Kişniş etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Kişniş etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

10 Ekim 2013 Perşembe

Kişnişin Sağlığa Faydaları...


Kişnişin Sağlığa Faydaları...





Kişniş veya diğer adıyla Aşotu, maydanozgiller familyasındandır. Anayurdu Akdeniz havzası olup günümüzde birçok yerde ve ülkemizde yabani bitki ya da kültür bitkisi olarak yetişmektedir. 


60 cm”ye kadar boylanabilen biryıllık otsu bitkidir. Gövdesi yuvarlak kesitli, boylamasına oluklar halinde çizgili, soluk yeşil renkli ve dallara ayrılan yapıdadır.

Bitkinin alt ve üst bölümündeki yaprakları farklı görünüşte olur. Alt yaprakları maydanoz bitkisininkilere benzer.

Hafif tüylü, tuhaf ve pek de hoş olmayan koku taşırlar. Bitkinin üst kesimindeki yaprakları ip gibi ince ama düzgün kesimli ve gene hoş olmayan keskin ve tuhaf kokulu olurlar. Yaz başı ile ortası arasında gevşek şemsiyeler oluşturarak açan, beyaz ya da pembemsi açık mor renkli küçük çiçekleri olgunlaşınca, 2-7 mm. çapında yuvarlak, açık kahverengi tohum kılıfını taşıyan kokulu, kuru meyvelere dönüşür.

Bol güneşli yerleri, bitek ve hafif topraklan seven kişniş bitkisi, tohumları sonbaharda ekilerek çoğaltılır. Ancak, çapraz döllenmeyle bitkinin yozlaşması meydana geleceğinden, rezeneden uzak yerlere ekilmesine dikkat edilmelidir.

Kişnişin tohumunu taşıyan meyvesinde nişasta, tanen, şekerler, sabit ve uçucu yağlar bulunur. Uçucu yağında yüksek oranda coriandrol ile düşük oranda geraniol, borneol, pinen, phelladron ve asetik asit vardır.

Kişniş tohumlan pastacılıkta, baharat olarak bazı çorba ile yemeklerin hazırlanmasında, içki endüstrisinde ve kişniş şekerinin yapımında kullanılır. Bazı yerlerde bitkinin körpe yaprakları salata ve güveçte pişen yemeklere katılır. Gövde ve kökü de sebze gibi pişirilip yenir.

Eski Mısır papirüsleri, Çince ve Sanskritçe metinlerde ve hatta İncil”de sağlığa yararlı etkilerinden övgüyle söz edilen kişnişin, tıbbi etkileri ve bunlardan yararlanma yöntemleri şöyle sıralanabilir...


 

·         Kişniş tohumları içerdiği yağlarla mideyi uyarır; iştahı açar, sindirimi kolaylaştırır ve hazımsızlığa iyi gelir.

·         Aynı nedenle mide ve bağırsaklardaki gazı söktürür.

·         Aniden başlayan mide ve karın ağrılarını bastırır.

·         Özellikle çocuklarda diyareyi kesici etkiler yapar

·         Hafif yatıştırıcı etkisi vardır.


---
Kişnişin bu etkilerinden yararlanmak üzere, bitkinin çiçek şemsiyeleri yaz sonunda alınır ve tohumlarının olgunlaşması için gölgeli ve havadar yerde bir süre itekletilir. Sonra şemsiyeler başasağı edilerek bir kağıdın üzerine sallanır ve dökülen tohumlan toplanır.

Bunlardan ya da piyasadan alınan kişniş tohumlarından 1 tatlı kaşığı kadarı biraz ezilerek 1 bardak kaynar suya dökülür. Kabın üzeri sıkıca kapatılarak 5 dakika süreyle demlendirilir. Bu şekilde elde edilen infüzyon, yemeklerden önce birer bardak olarak içilir. Aynı etkilerinden yararlanmak için, tohumları yemeklerden önce ağızda çiğnenebilir.

Kişniş antiseptik (mikrop kırıcı) etkiler de taşır. Bu etkisinden yararlanmak için yukarıda tarifi verilen infüzyon, akne ya da yaraların üzerine uygulanır

Kişniş tohumu çay, baharat ve natürel ilaç yapımında ve kişniş tohumundan eldeedilne eter yağı aroma tedavisinde ve de baharat olarak kullanılır. 
 
Kişniş maydanozgillerin bir alt grubu olan coriandrealardan olup, bu grupta sadece iki tür mevcuttur. Bunlar yabani ve kültür kişnişi diye ikiye ayrılır. Kültür kişnişide Türk ve Rus kişnişi olarak ikiye ayrılır ve her ikisi de coriandrum sativum’un alt türüdür. Bu türden Rus kişnişi küçük tohumlu: coriandrumsativum var.

Microcarpum ve Türk kişnişi: coriandrum sativum var. macrocarpum (var. vulgare) diye anılır. Kişnişin MÖ: 1500 yüzyılında Mısırlılar tarafından kullanıldığı ve yine 2. yüzyılda Çinliler tarafından kullanıldığı belgelenmektedir.

Vatanının doğu Akdeniz ülkeleri: Mısır, Suriye, Flistin ve Türkiye olduğu ve buradan Avrupa’nın batısından Çinin doğusuna kadar yayılmıştır. Günümüzde başta Türkiye, Fas, Japonya, ADB, Hindistan, Çin, Arjantin, Macaristan ve Balkan ülkelerinde yetiştirilir.

Botanik: Kişniş 30-80 cm boyunda genellikle bir yıllık bir bitkidir, fakat iki yıllık olan alt türleri de mevcuttur. Kökleri iğ şeklinde, bitkinin tamamı kendine has bir kokuya sahiptir ve bu kokuda tahtakurusunun pis kokusuna benzer. Alt yaprakları uzun saplı üç parça kenarları kertikli ve parçalar kalp şeklindedir. Orta ve üstteki yapraklar gövdeye oturmuştur ve ortadaki yapraklar önce üç sonra tekrar üçe ayrılırken, en üsteki yapraklar iplik gibi incedir.



Botanik: Kişniş 30-80 cm boyunda genellikle bir yıllık bir bitkidir, fakat iki yıllık olan alt türleri de mevcuttur. Kökleri iğ şeklinde, bitkinin tamamı kendine has bir kokuya sahiptir ve bu kokuda tahtakurusunun pis kokusuna benzer. Alt yaprakları uzun saplı üç parça kenarları kertikli ve parçalar kalp şeklindedir. Orta ve üstteki yapraklar gövdeye oturmuştur ve ortadaki yapraklar önce üç sonra tekrar üçe ayrılırken, en üsteki yapraklar iplik gibi incedir.

Yetiştirilmesi: Türkiye’nin Konya, Burdur Isparta yörelerinde yaygın olarak yetiştirilir. ///Hasat zamanı: Meyveleri farklı zamanlarda yani Ağustostan Eylüle kadar olgunlaştığından, önce olgunlaşanlar toplanır, sonra beli bir süre sonra tekrar olgunlaşan meyveleri toplanır ve hasat böyle devam eder. Şayet olgunlaşan meyvelerin yanında olgunlaşmamış meyvelerde toplanırsa bu sonradan iyice kurutulsa da kötü bir koku yayar. ///Araştırmalar: ABD’nin New York şehrinde iki ilim adamı Prof. Dr. Med. Omura ve Dr. Klinghardt taze kişnişin salata şeklinde yenmesi halinde dişlerdeki zehirli dolgu maddesi civanın sebep olduğu hücre zehirlenmesini önlediği tespit edilmiştir.

Kullanılması:

 a-) Üniversite kliniklerinde insanlar üzerinde tedavi denemekleri ve araştırmalar yapılmıştır ve buna göre taze kişniş dişlerdeki amalgamın içerdiği cıva zehirlenmesine karşı etkilidir. Fakat bu araştırma yeterlimidir?

b-) Komisyon E’nin 18.09.1986 tarihli ve 173 nolu monografi bildirisine göre kişniş tohumunun sindirim zafiyeti ve iştahsızlığa karşı kullanılabileceği beyan edilmiştir.

c-) Aroma tedavisinde kişniş yağı başta şişkinlik, hazımsızlık, kramplar ve iştahsızlığa karşı kullanılır.

d-) Halk arasında kişniş şişkinlik (gaz), hazımsızlık ve kramp başta olmak üzere mide-bağırsak rahatsızlıklarına karşı kullanılır. Bu rahatsızlıklara karşı kişniş, kimyon, anason, rezene ve kakule gibi bitki tohumları ile birlikte kullanılır ise daha etkili olur.

Çay: İki tatlı kaşığı kişniş (kişniş tohumu sade kişniş diye anılır) hafif ezilerek demliğe konur ve üzerine 300-500 ml kaynar su ilave edilerek 5-10 dakika demlemeye bıraktıktan sonra süzülerek içilir. ///Yan tesiri: Bilinen bir yan tesiri yoktur, fakat eter yağının çok sert olması nedeniyle dikkatli kullanılmalıdır

Cinsel gücünüzü arttırın: Kişniş Özelliklere kadınların cinsel istek ve heyecanlarını arttıran kişniş, erkeklere de olumlu etki eder, ancak erkeklerin fazla kullanımında ters tepkiye yol açar. Kişnişin sofralarda çok çeşitli kullanım biçimleri vardır. Kişnişin yararları 3000 yıldır bilinir. Öyle ki, eski Sanskrit tabletleri, Mısır papirüsleri, Bin Bir Gece Masalları ve İncil’de de adı geçer.

Kişnişi Kuzey Avrupa’ya getiren Romalılar, bu bitkiyi eti muhafaza etmek için kullanırlardı. Çinliler ise eski zamanlarda kişnişin insana ölümsüzlük verdiğine inanırlardı. Ortaçağ’da afrodizyak özelliğiyle ön plana çıkan kişniş aşk iksirlerine katılırdı. Kişnişin her yerinde keskin bir koku vardır, bir Peru kabilesi bu kokuyu o kadar çok sever ki, yapraklarından parfüm yapar. Kişnişin günümüzde Orta Avrupa, Hollanda, Romanya, Rusya, Hindistan, Doğu Asya, Japonya, Kuzey ve Güney Amerika, Mısır ve özellikle Marokka”da tarımı yapılmaktadır.

Nelere Faydası Vardır? - Cinsel Gücü Arttırır Ve Cinsel Arzuyu Kamçılar

·         Sinirleri yatıştırır

·         İştah açıcı etkisi vardır

·         Gaz söktürücüdür

·         Tansiyonu düşürür

·         Baş dönmesini giderir

Nasıl kullanılır? Tohumu: Domates turşusu, sosis, köriler ve elmalı çöreklerde kullanılır. Ezilmemiş tohumu çorba ve sebze yemeklerine katılır. Suda kaynatılarak çayı yapılır. Tohumu ayrıca güzel kokusu sayesinde potbori tabaklarında kullanılabilir.

Yaprağı: Körpe alt yaprakları güveç, salata ve soslara eklenir.

Gövdesi: Fasulye ve çorbalarla birlikte pişirilir

Kökü: Taze kökü sebze gibi pişirilip yenilir

Tozu: Toz halindeki kişniş bal veya şekerle karıştırılarak kullanılır

bugün
 

19 Şubat 2013 Salı

KİŞNİŞ


KİŞNİŞ





Latince ismi : Coriandrum sativum
Diğer Adları Aşotu, Kişnişotu
Maydanozgiller familyasındandır. Anayurdu Akdeniz havzası olup günümüzde birçok yerde ve ülkemizde yabani bitki ya da kültür bitkisi olarak yetişmektedir. 60 cm'ye kadar boylanabilen biryıllık otsu bitkidir. Gövdesi yuvarlak kesitli, boylamasına oluklar halinde çizgili, soluk yeşil renkli ve dallara ayrılan yapıdadır. Bitkinin alt ve üst bölümündeki yaprakları farklı görünüşte olur. Alt yaprakları maydanoz bitkisininkilere benzer.

Hafif tüylü, tuhaf ve pek de hoş olmayan koku taşırlar. Bitkinin üst kesimindeki yaprakları ip gibi ince ama düzgün kesimli ve gene hoş olmayan keskin ve tuhaf kokulu olurlar. Yaz başı ile ortası arasında gevşek şemsiyeler oluşturarak açan, beyaz ya da pembemsi açık mor renkli küçük çiçekleri olgunlaşınca, 2-7 mm. çapında yuvarlak, açık kahverengi tohum kılıfını taşıyan kokulu, kuru meyvelere dönüşür. Bol güneşli yerleri, bitek ve hafif topraklan seven kişniş bitkisi, tohumları sonbaharda ekilerek çoğaltılır. Ancak, çapraz döllenmeyle bitkinin yozlaşması meydana geleceğinden, rezeneden uzak yerlere ekilmesine dikkat edilmelidir.

Kişnişin tohumunu taşıyan meyvesinde nişasta, tanen, şekerler, sabit ve uçucu yağlar bulunur. Uçucu yağında yüksek oranda coriandrol ile düşük oranda geraniol, borneol, pinen, phelladron ve asetik asit vardır.
Kişniş tohumlan pastacılıkta, baharat olarak bazı çorba ile yemeklerin hazırlanmasında, içki endüstrisinde ve kişniş şekerinin yapımında kullanılır. Bazı yerlerde bitkinin körpe yaprakları salata ve güveçte pişen yemeklere katılır. Gövde ve kökü de sebze gibi pişirilip yenir,



Tibbi Etkileri ve Kullanımı
Eski Mısır papirüsleri, Çince ve Sanskritçe metinlerde ve hatta İncil'de sağlığa yararlı etkilerinden övgüyle söz edilen kişnişin, tıbbi etkileri ve bunlardan yararlanma yöntemleri şöyle sıralanabilir:

• Kişniş tohumları içerdiği yağlarla mideyi uyarır; iştahı açar, sindirimi kolaylaştırır ve hazımsızlığa iyi gelir.
• Aynı nedenle mide ve bağırsaklardaki gazı söktürür.
• Aniden başlayan mide ve karın ağrılarını bastırır.
• Özellikle çocuklarda diyareyi kesici etkiler yapar.
• Hafif yatıştırıcı etkisi vardır.

Kişnişin bu etkilerinden yararlanmak üzere, bitkinin çiçek şemsiyeleri yaz sonunda alınır ve tohumlarının olgunlaşması için gölgeli ve havadar yerde bir süre itekletilir. Sonra şemsiyeler başasağı edilerek bir kağıdın üzerine sallanır ve dökülen tohumlan toplanır. Bunlardan ya da piyasadan alınan kişniş tohumlarından 1 tatlı kaşığı kadarı biraz ezilerek 1 bardak kaynar suya dökülür. Kabın üzeri sıkıca kapatılarak 5 dakika süreyle demlendirilir. Bu şekilde elde edilen infüzyon, yemeklerden önce birer bardak olarak içilir. Aynı etkilerinden yararlanmak için, tohumları yemeklerden önce ağızda çiğnenebilir.

• Kişniş antiseptik (mikrop kırıcı) etkiler de taşır. Bu etkisinden yararlanmak için yukarıda tarifi verilen infüzyon, akne ya da yaraların üzerine uygulanır.



Kişniş, Koriander, Coriandrum sativum
 
Familyası: Maydanozgillerden, Doldengeweaechse, Apiaceae

Drugları: Kişniş tohumu (meyvesi): coriandri fructus
              Kişniş yağı (eteryağı): coriandri aetheroleum

Kişniş tohumu çay, baharat ve natürel ilaç yapımında ve kişniş tohumundan eldeedilne eter yağı aroma tedavisinde ve de baharat olarak kullanılır.
  Kişniş maydanozgillerin bir alt grubu olan coriandrealardan olup, bu grupta sadece iki tür mevcuttur. Bunlar yabani ve kültür kişnişi diye ikiye ayrılır. Kültür kişnişide Türk ve Rus kişnişi olarak ikiye ayrılır ve her ikisi de coriandrum sativum’un alt türüdür.
Bu türden Rus kişnişi küçük tohumlu: coriandrumsativum var.

microcarpum ve Türk kişnişi: coriandrum sativum var. macrocarpum (var. vulgare) diye anılır. Kişnişin MÖ: 1500 yüzyılında Mısırlılar tarafından kullanıldığı ve yine 2. yüzyılda Çinliler tarafından kullanıldığı belgelenmektedir.
Vatanının doğu Akdeniz ülkeleri: Mısır, Suriye, Flistin ve Türkiye olduğu ve buradan Avrupa’nın batısından Çinin doğusuna kadar yayılmıştır. Günümüzde başta Türkiye, Fas, Japonya, ADB, Hindistan, Çin, Arjantin, Macaristan ve Balkan ülkelerinde yetiştirilir.

Botanik: Kişniş 30-80 cm boyunda genellikle bir yıllık bir bitkidir, fakat iki yıllık olan alt türleri de mevcuttur. Kökleri iğ şeklinde, bitkinin tamamı kendine has bir kokuya sahiptir ve bu kokuda tahtakurusunun pis kokusuna benzer.
Alt yaprakları uzun saplı üç parça kenarları kertikli ve parçalar kalp şeklindedir. Orta ve üstteki yapraklar gövdeye oturmuştur ve ortadaki yapraklar önce üç sonra tekrar üçe ayrılırken, en üsteki yapraklar iplik gibi incedir.
Çiçeklerinden 10-20 tanesi topluca bir arada şemsiyecik oluşturur ve kenardaki çiçeklerin ters yumurta şeklinde beyaz veya pembe renkte her bir çiçek 3-5 taç yaprağa sahiptir ve ortada taç yaprağı olmayan çiçekler pemepe renklidir. Şiemisyecikleruzun bir sapla kendisi gibi 3-5 adet şemsiyeceğin bir araya gelmesi ile geriden şemsiye şeklinde çiçek demetleri oluşturur.
Meyveleri sarımsı, küre şeklinde, üzerinde 8-10 adet yay şeklinde çıkıntılar  vardır ve yayalar boydan boya uzanır. Dış kabuğun içinde iki ayrı parça karşılıklı bulunur ve Rus kişnişi 1,5-3 mm ve Türk kişnişi 3-5 mm çapındadır.

Yetiştirilmesi: Türkiye’nin Konya, Burdur Isparta yörelerinde yaygın olarak yetiştirilir.

Hasat zamanı: Meyveleri farklı zamanlarda yani Ağustostan Eylüle kadar olgunlaştığından, önce olgunlaşanlar toplanır, sonra beli bir süre sonra tekrar olgunlaşan meyveleri toplanır ve hasat böyle devam eder. Şayet olgunlaşan  meyvelerin yanında olgunlaşmamış meyvelerde toplanırsa bu sonradan iyice kurutulsa da kötü bir koku yayar.

Araştırmalar: ABD’nin New York şehrinde iki ilim adamı Prof. Dr. Med. Omura ve Dr. Klinghardt taze kişnişin salata şeklinde yenmesi halinde dişlerdeki zehirli dolgu maddesi civanın sebep olduğu hücre zehirlenmesini önlediği tespit edilmiştir. (Nhk.01.00.44)

Kullanılması:
a-) Üniversite kliniklerinde insanlar üzerinde tedavi denemekleri ve araştırmalar yapılmıştır ve buna göre taze kişniş dişlerdeki amalgamın içerdiği cıva zehirlenmesine karşı etkilidir. Fakat bu araştırma yeterlimidir?
b-) Komisyon E’nin 18.09.1986 tarihli ve 173 nolu monografi bildirisine göre kişniş tohumunun sindirim zafiyeti ve iştahsızlığa karşı kullanılabileceği beyan edilmiştir.
c-) Aroma tedavisinde  kişniş yağı başta şişkinlik, hazımsızlık, kramplar ve iştahsızlığa karşı kullanılır.
d-) Halk arasında kişniş şişkinlik (gaz), hazımsızlık ve kramp başta olmak üzere mide-bağırsak rahatsızlıklarına karşı kullanılır. Bu rahatsızlıklara karşı kişniş, kimyon, anason, rezene ve kakule gibi bitki tohumları ile birlikte kullanılır ise daha etkili olur.
Çay: İki tatlı kaşığı kişniş (kişniş tohumu sade kişniş diye anılır) hafif ezilerek demliğe konur ve üzerine 300-500 ml kaynar su ilave edilerek 5-10 dakika demlemeye bıraktıktan sonra süzülerek içilir.
Yan tesiri: Bilinen bir yan tesiri yoktur, fakat eter yağının çok sert olması nedeniyle dikkatli kullanılmalıdır

Cinsel gücünüzü arttırın: Kişniş
Özelliklere kadınların cinsel istek ve heyecanlarını arttıran kişniş, erkeklere de olumlu etki eder, ancak erkeklerin fazla kullanımında ters tepkiye yol açar.
Kişnişin sofralarda çok çeşitli kullanım biçimleri vardır. Kişnişin yararları 3000 yıldır bilinir. Öyle ki, eski Sanskrit tabletleri, Mısır papirüsleri, Bin Bir Gece Masalları ve İncil’de de adı geçer.

Kişnişi Kuzey Avrupa’ya getiren Romalılar, bu bitkiyi eti muhafaza etmek için kullanırlardı. Çinliler ise eski zamanlarda kişnişin insana ölümsüzlük verdiğine inanırlardı.

Ortaçağ’da afrodizyak özelliğiyle ön plana çıkan kişniş aşk iksirlerine katılırdı.
Kişnişin her yerinde keskin bir koku vardır, bir Peru kabilesi bu kokuyu o kadar çok sever ki, yapraklarından parfüm yapar.

Kişnişin günümüzde Orta Avrupa, Hollanda, Romanya, Rusya, Hindistan, Doğu Asya, Japonya, Kuzey ve Güney Amerika, Mısır ve özellikle Marokka'da tarımı yapılmaktadır.

Nelere faydası vardır?
- Cinsel gücü arttırır ve cinsel arzuyu kamçılar
- Sinirleri yatıştırır
- İştah açıcı etkisi vardır
- Gaz söktürücüdür
- Tansiyonu düşürür
- Baş dönmesini giderir

Nasıl kullanılır?
Tohumu: Domates turşusu, sosis, köriler ve elmalı çöreklerde kullanılır. Ezilmemiş tohumu çorba ve sebze yemeklerine katılır. Suda kaynatılarak çayı yapılır. Tohumu ayrıca güzel kokusu sayesinde potbori tabaklarında kullanılabilir.
Yaprağı: Körpe alt yaprakları güveç, salata ve soslara eklenir.
Gövdesi: Fasulye ve çorbalarla birlikte pişirilir
Kökü: Taze kökü sebze gibi pişirilip yenilir
Tozu: Toz halindeki kişniş bal veya şekerle karıştırılarak kullanılır

Kaynak:http://www.50mucizebitki.com/

13 Ekim 2012 Cumartesi

Derde deva bitkiler.


Hangi bitki hangi derde deva


“Boğa dikeni” öksürük kesici, idrar arttırıcı ve iştah açıcı olarak, “kuş ekmeği”nden yapılan çay kanamaları durdurmada ve idrar yolları enfeksiyonlarında etkin bir şekilde kullanılıyor. “Boy otu”ndan, modern bitkisel tedavilerde bağırsak çalıştırıcı, bronşit ve boğaz ağrıları ile mide sorunlarını çözmekte yararlanılıyor.


“Mutfaktaki Yaban” adlı kitapta sağlıktan mutfağa ve sanata kadar bir çok alanda kullanılan bir kısmı zaten hayatımızda olan, bazılarını görmemize rağmen bilmediğimiz, kiminiyse hiç tanımadığımız Anadolu'nun yenen 89 farklı otu tanıtılıyor.

Kitapta otun tanımından ne şekilde yararlanılacağına, otların nasıl toplandığından onları saklama ve pişirme yöntemlerine kadar bir çok bilgi yer alıyor. Acı bakla, akyıldız, bambul, dağlama, gıvışgan otu, ıspıt, maydanoz, kekik, mürdümük, hindiba, yabani marul gibi çok bilinen ya da hiç bilinmeyen 89 otun ayrıntılarıyla anlatıldığı kitap Tijen İnaltong tarafından kaleme alınmış.

Kitapta verilen bilgilere göre, biberiye ve defne yıl boyu yeşil kalırken semizotu sadece yaz aylarında çıkar, ısırgan yazı değil kışı sever, su teresi, su kazayağı gibi otlar sulak yerlerde yetişmek ister, ebegümeci, labada, kuşyüreği, kuş ekmeği hemen her yerde yetişir, özel ilgi beklemez. Kekik, adaçayı, nane, tarhun, fesleğen, kişniş, maydanoz, dereotu, roka, tere tohumunu ekip gerektiği gibi suladığınızda, yıllarca yemeklerinize, salatalarınıza renk ve sağlık katar.

“Mutfaktaki Yaban”da her otun ayrıntılı tanıtımından önce hikayeleri anlatılıyor. Bu hikayeler, insanların etrafında gördüğü çoğu zaman farkına bile varmadığı otların hayatta nasıl bir önem taşıdığını anlatıyor.

Hikayelerin ardından gelen her bir otun ayrıntılı tanıtımını, nasıl yetiştirilebileceğini, mutfakta ya da daha farkı amaçlarla nasıl kullanılabileceğini anlatan açıklamalar otların kendi ağızlarından okuyuculara anlatılıyor.

Otlara nerelerden ulaşabileceği, hangisinin yenilebileceği, saklamak için kullanılabilecek farklı yöntemleri, pişirmenin türlü yolu, sofraya lezzet katacak sosları, reçellerin hangi otlarla hazırlanabileceğinin de öğrenilebileceği kitap üç bini Türkiye ve Ege Adaları'nın endemik bitkileri olmak üzere on bin kadar bitki türüne ev sahipliği yapan Anadolu topraklarının sunduğu nimetleri görmek için de bir fırsat sunuyor.

Yazar İnaltong, kitapta birçok insan için otsu görünümdeki feesleğen, maydanoz gibi bitkileri tanımlamak içiin kullanılan “ot”un aslında ufacık mantarlardan kozalaklı bitkilere kadar bitki krallığının büyük bir bölümünü kapsadığını, yararlı otsu bitkiler arasında yosun, eğreltiotları hatta alglerin bile bulunduğunu belirtiyor. İnaltong, bu otların ortak özelliğinin faydalı bir kimyasal madde içermesi olduğunu ifade ediyor.

Türkiye'de otların Ege Bölgesi'nde Anadolu'nun diğer bölgelerine kıyasla çok daha zengin bir o toplama-kullanma geleneği olduğundan bahseden yazar Tijen İnaltong, bitkilerden genel olarak tedavi alanında, besin kaynağı, baharat, çay, sakız, maya, hayvan yemi, kuluçka tavuklarına yatak, yakacak, yapıştırıcı, boyar bitki olarak yararlanıldığını anlatıyor.



OTLAR NASIL SAKLANMALI

Kitapta dalından koparılan otların kısa zamanda kullanılması ya da daha sonra kullanmak üzere işlenmesi gerektiğinin altı çizilerek, bunun için var olan çeşitli yöntemler şu şekilde sıralanıyor:

Kurutmak: Aromatik otlar genellikle küçük demetler halinde, serin, gölge ve havadar yerlerde baş aşağı asılarak kurutulur. Kekik, nane gibi çabuk kuruyabilen bitkiler pamuklu bezlerin üzerinde de kurutulabilir. otlar tamamen kuruduğunda ayıklayıp temiz kavanozlara veya bez torbalara koyun. bu halde altı ay kadar tazeliklerini korur. ancak saklarken de serin, gölge ve kuru yerleri tercih edin.

Dondurmak: Özellikle her mevsim bulunmayan otlar ufak buz küplerine pay edip dondurarak da saklanabilir. Ancak bu otlar çiğ olarak değil yemeklerde kullanmak üzere dondurulabilir. Örneğin frenk soğanı, kereviz sapı, tarhun, kişniş gibi otlar üzerleri suyla doldurularak buzluğa konabilir. Veya arapsaçı, madımak, ısırgan, yabani kuşkonmaz, köremen gibi pek çok ot mevsiminde bolca alınıp, ayıklanıp doğrandıktan sonra kendi suyunda pişirilip hacmi azaltılarak, soğuduktan sonra da buzdolabı poşetlerine pay edilerek dondurulabilir.

Diğer Saklama Yöntemleri: Kitaba göre kimi otlar sirke, fesleğen, kişniş, tarhun gibi kimi otlar da zeytinyağı gibi koruyucu maddelerin içinde saklanabilir. Yapılması gereken ise otu iyice yıkayıp duruladıktan ve suyundan tamamen arındırdıktan sonra kavanozlara doldurmak ve üzerine sirke veya zeytinyağı doldurup serin ve gölge bir yerde saklamak.

Otlar çiğ olarak yenilebildiği gibi turşusu yapılabiliyor, haşlanıyor, tütsüleniyor, kızartılıyor, fırında pişiriliyor.

HANGİ BİTKİ NEYE İYİ GELİR

Kitapta yer alan ayrıntılardan biri de bitkilerin hangi hastalıklara iyi geldiği.

“Boğa dikeni” öksürük kesici, idrar arttırıcı ve iştah açıcı olarak kullanılıyor. Cinsel gücü arttırdığına inanılan bu bitkiden aynı zamanda kanı temizlemek, kalp ve damar hastalıklarını gidermek için de yararlanılıyor.

Tıbbi olarak binlerce yıldır kullanıldığı belirtilen “boy otu”, günümüzde de modern bitkisel tedavilerde bağırsak çalıştırıcı, bronşit ve boğaz ağrıları ile mide sorunlarını çözmekte birebir.

Günümüzde yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olan “günlük” bitkisi de Ege'de tıbbi olarak kullanılıyor. Balsamından bir parça tavada ısItılıp buharına tutulan pamuğun öksüren birinin göğsüne konulduğunda kişiyi tedavi ettiği söyleniyor.

Kuş ekmeğinden yapılan çay ise kanamaları durdurmada tansiyon düşürmede etkin olarak kullanıldığı gibi idrar yolları enfeksiyonlarında mide, böbrek ve rahimle ilgili rahatsızlıklarda etkili. Bitkinin tohum ve yapraklarından yapılan çay doğumlarda rahim büzücü olarak, kuru yaprakları basur ve dizanteri tedavisinde, tohumlanma dönemindeki toprak üstü kısımları da adet kanamalarını düzenlemede ve burun kanamalarını durdurmada etkili.

Akdeniz Bölgesinde yaygın olarak kullanılan “sumak” da geçmişte İbni Sina tarafından çeşitli hastalıkları iyi etmede kullanılmış. İshale, ağız yaralarına, basura, göz hastalıklarına, şeker hastalığına iyi gelen sumakın meyveleri de zengin bir A vitamini deposu.


A.A.

28 Mayıs 2011 Cumartesi

Hangi bitki hangi derde deva


Hangi bitki hangi derde deva


“Boğa dikeni” öksürük kesici, idrar arttırıcı ve iştah açıcı olarak, “kuş ekmeği”nden yapılan çay kanamaları durdurmada ve idrar yolları enfeksiyonlarında etkin bir şekilde kullanılıyor. “Boy otu”ndan, modern bitkisel tedavilerde bağırsak çalıştırıcı, bronşit ve boğaz ağrıları ile mide sorunlarını çözmekte yararlanılıyor.


“Mutfaktaki Yaban” adlı kitapta sağlıktan mutfağa ve sanata kadar bir çok alanda kullanılan bir kısmı zaten hayatımızda olan, bazılarını görmemize rağmen bilmediğimiz, kiminiyse hiç tanımadığımız Anadolu'nun yenen 89 farklı otu tanıtılıyor.

Kitapta otun tanımından ne şekilde yararlanılacağına, otların nasıl toplandığından onları saklama ve pişirme yöntemlerine kadar bir çok bilgi yer alıyor. Acı bakla, akyıldız, bambul, dağlama, gıvışgan otu, ıspıt, maydanoz, kekik, mürdümük, hindiba, yabani marul gibi çok bilinen ya da hiç bilinmeyen 89 otun ayrıntılarıyla anlatıldığı kitap Tijen İnaltong tarafından kaleme alınmış.

Kitapta verilen bilgilere göre, biberiye ve defne yıl boyu yeşil kalırken semizotu sadece yaz aylarında çıkar, ısırgan yazı değil kışı sever, su teresi, su kazayağı gibi otlar sulak yerlerde yetişmek ister, ebegümeci, labada, kuşyüreği, kuş ekmeği hemen her yerde yetişir, özel ilgi beklemez. Kekik, adaçayı, nane, tarhun, fesleğen, kişniş, maydanoz, dereotu, roka, tere tohumunu ekip gerektiği gibi suladığınızda, yıllarca yemeklerinize, salatalarınıza renk ve sağlık katar.

“Mutfaktaki Yaban”da her otun ayrıntılı tanıtımından önce hikayeleri anlatılıyor. Bu hikayeler, insanların etrafında gördüğü çoğu zaman farkına bile varmadığı otların hayatta nasıl bir önem taşıdığını anlatıyor.

Hikayelerin ardından gelen her bir otun ayrıntılı tanıtımını, nasıl yetiştirilebileceğini, mutfakta ya da daha farkı amaçlarla nasıl kullanılabileceğini anlatan açıklamalar otların kendi ağızlarından okuyuculara anlatılıyor.

Otlara nerelerden ulaşabileceği, hangisinin yenilebileceği, saklamak için kullanılabilecek farklı yöntemleri, pişirmenin türlü yolu, sofraya lezzet katacak sosları, reçellerin hangi otlarla hazırlanabileceğinin de öğrenilebileceği kitap üç bini Türkiye ve Ege Adaları'nın endemik bitkileri olmak üzere on bin kadar bitki türüne ev sahipliği yapan Anadolu topraklarının sunduğu nimetleri görmek için de bir fırsat sunuyor.

Yazar İnaltong, kitapta birçok insan için otsu görünümdeki feesleğen, maydanoz gibi bitkileri tanımlamak içiin kullanılan “ot”un aslında ufacık mantarlardan kozalaklı bitkilere kadar bitki krallığının büyük bir bölümünü kapsadığını, yararlı otsu bitkiler arasında yosun, eğreltiotları hatta alglerin bile bulunduğunu belirtiyor. İnaltong, bu otların ortak özelliğinin faydalı bir kimyasal madde içermesi olduğunu ifade ediyor.

Türkiye'de otların Ege Bölgesi'nde Anadolu'nun diğer bölgelerine kıyasla çok daha zengin bir o toplama-kullanma geleneği olduğundan bahseden yazar Tijen İnaltong, bitkilerden genel olarak tedavi alanında, besin kaynağı, baharat, çay, sakız, maya, hayvan yemi, kuluçka tavuklarına yatak, yakacak, yapıştırıcı, boyar bitki olarak yararlanıldığını anlatıyor.



OTLAR NASIL SAKLANMALI

Kitapta dalından koparılan otların kısa zamanda kullanılması ya da daha sonra kullanmak üzere işlenmesi gerektiğinin altı çizilerek, bunun için var olan çeşitli yöntemler şu şekilde sıralanıyor:

Kurutmak: Aromatik otlar genellikle küçük demetler halinde, serin, gölge ve havadar yerlerde baş aşağı asılarak kurutulur. Kekik, nane gibi çabuk kuruyabilen bitkiler pamuklu bezlerin üzerinde de kurutulabilir. otlar tamamen kuruduğunda ayıklayıp temiz kavanozlara veya bez torbalara koyun. bu halde altı ay kadar tazeliklerini korur. ancak saklarken de serin, gölge ve kuru yerleri tercih edin.

Dondurmak: Özellikle her mevsim bulunmayan otlar ufak buz küplerine pay edip dondurarak da saklanabilir. Ancak bu otlar çiğ olarak değil yemeklerde kullanmak üzere dondurulabilir. Örneğin frenk soğanı, kereviz sapı, tarhun, kişniş gibi otlar üzerleri suyla doldurularak buzluğa konabilir. Veya arapsaçı, madımak, ısırgan, yabani kuşkonmaz, köremen gibi pek çok ot mevsiminde bolca alınıp, ayıklanıp doğrandıktan sonra kendi suyunda pişirilip hacmi azaltılarak, soğuduktan sonra da buzdolabı poşetlerine pay edilerek dondurulabilir.

Diğer Saklama Yöntemleri: Kitaba göre kimi otlar sirke, fesleğen, kişniş, tarhun gibi kimi otlar da zeytinyağı gibi koruyucu maddelerin içinde saklanabilir. Yapılması gereken ise otu iyice yıkayıp duruladıktan ve suyundan tamamen arındırdıktan sonra kavanozlara doldurmak ve üzerine sirke veya zeytinyağı doldurup serin ve gölge bir yerde saklamak.

Otlar çiğ olarak yenilebildiği gibi turşusu yapılabiliyor, haşlanıyor, tütsüleniyor, kızartılıyor, fırında pişiriliyor.

HANGİ BİTKİ NEYE İYİ GELİR

Kitapta yer alan ayrıntılardan biri de bitkilerin hangi hastalıklara iyi geldiği.

“Boğa dikeni” öksürük kesici, idrar arttırıcı ve iştah açıcı olarak kullanılıyor. Cinsel gücü arttırdığına inanılan bu bitkiden aynı zamanda kanı temizlemek, kalp ve damar hastalıklarını gidermek için de yararlanılıyor.

Tıbbi olarak binlerce yıldır kullanıldığı belirtilen “boy otu”, günümüzde de modern bitkisel tedavilerde bağırsak çalıştırıcı, bronşit ve boğaz ağrıları ile mide sorunlarını çözmekte birebir.

Günümüzde yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olan “günlük” bitkisi de Ege'de tıbbi olarak kullanılıyor. Balsamından bir parça tavada ısItılıp buharına tutulan pamuğun öksüren birinin göğsüne konulduğunda kişiyi tedavi ettiği söyleniyor.

Kuş ekmeğinden yapılan çay ise kanamaları durdurmada tansiyon düşürmede etkin olarak kullanıldığı gibi idrar yolları enfeksiyonlarında mide, böbrek ve rahimle ilgili rahatsızlıklarda etkili. Bitkinin tohum ve yapraklarından yapılan çay doğumlarda rahim büzücü olarak, kuru yaprakları basur ve dizanteri tedavisinde, tohumlanma dönemindeki toprak üstü kısımları da adet kanamalarını düzenlemede ve burun kanamalarını durdurmada etkili.

Akdeniz Bölgesinde yaygın olarak kullanılan “sumak” da geçmişte İbni Sina tarafından çeşitli hastalıkları iyi etmede kullanılmış. İshale, ağız yaralarına, basura, göz hastalıklarına, şeker hastalığına iyi gelen sumakın meyveleri de zengin bir A vitamini deposu.


A.A.

7 Mayıs 2011 Cumartesi

Kişniş - Çin Maydonozu

Kişniş - Çin Maydonozu


Cin maydanozunun adının aslında eski Yunan’da “böcek” anlamına gelen koris kelimesinden geldiğini biliyor muydunuz?
Kişniş hem şifalı bir bitki hem de bir baharat olarak kabul edilir.
Kişniş, Kişniş Faydaları Yararları Kullanılışı Özellikleri
Hem yaprakları hem de tohumlan çeşni olarak kullanılmaktadır. Taze kişniş yaprakları geniş ve düz yapraklı italyan maydanozunun yapraklarına benzediği için Çin maydanozu olarak da bilinir. Tohumları turunçgillere benzer bir kokuya sahiptir. Sofra kişnişi köri tozunda kullanılan ana maddelerden biridir.
Ayrıca özel Belçika biralarında ve diğer aromatik yiyeceklerde kullanılır. Kişniş genellikle ilaç sanayinde tatlandırıcı olarak kullanılır. Ayrıca cin, turşu ve sosis yapımında olduğu gibi makyaj malzemeleri ve parfüm yapımında da kullanılır.
Kişnişin tarihi yedi bin yıl öncesine kadar dayanır ve bilinen en eski baharatlardan biridir. Aslen Akdeniz ve Orta Doğu kökenlidir ancak bin yıllardır Asya’da da yetişmektedir. Kişniş üretimi eski Mısırda mevcuttu ve incil’de de adı seçmektedir. Yunan ve Roma kültüründe baharat olarak kullanılmıştır ve ayrıca Roma’da etleri muhafaza etmede ve tatlandırma amacıyla da kullanılmıştır.
Kişniş yaprakları ve tohumları Orta çağ Avrupa’sında çürümüş etlerin kokusunu ve tadını gizlemek amacıyla kullanılmıştır. 1670 yılında kişniş Kuzey Amerika’daki ingiliz kolonilerine de ulaşmıştır ve yerleşimciler tarafından yetiştirilen ilk baharatlardan biridir.
Kişniş çoğunlukla Morocco, Romanya ve Mısır’da yetişir ve ayrıca Çın ve Hindistanda’da az da olsa kişniş üretimi yapılmaktadır. Taze kişniş üretimi Amerika’da güneyde ve Orta Amerika’da yapılmaktadır.
Kişniş yağı karvon, geraniyol, limonen, borneol, kamfor, elemol ve linalol gibi fitonutrientlerle zengindir.
Ayrıca kişnişte kuarsetin, kaemferol, ramnetin ve epigenin gibi flavanoitler bulunmaktadır. Kişniş kanser, şeker vekalp hastalıklarıyla mücadelede etkin olduğu düşünülen kafeik ve klorojenik fenolik asit bileşenleri içeraıektedir. Kişniş tam bir demir, magnezyum ve manganez deposudur.
Bin Bir Gece Masalları’nda kişnişin afrodizyak etkisi bıraktığı anlatılmaktadır. Hindistan’da iştah açıcı olduğu düşünülmektedir ve tonik ve öksürük şurubunda kullanılmaktadır. İran geleneksel tıp biliminde gereinliöe ve uykusuzluğa iyi geldiği belirtilmektedir. Gerginlık üzerindeki etkilen üzerine hayvanlar üzerinde yapılan deneyler devam etmektedir.
ŞEKER: Şeker hastası fareler üzerinde yapılan deneylerde kiş nişin insülin salgılanmasını sağladığı ve kan şekerini düşürdüğü göz lemlenmistir.
KALP SAĞLIĞI: Yağ ve kolesterol oranı yüksek farelere ve rildiğinde kişnişin kolesterol ve trigliserit oranını önemli ölçüde düşürdüğü görülmüştür.
ANTIBAKTERIYEL: Araştırmacılar kişniş içerisinde dodesenal adı verilen bir bileşim keşfetmişlerdir ve bu bileşimin salmonelîa bakterisini öldürmede kullanılan antibiyotikten iki kat daha etkili olduğu gözlenmiştir.
SİNDİRİM SAĞLIĞI: Yapılan araştırmalarda kişnişin diğer baharatlarla beraber sindirime yardımcı olduğu gözlenmiştir. Baharatlar pankreas enzimlerim harekete geçirerek safra salınımını arttırıyor ve sindirime yardımcı oluyor.
SEÇİM VE SAKLAMA:
• Kişniş yaprakları tazeyken canlı ve parlak yeşil renkte olur.
• Sararmış ya da kahverengileşmiş saplı yapraklan almaktan kaçının e Kişnişi tohum alarak alırsanız kokusu daha fazla dayanır.
• Kişniş yaprakları da kişniş tozu da ışık geçirmeyen, ağzı kapalı,cam bir şişede saklanmalıdır ve kuru ve serin bir yerde muhafaza edilmelidir. Sofra kişnişi altı ay kadar dayanır. Tohum halindeyken bir yıl kadar muhafaza edebilirsiniz.
• Taze kişnişi her zaman buzdolabında ve kökleri suya değişecek şekilde bir bardakta muhafaza etmelisiniz. Taze yaprakları on eün içerisinde tüketmelisiniz.
HAZIRLAMA VE SERVİS ÖNERİLERİ:
Kişnişi bir kap suda bekletin ve ellerinizle ovalayarak temizleyin. Bu işlemi iki kez tekrarlamaksınız.
Kişniş tohumlarını havanda, tokmakla ya da elektrikli baharat öğütücüsünde toz haline getirebilirsiniz.
Kısık ateşte vanilyalı soya sütünü, bal, kişniş ve tarçını karıştırarak mükemmel bir içecek elde edebilirsiniz.
Kişniş tohumlarını çorbalarda, güveçlerde ve balıkta kullanabilirsiniz, Waffle ve kreplere kişniş katarak Orta Doğu’ya özgü tatlar yakalayabilirsiniz.
Servis: 1 kişilik
Hazırlama:15 dakika
Cimrilik etmeyin ve limon suyu kullanın. Buna değer. Daha tatlı bir aroma elde etmek istiyorsanız bal ekleyebilirsiniz. Bu tarif 6 adet enerji deposu yiyecek içerir
MALZEMELER:
1 su bardağı kanola yağı
*A su bardağı zeytinyağı
*A bal (isteğe göre)
1/3 su bardağı limon suyu
1 çay kaşığı limon kabuğu rendesi
2 su bardağı kişniş yaprağı, kalın parçalara kesilmiş
1 seranno ya da jalapano biberi (isteğe bağlı)
I çay kaşığı (ya da daha az) tuz
HAZIRLANIŞ:
Yağları, limon suyunu, balı, limon kabuğu rendesini, kişniş, tuz ve acı biberleri bir kapta karıştırın ve blendıerdan geçirin. Dilediğiniz kadar tuz ekleyin. Kullanmadan önce buzdolabında saklayın. Kullanmadan önce iyice çalkalayın. Salatalarda, çiğ ya da pişirilmiş sebzelerde ya da limon aroması istediğiniz tüm yemeklerde kullanabilirsiniz!
BESİN ÖĞELERİ:
Kalori: 150;
Toplam yağ: 14gr.;
Doymuş yağ oram: l,5gr.
; Kolesterol: Omg. ;
Sodyum: 100 mg.;
Toplam karbonhidrat: 7 gr. ; Lif: 0 gr. ;
Şeker: 6 gr. ;
Protein: 0 gr
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
back to top