5 Mart 2011 Cumartesi

Kapalı Tohumlu Bitkiler


Kapalı Tohumlu Bitkiler


1. KAPALI TOHUMLULARIN BİTKİLER ÂLEMİNDEKİ YERİ

1.1. Kapalı Tohumluların Genel Özellikleri
Kapalı tohumlu bitkiler evrimsel bakımdan en iyi gelişmiş, en büyük bitki grubudur. Günümüzde yaklaşık olarak 300 000 üyesi bulunmakta ve bu sayı her geçen gün artmaktadır. Kapalı tohumlu bitkilerin kültürü yapılmakta olup ekonomik değeri fazladır. Bu bitki grubu oluştukları andan beri diğer bitki gruplarına oranla daha gelişmiş özelliklere sahiptir.Çünkü vegetatif ( kök, gövde, yaprak v.b. ) kısımları ortam koşullarına daha rahat uyum sağlayabilmektedir. Kapalı tohumlu bitkilerin organları arasında iyi bir iş bölümü söz konusudur. Döllenme ve tozlaşma güvence altındadır. Kapalı tohumlu bitkilerde erkek gametin dişi gametle birleşmesi önce tozlaşma sonra da döllenme olayı ile gerçekleşir.Tozlaşma, çiçek tozunun dişi organının üzerine konması olayıdır. Bu işlem için rüzgâr,böcek, kuş, su gibi faktörlerden yararlanılır.

Kapalı tohumlu bitkiler için kısaca şu özellikleri sıralayabiliriz:
 Tohumları meyve içerisinde bulunduğundan ovaryum tarafından örtülmüştür.
 Odunsu ve otsu çeşitleri vardır.
 Çok yıllık olanların bazıları yaprağını dökerken bazıları yaprak dökmezler.
 Çenek sayısına göre tek çenekli ve çift çenekli diye ikiye ayrılırlar.
 Tohum oluşurken çift döllenme görülmektedir.


Resim 1. 1: Kapalı tohumlu bir bitkinin genel görünüşü
1.1.1. Kök

Bitkileri toprağa bağlayan ve topraktan su ve suda çözünmüş tuzları bitkiye sağlayan kısımlardır. Kökler, bitkilerin toprak altındaki kısımlarıdır.

Resim 2. 2: Tipik bir kökün kısımlarıKöklerin üç önemli işlevi vardır. 
Bitkinin toprağa tutunmasını sağlar.
 Kökler, toprak tanecikleri arasındaki boşluklardan su ve madensel tuzları emer.Köklerin emiş özelliği emici tüylerle artar. Emici tüyler kök ucunun hemen gerisinde büyür. Önemli maddelerin emilmesini sağlar.
 Kökler, bitkinin iletim sisteminin bir parçasıdır.
 Odun borusu, su ve madensel tuzları köklerden gövde ve yapraklara taşır.
 Soymuk borusu, besin maddelerini yapraklardan kök sisteminin her tarafına taşır.
 Bazı bitkilerde kök besin deposu görevi yapar ( havuç ).
Kökün dış yüzü epidermisle kaplıdır. Epidermsin altında dolgu dokusundan oluşan bir canlı kabuk ve ortada iletim dokusu bulunmaktadır.
Primer ( ilk ) kök, tohumun çimlenmesi sırasında, embriyodaki kökçüğün gelişmesi ile meydana gelmiş olan köktür. Bu kök ana kök hâlinde toprak içinde dikey olarak gelişir ve yan dallar vererek toprak içinde dallanmış bir sistem oluşturur. Yan dallar taşıyan bir ana kökten yapılmış olan bu kök sistemine kazık kök adı verilir.
Bitkilerin çoğunda çimlenmenin genç devresinde primer kökten sonra gövdenin tabanından birçok ek kök meydana gelir. Bu köklere saçak kök denir. Primer kökten sonra meydana gelen kökler bazen bitkide yardımcı eleman da olabilmektedir (sarmaşıkta tırmanmayı sağlamak gibi ). Bu şekilde oluşmuş köklere ise ek kökler adı verilir.


Resim 1. 3: İlk kök gelişmesinin mikroskopta görünüşü1.1.2. Gövde
Bitkinin yapraklarını ve çiçeklerini taşıyan organlardır. Bitkinin toprak üstünde büyüyen esas destekleyici ve üst kısmıdır. Yapraklar, özümleme organlarıdır ve düğümlerden (boğum) çıkar. Gövde üzerinde yaprakların bağlandığı noktaya düğüm (nodus), iki düğüm arasına da düğümler arası (inter nodus) adı verilir. Koruyucu pullarla kaplı olan tomurcuklar dal uçlarında tepe tomurcuğunu, yaprak koltuğunda ise yan tomurcukları oluşturur. Gövde, bitkinin iletim sisteminin bir parçasıdır. Kapalı tohumlu bitkilerde gövde çoğunlukla düz ve yüksek bir yapıda iken bazen de toprağa paralel yönelmektedir. Ayrıca toprak altında gelişen ve kökeni gövde olan organlar da mevcuttur. Bunlar rizom, yumru, soğan gibi adlarla anılırlar. Çok yıllık otsu bitkilerde bitkinin toprak altında devamlı olarak rizom, soğan gibi organlar vardır. Yarı çalımsı bitkilerde gövdenin alt kısmı odunludur ve canlıdır. Çalımsı bitkilerde gövde odunsudur ve bitkinin birçok gövdesi vardır. Ağaçlarda ise gövde odunsudur.


Resim 1. 4: Genç odunsu bir gövdenin mikroskopta görünüşü
1.1.3. Yaprak
Yapraklar bitkilerde özümlemenin (bitkilerin güneş ışığı, su ve karbondioksit kullanarak kendi besinlerini yapabilmeleri) ve transprasyonun (buharlaşma ile suyun yitirilmesi) yapıldığı esas yerlerdir. Tipik bir yaprak, damar ağlarıyla desteklenmiş ince, yassı bir aya, bir yaprak sapı ve sapın gövdeyle birleştiği yaprak tabanından ibarettir. Yapraklar, ayanın tek bir birim hâlinde olduğu basit yapraklar ve ayanın birçok yaprakçıktan meydana geldiği bileşik yapraklar olmak üzere iki sınıfa ayrılır. Bileşik yapraklar, yaprakçıkların ana eksenin iki yanına dizilmiş biçimde ya da yaprakçıkların yaprak sapının ucundaki tek bir noktadan çıktığı elsi biçimde olabilir. Yapraklar, ayanın genel biçimi, ucu, kenarı ve tabanının şekline göre sınıflandırılabilir.


Resim 3. 5: Yaprağın bölümleri1.1.4. ÇiçekTohumlu bitkilerin eşeysel üreme organlarına çiçek adı verilir. Başka bir deyimle çiçek, yaprakları eşeysel üremeye hizmet için özel bir değişime uğramış kısa sürgünlerdir. Çiçek, tohumlar aracılığıyla yeni bireylerin oluşmasını ve bitkinin devamını sağlar. Resim 1.6: Kapalı tohumlu bir bitkinin çiçek yapısı
Tam bir çiçekte; çiçek sapı, çiçek tablası, çanak yaprak, taç yaprak, erkek ve dişi organlar vardır. Çiçek sapı çiçeği dala bağlar, çanak yaprak, taç yaprak, erkek ve dişi organlar dıştan içe doğru sırayla dört halka şeklinde çiçek tablası üzerine dizilirler.


Resim 1. 7:Bir iki çenekli bitkinin çiçeği

Çanak yaprak; genelde yeşil renklidir. Çiçeğin en dış kısmını oluşturur; tomurcuk hâlindeyken çiçeği korur.

Taç yaprak; çiçeğin renkli ve kokulu kısmıdır. Tozlaşmada böcekleri çekerek bitkinin çoğalmasında önemli rol oynar.

Erkek organ; ipçik denilen bir sap ile başçık denilen şişkin bir kısımdan meydana gelmiştir. Başçıkta, içinde erkek üreme hücreleri (polen) bulunan çiçek tozu keseleri bulunur. Polenler olgunlaşınca keseler çatlar ve polenler etrafa yayılır.
Dişi organ; yumurtalık, dişicik borusu ve tepecik olmak üzere üç kısımdan oluşur. Yumurtalıkta çok sayıda dişi üreme hücresi (yumurta) bulunur. Dişicik borusu, tepeciği yumurtalığa bağlayan dar kısımdır. Tepecikte çiçek tozlarının yapışmasını sağlayan yapışkan bir sıvı bulunur.

Erkek ve dişi organı bir arada bulunduran bitkilere “bir evcikli”, erkek ve dişi organları ayrı bulunduran bitkilere de “iki evcikli” bitki denir. Meşe, mısır, çam, kestane ve fındık bir evcikli, söğüt, Antep fıstığı kenevir ve kavak iki evcikli bitkilerdir.


Resim 1. 8: Kapalı tohumlu bir bitkinin çiçek yapısı

1.1.5. Meyve

Tozlaşma; erkek eşey hücrelerini içeren çiçek tozunun, erkek üreme organının bir parçası olan anterden, dişi üreme organının bir parçası olan stigmaya taşınmasıdır. Tozlanma döllenmeden önce meydana gelir. Tozlaşma aynı çiçekte olabildiği gibi aynı türün farklı bireylerinin çiçekleri arasında da çapraz tozlaşma olabilmektedir. Tozlaşma böcek, rüzgâr yardımıyla olmaktadır. Bunun yanında tozlaşmaya kuşlar, yarasalar ve su da yardımcı olmaktadır.

Döllenme; erkek ve dişi eşey hücrelerin bir döllenmiş yumurta meydana getirmesidir. Tozlaşmayla çiçek tozu dişi tepecik üzerine taşınır. Eşey hücrelerinin bir araya gelmesi için, çiçek tozu çimlenir ve bir çiçek tozu tüpü meydana getirir. Bu tüp, aşağı doğru büyür ve embriyo kesesine girer. Tüpün ucunda taşınan iki erkek gamet de embriyo kesesine girer. Gametlerin biri yumurta ile birleşerek daha sonra embriyonu meydana getirecek olan zigotu oluşturur. Diğer erkek gamet, besin deposu görevi yapan endospermayı meydana getirir. Meyve tam gelişmiş ve olgunlaşmış yumurtalıktır. Yumurtalık, bitkinin dişi üreme organının tohum oluşturan kısmıdır. Meyve sadece, çiçekli bitkilere özgü bir üründür. Çiçek tozunun yumurtalığa erişerek yumurtayı aşılamasıyla birlikte hücresel çoğalma başlar. Yumurtalık yavaş yavaş şişer ve sonunda meyve hâlini alır. Tüm meyveleri beslemekte olan özsu meyveye de erişir. Özsu, olmakta olan meyveyi besler ve renklendirir. Meyveyi tatlılaştıran da özsudur.

Meyveleri oluşumuna göre şöyle gruplandırırız:
a) Gerçek meyve: Meyve sadece dişi organın yumurtalık dokuları tarafından meydana getirilirse bunlara gerçek meyve denir. Örneğin; şeftali, kayısı, üzüm.
b) Yalancı meyve: Yumurtalıkla birlikte çiçek tablası, taç ve çenek yapraklar beraberce gelişerek meyve oluşturuyorsa bunlara yalancı meyve denir. Örneğin; çilek, elma, armut.
c) Basit meyve: Bir tane dişi organdan meydana gelen meyvelere basit meyve denir. Örneğin; kiraz, erik, elma.
d) Bileşik meyve: Birkaç tane dişi organdan meydana gelen meyvelere ise bileşik meyve denir. Örneğin; ahududu, böğürtlen.
e) Kuru meyve: Ceviz, fındık, kestane gibi bitkilerin meyveleri zamanla sertleşip kurur. Tohumları yenilen bu meyvelere kuru meyve denir. Meyveleri etli ya da kuru olarak da ayırt edebiliriz.
Etli meyveler, hayvanları cezbedecek biçimde göz alıcı renktedir. Böylece hayvanlar meyveleri yer ve tohumların ana bitkiden uzaklara dağılmasına yardımcı olur. Etli meyveleri basit ve bileşik meyveler olarak gruplandırabiliriz.
Kuru meyvelerin meyve kabuğu sert ve kurudur. Kuru meyveler üç gruba ayrılır. Açılan, kapalı ve yarılan kuru meyvelerdir.
 Açılan meyveler olgunlaşınca meyve kabuğu tohumları salmak üzere yarılarak açılır. Buna çörekotu, bezelye örnek verilebilir. Açılan kuru meyvelerin tohumları genellikle rüzgârla dağılır.
 Kapalı kuru meyveler, olgunlaşınca açılmaz. Kapalı kuru meyvelere örnek olarak kestane, buğday ve ayçiçeği verilebilir.
 Yarılan meyveler ise olgunlaşınca yarılır ama tohumları atmaz. Yarılan meyvelere akçaağaç meyvesi örnek verilebilir.
1.2. Kapalı Tohumlu Bitkilerin Sınıflandırılması
Angiospermae grubuyla ilgili yapılan sınıflandırma Cronquist (1968) sistemine dayanmaktadır. Bu sistem biyolojik bulgulara dayandırılarak geliştirilmiştir. Kapalı tohumlu bitkiler iki gruba ayrılır. Burada fideciğin çenek sayısı dikkate alınmaktadır.
Buna göre;
Kapalı Tohumlu Bitkiler
 Magnoliopsida (Dicotyledoneae = Çift Çenekli Bitkiler)
 Liliopsida (Monocotyledoneae = Tek Çenekli Bitkiler) olmak üzere 2 sınıfa
ayrılmaktadır.
Tek çeneklilerin genel özellikleri şunlardır:
 Otsu bitkilerdir.
 Yaprakları ince, uzun, şerit şeklindedir.
 Yaprakları paralel damarlıdır.
 Tohumunda tek çenek bulunur.
 Kambiyum yoktur.
 İletim demetleri düzensizdir.
 Kökleri saçak köktür.
 Gövdeleri incedir.
Bu gruba buğday, mısır, soğanlı bitkiler örnek verilebilir.
Çift çeneklilerin genel özellikleri ise şunlardır:
 Genellikle odunsudur.
 Yaprakları geniş parçalıdır.
 Yaprakları ağsı damarlıdır.
 Tohumda çift çenek bulunur.
 Kambiyum bulunur.
 İletim demetleri düzenlidir.
 Kazık ve yan köklerden oluşur.
 Gövde kalındır.
Bu gruba fasulye, elma, armut örnek verilebilir.
Magnoliopsida: Çift Çenekliler ( Dikotiledonlar )
Tohumlarında iki çenek vardır. Ana kökleri genel olarak uzun ömürlüdür. Çok yıllık olan türlerinin gövdelerinde kambiyum halkası bulunur. Bu sayede iletim demetleri gövdeye düzenli olarak dizilmiştir.



Resim 1. 9: İki çenekli bir bitki
Yaprak şekilleri çok çeşitli olmakla beraber genellikle ağsı damarlıdır. Bu sınıfa örnek olarak baklagiller, gülgiller, kabakgiller, asmagiller, elmalar, domatesler verilebilir.Bu sınıf sırasıyla magnoliidae, hamamelidae, caryophyllidae, dileniidae, rosidae ve asteridae olmak üzere 6 alt sınıf içermektedir.


Magnoliidae
Çift çenekli bitkilerin en eski ve en ilkel olan grubudur. Açık ve kapalı tohumlu bitkiler arasında geçiş özelliği göstermesi nedeniyle sistematik bakımdan oldukça önemlidir. Bazı yapısal özellikleri arasında;
 -Odunlarında trakelerin bulunmayışı,
 -Çiçek organlarının sarmal diziliş göstermesi,
 -Dişi organın tek karpelli olması, stamenlerin genellikle çok sayıda, bazen de az sayıda olması sayılabilir.
Ayrıca bu grubun üyeleri, eterik yağlar, alkoloid ve tanenli maddeler gibi ikincil bitkisel maddeleri de içerirler. Bu altsınıf 8 ordo ve 39 familya içermektedir. Bunlardan çevremizden tanıdığımız bitki türlerini içeren familyalara örnek olarak manolyagiller, düğün çiçeğigiller, gelincikgiller verilebilir.


Fotoğraf 1.1: Magnoliidae grubundan bir çiçek Hamamelidae
Çoğunlukla odunsu bitkilerdir. Çiçekleri çoğunlukla rüzgârla tozlaşan, küçük ve petalsizdir. Sepal ve petal içerdiklerinde küçük ve pulsu ya da belirsizdir. Kuzey yarım kürenin kurak iklim kuşaklarına adapte olmuş ve yaprak döken bitki ormanlarını oluşturmuşlardır.


Fotoğraf 1.2: Hamamelidae grubundan bir çiçek
Bu grup 11 ordo, 24 familya ve 3400 tür içermektedir. Bunlardan geniş yayılış alanına sahip bitki türlerini içeren familyalara çınargiller, dutgiller, ısırgangiller, cevizgiller, kayıngiller örnek olarak verilebilir.
 Caryophyllidae
Diğer iki alt sınıfa nazaran daha ileri bir grubu teşkil etmektedir. Çoğunlukla otsu bitkilerdir. Kurak ve tuzlu ortamlara uyum sağlamışlardır. Ayrıca azotça zengin ortamlarda yetişen bitkileri de içerirler. Petalleri var ya da yoktur. Stamenler genellikle iki daire hâlinde dizilmiş olup her dairede 5 adet stamene sahiptirler. Bazı türlerde dış stamen dairesi ortadan kalkarak stamen sayısı azalmıştır. Tohum yapılarında tipik olarak nişasta depo ederler.


Fotoğraf 1.3: Caryophyllidae grubundan bir çiçek

Bu alt sınıf 3 ordo, 14 familya ve yaklaşık 11.000 türden oluşmuştur. Tanıdığımız ve yaygın bitki türlerine sahip familyalara örnek olarak, kaktüsgiller, kazayağıgiller, semizotugiller, karanfilgiller verilebilir.
 Dileniidae
Çoğunlukla kimyasal olarak tanenli ve alkoloidlerce fakirdir. Birkaç familyası hardal yağlarını içermeleri ile karakteristiktir. Çiçekleri çok petalli, nadiren petalsiz ya da birleşik petallidir. Tohum taslaklarının ovaryuma bağlanma şekilleri değişik şekillerdedir.


Fotoğraf 1.4: Dileniidae grubundan bir çiçek
Bu altsınıf 13 ordo, 77 familya ve yaklaşık 25.000 tür içermektedir. Önemli ve tanıyabileceğimiz bitki türlerini içeren familyalara örnek olarak çaygiller, ıhlamurgiller,ebegümecigiller, menekşegiller, kabakgiller, söğütgiller ve hardalgiller verilebilir
 Rosidae

Bu alt sınıf, içerdikleri tür sayısı bakımından zengin bir gruptur. Kimyasal bileşikler olarak çoğunlukla tanenlidir. Çiçeklerinde petalleri belirgin, ayrık veya seyrek olarak dipte birleşmiş, nadiren tüp şeklinde olabilir. Bazen çok indirgenmiş veya hiç olmayabilir. Ovaryum diğer çiçek organlarının altında ya da üstünde bulunabilir. Stamenleri çok sayıda olduğu zaman gelişmelerini dıştan merkeze doğru tamamlarlar.

Fotoğraf 1.5: Rosidae grubundan bir çiçek Bu altsınıf 18 ordo, 114 familya yaklaşık olarak 58.000 türden oluşmaktadır. Günlük aşamımızda kullandığımız birçok ekonomik kullanımı olan türleri de içermektedir. Familyaları sayısınca kapalı tohumlular içerisinde en büyük alt sınıfıdır. Örnek olarak gülgiller, baklagiller, iğdegiller, nargiller, kızılcıkgiller, asmagiller, at kestanesigiller, turunçgiller, maydonozgiller verilebilir.
 Asteridae

Kimyasal olarak çok çeşitli ürünleri, alkoloidler, eterik yağlar, acı maddeler bulunan tıbbi ve zehirli bitki türlerini içeren familyalara sahiptir. Çiçeklerde ovaryum, diğer çiçek organlarının altında ya da üstünde olabilir. Çoğunlukla iyi gelişmiş ve gösterişli, nadiren indirgenmiştir. Petaller birleşerek huni biçimini almışlardır.

Fotoğraf 1. 6: Asteridae grubundan bir çiçek

Bu altsınıf 11 ordo, 49 familya ve yaklaşık 56.000 türden oluşur. Zakkumgiller ve patlıcangiller familyasına ait türlerin büyük bir bölümü, içerdikleri uçucu ve aromatik yağlar nedeniyle ilaç ve parfümeri sanayinde oldukça ayrı bir yere sahiptirler. Susamgiller, çançiçeğigiller, kökboyasıgiller, zeytingiller, hanımeligiller, papatyagiller familyaları bu gruptan sayılabilir.
Liliopsida: Tek Çenekliler ( Monokotiledonlar )Tohumlarında bir çenek bulunur. Çoğu tek yıllık otsu bitkilerdir. Bu bitkilerde embriyo,tohum çimlenmesi esnasında tohum içinde bulunan besi dokudan, yedek besin maddesi alabilmek için emeç ödevi gören bir kotiledon (çenek) içerir. Bu çenek, fidecik biraz gelişip yeşil renk kazanarak fotosentez yapabilecek büyüklüğe gelinceye kadar beslenmeyi sağlamaktadır. Tek çenekli bitkilerde bitkinin gereksinim duyduğu maddenin taşınmasını sağlayan iletim demetlerinin yapısında kambiyum yapısının bulunmaması nedeniyle ikincil kalınlaşma da görülmemektedir. Gövde yapısındaki iletim demetleri dağınık biçimde dizilmiştir. 


Resim 1.10: Bir çenekli bir bitkinin çiçeği
Bu gruba dahil olan bitkilerde ana kök, kısa sürede ortadan kalkarak yerini ana kökün etrafında gelişen çok sayıda ek köklere bırakır. Toprak üstü organları çiçek durumları dışında dallanmamaktadır. Yaprakları tipik olarak paralel damarlı, yaprak ayası çok zayıf petiolsüz (sapsız) dür. Çiçek kısımları belirgin sayıda olduğunda tipik olarak üçlü, nadiren ikili veya dörtlüdür. Bitkilerin çoğu toprak altı yaşamına uyum sağlamış rizom, yumru, soğan gibi yer altı organlarına sahiptir. Bu tür bitkilere genel olarak geofitler denir.

Resim 1.11: Bir çenekli bir bitkinin genel yapısı
Tahılgiller ve zambakgiller ile soğangiller ve palmiyegiller iki önemli takımlarıdır.Buğday, mısır, lale, muz, soğan, hurma ve birçok ot türü bu sınıfta yer alır. Hiçbirinin gövdesinde kambiyum bulunmaz. Bunun içindir ki, boyları uzun ancak gövdeleri incedir. Yaprakları genellikle ince uzun, paralel damarlı, kökleri saçak köklüdür. İletim demetleri (damarlı) gövdede düzensiz dağılmıştır.
Liliopsida beş alt gruptan oluşur. Alismatidae
Değişik özelliklerdeki sulak, bataklık alanlarda yetişen otsu bitkilerdir. Yaprakları basit almaçlı, nadiren karşılıklı dizilişli, paralel damarlı olabilir. Çiçekleri göz alıcı görünümden çok küçükten belirgin olmayana kadar değişen yapıdadır. Bu grupta 500 kadar tür içerir.


Resim 1.12: Alismatidae familyasına ait bitkiler Arecidae
Otsu, çalı, ağaç ve sarılıcı bitkileri içerir. Tropik ve subtropik bölgelerde yayılış gösterir. Çiçekler çok sayıda ve genellikle küçüktür. İki seride, üç petallidir. Yapraklar almaçlı dar ve paralel damarlıdan, geniş ve ağsı damarlıya kadardır.


Fotoğraf 1. 7: Arecidae familyasına ait bitki
Meyve üzümsü ya da etli veya kuru eriksi tiptedir. Bu alt sınıf 4 ordo, 5 familya ve 5.600 kadar türden oluşmuştur. Örnek olarak palmiyegiller verilebilir.
Commelinidae
Çoğunlukla otsu, seyrek olarak odunsu bitkilerdir. Karasal, nadiren suculdurlar. apraklar sarmal, tabanda, paralel damarlı çoğunlukla kınlıdırlar. Çiçekleri genellikle iki eşeyli veya tek eşeyli, küçük görünümlüdür. Besi doku büyük ve nişasta depo etmiştir. Tozlaşma anemogamdır. Meyve çoğunlukla kuru, nadiren etlidir. Bu altsınıf 7 ordo, 16 familya ve yaklaşık olarak 15.000 türü içermektedir. Buğdaygiller, sukamışgiller örnek olarak verilebilir. Meyvesi nişasta bakımından zengin olan bu familya üyelerinin birçoğu tahıl bitkisi olarak kullanılır. Ayrıca şeker ve yağ içeren türleri de vardır.


Fotoğraf 1.8: Commelinidae familyasına ait bitkiler
Zingiberidae

Nadir olarak basit, dalsız gövdeli küçük ağaçlar ya da epifit ( başka bitkiler üzerinde yaşayan bitki) otsu bitkilerdir. Çiçekleri genellikle iki ya da tek eşeyli, göz alıcı, büyük ve parlak renklidir. Bu altsınıf 2 ordo, 9 familya ve yaklaşık olarak 3000 türden oluşmaktadır. Muzgiller, zencefilgiller örnek verilebilir.
 Liliidae
Bazıları epifit nadiren sucul, genellikle karasal (rizom, yumru veya soğanlı) geofit otsulardır. Çiçekleri büyük ve göz alıcı renklidir. Çiçek örtüsü perigon şeklinde, 2 serili ve her seride 3 tepal yaprağı içermektedir. Yapraklar alternat, nadiren karşılıklı veya dairesel, dar paralel damarlı, kenarları dar, dişli veya hafif parçalıdır. Stamenler 1, 3 veya 6 tanedir. Meyve genellikle kapsüllüdür.


Fotoğraf 1. 9: Liliidae familyasına ait bir bitkiBu alt sınıf 2 ordo, 19 familya ve yaklaşık 21.000 tür içermektedir. Zambakgiller, süsengiller ve salepgiller familyaları örnek verilebilir.

2. KAPALI TOHUMLU BİTKİLERİN YEŞİL
ALANLARDA KULLANIMI

2.1. Ağaçların Kullanımı
Peyzajda en uzun ve baskın bitkiler ağaçlardır. Ağaçlar çevresine diktiğimiz nesnelerin boyutlarını vurgulamamızda yardımcı olur. Uzun boylu ağaçlar serin gölgeleme yaparken rüzgârda perde görevi yapar, sesi yalıtır. İstenmeyen görüntüleri önler, tozu engeller. Güzel çiçekli ağaçlar ya da sonbaharda değişik yaprak rengine sahip olan ağaçlar, yol kenarına dikildiği zaman güzel bir vurgu etkisi oluştururlar. Bunun yanında yaprağını dökmeyen ağaçlar, ortamda hoş bir fon oluşturur. Ayrıca diktiğimiz yer neresi olursa olsun çevresine dikilen ağaçlar o nesnenin çevresi ile uyum içinde olmasını sağlamaktadır. Çim alanların içerisinde eğer ağaçları kullanmak istiyorsak burada çim için gölgeleme yapmayacak ağaç türlerini seçmemiz gerekir. Ama bunun yanında ortamda gölge sağlamak amacıyla ağaç dikeceksek, geniş yapraklı ağaçları tercih etmeliyiz. Genellikle geniş yapraklı ağaçlar yazın yoğun yaprak oluşturur ve gölgelemeyi sağlarken, kışın yaprağını dökerek güneşin zemine ulaşmasını sağlarlar.
Ağaçları ayrıca çit olarak da kullanmaktayız. Böylece alanımızı koruma olanağı sağlanmış olur. Burada özellikle her dem yeşil ağaçların kullanımına dikkat etmeliyiz. Böylece hem yaz hem de kış alanımızı korumuş oluruz. Sık dokulu ve her dem yeşil ağaçlar ayrıca yoğun yapıları sayesinde rüzgârın, tozun ve gürültünün önüne de geçerler.


Fotoğraf 2. 1 : Peyzajda ağaçların kullanımı2.2. Çalıların KullanımıÇalıları ve ağaçları zaman zaman birbirinden ayırt etmek mümkün değildir. Genel olarak çalılarda gövde sayısı birden fazladır. Bunun yanında çalılar budanarak tek gövde hâlinde de kullanılmaktadır. Çalılar özellikle farklı renkleri ile kullanıldıkları ortamda ilgi çekerler. Gerek dekoratif saksılara dikilerek gerekse toprağa dikimi yapılarak bahçeye değer kazandırırlar. Bahçemizde bir çit etkisi oluşturur. Çalıları değişik şekillerde budayarak çit oluşturabiliriz. Ayrıca çiçekli ya da çiçeksiz çalılar yolun kenarlarını belirginleştirmek amacıyla bordür olarak kullanılabilir. Narin yapıdaki çalılar, değişik şekillerde budanarak bahçenin havasını değiştirebilir. Yapılan bu işlem sonucu hayvan figürleri, değişik motifler çıkarılabilir.


Fotoğraf 2. 2: Peyzajda çalıların kullanımı
2.3. Çim Bitkilerinin KullanımıKent planlamalarının vazgeçilmezidir. Kent içi ve yakın çevresinde bulunan yollarda, binaların çevresinde, park ve bahçelerde hoş bir görünüm oluşturur. Toprak yüzeyinin yeşil renkle kaplanmasını sağlar. Ayrıca ağaç, ağaççık ve çiçeklerle iyi bir uyum gösterir. Geniş alanlarda güneş ışınlarını emer, toz sorununu ortadan kaldırır. Eğimli yerlerde erozyonu önler. İnsanların dinlenmesi için ideal ortamlar yaratır. Kullanacağımız alanın estetik olmasını sağlar.



Fotoğraf 2.3: Peyzajda çim bitkilerin kullanımı

2.4. Yer Örtücü Bitkilerin Kullanımı
Zemin üzerinde sıkı bir şekilde yayılan kısa boylu, bodur bitkilere yer örtücü bitkiler denir. Çimler en çok bilinen ve kullanılan yer örtücü olmakla beraber, daha pek çok türde yer örtücü bitki bulunmaktadır. Bunlar genellikle, gövdeleri zemin boyunca yayılarak kök salan bitkilerdir. Teras ya da avluya yerleştirilen yeşil ya da çiçekli yer örtücülerden oluşan kümeler, çim alanda bir tezatlık oluşturur. Bu durum çimenlikle döşeme arasında zarif bir bağlantı sağlar. Yer örtücü bitkiler bir çalılık kenarına ya da çiçek tarhı boyunca dikildiklerinde onların daha hoş bir görünüm kazanmasına neden olur. Ayrıca toprak kayması problemi olan yerlerde yer örtücü bitkiler hızla yayılarak yaygın kök sistemleri ile toprağı stabilize ederler. Çimlerin yetişmesi için çok gölge olan bahçelerde gölgeyi seven yer örtücü yüzeyi kaplamak için kullanılabilir.





Fotoğraf 2.4: Peyzajda yer örtücü bitkilerin kullanımı



2.5. Mevsimlik Çiçeklerin Kullanımı

Çiçekler bahçede değişik amaçlar için kullanılır. Gerek kümeler hâlinde gerekse eritler hâlinde kullanılan bu bitkiler güzel kokuları ve görünüşleri ile uygulanılan yere değer katmaktadırlar. Çalıların arasında renk cümbüşü sağlarlar. Çalıların ve ağaçların büyüme süreci içerisinde boşlukları doldurmak için rahatlıkla kullanılmaktadır. Uzunlamasına peyzaj özelliği gösteren ve genelde çalı veya bahçe etrafını çeviren ağaçlar, garajlar, evler, çitler veya bahçe duvarları yanında yapılan çizgi şeklinde çiçek kümeleri oluşturulabilir. Kısa boylu olan çiçekler öne, uzun boylu olanlar arkaya dikilmelidir.



Fotoğraf 2.5 : Peyzajda mevsimlik bitkilerin kullanımı

Bir şerit yapmayı düşündüğümüzde büyüklüğüne dikkat etmeliyiz. Kule gibi duvarlar önüne yapılacak dar şeritler, uyumlu bir güzellik oluşturmazlar. Şeritler planlanırken her bitkiye ulaşılabilmelidir. Yuvarlak çizgiler, direkt çizgiler oluşturmaktan daha iyidir. Bir metre den fazla genişlikte şerit yapmamak en iyisidir. Bitkilere ve toprağa zarar vermeden bahçede hareket edebilmek için yerleştirilecek ayak taşları kullanmalıyız. Farklı zamanlarda çiçek açan çiçeklerden oluşan şeritlerde, ilkbahar, yaz ve sonbaharda açan çiçeklerin zamanlarını ve renklerini de bilerek buna göre planlamalıyız. Çiçek kümeleri bir duvara ya da ağaç dizisine yaslanmayacak şekilde ortada bulunurlar. Bu özellik, çiçek kümelerinin her yönden kolayca görülmesini sağlar. Terastan bakıldığında çiçek kümeleri, çimenliğe hoş bir ön plan sağlayacak şekilde, bağlantı elemanı olarak da fonksiyon görürler. Bununla beraber çiçek kümeleri eğer sokakla ev arasında yerleştirilirlerse çimenliğin hoş yayılımını bozarak onun değerini düşürürler. Ayrıca çiçekler,
çimenlik ortasına bir ada gibi yerleştirilir ve eğer çok küçük boylu değillerse her yandan rahatlıkla görülebilirler. Uzun bitkiler ortaya, kısa boylu olanlar ise kenarlara yerleştirilmelidir.
Saksılar bahçe girişlerini belirgin bir şekilde vurgularlar. Saksı içine ekilen çiçekler; örneğin petunya, kaplara dikildiğinde yerde olduğundan çok daha gösterişli ve göz kamaştırıcı olur. Ayrıca kaplardaki bitkileri mevsime göre değiştirmek ve bakımını yapmak daha kolaydır.
Kaynak:Megep

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
back to top