) türlerinden elde edilen drogun satışı yapılmaktadır. Eterli uçucu yağ; Thymol (%50 civarında), Carvacrol, Borneol, Cymol, Pimen, Tanen ve flavonlar içerir. Öncelikle baharat olarak kullanılır. Yağlı ve ağır yemeklerin tadını zenginleştirir, sindirimi kolaylaştırır. Şifalı bitki olarak kekik; öncelikle kramp çözücü, dezenfekte edici ve balgam söktürücü olarak kullanılır. Akciğer ve bronşlar, mide ve bağırsaklar, kekiğin başlıca kullanım alanlarıdır. Bitkinin önemli etken maddesi olan eterli uçucu yağlar kana karışıp, bronşiyal kasları etkileyerek, krampları çözebilir. Aynı zamanda o bölgelerde bakteri oluşumunu önler. Öksürük ve üst solunum yolları iltihabında çay içimi ve gargara biçiminde kullanılabilir. Kekik iştah açar ve sindirim sistemini uyarır. Sindirim sisteminde görülen ekşimeler ve kramplı ağrılar bir bardak kekik çayı ile geçiştirilebilir, kötü kokulu ve yumuşak dışkı normalleşir. Boğmaca ve öksürük, sinir sistemi zafiyeti, romatizma ve bağırsak hastalıklarına karşı, çay içiminin yanı sıra, kekik banyoları da çok yararlıdır. Güçsüz, zayıf ve solgun çocuklara da kekik banyosu yaptırılabilir. Kekik çayı ile ayrıca adet kanamaları dengelenebilir, adet zamanlarındaki kramplı ağrılar geçiştirilebilir, ergenlik sivilceleri iyileştirilebilir. kekik çayı içimi ve kekikle karıştırılmış bal yenmesiyle organizma güçlendirilebilir ve dengeye kavuşturulabilir. Kekik tentürü friksiyonları ile (ovarak sürme) romatizmal ağrılar, sinirsel rahatsızlıklar ve organ titreklikleri tedavi edilebilir. Sıcak kekik yastıkları ağrılı bölgenin üstüne konularak büyük rahatlıklar sağlanabilir. Bu küçük bitki yastıklarını herkes hazırlayabilir. Kekik, öksürük ve mide rahatsızlıklarına karşı başka bitkilerle karıştırılarak daha da başarılı biçimde kullanılabilir.


Kekik çayı, bedenin değerli organlarını temizler. Sabahları kahve veya çay yerine bir bardak kekik çayı içen, etkisini kısa sürede fark edecektir: Zeka keskinliği, midede rahatlık, sabah öksürüğüne tutulmamak ve genel bir rahatlık. Kekik, papatya ve civanperçemi, güneşli havada toplanıp, bir kuru bitki yastığı hazırlanır. Bu yastığı uygularken, bir yandan da aynı bitkilerin karışımından hazırlanmış çay içildiğinde, sinirsel yüz ağrıları iyileşebilir. Eğer aynı zamanda kramp da varsa, kurutulmuş kurtpençesi yastığı uygulamak gerekir. Kekik, çiçeklenme zamanı olan Haziran- Ağustos arasında toplanır ve öğlen sıcağında toplananları en etkili olanlarıdır. Kekik yağı, kötürümlükte, kalp krizlerinde, organ sertleşmesinde (skleroz ), kas erimesinde, romatizmada ve burkulmalarda kullanılabilir. Mide ve dölyatağı kramplarında bitkinin içten ve dıştan kullanılması önerilir. Günde 2 bardak kekik çayı içilmelidir. Dıştan kullanıldığında, bitkilerin sap ve çiçeklerinden hazırlanmış bir kuru bitki yastığı uygulanmalıdır. Yatmadan önce bu yastık sıcak hava ile ısıtılır (kaloriferin üzerine koyarak veya saç kurutma makinesi kullanılabilir) ve midenin veya dölyatağının (rahim) üstüne koyulur. Tümörlerde, eziklerde ve eskimiş romatizmalarda da bu yastık önerilir. Solunum yolları hastalıklarında, kekik, sinirli ot ile birlikte çok eski zamanlardan beri kullanılmakta olan etkili bir yöntemdir. Balgamlı bronşitlerde, bronşiyal astımda ve hatta boğmacada, kekik ile sinirli ot karışımını, çayı, limon ve nöbet şekeri ile karıştırılarak, günde 4-5 bardak içilebilir. Zatüre tehlikesine karşı bu çay saatte 1 yudum içildiğinde etkisini gösterecektir. Kekik'in, alkol bağımlılığına karşı kullanılabileceğini de unutmamak gerekir. Bir avuç dolusu bitki, 1 litre kaynar suda haşlanır ve demlenmesi için 2 dakika beklenir. Çay termosa koyulur ve hastaya 15 dakikada 1 yemek kaşığı içirilir. Sonra mide bulanması, kusma, dışkı ve idrar çıkarma, terleme, yemek ve içmek için duyulan büyük iştah izler. Bu uygulama doğal olarak bir kerede kalmamalı ve gerektiğince yinelenmelidir. Kekik, sara krizlerine karşı da önerilebilir. Günde 2 bardak içilen bitki çayı yalnızca krizler arasında değil, yıl boyunca, 10 günlük aralarla 2-3 haftalık kürler halinde uygulanmalıdır. 

UYARILAR: Kekik Çayı, içerisindeki en etkili madde olan eterli uçucu yağın (Thymol) yitirilmemesi için hiçbir zaman kaynatılmaz! Hamilelerin (Düşükleri kolaylaştırır ve bebeğin rahimden çıkmasını çabuklaştırır.) kullanmaması tavsiye edilir. Önerilen dozlar aşılmadığında, bilinen hiçbir yan etkisi yoktur. Fakat kekik yağının içten kullanımında aşırılığa kaçılması, tiroid bezinin işlevini arttırabilir. Bu nedenle guatr hastalarının kekik yağını kullanmaması tavsiye edilmektedir. Kekik çayı içimi ise böyle bir duruma yol açmaz.

Kullanım Biçimleri:
Çay hazırlamak: Yarım veya bir tatlı kaşığı kurutulup, ince kıyılmış kekik,orta boy bir su bardağı dolusu kaynar suyla haşlanır, üstü kapatılarak 8-10 dakika demlendirilir ve süzülür. Günde 2-3 bardak yeni demlenmiş olarak, aç karnına veya öğün aralarında, soğutulmadan ve yudumlanarak içilir.

Kekik Banyosu: 70-100 gr kurutulmuş kekik bir tülbentin içine gevşekçe bağlanarak 2-3 litre soğuk suya eklenir. Kaynama derecesine kadar ısıtıldıktan sonra (kaynatılmaz), üstü kapalı olarak 15 dakika demlendirilir. Tülbentteki posa iyice sıkıldıktan sonra sıcak banyo suyuna (Küvet) eklenir. Banyo suyu sıcaklığı 37-38 derece arasında olmalıdır ve banyo süresi 15-20 dakikayı aşmamalıdır. Bu süre boyunca küvet içerisinde oturularak yapılan banyodan sonra üşütülmemeli ve bir bornoza sarılınarak yatakta bir süre dinlenilmelidir.

Kekik Tentürü: Öğlen güneşinde toplanmış ve ince kıyılmış çiçekli dallar, gevşekçe, bir şişenin ağzına kadar doldurulur, üstüne konyak veya 35-40 derecelik etil alkol, bitkilerin üstüne çıkana kadar eklenir. 14 gün boyunca, arada bir çalkalanarak, güneşli ve sıcak bir ortamda bekletilir, sonra tülbentten geçirilerek süzülür. Koyu renkli şişelerde, serin bir ortamda saklanmalıdır. 

Bitki yastığı: Öğlen güneşinde toplanıp kurutulmuş çiçekli dallar, ince kıyılarak keten bezinden yapılmış bir yastığa doldurulur ve ağzı dikilir. Yatmadan önce sıcak, kuru hava ile (Örnek : Kaloriferin üzerinde veya saç kurutma makinesi kullanılabilir)
 ısıtılır ve hasta organın üstüne koyulur.

Kekik Yağı: Aynı tentür işlemi gibidir, konyak yerine, sızma zeytinyağı kullanılır. Bir şişenin içine doldurulan çiçeklerin üstüne sızma zeytin yağı eklenerek, 10 gün güneşte bekletilir ve kullanılacak kadarı süzülür.

Karışım: Öksürüğe karşı, 2 ölçü kekik, 1 ölçü sinirli ot, 1 ölçü ezilmiş anason iyice karıştırılır. Bir tatlı kaşığı bitki "Çay Hazırlamak" başlığı altında belirtildiği şekilde demlenir ve balla tatlandırılarak, 
küçük yudumlarla içilir.



Kekik, birçok derde iyi geliyor
Uzmanlar, kekik otunun yapısında bulunan minerallerinden dolayı birçok sağlık probleminin çözümünde etkili olduğunu belirtiyor.
Kolesterol düşürülmesinden, sara krizini önlemeye ve ağrıların tedavisine kadar bir çok işe yarayan kekik, baharat özelliğiyle de yemeklerde kullanılıyor.
Yaygın olarak lezzet arttırıcı baharat olarak sofralarda kullanılan kekik otunun, birçok sağlık problemine iyi geldiği bildirildi. Halk arasında “tahtacı otu”, “güvey otu” ve “pervane otu” olarak adlandırılan kekiğin; kolesterolü düşürdüğü, sara krizin önlediği, mide, karın ve baş ağrılarında etkili olduğu, ani spazmları çözdüğü ve ergenlik sivilcelerinin tedavisinde etkin rol oynadığı belirtildi. Uzmanlar, kekik otunun ve kekik otundan yapılan çay ve 
yağların dikkatli ve ölçülü kullanılması halinde, birçok sağlık 
problemini kendiliğinden çözdüğünü vurguladı.
İşte kekik otuyla yapılabilecekler ve çeşitleri: 

Kekik çayı: 
Kekik çayı sindirim sistemi üzerinde son derece etkilidir. Sindirimi kolaylaştırma, mide rahatsızlıklarına iyi gelme, iştah açma özelliğiyle öne çıkan kekik çayı, ayrıca adet kanamalarını dengeler, kramplı adet ağrılarına iyi gelir, organizmayı güçlendirir ve 
ergenlik sivilcelerini engeller. 

Kekik yağı: 
Sızma zeytinyağı ile birlikte kullanılan kekik yağı, ağrının olduğu bölgeye masajla birlikte uygulanırsa acıyı dindirir ve ağrının yayılmasını engeller. 

Kekik suyu: 
Bağırsaklardaki parazitlerin düşmesini sağlar. Yatıştırıcı özelliği vardır. Spazm çözücüdür, organizmanın düzenli çalışmasını sağlar. Mide için son derece faydalıdır. Kolesterolü düşürür. Böbrek ve kum taşlarında iyi sonuç verir. Ağız, diş ve boğaz iltihaplarında gargara yapılırsa iyileştirici etki sağlar. Sara krizini önler. Vücuttaki fazla yağların yakımında etkilidir. Mide, karın ve baş ağrılarında etkilidir

KEKİK MUCİZESİ
Türkiye'de yoğun olarak yetişen kekik çeşitlerinin, antioksidan, antikanserojen, antidiyabetik ve antikolestremik özelliği olduğu bildirildi.
Erciyes Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümü Öğretim Görevlisi Yrd. Doç. Dr. Osman Sağdıç, kekik üretimi açısından dünyada önemli bir konumda bulunan Türkiye'de, Origanum, Thymus, Thymbra, Saturaje, Sideritis ve Salvia cinsi kekiklerin yoğun olarak yetiştiğini, bu kekik çeşitlerinin sağlığa çok faydalı olduğunu söyledi. 
Dünyada kekik çeşitleriyle ilgili birçok araştırma yapıldığını, bu araştırmalar sonucunda bu bitkilerin mikrop öldürücü özellikte olduğu ve yoğun şekilde fenolik madde içerdiğinin saptandığını belirten Sağdıç, kekiğin sağlığa faydalarını şöyle özetledi: 
“Kekik, içerdiği maddelerle hücrelerden salgılanan serbest radikalleri bağlayarak sağlık açısından birçok fayda oluşturmaktadır. Kekik, içeriğindeki maddelerle vücutta hücre koruma sistemlerini geliştirmesiyle antioksidan, kanser oluşumunu engellemesiyle antikanserojen, diyabet hastalığını engellemesiyle antidiyabetik ve vücuttaki kolestrol oranını ayarlamasıyla antikolestremik özellikler taşımaktadır. Bu özellikleri ile kekik, yaşlılığı geciktirmekte, tümör oluşumunu engellemekte, şeker hastalığına iyi gelmekte ve gıdaların bozulmasını doğal yollarla engellemektedir.” 

DOĞAL KORUYUCU 
Gıdaların bozulmalarının önlenmesi için koruyucu maddeler kullanıldığını, ancak kimyasal koruyucu maddelerin sağlık açısından bazı riskler taşıdığını ifade eden Yrd. Doç. Dr. Osman Sağdıç, doğal koruyucu özelliği olan kekiğin bu riskleri ortadan kaldırdığına dikkati çekti. 
Gıdaların üretiminden tüketimine kadarki süreçte sağlıklı olarak saklanabilmelerinin önemli bir sorun olduğunu ve bu alanda sürekli araştırmalar yapıldığını kaydeden Sağdıç, şöyle devam etti: 
“Gıdaların mikroorganizmalar ve oksidasyonla bozulmaları sonucu, ticari değerleri kaybolmaktadır. Bunun için gıdaların tüketiciye ulaşıncaya kadar dayanıklılığının korunması için, kimyasal sentetik koruyucular kullanılmaktadır. Kullanımları gıda kodeksleri ile sınırlandırılan kimyasal koruyucular, limit aşımında kanserojen etki yapmakta ve insan sağlığını tehdit etmektedir. Doğal antimikrobiyal özellik taşıyan kekik grubu bitkiler, bu riskleri ortadan kaldırmakta, doğal yollarla koruma sağlamaktadır.” 
Kekiğin, sağlık açısından faydaları göz önünde bulundurularak çok farklı alanlarda kullanılabileceğini kaydeden Sağdıç, gıda sektörünün yanı sıra tıp, eczacılık ve kozmetik alanlarında da kullanılabileceğini, hayvan yemlerine katılarak et kalitesinin ve hayvan sağlığının korunabileceğini, çay olarak içilerek insan sağlığına faydasının sağlanabileceğini söyledi. 

EKONOMİK BOYUT 
Türkiye'nin dünyada baharat bitkilerinin üretimi ve ticaretinde Çin ve Hindistan'dan sonra üçüncü ülke konumunda olduğunu, yıllık 30 bin ton civarında doğal bitki ihraç ettiğini bildiren Yrd. Doç. Dr. Osman Sağdıç, birçok önemli kekik türünün yetiştiği Türkiye'nin, dünya kekik ihracatının yüzde 75'ini elinde bulundurduğunu söyledi. 
Kekik üretimi ve ticaretinin geliştirilmesiyle ülke ekonomisine ciddi katkılar sağlanabileceğini belirten Sağdıç, Türkiye'nin yıllık ortalama 11 bin ton civarında kekik üretimi yaptığını ve bundan 21 milyon dolar gelir elde ettiğini ifade etti. 
Türkiye'nin ABD, Avustralya, Kanada ve Avrupa ülkelerine ihraç ettiği kekik türleri arasında Türk kekiği (Origanum onites), sütçüler kekiği (Origanum minutiflorum), karabaş kekiği (Thymbra spicata) ve beyaz kekik (Origanum majorana) bulunduğunu belirten Yrd. Doç. Dr. Osman Sağdıç, sözlerini şöyle sürdürdü: 
“Kekik üretiminin ülke ekonomisine sağladığı katkının artırılması için, üretimin teşvik edilmesi gerekir. Kekik, belediyelerce süs bitkisi olarak kullanılabilir, ormanlara tohumları saçılarak geliştirilebilir ve tarlalarda yetiştirilerek gelir kaynağı haline getirilebilir. Türkiye, toprak ve iklim şartları bakımından buna çok uygundur.”

KEKİK
Sinir Sistemi: Bedeni ve Ruhi bunalımlarda, sinir zafiyetinde.
Solunum yollarında: Astım, Bronşit, Verem, Enfizeme de diğer hastalıklar için Solunum yollarını sterilize etmekte.
Dolaşım sistemi Düşük tansiyonu normal hale getirmede, Kansızlıkta, Beyaz kürecikleri artırarak dayanıklılığı artırır.
Hazım yollarında: iştah açmada, hazım zorluğunda bağırsaklardaki kokuşma ve gazda, ishallerde, Tifoda çok fayda verir, bağırsaklardaki faydalı mikropları güçlendirir.
Soğuk algınlığı, Grip, Nezle, Beyin nezlesi, ateş Anjinde çok faydalıdır.
Regl söktürür.
Bağırsak parazitlerini döker.

KEKİK (thymus serpyllum)
Güneşli çimenliklerde, tarla ve orman kenarlarında, çayırlarda yetişir. Çok sıcağa ve güneşe ihtiyacı vardır. Onun için taşlı yerlerde, toprak sıcaklığının çok sıcak olduğu yerlerde yetişir. Öğle sıcağında morlarla süslü renkli çiçeklerinin yaydığı güzel kokuya arı ve böcekler üşüşür.

KULLANIM TABLOSU
Çay: dolu çay kaşığı kekiği 200 gr. Su ile kaynatın ve bir dakika demleyin.
Hülasa: öğle güneşinde toplanmış çiçekler bir litrelik şişeye ağzına kadar doldurun.40 derecelik iyi şarap, üzerine doldurarak, 14 gün güneşte bırakın.
Kekik yağı: Öğle güneşinde toplanmış çiçekli sapları aynen şişeye doldurup üstüne zeytinyağı koyun. Kekiklerin üstünde iki parmak yağ olsun. 14 gün güneşte bırakın.
Kekik şurubu: Güneşte toplanan çiçekli sapları elinizde nemlendirerek, ıslak ellerle bir kavanoza koyun, aralarına kat kat şeker koyun. Üç hafta kadar güneşte bekletin, sonra kekikleri az su ile yıkayın. Bu suyu şuruba ilave edin ve en kısık şekilde kaynama haline gelmeden pişirin, şurup ne ince ne kalın olsun. Bunun için bir yada iki defa soğutulup denemesi yapılır.

HASTALIKLAR
İdrara ve kadınların adetlerine tesir eder ve düşüğü önler. İç organları temizler, cüzam, felç ve sinir hastalıklarına tavsiye edilir. Mide ve adet kramplarına kekik yağı, müzminleşmiş romatizma için kuru ot yastık çok faydalıdır. Kekik banyosu rahat uyutur. 
Kekik alkolikler içinde çok faydalı bir koruyucudur

KEKİK
Romatizmadan tansiyona, öksürükten hazımsızlığa birçok rahatsızlığa olumlu etkisi var 

Sağlık kaynağı kekik 
Yemeklerin tadını zenginleştiren bir baharat olarak biliyoruz onu. Ama aynı zamanda yağıyla, suyuyla, çayıyla şifa veren bir bitki. Mikropları öldürüyor, hazmı kolaylaştırıyor, kolesterolü düşürüyor. Tansiyonu dengeleyip ağrıları gideriyor. 
Ve dünyanın en iyi kekiği Türkiye´de yetişiyor. 
Çoğu insan pirzolayı, ızgara eti onsuz düşünemez. Mis gibi kokusuyla ete ayrı bir lezzet katar. Akdeniz mutfağına özgü yemeklerin de vazgeçilmez baharatıdır. Salatalarda, zeytinyağlılarda, makarna soslarında sıkça kullanılır.
Kekikten söz ediyoruz. Odunsu saplı, küçük yapraklı, alçak boylu bitkiden. Kekiğin yemeklere kattığı lezzetin dışında bir önemli özelliği daha var. Şifalı bitkilerin önde gelenlerinden kekiğin sindirimi kolaylaştırıcı, kandaki şeker miktarını azaltıcı, sakinleştirici, idrar söktürücü, 
âdet düzenleyici, öksürük giderici gibi etkileri bulunuyor.

Türkiye, kekik açısından cennet bir ülke. Anadolu Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmakognozi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Hüsnü Can Başer, ``Türk kekiği, dünyanın en kaliteli kekiği'' diyor. Aynı zamanda 1980´de kurulan Anadolu Üniversitesi Tıbbi ve Aromatik Bitki ve İlaç Araştırma Merkezi (TBAM) Müdürü olan Prof. Başer, Türkiye´nin son yıllarda dünyanın en büyük kekik üreticisi olduğunu söylüyor. Türkiye´den yılda 7000-7500 ton kadar kuru kekik ihraç ediliyor. Kekiğin yanı sıra, kekik yağı da ihraç ediliyor (yılda en az 50-60 ton kadar).
Kekiğin yanı sıra, daha birçok bitki araştırılıyor, inceleniyor, denetleniyor Türkiye´nin ilk ve tek bitki araştırma merkezi TBAM´da. Ancak Prof. Dr. Hüsnü Can Başer´in kalbinde, kekiğin yeri bambaşka. Öyle ki, onun adını alan bir kekik türü bile var: `Origanum Husnucan-Baserii'... Başta kekik olmak üzere, bitkilerin yararları, zararları, merkezde yapılan araştırmalar, bitkilerin doğru kullanımı gibi daha birçok konuda sorularımızı yanıtlayan 
Prof. Başer ile `bitki âlemine' dalarak sohbet ettik...

Nedir Türk kekiğinin sırrı? 
Türkiye adeta bir bitki cenneti. Özellikle de kekik konusunda çok iddialıyız. Bugün Türkiye´den en çok ihraç edilen bitki kekik. Kekik yağı da ihraç ediliyor. 
Türk kekiği, dünyanın en kaliteli kekiği. 

Kekiğin yanı sıra hangi bitkiler ihraç ediliyor? 
Meyankökü de Türkiye'den gidiyor dünyaya, ancak meyankökü ihracatı son yıllarda azaldı, çünkü meyankökü ilaçtan çok, tütün, şekerleme ve meşrubat sanayisinde kullanılmaya başlandı. Bunun dışında, adaçayı, defne, şakayık çiçekleri, şakayık kökleri, sarı kantaron da sık ihraç edilen bitkiler arasında. Ayrıca Türkiye, gül yağı üretimi konusunda da dünya çapında bir ülke. Bunların yanında Türkiye, pek çok değişik bitki esanslarının önemli üreticisi haline geldi. Yaptığımız bir çalışmada, Türkiye'nin tıbbi ve aromatik bitki ile bitkisel ürünler ihracatının, yılda 100 milyon dolarlık bir kapasiteye ulaştığını tespit ettik. Yani Türkiye yılda 100 milyon dolarlık ihracat yapma kapasitesine sahip. Bu sayı artmış bile olabilir. Ürünlerimizin kalitesi arttıkça fiyatı da artıyor. Örneğin kekikte çok iyi durumdayız. Dünyanın en temiz, en kaliteli kekiği, en temiz kekik yağı Türkiye'den gidiyor. 

Kekiğin en çok hangi bölümü işe yarıyor? 
Pilot tesislerimizde hammaddeleri kazanın içine koyarız. Esansını elde etmek istiyorsak, alttan buhar veririz. O buharla birlikte esanslar bitkinin içinden serbest hale geçer ve suyla birlikte soğutucuda soğuyup tekrar sıvı haline dönüp aşağıya iner. Yağ, suyla karışmadığı için yüzer. Biz de onu ayırırız. Özel tesislerimizde bitkinin içindeki özü alıyoruz. Kekiğin posasını istersek su, istersek alkolle kaynatıp onun içinden de bir ekstre elde ederiz. Onu yoğunlaştırdığımız zaman da katı bir madde elimize geçer. Bu da antioksidan özelliğe sahiptir. Bunlar da doğal katkı maddeleri olarak gıdalarda kullanılabilir. Kekiğin aslında çok özelliği var. Hemen hemen hiçbir şey israf olmuyor. Her şeyi alınmış posa da gübre olarak kullanılabiliyor. Yem fabrikalarına da verilebilir. Hemen hemen her tarafı işe yarıyor kekiğin. 
Peki neden eczacılar bitkilere sahip çıkmıyor? Birçok gelişmiş ülkede doktorlar bitkisel ürünleri reçeteye yazar ve eczacı bu ürünleri eczanesinde hazırlayarak hastaya verir. 
Sahip çıkıyorlar, ancak doktorlar reçeteye yazmıyor. 30-40 yıl önce, tıp fakültelerinde Materia Medica diye bir ders vardı. Bu derste, tıpta kullanılan bütün maddeler ve bitkiler öğretilirdi. O zamanki tıpçılar bitkileri bilirdi. Ancak artık hekimler tıbbi bitkileri hiç bilmeden mezun oluyor. Konuyu bilmedikleri için de bitkilerden uzak duruyor, bunları `koca-karı ilaçları' olarak görüyorlar. Örneğin Almanya'da tıp fakültelerinin hepsinde bitkilerle tedavi dersi okutuluyor. Bitki işini eğitimleri sırasında gördükleri için de hastalara daha bilinçli bir biçimde reçete yazıyorlar. Bir doktor-eczacı-hasta zinciri oluşmuş durumda. Türkiye'deki eksiklik bu. 

Bitki Kimyası Bölümü:
Anadolu Üniversitesi Bitki Kimyası Laboratuvarı´nda küçük çaplı üretimler yapılıyor. Örneğin kekik yağı, defne yağı, adaçayı yağı gibi bitkisel esanslar burada üretiliyor.

Uçucu Yağlar Bölümü: 
Aromatik bitkilerden uçucu yağ (esans) üretimi, analizi, kalite kontrolü, biyolojik etkinliği ve aroma kimyasallarının izolasyonu, kalite kontrolü gibi işlemler yapılıyor. Mikrodistilasyon Sistemi sayesinde, tek bir tohumdan veya yapraktan dahi uçucu yağ elde edilebiliyor. Normalde 100, 200 gram, hatta yarım kilo gerekebilir. 
Uçucu yağlar, parfümeri, kozmetik ve gıda sektöründe kullanılabilir.
Aletli Analiz ve Kalite Kontrol: İyi laboratuvar uygulamaları kurallarına uygun olarak doğal ve sentetik hammaddeler ile ilaç ve kozmetik ürünler üzerinde son teknoloji kullanılarak analiz ve kalite kontrol yapılıyor.

Pilot Tesisler: Endüstriyel üretim öncesinde deneme üretimleri bu bölümde yapılıyor. Bitkisel ekstre ve yağ üretimi konusunda yeterli imkânlara sahip olan tesiste, öğütme, ekstraksiyon (bitkinin içindeki maddeleri elde etme), distilasyon, kimyasal reaksiyon, buharlaştırma, kurutma, püskürtme gibi işlemler gerçekleştiriliyor.

Hücre ve Doku Kültürü Laboratuvarı: 
Bu laboratuvarda, insan ve hayvan dokuları üretilerek, onlar üzerinde bitkilerle deneyler yapılıyor. Örneğin anti-kanser etki deneyleri yapılıyor, yara iyileştirici maddeler veya yaşlanmayı önleyici etkiler, bitkilerin zehirli olup olmadıkları araştırılıyor. Bu çalışmaların avantajları var. Hayvan deneylerinde sürekli hayvanları kanser edip öldürmek gerekiyor. Oysa hücreler üzerindeki deneylerde, istenilen miktarda hücre üzerinde çalışılabiliyor. 
Bu hücreler ise eksi 195 derecede donduruluyor.

Biyotransformasyon Laboratuvarı: 
Burada `mikroplar çalışıyor'. Mikroorganizmalar, verilen maddeleri yedikleri an, metabolize edip onları başka bir maddeye çeviriyorlar. Her mikrop farklı madde üretiyor. Böylece yeni maddeler de keşfedilmiş oluyor. Biyoteknolojinin ön adımları olan bu çalışmalarla, değeri olmayan veya tedavi edici etkisi az olan birtakım maddeler mikroplara çevirtilerek, tedavi etkisi yüksek maddeler haline getirilebiliyor. Örneğin kokusu olmayan maddeler kokulu hale; 
ucuz maddeler pahalı hale dönüşüyor.

Kozmetoloji: Kozmetik araştırma ve geliştirme laboratuvarında, 
maddelerin cilt üzerindeki nem ölçümleri, 
ürünlerin yasal yönetmeliklere uygunluğunun saptanması ve 
kalite kontrolleri gibi işlemler yapılıyor.
Kütüphane ve Dokümantasyon Birimi: Geniş bir kütüphane ve arşive sahip olan 
TBAM´da, bütün bilgiler bilgisayar ortamında saklı. 
Birçok eserin orijinallerini de bu kütüphanede bulmak mümkün

Dağ kekiği ile mikroplara güle güle
Kekiğin marifetleri şaşırtıyor. Bu yazımızı okuduktan sonra, eşinize, dostunuza ziyarete giderken çiçek yerine, dağ kekiği götüreceksiniz.
Doğal bir kekiğin marifetlerini duyunca şaşıracaksınız! Belki de yazımızı okuduktan sonra, eşinize, dostunuza ziyarete giderken çiçek demeti yerine, bir demet dağ kekiği götüreceksiniz.
Doğal antibiyotik özelliğine sahip kekik, vücudu mikroplardan arındırıyor ve aynı zamanda mikrobik hastalıklara karşı koruyucu özelliği var.

Kaç tür kekik var?
Dünya’da yaklaşık 100 tür kekik yetişiyor. Türkiye’de 33 tür kekik olduğu tespit edilmiş. Taşlı ve güneşli yeri sever. Yılda 12.000 ton kekik hasat çıkıyor, 9000 ton ihraç ediliyor, 3000 ton yurt içinde tüketiliyor. 

En çok kekik Türkiye’de yetişiyor!
Dünyada yıllık 60 – 70 ton kekik yağı üretiliyor. Dünya kekik yağı ihtiyacının % 10’u Türkiye’den çıkıyor. Türkiye Kekik ihracatında dünyada ilk sırada. En fazla Toroslar’da Isparta-Sütçüler kasabasında toplanıyor yaklaşık yılda 50 ton. 

Mikropları temizliyor!
Tıbbi kekikte; thymol (antiseptik) ve karvakrol (kozmetikte kullanılan madde) bulunur. Thymol solunum yolu ile mikropları atar, yağ lambası (buhurdanlık) üzerine damlatılan kekik yağı evin mikroplu havasını temizler. 

Hangi hastalıklara iyi geliyor?
Antiseptik, antispazmotik, iştah açıcı, tansiyon yükseltici, genel uyarıcı, idrar söktürücü, bakterilerin oluşmasını önleyen özelliklere sahiptir. Saman nezlesi, yorgunluk, düşük tansiyon, boğmaca, nefes darlığı, romatizmal hastalıklar, enfeksiyonlu hastalıklar, uykusuzluk, kan dolaşım bozukluğu ve bağırsak parazitlerine iyi gelir.

Nasıl kullanılıyor?
Bir yemek kaşığı kadar ufalanmış kekik, 150 ml. sıcak su ile 5 – 10 dakika demlendikten sonra ılık olarak içilir. Hastalık dönemlerinde günde 2–3 defa uygulanması tavsiye edilir.
Mikrobik hastalıklara karşı vücudu korumak ve biriken toksinleri atmak için günde damıtılmış saf kekik suyu kullanılabilir. Kekik suyu ayrıca diş temizliği ve diş etlerinin güçlenmesinde çok faydalıdır. Günde 5 bardaktan fazla tüketilmemeli, 
hamileler kullanmamalı, mukozaya zarar veriyor. 
Ayrıca; salatalara, soslara, çorbalara, et ve sebze yemeklerine katılır. 
Hem lezzet verir, hem de hazmı kolaylaştırır.
Et kurutulurken yanına kekik demeti asılıra mikroorganizma üremesini engeller. 

Doğal kekik nasıl alınır?
Kekik alırken; yeni mahsül ve dalında kurutulmuş demet halinde satılanlar tercih edilmelidir. 
Kurutulurken sağlıklı ortamda kurutulup kurutulmadığını rengi ve kokusundan anlayabilirsiniz. 
Rengi canlı, kokusu keskin olmalı!

Kaynak: Atabay GÜVELOĞLU


28 Ocak 2013 Pazartesi

Börülce (Vigna unguiculata) Yetiştiriciliği

Börülce (Vigna unguiculata) Yetiştiriciliği
Bilimsel sınıflandırma 
Alem: Plantae (Bitkiler) 
Bölüm: Magnoliophyta (Kapalı tohumlular) 
Sınıf: Magnoliopsida (İki çenekliler)
Takım: Fabales 
Familya: Fabaceae 
Alt familya: Faboideae
Cins: Vigna 
Tür: V. unguiculata
Diğer adları: Karnıkara, Acebek
,
Tanımı 
İnsan beslenmesinin yanında hayvan yemi olarak da değerlendirilen bir baklagil sebzesi olan börülce tek yıllık bir kısa gün bitkisidir.
Önemi
Taze börülcede % 80-85 su, %15-20 kuru madde bulunur. Yağ miktarı düşüktür. Kuru maddenin % 20-30’nu proteinler oluşturur. Salatası ve yemekleri özellikle Ege Bölgesi’nde sevilerek tüketilir. Ülkemizde insan beslenmesi bakımından börülcenin önemi tam olarak bilinmemektedir. Börülcenin tarımı Ege ve Akdeniz Bölgesi’nde yapılmaktadır. Börülce sıcak iklim sebzesi olduğu için Afrika, G. Amerika, G. Asya ve Akdeniz bölgelerinde yayılmıştır.
Bitkisel Özellikleri
Kök
Börülce kazık köklü bir baklagil bitkisidir. Börülcede önce 10-15 cm uzunluğunda ana kazık kök oluşur. Ana kazık kök kalındır ve üzerinde yan kazık kökler çıkar. Ana kazık kök çok derine inemez. Birinci derecede oluşan yan kökler ana kökten daha derine iner. İkinci derece oluşan yan kökler, ana kazık kök ve birinci derecedeki yan kök grubuna oranla daha fazladır. Börülce köklerinde kendine has nodozite bakterileri bulunur.
Gövde
Börülcede gövde yumuşak otsudur. Gövde, boy, kalınlık, dallanma ve kesit şekli bakımından çeşitler arasında farklılık göstermektedir. Gövdenin dallanması bütün ana gövde boyunca olabilir. Gövde boğum ve boğum aralarından oluşur. Gövde oluklu yapıda olup içi boştur. Rengi açık yeşilden başlayarak koyu yeşile kadar değişebilir. Gövde üzerinde özellikle boğum aralarında mor antosiyan lekeler bulunur. Gövde boyu 30-150 cm arasında değişir. Sürünücü olanlara destek verilerek yetiştirilir. 

Börülce yaprak ve gövdesi
Yaprak
Gövde üzerinde oluşan ilk yapraklar karşılıklı olup iki adettir. Yaprakların yüzeyleri parlak ve düzdür. Börülce yaprakları bileşik yaprak görünümündedir. Fasulyede olduğu gibi orta yaprak ana sapın ucunda, iki yaprak karşılıklı simetriktir. Yaprak şekilleri oval ve yuvarlaktır. Ucu sivri, dip tarafı oval, ters yumurta şeklinde yapraklar da görülebilir.
Çiçek

Börülce çiçekleri yaprak koltuklarından çıkar. Çiçekler salkım şeklindedir. Bir salkımda 6-12 adet çiçek bulunur. Çiçek sapları kısa, ana salkım sapı uzundur. Çanak yapraklar köşeli ve yeşildir. Bazen çanak yapraklar antosiyan nedeniyle mor renkli olabilir. Taç yapraklar boru hâlinde altta birleşmiş, üstte hafif çan şeklindedir. Taç yapraklar şekil büyüklük ve durumları itibariyle farklılıklar gösterir. Taç yapraklar bayrak, kanatçık ve kayıkçıktan oluşur, beyaz sarı ve hafif mor, hatta mavi renkli olabilir. Bayrak yaprağı oldukça büyük ve geniştir. Çiçekler çevre koşullarına bağlı olarak sabahın erken saatlerinde döllenir. Döllenme döneminde yüksek oranda nemin ve sıcaklığın büyük önemi vardır. Çiçekler açılmadan 7-8 saat önce döllenme meydana gelir. Bu nedenle yüksek oranda kendine döllenme görülür. Bitki üzerinde oluşan çiçeklerin % 60-70’i açmadan dökülür. Meyve tutumu sırasında da % 10-20 oranında çiçek dökümü olur. Açan çiçeklerin ancak % 10-20’si meyve oluşturabilir.
Meyve ve tohum

Börülce danesi
Börülce meyveleri genellikle düz, ince ve uzundur. Bazen baklalar kıvrık ve koçboynuzu şeklinde oluşur. Baklanın sap kısmında hafif şişlik görülebilir. Baklanın ucu düz, hafif gaga veya sivri gaga şeklindedir. Bakla uzunluğu genel olarak 8-15 cm arasında değişir. Baklanın meyve rengi yeşildir. Kuru dane olgunluğunda bakla sararır. Bazı çeşitlerde bakla kahverengi ve morumsu renkte olabilir. Bakla içinde 1-10 arasında tek sıralı tohumlar yer alır. Kuru baklalar halk arasında kapçık veya çakıldak olarak adlandırılır. Bakla içinde yuvarlak veya böbrek şeklinde börülce daneleri bulunur. Tohumların renkleri beyaz, sarı, sarı mor, kahverengi morumsudur. Bin dane ağırlığı 100-400 gram arasında değişir. Normal koşullarda saklanan tohumların çimlenme oranı % 85-90’dır.
Adaptasyonu 
Börülce tek yıllık bir kısa gün bitkisidir. Gün uzunluğu bakımından nötr gün bitkisi olan tipleri de vardır. Düşük sıcaklık ve gün ilk çiçeklenmeyi uyarıcı etkiye sahiptir.
İklim istekleri 
Börülce yarı nemli koşullara çok iyi uyum sağlamış bir sıcak iklim bitkisidir. Gelişme döneminde yüksek sıcaklık ister. İlkbahar ve sonbahar donlarına karşı hassastır. Aşırı sıcaklık ve kuraklık döllenmeyi olumsuz yönde etkileyerek meyve ve tohum bağlamasını azaltır. Sıcak iklimde gece 220 C, gündüz 270 C’de maksimum kuru madde üretimi sağlanır. En iyi ışıklanma süresi 8-14 saat arasıdır. Tohumların çimlenmesi için toprak sıcaklığı 8-10 °C, hava sıcaklığı ise 10-12 °C olmalıdır. En iyi gelişme sıcaklığı 20-30 °C arasıdır. Gündüz ve gece sıcaklığı arasındaki fark 5-10 °C olmalıdır. 
Toprak İstekleri 
Börülce fazla asitli ve bazik olmayan her tip toprakta rahatlıkla yetişebilir. Su tutma kapasitesi yüksek nemli yerlerde iyi gelişir. İyi drene olmuş tınlı kumlu, pH’ı 5.5-6.5 arasında olan topraklar börülce yetiştiriciliği için uygundur. Verimi iyi olan topraklarda bitkinin vejatatif gelişmesi artar, dane tutma oranı düşer. Börülce diğer yemeklik dane baklagillerden kötü koşullara daha iyi adapte olur.
Münavebe
Börülce de diğer baklagiller gibi kendisinden sonra gelen bitkiye temiz ve bitki besin maddelerince zengin toprak bırakır. Tahıllar, endüstri bitkileri ve sebzelerle münavebeye girer. Üst üste ekim hastalık ve zararlıların etkinliklerinin artmasına neden olur.
Toprak işleme 
Börülcede tohum yatağı sıkı, keseksiz ve bitki artıklardan temizlenmiş yeterli miktarda nemli olmalıdır. Toprak sonbaharda 25-30 cm derinlikte sürülmelidir. Ekolojik koşullar elverişli ise kış aylarında da toprak işlemesi yapılabilir. Erken toprak işleme, organik maddelerin toprağa karışarak kolayca ayrışasına ve topraktaki su seviyesinin yükselmesine yardımcı olur. İlkbaharda tohum ekiminden önce toprak birkaç defa 10-15 cm derinliğinde işlenir. Bu şekilde toprak işleme ile hem yetiştirme alanlarındaki yabancı otlar temizlenir hem de iyi bir tohum yatağı hazırlanmış olur. İlkbaharda son donlar geçtikten ve toprak ısındıktan sonra toprak tekrar işlenir ve börülce tohumları ekilir.

Ekim.


Börülcede çiçeklenme dönemi
Börülce ekimi ilkbahar donlarından sonra toprak ısınınca nisan sonu mayıs ayı başlarında yapılır. Erken ekim yapıldığında toprak soğuk ve nemli olduğundan tohumların çoğu çürür veya toprak kurtları tarafından yenir. Ekim, tahıl hasadından sonra yapılacaksa mümkün olan en erken zamanda yapılmalıdır. Ekim zamanındaki gecikme verim kaybına neden olur. Börülce yetiştiriciliğinde serpme ekim, tohumluk kaybı ve bakım işlerinin zorluğu nedeni ile uygun değildir. Dane üretimi için en uygun yöntem sıraya ekimdir. Ekim yapılacak toprakta yeterli nem olmalıdır. Ekim sıravari olarak mibzerle veya elle yapılabilir. Ekim sıklığı 50 cm sıra arası ve 25 cm sıra üzeri şeklinde veya sıra arası 60-70 cm ve 10-15 cm sıra üzeri olacak şekilde yapılır. Ekim derinliği toprak özelliğine bağlı olarak 3-6 cm olacak şekilde ekim yapılmalıdır. Bir dekar alana 6-8 kg hesabı ile tohum kullanılır. Topraktaki fazla nem tohumların çürümesine neden olur. Yeterli olmayan nem ise tohumların kuru da kalıp çimlenmelerini olumsuz yönde etkiler. Ekim yapmadan önce börülceye uygun rhizobium bakterileriyle aşılama yapılmalıdır.
Bakımı 
Börülce yetiştiriciliğinde bakım işleri oldukça büyük öneme sahiptir. Bu işler, aşağıda anlatılmıştır.
Sulama 
Börülce su isteği fazla olan bir bitkidir. Sıcak ve kurak bölgelerde çiçeklenme devresi ile birlikte sulanmaya başlanmalıdır. Bitkinin su ihtiyacı dikkate alınarak 10–12 defa sulama yapılmalıdır. Çiçeklenme devresi başlangıcında sulama bakla bağlamaya yardımcı olur. Dane doldurma devresinde ise sıcak ve kuru hava istediğinden sulama yapılmaz.
Çıkış ile çiçeklenme devresi arasındaki dönemde suyun fazlalığı da bitkide solgunluk meydana getirir ve verimi olumsuz yönde etkiler. Börülce yetiştiriciliği iyi drene olan topraklarda yapılmalıdır. Drenaj kök bölgesinin iyi havalanmasını sağlar ve rhizobium bakterilerinin daha fazla azot tespit etmelerini teşvik eder.
Gübreleme 
Börülce bitki besin maddesi olarak fosfora fazla miktarda ihtiyaç duyar. Bakteri aşılaması iyi yapılırsa azotlu gübreye fazla ihtiyaç duymaz. Ancak bakteri aşılaması yapılmamışsa dekara 10-15 kg civarında azot, 10–12 kg fosfor ve potasyumun yeterli olmadığı topraklarda 8-10 kg potasyumlu gübre saf olarak verilmelidir.
Yabancı Ot Mücadelesi

Börülcenin meyve gelişim dönemi
Börülcede yabancı ot kontrolü için kimyasal mücadelede çıkıştan önce herbisit uygulaması iyi sonuç verir. Ekimden 10-15 gün sonra fideler toprak yüzeyine çıkar. Bu devrede çapalama ile yabancı ot mücadelesi yapılmalıdır. Börülce yetişme süresince çiçeklenmeye kadar en az iki defa çapalanmalıdır. Çapalama ile birlikte bitkide boğaz doldurması da yapılmalıdır. Çiçeklenmeden sonra çiçek dökülmesine sebep olacağından çapalama yapılmamalıdır. Baklalar olgunlaştığı zaman tip dışı bitkiler sökülerek atılmalıdır.
Börülce Hastalık ve Zararlılarıyla Mücadele 
Börülceye fusarium türleri, kök çürüklüğü, pas ve virüs hastalıkları önemli oranda zarar vermektedir. Bu hastalıklara karşı dayanıklı çeşitler yetiştirilmeli ve kültürel önlemler alınmalıdır.
Yaprak bitleri ve tohum böcekleri (brucus) ise en büyük zararlara sebep olan zararlılardır. Nematodlar da börülce yetiştiriciliğinde önemli zararlara yol açar. Tohum böcekleri (brucus) ve yaprak bitleri ile mücadele yöntemleri, zararlıların yaşam dönemleri dikkate alınarak düzenli bir şekilde yapılmalıdır.
Hasat ve Harman 
Börülce taze ve dane üretimi için hasat edilir.
Hasat Zamanının Tespiti 

Börülce baklalarının olgunlaşması
Taze börülcelerin hasadı, bakla içindeki tohumlar süt olum döneminde yapılır. Börülcede bakla hasadı bakla oluĢumundan 10-15 gün sonra yapılır. Bu devrede bakla büyüklüğü ve dane ağırlığı en üst düzeydedir. Hasatta gecikme olursa baklalarda kılçıklılık oluşur. Bu durumdaki baklalar taze börülce olarak tüketilemez. Taze tüketim için çevreyle ilgili koşullara bağlı olarak 5–9 hafta boyunca hasat yapılabilir. Hasatlar haftada 1-2 kez yapılmalıdır. Börülcede dane hasadı için baklaların üçte ikisi kahverengi olup olgunlaştığı zaman yapılmalıdır. Baklaların tamamının olgunlaşması beklenirse baklaların bir kısmı çatlar ve dökülmeden dolayı tohum kaybına neden olur. Dane için üretim yapılacaksa baklalar hasat edilemez bitki üzerinde bırakılır. Bitki üzerindeki baklaların yeşilden sarı kahverengiye, mordan koyu mor renge dönmesi ve kuruması beklenir. Baklalar çatlamadan önce hasat edilmelidir.
Hasat 
Yetiştirme koşullarına ve çeşit özelliklerine bağlı olarak dekardan yaklaşık 750–1000 kg taze börülce hasat edilir. Taze börülce verimine çevreyle ilgili koşullar da önemli ölçüde etki eder. Hasat ülkemizde, Afrika ve Asya’da genellikle elle yolunarak ve biçilerek yapılır.
Harman
Hasat edilen bitkiler demetler hâlinde bağlanarak tarlada kurumaya bırakılır. Yeterince kuruyan bitkiler dövenle veya harman makinesi ile harman edilir. Hasat ve harman uygun şartlarda kombine makinelerle de yapılır. Harmandan elde edilen saman, çok değerli bir hayvan yemi olarak değerlendirilir.

Kuru börülce
Depolama 
Yeşil olarak hasat edilen börülce, satıĢ merkezlerine 10-15 kg çuvallar veya 5-10 kg kasalar içinde gönderilir. Taze börülce depolarla uzun süreli olarak bekletilemez. Dane üretimi için harmanlanan tohumlar ayrılır, temizlenir danedeki nem oranı % 13-14’lere düşürülür. Kuru ve serin depo şartlarında saklanır. Börülce tohumları temiz ve serin bir yerde depolanırsa iki yıla kadar canlılıklarını koruyabilir. Bir dekar alandan 100–150 kg arasında tohum elde edilir.


Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
back to top