tarhun etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
tarhun etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

13 Ekim 2012 Cumartesi

Derde deva bitkiler.


Hangi bitki hangi derde deva


“Boğa dikeni” öksürük kesici, idrar arttırıcı ve iştah açıcı olarak, “kuş ekmeği”nden yapılan çay kanamaları durdurmada ve idrar yolları enfeksiyonlarında etkin bir şekilde kullanılıyor. “Boy otu”ndan, modern bitkisel tedavilerde bağırsak çalıştırıcı, bronşit ve boğaz ağrıları ile mide sorunlarını çözmekte yararlanılıyor.


“Mutfaktaki Yaban” adlı kitapta sağlıktan mutfağa ve sanata kadar bir çok alanda kullanılan bir kısmı zaten hayatımızda olan, bazılarını görmemize rağmen bilmediğimiz, kiminiyse hiç tanımadığımız Anadolu'nun yenen 89 farklı otu tanıtılıyor.

Kitapta otun tanımından ne şekilde yararlanılacağına, otların nasıl toplandığından onları saklama ve pişirme yöntemlerine kadar bir çok bilgi yer alıyor. Acı bakla, akyıldız, bambul, dağlama, gıvışgan otu, ıspıt, maydanoz, kekik, mürdümük, hindiba, yabani marul gibi çok bilinen ya da hiç bilinmeyen 89 otun ayrıntılarıyla anlatıldığı kitap Tijen İnaltong tarafından kaleme alınmış.

Kitapta verilen bilgilere göre, biberiye ve defne yıl boyu yeşil kalırken semizotu sadece yaz aylarında çıkar, ısırgan yazı değil kışı sever, su teresi, su kazayağı gibi otlar sulak yerlerde yetişmek ister, ebegümeci, labada, kuşyüreği, kuş ekmeği hemen her yerde yetişir, özel ilgi beklemez. Kekik, adaçayı, nane, tarhun, fesleğen, kişniş, maydanoz, dereotu, roka, tere tohumunu ekip gerektiği gibi suladığınızda, yıllarca yemeklerinize, salatalarınıza renk ve sağlık katar.

“Mutfaktaki Yaban”da her otun ayrıntılı tanıtımından önce hikayeleri anlatılıyor. Bu hikayeler, insanların etrafında gördüğü çoğu zaman farkına bile varmadığı otların hayatta nasıl bir önem taşıdığını anlatıyor.

Hikayelerin ardından gelen her bir otun ayrıntılı tanıtımını, nasıl yetiştirilebileceğini, mutfakta ya da daha farkı amaçlarla nasıl kullanılabileceğini anlatan açıklamalar otların kendi ağızlarından okuyuculara anlatılıyor.

Otlara nerelerden ulaşabileceği, hangisinin yenilebileceği, saklamak için kullanılabilecek farklı yöntemleri, pişirmenin türlü yolu, sofraya lezzet katacak sosları, reçellerin hangi otlarla hazırlanabileceğinin de öğrenilebileceği kitap üç bini Türkiye ve Ege Adaları'nın endemik bitkileri olmak üzere on bin kadar bitki türüne ev sahipliği yapan Anadolu topraklarının sunduğu nimetleri görmek için de bir fırsat sunuyor.

Yazar İnaltong, kitapta birçok insan için otsu görünümdeki feesleğen, maydanoz gibi bitkileri tanımlamak içiin kullanılan “ot”un aslında ufacık mantarlardan kozalaklı bitkilere kadar bitki krallığının büyük bir bölümünü kapsadığını, yararlı otsu bitkiler arasında yosun, eğreltiotları hatta alglerin bile bulunduğunu belirtiyor. İnaltong, bu otların ortak özelliğinin faydalı bir kimyasal madde içermesi olduğunu ifade ediyor.

Türkiye'de otların Ege Bölgesi'nde Anadolu'nun diğer bölgelerine kıyasla çok daha zengin bir o toplama-kullanma geleneği olduğundan bahseden yazar Tijen İnaltong, bitkilerden genel olarak tedavi alanında, besin kaynağı, baharat, çay, sakız, maya, hayvan yemi, kuluçka tavuklarına yatak, yakacak, yapıştırıcı, boyar bitki olarak yararlanıldığını anlatıyor.



OTLAR NASIL SAKLANMALI

Kitapta dalından koparılan otların kısa zamanda kullanılması ya da daha sonra kullanmak üzere işlenmesi gerektiğinin altı çizilerek, bunun için var olan çeşitli yöntemler şu şekilde sıralanıyor:

Kurutmak: Aromatik otlar genellikle küçük demetler halinde, serin, gölge ve havadar yerlerde baş aşağı asılarak kurutulur. Kekik, nane gibi çabuk kuruyabilen bitkiler pamuklu bezlerin üzerinde de kurutulabilir. otlar tamamen kuruduğunda ayıklayıp temiz kavanozlara veya bez torbalara koyun. bu halde altı ay kadar tazeliklerini korur. ancak saklarken de serin, gölge ve kuru yerleri tercih edin.

Dondurmak: Özellikle her mevsim bulunmayan otlar ufak buz küplerine pay edip dondurarak da saklanabilir. Ancak bu otlar çiğ olarak değil yemeklerde kullanmak üzere dondurulabilir. Örneğin frenk soğanı, kereviz sapı, tarhun, kişniş gibi otlar üzerleri suyla doldurularak buzluğa konabilir. Veya arapsaçı, madımak, ısırgan, yabani kuşkonmaz, köremen gibi pek çok ot mevsiminde bolca alınıp, ayıklanıp doğrandıktan sonra kendi suyunda pişirilip hacmi azaltılarak, soğuduktan sonra da buzdolabı poşetlerine pay edilerek dondurulabilir.

Diğer Saklama Yöntemleri: Kitaba göre kimi otlar sirke, fesleğen, kişniş, tarhun gibi kimi otlar da zeytinyağı gibi koruyucu maddelerin içinde saklanabilir. Yapılması gereken ise otu iyice yıkayıp duruladıktan ve suyundan tamamen arındırdıktan sonra kavanozlara doldurmak ve üzerine sirke veya zeytinyağı doldurup serin ve gölge bir yerde saklamak.

Otlar çiğ olarak yenilebildiği gibi turşusu yapılabiliyor, haşlanıyor, tütsüleniyor, kızartılıyor, fırında pişiriliyor.

HANGİ BİTKİ NEYE İYİ GELİR

Kitapta yer alan ayrıntılardan biri de bitkilerin hangi hastalıklara iyi geldiği.

“Boğa dikeni” öksürük kesici, idrar arttırıcı ve iştah açıcı olarak kullanılıyor. Cinsel gücü arttırdığına inanılan bu bitkiden aynı zamanda kanı temizlemek, kalp ve damar hastalıklarını gidermek için de yararlanılıyor.

Tıbbi olarak binlerce yıldır kullanıldığı belirtilen “boy otu”, günümüzde de modern bitkisel tedavilerde bağırsak çalıştırıcı, bronşit ve boğaz ağrıları ile mide sorunlarını çözmekte birebir.

Günümüzde yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olan “günlük” bitkisi de Ege'de tıbbi olarak kullanılıyor. Balsamından bir parça tavada ısItılıp buharına tutulan pamuğun öksüren birinin göğsüne konulduğunda kişiyi tedavi ettiği söyleniyor.

Kuş ekmeğinden yapılan çay ise kanamaları durdurmada tansiyon düşürmede etkin olarak kullanıldığı gibi idrar yolları enfeksiyonlarında mide, böbrek ve rahimle ilgili rahatsızlıklarda etkili. Bitkinin tohum ve yapraklarından yapılan çay doğumlarda rahim büzücü olarak, kuru yaprakları basur ve dizanteri tedavisinde, tohumlanma dönemindeki toprak üstü kısımları da adet kanamalarını düzenlemede ve burun kanamalarını durdurmada etkili.

Akdeniz Bölgesinde yaygın olarak kullanılan “sumak” da geçmişte İbni Sina tarafından çeşitli hastalıkları iyi etmede kullanılmış. İshale, ağız yaralarına, basura, göz hastalıklarına, şeker hastalığına iyi gelen sumakın meyveleri de zengin bir A vitamini deposu.


A.A.

28 Mayıs 2011 Cumartesi

Hangi bitki hangi derde deva


Hangi bitki hangi derde deva


“Boğa dikeni” öksürük kesici, idrar arttırıcı ve iştah açıcı olarak, “kuş ekmeği”nden yapılan çay kanamaları durdurmada ve idrar yolları enfeksiyonlarında etkin bir şekilde kullanılıyor. “Boy otu”ndan, modern bitkisel tedavilerde bağırsak çalıştırıcı, bronşit ve boğaz ağrıları ile mide sorunlarını çözmekte yararlanılıyor.


“Mutfaktaki Yaban” adlı kitapta sağlıktan mutfağa ve sanata kadar bir çok alanda kullanılan bir kısmı zaten hayatımızda olan, bazılarını görmemize rağmen bilmediğimiz, kiminiyse hiç tanımadığımız Anadolu'nun yenen 89 farklı otu tanıtılıyor.

Kitapta otun tanımından ne şekilde yararlanılacağına, otların nasıl toplandığından onları saklama ve pişirme yöntemlerine kadar bir çok bilgi yer alıyor. Acı bakla, akyıldız, bambul, dağlama, gıvışgan otu, ıspıt, maydanoz, kekik, mürdümük, hindiba, yabani marul gibi çok bilinen ya da hiç bilinmeyen 89 otun ayrıntılarıyla anlatıldığı kitap Tijen İnaltong tarafından kaleme alınmış.

Kitapta verilen bilgilere göre, biberiye ve defne yıl boyu yeşil kalırken semizotu sadece yaz aylarında çıkar, ısırgan yazı değil kışı sever, su teresi, su kazayağı gibi otlar sulak yerlerde yetişmek ister, ebegümeci, labada, kuşyüreği, kuş ekmeği hemen her yerde yetişir, özel ilgi beklemez. Kekik, adaçayı, nane, tarhun, fesleğen, kişniş, maydanoz, dereotu, roka, tere tohumunu ekip gerektiği gibi suladığınızda, yıllarca yemeklerinize, salatalarınıza renk ve sağlık katar.

“Mutfaktaki Yaban”da her otun ayrıntılı tanıtımından önce hikayeleri anlatılıyor. Bu hikayeler, insanların etrafında gördüğü çoğu zaman farkına bile varmadığı otların hayatta nasıl bir önem taşıdığını anlatıyor.

Hikayelerin ardından gelen her bir otun ayrıntılı tanıtımını, nasıl yetiştirilebileceğini, mutfakta ya da daha farkı amaçlarla nasıl kullanılabileceğini anlatan açıklamalar otların kendi ağızlarından okuyuculara anlatılıyor.

Otlara nerelerden ulaşabileceği, hangisinin yenilebileceği, saklamak için kullanılabilecek farklı yöntemleri, pişirmenin türlü yolu, sofraya lezzet katacak sosları, reçellerin hangi otlarla hazırlanabileceğinin de öğrenilebileceği kitap üç bini Türkiye ve Ege Adaları'nın endemik bitkileri olmak üzere on bin kadar bitki türüne ev sahipliği yapan Anadolu topraklarının sunduğu nimetleri görmek için de bir fırsat sunuyor.

Yazar İnaltong, kitapta birçok insan için otsu görünümdeki feesleğen, maydanoz gibi bitkileri tanımlamak içiin kullanılan “ot”un aslında ufacık mantarlardan kozalaklı bitkilere kadar bitki krallığının büyük bir bölümünü kapsadığını, yararlı otsu bitkiler arasında yosun, eğreltiotları hatta alglerin bile bulunduğunu belirtiyor. İnaltong, bu otların ortak özelliğinin faydalı bir kimyasal madde içermesi olduğunu ifade ediyor.

Türkiye'de otların Ege Bölgesi'nde Anadolu'nun diğer bölgelerine kıyasla çok daha zengin bir o toplama-kullanma geleneği olduğundan bahseden yazar Tijen İnaltong, bitkilerden genel olarak tedavi alanında, besin kaynağı, baharat, çay, sakız, maya, hayvan yemi, kuluçka tavuklarına yatak, yakacak, yapıştırıcı, boyar bitki olarak yararlanıldığını anlatıyor.



OTLAR NASIL SAKLANMALI

Kitapta dalından koparılan otların kısa zamanda kullanılması ya da daha sonra kullanmak üzere işlenmesi gerektiğinin altı çizilerek, bunun için var olan çeşitli yöntemler şu şekilde sıralanıyor:

Kurutmak: Aromatik otlar genellikle küçük demetler halinde, serin, gölge ve havadar yerlerde baş aşağı asılarak kurutulur. Kekik, nane gibi çabuk kuruyabilen bitkiler pamuklu bezlerin üzerinde de kurutulabilir. otlar tamamen kuruduğunda ayıklayıp temiz kavanozlara veya bez torbalara koyun. bu halde altı ay kadar tazeliklerini korur. ancak saklarken de serin, gölge ve kuru yerleri tercih edin.

Dondurmak: Özellikle her mevsim bulunmayan otlar ufak buz küplerine pay edip dondurarak da saklanabilir. Ancak bu otlar çiğ olarak değil yemeklerde kullanmak üzere dondurulabilir. Örneğin frenk soğanı, kereviz sapı, tarhun, kişniş gibi otlar üzerleri suyla doldurularak buzluğa konabilir. Veya arapsaçı, madımak, ısırgan, yabani kuşkonmaz, köremen gibi pek çok ot mevsiminde bolca alınıp, ayıklanıp doğrandıktan sonra kendi suyunda pişirilip hacmi azaltılarak, soğuduktan sonra da buzdolabı poşetlerine pay edilerek dondurulabilir.

Diğer Saklama Yöntemleri: Kitaba göre kimi otlar sirke, fesleğen, kişniş, tarhun gibi kimi otlar da zeytinyağı gibi koruyucu maddelerin içinde saklanabilir. Yapılması gereken ise otu iyice yıkayıp duruladıktan ve suyundan tamamen arındırdıktan sonra kavanozlara doldurmak ve üzerine sirke veya zeytinyağı doldurup serin ve gölge bir yerde saklamak.

Otlar çiğ olarak yenilebildiği gibi turşusu yapılabiliyor, haşlanıyor, tütsüleniyor, kızartılıyor, fırında pişiriliyor.

HANGİ BİTKİ NEYE İYİ GELİR

Kitapta yer alan ayrıntılardan biri de bitkilerin hangi hastalıklara iyi geldiği.

“Boğa dikeni” öksürük kesici, idrar arttırıcı ve iştah açıcı olarak kullanılıyor. Cinsel gücü arttırdığına inanılan bu bitkiden aynı zamanda kanı temizlemek, kalp ve damar hastalıklarını gidermek için de yararlanılıyor.

Tıbbi olarak binlerce yıldır kullanıldığı belirtilen “boy otu”, günümüzde de modern bitkisel tedavilerde bağırsak çalıştırıcı, bronşit ve boğaz ağrıları ile mide sorunlarını çözmekte birebir.

Günümüzde yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olan “günlük” bitkisi de Ege'de tıbbi olarak kullanılıyor. Balsamından bir parça tavada ısItılıp buharına tutulan pamuğun öksüren birinin göğsüne konulduğunda kişiyi tedavi ettiği söyleniyor.

Kuş ekmeğinden yapılan çay ise kanamaları durdurmada tansiyon düşürmede etkin olarak kullanıldığı gibi idrar yolları enfeksiyonlarında mide, böbrek ve rahimle ilgili rahatsızlıklarda etkili. Bitkinin tohum ve yapraklarından yapılan çay doğumlarda rahim büzücü olarak, kuru yaprakları basur ve dizanteri tedavisinde, tohumlanma dönemindeki toprak üstü kısımları da adet kanamalarını düzenlemede ve burun kanamalarını durdurmada etkili.

Akdeniz Bölgesinde yaygın olarak kullanılan “sumak” da geçmişte İbni Sina tarafından çeşitli hastalıkları iyi etmede kullanılmış. İshale, ağız yaralarına, basura, göz hastalıklarına, şeker hastalığına iyi gelen sumakın meyveleri de zengin bir A vitamini deposu.


A.A.

22 Mayıs 2011 Pazar

Tarhun


Tarhun



Diğer İsimleri : Artemisia dracunculus, Tarragon, Estragon.

Botanik Bilgi : Bileşikgiller familyasındandır.60-120 cm. boylanabilen, keskin ama hoş kokulu, dayanıklı çokyıllık çalımsı bitkidir. Yuvarlak kesitli ve dallara ayrılan yapılı gövdesi açık yeşil renklidir; oysa bitkinin tabanına doğru gövde kahverengileşir. Yaprakları ince, uzun ve parlak yeşil renklidir. Yaprak altında bulunan yağ bezeleri biberimsi acı tadı olan güzel bir koku yayarlar. Çiçekleri küre biçimli, küçük ve yeşilimsi beyaz renkli olur. İki önemli türünden Fransız tarhunu (A. dracunculus) ilkbaharda yapraklari bölünerek, Rus tarhunu (A. dracunculoides) ise tohumları ekilerek çoğaltılır. Körpe ya da kurutulmuş yaprakları pek etkili çeşnisi nedeniyle, Fransızlarınki gibi dünyanın en seçkin mutfaklarında baharat olarak bolca kullanılmaktadır. 

Yetiştirildiği Yerler : Anayurdu Sibirya’dır. Günümüzde Avrupa’da büyük ölçüde kültürü yapılmakta, ülkemizde de Ankara, Gaziantep, Urfa ve Erzurum’daki bazı bahçelerde yetiştirilmektedir. 

Toplanması - Saklanması : Temmuzdan Ekime kadar tarhun kesilerek demet yapılır, havadar, güneşli, gölgelik yerlerde kurutulur ve kaldırılır.

Bilinen Bileşimi : Tarhunun yapraklı dalları iyot, mineral tuzlar, A ve C vitamini yönünden zengindir. 

Faydaları :

Güçlendirici tonik etkisi vardır.

Sindirim salgılarını artırarak sindirimi kolaylaştırır.

Zararsız ve etkili bir iştah açıcıdır.

Mide ve bağırsak gazlarını söktürücüdür.

İdrar söktürücüdür.

Kullanım Şekli : 1-2 tatlı kaşığı kuru yaprak üzerine 1 bardak kaynar su dökülüp 10-15 dakika süreyle demlendirilerek bir çay hazırlanır.Hazırlanan çay süzülerek içilir.

21 Mart 2011 Pazartesi

BAHARAT BAHÇESİ

BAHARAT BAHÇESİ

Baharat veya çay olarak kullandığımız bitkiler özellikle bahçe işlerine yeni başlayanlar için çok kolay yetişmesi ile tercih edilebilir . Geleneksel otlarımız maydanoz ve nane hepimizin bahçesinde bulunur.Ancak yetiştirebileceğimiz çok farklı baharatlar da vardır.

Yemeklerimize çeşni olan veya çay olarak kullandığımız bu bitkileri gönül rahatlığı ile bahçemizden derebilmek de ayrı bir zevktir.

Baharat bahçesi oluşturmak için iyi drenajlı bir parça toprağı yeteri kadar gübre ile güzelce kazıp,işleyelim. ( 1m.kareye 1 kova yanmış çiftlik gübresi veya kompost yeter) Bu parseli bölümlere ayıralım. Parselin ve bölümlerin etrafını taşlarla veya bordür malzemeleri ile de çevirebiliriz. Böylece hem dekoratif bir manzara meydana gelir,hem de yayılıcı otların dışarı taşması önlenmiş olur.. Bahçenin şeklini ise zevkinize göre belirlersiniz.

Bu bahçeyi mutlaka sebze bahçesinde oluşturmak zorunda değiliz. Baharatların çoğu uzun ömürlü ve hoş manzaralı bitkilerdir. Çiçek açarlar ve görünüş itibarı ile süs bitkilerini aratmazlar.



Genel özellikleri:


Toprak iyi drenajlı olmalıdır. Özellikle ömürlü bitkiler kışın aşırı ıslak toprakta çürüyebilir.



Bazı istisnalar dışında hafif gölge bir yer olmalıdır.(Koyu gölge değil. Gün içinde birkaç saat gölge idealdir.)



Zengin, derin ve iyi işlenmiş topraklar idealdir. Fazla gübre bitkileri aşırı geliştirir ancak aroma ve lezzetlerini azaltır. Yeteri kadar çiftlik gübresi kullanılmalıdır. Suni gübre hiç kullanılmaz.



Kurakta pek verim alınamaz. Bitkiler yeteri kadar sulanmalıdır.



En büyük düşman yabani otlardır. Bitkileri boğarak gelişmelerini önler. Sürekli ayıklanmaları gerekir.



Bütün baharatlar tohumdan yetişebilir. Maydanoz, dereotu gibi geçici olanlar içim tohumdan yetiştirme idealdir. Ömürlü olanlardan fazla sayıda gerekmiyorsa en iyisi yetişkin olarak satın almaktır. Zira bir paket tohumdan çok fazla fide çıkar. Ömürlüler cinsine göre çelik ve kök ayrıçlarından da yetiştirilebilir.Amatörler için böylesi daha iyidir.



Baharat bahçesi tarım ilacı kullanılan meyve ağaçları vs. den uzakta olmalıdır.

Baharatlar pek kolay hastalanmaz. Yaprak bitleri gelirse sabunlu su püskürtülebilir. Salyangozlar için dolaştıkları yerlere odun külü serpilir. İri böcek ve tırtıllar elle toplanıp yok edilir. Kesinlikle ilaç kullanılmamalıdır.



Bitkileri mevsim boyunca taze olarak kullanabiliriz. Nane , melisa gibi bitkileri çiçeklenmeden evvel biçerek kuruturuz. Bu bitkiler biçildikçe tazelenir ve gürleşir.



Baharatlar güneşli günlerde sabah çiyi kalkar kalkmaz toplanır veya biçilir.



Yenecek taze baharatlar önce yıkanmalı, daha sonra doğranmalıdır. Herhangi bir böcek yumurtası kalmaması için birkaç dakika çok az sirke katılmış suda bekletilebilir.



Şunu da unutmamak gerekir, Baharatlar hiçbir zaman aşırı kullanılmamalıdır. İçlerindeki maddeler yoğun olduğu için tahrişlere veya birtakım sağlık problemlerine sebep olabilir.Tat verecek kadar olması yeterlidir.

MAYDANOZ (Petroselinum crispum)

Anavatanı Akdeniz olan maydanoz çok eski bir kültür bitkisidir.İki yıllıktır. Tohumla yetiştirilir. İlk yıl kök ve yaprak geliştirir. Ertesi yıl çiçeklenir ve tohuma kalkar.

Maydanoz en iyi hafif gölgede, zengin ve sulak topraklarda yetişir.Ekim yapılacak parsel yanmış gübre ile beraber güzelce işlenir.Tohumlar örtü altına şubat, açıkta ise iklime göre mart-nisan aylarında ekilir. Çizgi veya serpme usulü ile ekilebilir. Daha sonra toprak bastırılır ve süzgeçli kova ile sulanır. Maydanoz geç çimlenir. Fidelerin çıkması 3-4 haftayı bulabilir. Toprak daima nemli tutulmalıdır. Fideler biraz büyüdüğü zaman kardeşlenip güçlenmesi için makasla biçilir. Maydanoz her zaman biçilmek suretiyle toplanmalıdır. Yabani otlarla devamlı mücadele gerekir.

Maydanoz 1-2 kere biçildikten sonra metrekareye bir kaç kg. elenmiş eski gübre verilir ve bolca sulanır.Bu şekilde bitki güçlendirilir.

Soğuk bölgelerde kışın üzeri örtülür veya sonbaharda örtü altına yeniden tohum ekilir.

Bildiğimiz düz yapraklı maydanozunu dışında kıvırcık yapraklı frenk maydanozu da çok verimli bir cins olarak yetiştirilebilir.


NANE ( Mentha spicata)

Ömürlü bir bitki olan nane mutfaklarımızda en çok kullandığımız bitkilerdendir. Taze ve kuru olarak tüketilir. Aynı zamanda şifalı bir bitkidir.. Farklı aromalara sahip bir çok türü vardır. Toprak altında yayılan kökleri ile çoğalır. Kök ayrıçları veya toprağa yatırılan çelikleri ile kolayca çoğalır. İkbaharda bol gübre ile işlenmiş toprağa 20-30 cm. ara ile dikilir. Sıkça sulanır ve yabani otlar temizlenir

Nane suyu çok sever.Kurakta verimsizdir. Yılda 3-4 kere çiçeğe durmadan önce biçilir. Kışa doğru tekrar yanmış gübre verilerek soğuktan korunmalıdır.

Bitkiye nane böceği denilen bir böcek musallat olabilir. Bunlar elle toplanarak yok edilmelidir. sağlık açısından ilaçlama yapmamalıdır.


DEREOTU (Anethum graveolens )

Dereotu maydanozgillerden yıllık bir bitkidir. Tohumları ve yeşilliği çok kullanılır. Yetiştirilmesi ve bakımı aynen maydanoz gibidir.

Dereotu fazla derin biçilmemeli, yaprakları elle toplanmalıdır. Çok çabuk tohuma kalkar. Bu yüzden ilk ve sonbahar arasında bir kaç kere ekilmesi iyi olur. Kış için örtü altında yetiştirilebilir.

REZENE (Foeniculum vulgare)

Rezene sulak yerlerde kendiliğinden yetişir. Görünüşü dereotuna benzer, ancak rezene ömürlüdür. Kuvvetli bir kokusu vardır. Her ilkbaharda iri ve soğanımsı kökünden tekrar yeşerir. Boyu 2 metreye ulaşabilir. Yaz aylarında demetler halinde küçük, sarı çiçekler açar.Tohumlar tam olgunlaşmadan toplanır ve kurutulur.

Rezene tohumları çay olarak veya hamurişlerinde kullanılır.Yeşilliğinden yemek ve salata yapılır.Çayı bebeklere bile verilebilen şifalı bir bitkidir.

Derin, kumlu- humuslu toprakları sever. Tohum veya çelikten yetiştirilebilir.

KEKİK(Thymus vulgaris)

Et yemeklerinin vazgeçilmez çeşnisi olan kekik çok kolay yetişir. Alçak boylu çalı formundaki bitkisi yayılarak büyür. Herdem yeşil bir bitkidir . Dekoratif manzarası için kayalık bahçelerde veya bordür bitkisi olarak yetiştirilir. Ehli ve yabani bir çok çeşidi vardır.

Kekik bol güneşli iyi drenajlı yerlerde yetişir. Toprağı hafif kumlu olmalı, aşırı gübre ve su vermekten kaçınmalıdır. Ömürlü ve dayanıklı bir bitki olan kekik bahçede bulunduğu sürece kurutmaya gerek kalmaz. Yaz, kış taze olarak kullanılabilir. Kurutmak için çiçek kafaları bir miktar yaprakla birlikte biçilir.

Kekik tohumları ilkbaharda kumlu toprağa serpilir.Kolayca çimlenirler. Fideler 30 cm aralıkla şaşırtılır. Kök ayrıçlarından da yetişir.


MERCANKÖŞK(Origanum vulgare)

Anadolu'da "merzengüş" olarak da bilinir.Tek yıllık ve ömürlü cinsleri vardır.Çalı formunda büyür. 40-50 cm. kadar boylanır .Et yemekleri ve çorbalarda , sucuk yapımında çok kullanılır.Taze yenebilir.Tomurcukları açmadan hemen önce biçilerek kurutulur.

Mercanköşk humuslu toprakları sever.Sıcak ve güneşli yerlerde güzel yetişir. Soğuktan korkar. Kışın ev bitkisi olarak yetiştirilebilir.

Tohumdan,kök sürgünü veya çeliklerinden yetiştirilir.


BİBERİYE (Rosmarinus officinalis)


Bir Akdeniz bitkisi olan biberiye çok eski zamanlardan beri yetiştirilir. Herdem yeşil bir çalıdır. Baharda çok hoş mavi çiçeklerle donanır. Budanmazsa boyu1,5 metreye ulaşır.Yaprakları taze veya kuru olarak et yemeklerine konur. kokusu çok kuvvetli olduğu için çok az miktarda kullanılmalıdır.

Şifalı özellikleri için çay olarak veya haricen kullanılır.Bitki çiçekte iken yaprakları hasat edilir ve hemen kurutulur.

Biberiye drenajı iyi olmak kaydı ile her toprakta yetişir. Fazla gübre ve su istemez. Kurağa dayanıklıdır. Yalnız soğuktan etkilenebilir.


TARHUN (Artemisia dranunculus)

Özellikle Doğu Anadolu'da kullanılan çok baharlı bir bitkidir.Anavatanı Sibirya'dır. Türkler tarafından Anadolu'ya getirilmiş, daha sonra Avrupa'ya yayılmıştır.60-120cm. boylanabilen çalımsı bitkisi ömürlüdür.İnce uzun parlak yaprakları vardır. Yemeklere, çorbalara katılır. Sirke ve turşulara çok hoş bir lezzet verir. Taze veya kurutulmuş halde tüketilir.

Nane gibi kök ayrıçlarında veya çeliklerinden yetiştirilir.

Drenajı iyi, kuytu ve güneşli yerleri sever.



DEFNE (Laurus nobilis)

Anavatanı Akdeniz olan defne genelde herdem yeşil bir ağaç olarak bilinir.Ancak budamaya çok dayanıklı olduğu için baharat bahçesinde yer bulur. Hoş kokulu ve baharlı yaprakları et ve balık yemeklerinin değişmez çeşnisidir. Defne fidanı top şeklinde budanarak en fazla 1 metre yüksekliğinde tutulabilir. Saksı bitkisi olarak yetiştirmek de mümkündür.Yaprakları taze veya kurutulmuş olarak kullanılır.

Serin iklimlerde bile güneşli ve kuytu yerlere ekilmek kaydı ile yetiştirilebilir.


Defnenin her çeşidi baharat olarak kullanılmaz. Çit bitkisi olarak ekilen bazı cinsler zehirlidir. Fidanı güvenilir bir yerden almak gerekir.

REYHAN (Ocimum basilicum)

Anavatanı Hindistan olan reyhan binlerce yıldan beri kullanılan bir bitkidir. Sıcak-ılıman iklimleri sever.Bizde özellikle güney ve doğu bölgelerimizde yemek ve çorbaların değişmez çeşnisidir.

Ehli ve yabani bir çok farklı çeşidi vardır.Mor kıvırcık yapraklı yıllık cinsi tohumla üretilir.Yaz sonuna doğru çiçek açar. Boyu bir metreye yaklaşır. Morumsu yeşil küçük yuvarlak yapraklı ömürlü olanı kök ayrıçlarından ekilebilir.Boyu 40 cm . kadar büyür.Çok çabuk yayılır. Fideler 30-40 cm. ara ile ekilmelidir.

Zengin, kumlu- humuslu toprakları çok sever. Hafif gölgede güzel yetişir.

Reyhan çiçeklenme başlangıcında biçilir ve kurutulur. Yılda bir kaç kere ürün verebilir.

Sebze bahçelerine ekildiği takdirde zararlı böcekleri uzak tutmak gibi ilginç bir özelliği de vardır.

FESLEĞEN

Bir reyhan türü olmasına rağmen ülkemizde baharat olarak pek kullanılmaz.Açık yeşil nazik yaprakları vardır. Özellikle top fesleğen denilen küçük yapraklı cinsi daha çok süs bitkisi olarak tanınmıştır. Çoğunlukla saksıda yetiştirilir.

Tohumları Şubat ayında ılık bir yerde ekilir. Çıkan fideler küçük saksılara şaşırtılır. Fide olarak almak daha pratik olacaktır. Fazla güneş alırsa çabucak çiçeklenir ve formunu kaybeder. Süs için yetiştirilenlerin tomurcukları görüldükçe koparılmalıdır.

Fesleğen özellikle makarna soslarına çok yakışır.Daha pek çok yemekte taze ve kuru olarak kullanılabilir. Baharat olarak kullanılmak isteniyorsa hafif gölgeye 30 cm. aralıklarla ekilir. Çiçeklenince biçilerek kurutulur.

Yetiştirme özellikleri reyhan gibidir.

Kokusundan sivrisineklerin hiç hoşlanmadığı tesbit edilmiştir.

ADAÇAYI (Salvia officinalis)

Adaçayı çalıya benzer ömürlü bir Akdeniz bitkisidir. Yaprakları grimsi-yeşil ve tüylüdür. Yaz aylarında açan çiçekleri mor renktedir. Bitki 60 cm. kadar boylanır. Bildiğimiz ateş çiçeği ile aynı aileden gelir.

Adaçayı drenajı iyi, güzelce işlenmiş topraklara ekilir. Soğuktan korktuğu için bol güneşli ve rüzgardan korunmuş bir yer seçilmelidir. Gençken sıkça sulanır.İleriki yıllarda fazla su istemez. Kurağa dayanıklıdır.

Dekoratif görünüşü için çiçek bahçelerinde de yetiştirilir.


Bitkiler yılda 1-2 defa hafifçe biçilir ve kurutulur. Derin biçilmesi bitkiye zarar verebilir. Bu işlem bitki çiçeğe durmadan önce yapılmalıdır.

Adaçayı saymakla bitmeyecek kadar çok şifalı özelliklere sahiptir. Çay halinde düzenli olarak içilmesinde fayda vardır.

MELİSA-OĞULOTU

(Melissa officinalis)



Melisanın batı asya orijinli bir bitkidir. Diğer ismi "oğulotu"dur. eskiden balarılarını cezbetmek için yetiştirilirdi. Kalıcı köklerinden her yıl baharda yeşerir.Temmuz ayında küçük beyaz çiçekler verir. Zengin ve sulak topraklarda kolayca yayılır. Yaprakları kuvvetli bir limon kokusu verir.Taze veya kurutulmuş yaprakları çay şeklinde içilir.Ayrıca soğuk içeceklerde koku verici olarak kullanılır. Bir çok şifalı özelliklere sahiptir.

Tohumları kış sonunda örtü altına ekilir.3-4 hafta sonra çimlenir. Fideler yeteri kadar büyüdüğünde 30-40 cm. aralıklarla şaşırtılır.Fide olarak da alınabilir.Ilık ve rutubetli ortamlardan hoşlanır. Suyunu eksik etmemeli, yabani otlar ayıklanmalıdır.

Melisa yılda üç defa biçilebilir. Kararmaması için derhal havadar ve gölge bir yere serilerek kurumaya bırakılmalıdır.


LİMONOTU (Aloysia triphylla)

Ilıman, sahil iklimlerde yetişebilen ömürlü bir çalı bitkisidir. Narin dalları 1-2 metre uzayabilir. Bu dallara sıralanmış yaprakları ince-uzun ve açık yeşil renklidir. Yaz ortasında dal uçlarından doğru küçük,beyaz çiçek salkımları oluşur. Bitkinin dal, yaprak ve çiçekleri son derece kuvvetli bir limon kokusuna sahiptir. Limonotu da melisa gibi şifalı etkilere sahiptir. Melisa gibi kullanılır.

Drenajı iyi ve derin işlenmiş toprakları sever. Sıkça sulamalıdır. Güneşli ve kuytu bir yer idealdir.

Dalları kışın soğuktan donabilir, ancak hemen daima kökünden tekrar yeşerir. İlkbaharda kuruduğu anlaşılan dallar budanır. Diğerleri kısaltılır.

Limonotu çelikten yetişebilir ama fide olarak satın almak daha pratiktir.Limonotu senede üç kere biçilir. Yapraklar dallarından sıyrılır ve gölgede kurutulur

kaynak:
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
back to top