4 Mart 2011 Cuma

21. YÜZYILIN SÜPER GIDASI: SPİRULİNA


21. YÜZYILIN SÜPER GIDASI: SPİRULİNA


Süper besin. Araştırmaya başlıyorum. Bakalım yabancı kaynaklar neler diyor. Buraya eklerim buldukça. Güzel bir konu yakalamışlar…

YASAL UYARI: Burada verilen bilgi tıbbi bir öneri değildir. Reklam da değildir. Benim için de yeni bir bilgidir. Araştırıyorum. Ancak her çeşit ilaç, bitki veya özel beslenme sistemi bünyelerde farklı reaksiyonlar verebilir. Bir çok ilacın ve besinin doktor tavsiyesi olmadan kullanımı son derece aptalca diyebileceğim riskler içerir. Bu nedenle lütfen doktorunuza danışınız. Bu ürün veya ürünün kullanımı ile ilgili olarak yazar ya da websitesi sorumlu tutulamaz.

Spirulina, Ortaçağ’dan beri gıda olarak tüketilen bir yosun türü. En bilinen müdavimleri Aztekler ve Afrikalılar. Bu yosun Azteklerin hayatına öylesine girmiş ki, bugüne kalan resimlerde Spirulina toplayanlar görülüyor. “Protein deposu” yosunu yemeklerine katan Afrikalı kabilelerin diğerlerinden daha sağlıklı ve uzun boylu olduğu da tarihten bugüne kalan bilgilerden. Spirulina, Ege Üniversitesi’nde yapılan çalışmalar sonucu artık Türkiye’de de üretiliyor. Hatta yosundan elde edilen haplar piyasada satılmaya bile başlandı. Spirulina’yı kozmetikte, suların arıtılmasında ve hayvan yemlerinde de kullanmak mümkün.
Spirulina’yı ilk kullananlar Aztekler ve Afrikalılar. Aztekler, Texcoco Gölü’nden topladıkları, Afrikalılar ise Çad Gölü’nden elde ettikleri Spirulina’yı besinlerine katıp, günlük yaşamlarının bir parçası haline getirmişler. Yumurtadan bile daha fazla proteine sahip olan yosunun besin özellikleri ortaya çıkınca 1827 yılında ilk kez laboratuvar ortamında üretilmiş. Yosun, günümüzde dünyanın birçok yerinde kullanılan ticari bir ürün. Amerikan İlaç ve Gıda Dairesi FDA’nın onayıyla satılan birçok markanın Spirulina hapını Türkiye’de de bulmak mümkün. Ancak dikkat, Çin’den gelen ve sertifikalı olmayanlar da var.
Su Ürünleri Fakültesi’ni bitiren ve doktorasını mavi-yeşil alglar üzerine yaparken Spirulina’ya merak saran Doç. Dr. Meltem Conk Dalay, bu konuda araştırmalarını Fransa’da “Spirulina’nın babası” olarak bilinen ABD’li Prof Ripley Fox’la sürdürmüş. Daha sonra Türkiye’ye dönen Doç. Dr. Meltem Conk Dalay, kendisine bir ortak aramaya başlamış. Ege Üniversitesi Bilim Teknoloji Uygulama ve Araştırma Merkezi EBİLTEM aracılığıyla Rüştü Tok’la tanışmış ve bir yıl süren çalışmalar sonucu Spirulina’yı İzmir’de üretmeyi başarmış. Üniversite ile özel sektör birliğinin örneklerinden biri olan Egert de böyle doğmuş. Üniversitenin Ege’sine Rüştü Tok’un ad ve soyadının baş harfleri eklenince, ilk Türk Spirulina hapının da adı ortaya çıkmış. 1999′da başlayan Spirulina yosunu üretme çabaları ilk ürünleri 2000′de vermiş. Denemeler ve Tarım Bakanlığı’ndan izin alma süreci 2005 yılında bitince, Egert raflarda yerini almış. Üründen elde edilen gelirin bir bölümü, araştırmalarda kullanılmak üzere üniversiteye ayrılıyor.
TADI LOR PEYNİRİNE BENZİYOR
Kuru Spirulina, gıda sanayiinde soslara ve makarna, yoğurt, mayonez, şekerleme, sakız gibi çeşitli ürünlere katılıyor. Kurutulmuş Spirulina’yı cips gibi yemek mümkün. Toz halindeki Spirulina’yı suyla karıştırıp krema haline getirip yemeklere keyfinizce katabilirsiniz de. Kokusu olmadığı için kullanımı çok rahat. Proteinin sağladığı besleyici özelliği ve düşük kalorisi ile Spirulina zayıflama diyetleri için ideal besinlerden. Denemeler, zayıflatıcı etkisini ortaya koymuş. Spirulina’nın içeriğinde anti kanserojen karoten de bulunuyor. Ayrıca iki gram Spirulina’nın günlük A vitamini ihtiyacını karşıladığını da hatırlatalım. Yüksek dozda alındığında sentetik A vitaminlerinin oluşturduğu toksik etkiye neden olmuyor. Yosunu, içindeki demir nedeniyle kansızlık tedavisinde kullanmak mümkün. Uzmanlar, Spirulina kullanımının, yüksek tansiyona, damar sertliğine, kalp ve şeker hastalıklarına iyi geldiğini de belirtiyor.
Yosunun her gün kanıtlanan faydaları var ancak bir ilaç olmadığını hatırlatalım. Yosunu sadece destek tedavi amaçlı kullanmanız tavsiye ediliyor.
ÇERNOBİL’DE DENENDİ
Rahatlıkla sindirilebilen Spirulina, gastrit, ülser gibi mide rahatsızlıklarında destek tedavi olarak öneriliyor. Mide ameliyatları sonrası hastalara ilk besin olarak Spirulina verilmesi halinde ameliyat komplikasyonlarının en aza indirgendiği de belirlenmiş. Yosun, bazı zehirlenmelerde de etkili. Özellikle radyasyon düzeyini düşürücü etkisi, bilimadamlarına cazip geliyor. Çernobil kazası sonucu yüksek radyasyon almış çocuklar üzerinde yapılan deneylerde başarılı sonuçlar elde edilmiş. Bu yosunla beslenen çocuklarda radyasyonun diğerlerinden daha çok düştüğü saptanmış.
KOZMETİKTEN FARMAKOLOJİYE KULLANIM ALANLARI
Yosun, krem, maske, sabun, şampuan ve cilt renklendirici ürünlerde kullanılabiliyor. Araştırmalar, yosunun cilt metabolizmasını desteklediğini ve keratin oluşumunu önlediğini gösteriyor. Cilt yanıklarında da tedavi edici etkiye sahip.
Doğal yeşil rengi gıda boyası olarak kullanılıyor. Elde edilen gıda boyası, hem besleyici hem de zararlı değil.
Yosun, ilaç yapımında da kullanılıyor. Bazen direkt bazen de içeriğinden ekstrakte edilen karoten, fikosiyanin, ksantofil, linoleik asit gibi maddeler ilaçlara katılıyor.
Yosunların bir özelliği de besin olarak suda bulunan nitrat, fosfat, amonyum gibi tuzları bünyelerine alarak organik hale dönüştürmeleri. Spirulina ile atık sular temizlenebiliyor.
Yosun, diğer algler gibi hayvan yemlerinde de protein kaynağı ve renklendirici olarak işe yarıyor. Tavuklarda yumurtanın renklenmesi, büyük baş hayvanlarda süt veriminin artması, balıklarda ise hem renklenme hem de direnç sağlama için tercih ediliyor.

Gıda ve ilaç sanayiinden kozmetiğe birçok alanda değerlendirilen, yüksek besin değerine sahip Spirulina yosununun Çukurova bölgesinde üretilmesi için hazırlanan “Spirulina Üretimi ve Pazarlaması Eğitimi Programı” projesine, Avrupa Birliği tarafından maddi destek sağlandı.
İŞKUR tarafından yönetilen “Aktif İşgücü Programı Projesi” kapsamında Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) ile TÜBİTAK Adana Üniversite Sanayii Ortak Araştırma Merkezi (ÜSAM) tarafından sunulan “Spirulina Yosunu” projesinin toplam 82 bin 334 euro tutarındaki bütçesinin 74 bin 101 euro’luk bölümü, AB tarafından karşılanacak.
ÜSAM Müdürü Prof. Dr. Atike Nazik, gıda, kozmetik ve ilaç sektörlerinde kullanılması nedeniyle geniş bir pazarı bulunan Spirulina yosununun, güneş enerjisini kullanarak kendi besinini yapabildiğini, bu açıdan yılın büyük bölümünü güneşli geçiren Adana ve çevresinin, üretim açısından uygun olduğunu kaydetti.
ÇÜ Su Ürünleri Fakültesi’nin, 5 tonluk havuz kapasitesiyle araştırma amaçlı üretimini yaptığı Spirulina yosununa gösterilen ilginin ve içeriğindeki zengin besin değerinin, projenin esin kaynağı olduğunu belirten Nazik, şöyle konuştu:
Projeyle başvuruda bulunan lise ve üniversite mezunu kursiyerlere, üretime yönelik teorik ve pratik 2 aşamalı eğitim verilecek. Ayrıca pazarlama yöntemleri anlatılacak. Toplam 265 saat ders alacak kursiyerlere, üretim başladıklarında da destek olmayı sürdüreceğiz.”
Spirulina’nın, 20-30 santimetre derinliğinde beton veya polietilen havuzlarda, besleyici elementlerin suyu karıştırılmasıyla 30-37 derece sıcaklıkta üretildiğini kaydeden Nazik, çeşitli sektörlerden yüksek talebe sahip bu ürünün, girişimcilere dünya pazarlarının kapısını açabileceğini savundu.
MUCİZE YOSUN, SPİRULİNA…
ÇÜ adına projede yer alan Su Ürünleri Fakültesi Deniz Biyolojisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Oya Işık da Spirulina yosununun içeriğindeki yüzde 70 oranındaki protein nedeniyle zengin besin değerine sahip olduğunu belirtti. Bunun yanında demir, çinko, selenyum, mangan, bakır, krom, B, C ve E vitaminlerini de içeren yosunun, bağışıklık sistemini uyararak özellikle kansere karşı korunmada rol oynadığını kaydeden Işık şöyle devam etti:
“Gıda sektöründe faaliyet gösteren firmalar, protein ve vitamin mucizesi olan Spirulina’yı, ürünlerinin besin değerini yükseltmede kullanıyor. Kanser hastalarında olumlu etkileri saptanan, turuncu renkli beta-karoten maddesi, Spirulina’da oldukça fazla bulunmaktadır. Araştırmalarda, Spirulina’da AIDS virüsüne karşı etkili olan sülfolipitlerin de varlığı keşfedilmiş ve hastalarda HIV virüsünü engelleyici rolü olduğu belirlenmiştir. Ispanaktan yüzde 5 bin daha fazla demir içeren bu yosun, anemi hastaları için de önemlidir.”
13 Ocak 2005  Hürriyet
Balkonunda bahçesinde su yosunu üretiyor 12 Ağustos 2007 
Sevim Tatlıcılar (49), Tayvan’da Çince ve İngilizce eğitiminden sonra Adana’da çeşitli şirketlerde çalıştı. Evlenip, çocuk sahibi olunca işi bıraktı. Yeniden çalışmaya karar verince, bambaşka bir işi oldu: Spirulina, yani su yosunu üreticiliği. Çukurova’nın bereketli topraklarında pamuk, portakal, limon yerine, balkonunda ve bahçesinde yosun yetiştirdi. 21’inci yüzyılın süper besini spirulina’yı şimdi yurtdışına satmaya hazırlanıyor.
İş hayatına dönmeye karar veren Sevim Tatlıcılar Türkiye İş Kurumu’na başvurdu ve 2005’te kurumdan beklemediği bir davet aldı. Kurum, Sevim Hanım’ı Üniversite, AB ve Adana Üniversite Sanayi Ortak Araştırma Merkezi ile birlikte açtıkları kursa çağırıyordu. Çağrı alan 150 kişiden 50 kursiyer arasına seçildi.
10 ay cumartesi ve pazar günleri tam gün üniversitede eğitimini sürdürdü: “Üniversiteye yeni başlamış öğrenciler kadar heyecanlıydım. Hatta ben bu yeni hayatımı ikinci bahara benzettim.” Hafta sonu eğitimleriyle yetinmedi, hafta içinde yosun hasadı yapmak için fakülteye gitti. Hayatına geç girse de spirulina üretimini çok sevdi.
Eğitimden sonra evinin balkonunda 20 litrelik petlerde yosun üreterek bilgisini deneyime dönüştürdü. Sonra da Sarıçam Mustafalar Köyü’nde bahçeli bir ev kiraladı. 70 bin YTL’lik tarım kredisi aldı. Toplam 100 bin YTL’lik yatırım yaptı. Bahçedeki 500 metrekarelik alanı kapayarak serasını kurdu. 2.5 metre en, 10.5 metre boyunda 10, 2.4 metre en, 6 metre boyunda 3 adet havuz yaptırdı. Üretimini artırdı. Su yosununun pazarlanması için de bir şirketle ortak oldu.
Sevim Tatlıcılar spirulina yetiştirmenin özen istediğini ve çok kolay olmadığını söylüyor. Ekilen aşı denilen spirulina’ları üniversiteden alıyor. Yosunlar 35-38 derecelik ortamları seviyor. Bu sıcaklığı sabit tutmak için seralar yapılıyor. Fotosentez yapabilmesi için 30 santimetre derinliğindeki sığ havuzlar hazırlanıyor. Havuz suyuna hafif dalgalar veriliyor. Floresan ışıklarla fotosentez ortamı hazırlanıyor. Özel besinlerle besleniyor. 3-4 günde hasat alınabilir hale geliyor. Tam olgunlaşma ise bir haftada oluyor. Suyun titreşimle elekten geçirilmesiyle yosun toplanıyor. Koyu olmayan yoğurt kıvamında elde edilen yosun 60 derecede kurutuluyor. Top haline getirilip, kapsüllenmek üzere firmalara gönderiliyor. Sevim Hanım, spirulina’larını kendisi kapsül haline getirmeyi hedefliyor.
Tatlıcılar, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’na projesini sundu. Üretime geçtiğini bildirdi. Bugünlerde üretici belgesi eline ulaşacak. Belgesi geldikten sonra Rusya ve Hollanda’dan gelen talepleri yerine getirmeye başlayacak: “Rusya’ya örnek gönderdik. Yaptıkları analizlerde spirulina’da yüzde 71 oranında protein buldular ve bu yüksek orana şaşırdılar. Almak istediklerini bildirdiler. Bakanlık belgemi gönderir göndermez spirulina ihraç edeceğiz. Hollanda için de yaş ürün talep edildi. Görüşmelerimiz sürüyor.”
KENDİ DE YİYOR
Kendimi çok iyi hissetmeme neden oluyor. Resmen hiperaktif oluyorum. Arkadaşlarım ’dur biraz’ diyor. Kolesterolüm ve şekerimi dengeliyor. Ben yoğurt kıvamındaki spirulina’yı buz torbalarında donduruyorum. Soğuk içeceklere katıyorum. İçimi zor değil. Sadece yeşil olduğu için içeceklerin rengini değiştiriyor. Toz veya kapsül halinde alınması da mümkün. Uzakdoğu’da çikolata, pastaya dahi konuyor.

Kaynakça:
http://www.spirulina.com/
http://www.gunesintamicinde.com/21-yuzyilin-super-gidasi-spirulina/
 Burda da değişik bir kaynaktan aldığım makale var

Doğal Bitkisel Besin Desteği SPİRULİNA


 Mikroskobik bir sucul bitki olan Spirulina, başta protein olmak üzere vitamin, mineral, pigment ve yağ asitleri gibi besleyici maddeler bakımından zengin doğal bir besindir. Doğadaki en yüksek bitkisel proteine sahiptir. Kuru ağırlığının % 65-70’i oranındaki bitkisel protein ile en yakın rakibi soya fasulyesinden yaklaşık iki kat daha yüksektir. Spirulina’nın Avrupa, Amerika ve pek çok ülkede bir besin veya besin desteği olarak kullanımı yasal olarak onaylanmıştır. Sağlık konusunda katı kurallarıyla bilinen FDA (Food and Drug Administration), 1981 yılında Spirulina’nın zengin bir protein, vitamin, mineral ve pigment maddeleri kaynağı olduğunu ve yasal olarak besin desteği şeklinde pazarlanabileceğini onaylamıştır.

Tüm bitkilerde olduğu gibi Spirulina da organik madde üretimini fotosentez yaparak sağlar. Spirulina’nın zengin içeriği temel olarak su, karbon dioksit, besin tuzları ve ışık kullanılarak tamamen doğal yollardan üretilir. Spirulina’nın içeriğindeki temel besin maddeleri ve miktarları aşağıda verilmiştir.

Besin Kompozisyonu  

*   Doğadaki en yüksek bitkisel proteine sahiptir. İnsan vücudu için 8’i esansiyel, 10’u esansiyel olmayan 18 aminoasit (proteinlerin yapıtaşı)’in tümünü içerir. Kuru ağırlığının % 65-70’i oranındaki bitkisel protein ile en yakın rakibi soya fasulyesinden yaklaşık iki kat daha yüksektir. Et veya süt ürünlerinden elde edilen proteinlerin tersine, düşük yağlı, düşük kalorili ve kolesterolsüz bir protein kaynağıdır.
*   Spirulina, doğada nadir bulunan parlak mavi renkli “fikosiyanin” pigmentini kuru ağırlığının % 15’i oranında biriktirme yeteneğindedir.
*   Mükemmel bir B vitaminleri kompleksidir. Ayrıca yüksek enerji ile eş anlamlı olan B-12 vitamini bakımından doğadaki en zengin kaynaktır. Dana ciğerinden 2-6 kat daha fazla B-12 içeriğine sahiptir.
Doğadaki en zengin organik demir içeriğine sahiptir. Dana ciğerinden 28, ıspanaktan 58 kat daha fazla organik demire sahiptir. 
*   Doğadaki en zengin E vitamini kaynağıdır. Buğday filizinden 3 kat daha fazla E vitamini içerir ve sentetik ürünlere nazaran metabolizma tarafından kullanımı % 49 daha iyidir.
*   Tüm besinlerden daha fazla β-karoten içerir. Havuçtan yaklaşık 20 kat daha fazla içeriğe sahiptir.
*   Tüm fotosentetik bitkilerde temel pigment olan klorofil bakımından en zengin organizmalardan biridir. Alfalfa bitkisinden 5 kat daha yüksek içeriğe sahiptir.
*   Doğadaki en zengin gamma linolenic acid (GLA) yağ asidinin kaynağıdır. Kuru ağırlığının % 1’ini oluşturan miktar ile çuha çiçeği yağından 3 kat daha fazla içeriğe sahiptir.

Spirulina’nın Kullanım Alanları

 Piyasada satılan vitaminlerin çoğu laboratuvar koşullarında sentezlenen kimyasal bileşiklerden oluşmaktadır. Spirulina ise tüm vitamin, mineral ve besleyici maddeleri doğal yollardan hücre içinde biriktirmesi ve bunların insan metabolizması tarafından sentetik olanlara nazaran çok daha kolay kullanılması yönlerinden açık bir avantaja sahiptir. Ayrıca, sindirimi zorlaştırıcı selüloz yapıda hücre duvarının olmaması nedeniyle alınan protein % 95 oranında sindirilebilir özelliktedir. Bunun yanında zengin mineral ve vitamin içeriği nedeniyle güzellik merkezlerinde yosun maskesi olarak kullanımı da yaygınlaşmaktadır.


  İçerdiği çinko, mangan, selenyum ve bakır gibi mineraller, beta-karoten, methionine, E vitamini, B1 ve B6 vitaminleri ile doğadaki en zengin doğal antioksidan kaynağıdır. Bu sayede vücudu serbest radikal denen zararlı moleküllerden arındırır. Daha sağlıklı cilt ve saç için de önemlidir.
*   Kuvvetli bir antioksidan olan süperoksit dismutaz enziminin en önemli kaynaklarından biridir. Bu enzim sayesinde aminoasitler insan vücudunda protein yapımı için kullanılabilir hale gelir.  
*   Özellikle vejeteryanlar için önemli olan ve enerji anlamına gelen B-12 vitamini bakımından en önemli bitkisel kaynaktır.
*   Karoten maddelerinin (beta-karoten) tüketilmesi ile kanser oluşumu arasında negatif ilişki vardır. Ayrıca, doğal karotenler sentetiklerden daha kolay metabolize edilir ve vücutta birikerek toksik etkiye sebep olmaz. 
*   Spirulina’ya özgü olan mavi renkli fikosiyanin pigmentinin bağışıklık sistemini güçlendirdiği rapor edilmiştir.
*   Spirulina’dan elde edilen bir özütün, AIDS (HIV-1) virüsü ve kanser hücrelerinin vücutta çoğalmasını engellediği rapor edilmiştir.

Yemeklerden yarım saat önce içildiğinde tokluk hissi yaratır. Ayrıca kolesterol içermemesi, düşük miktarda yağ içermesi ve yüksek besleyici madde içeriği nedeniyle zayıflamada kullanılabilir.
*   İçerdiği organik demir ve kalsiyum sayesinde sağlıklı bir kemik, sinir, kan ve kas dokusu için önemlidir.
*      Çernobil faciası sonucu radyasyona maruz kalmış çocuklar
 üzerinde yapılan çalışmalarda, Spirulina’nın radyoaktivite
 değerlerini düşürmede yararlı bir besin olduğu görülmüştür.
*      Doğada nadir bulunan GLA yağ asidi, artrit ve kalp
 hastalıklarının önlenmesinde önemlidir. Ayrıca yüksek tansiyon
 ve kolesterol düşürülmesinde de önemlidir. 
*   Ağır işlerde çalışanlar, atletler ve vücut geliştirme gibi ağır spor branşlarında uğraşanlar için ideal bir besindir. Pek çok olimpiyat ve dünya şampiyonunun Spirulina kullandığı bilinmektedir. 
*   Yüksek miktardaki klorofil sayesinde toksik maddelerin vücuttan uzaklaştırılmasında rol oynar. Bu bakımdan en kuvvetli ve doğal detoksifiye edici ürünlerden biridir.
*   İçerdiği tüm bu maddeler bir sinerji içerisinde insana enerji verir ve bağışıklık sistemini güçlendirir. 

Kaynakça

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
back to top