19 Kasım 2013 Salı

Hibisküs içeceği, Hibisküs Çayı...



Hibisküs, diğer adlarıyla Bamya Çiçeği, Afrika Bamyası veya Kara Bamya, her ne kadar isim olarak içeriğinde bamya kelimesini bulundursa da aslında aynı familyadan olması dışında hiçbir benzerliği yoktur. Esasen Nijer orijinli bir bitki olmasına rağmen aynı iklimi sağlayabilen ülkelerde de yetişir.


Gelelim Hibisküs’ün faydalarına… 
Mide ve bağırsak için son derece yararlı olan bu bitki özellikle emilim konusunda zayıf olan meyve asitlerine bağlı olarak hafif müshil etkisi yapar ve iştah açıcıdır. Nezle ve soğuk algınlığında duyulan ağrı gibi şikayetleri hafifletir ve balgam söktürücüdür. Yüksek tansiyonu düşürür, kalp çarpıntısını önler ve dolaşımı düzenler.
Bir kupa içine bir çay kaşığı Hibisküs konduktan sonra üzerine kaynar su ilave edilip isteğe göre 5-10 dakika demlendikten sonra içilebilir.

18 Kasım 2013 Pazartesi

BAHARATLAR ŞİFALI OTLAR ÇAYLAR TIBBİ BİTKİLER

BAHARATLAR ŞİFALI OTLAR ÇAYLAR TIBBİ BİTKİLER Sistematikçilerin bildirdiklerine göre,bugün dünyada tanımı yapılmış 375.000 adet bitki bulunmakta yeni ilavelerle bunun 500.000 e ulaşmış olabileceği tahmin edilmektedir.
TIBBİ BİTKİLERİN KISACA TARİHİ Bu bitkilerin ancak 20.000 civarında bir adedin den insanoğlunun yararlandığı söylenmek tedir ve bunların literatürlere göre ,ancak 500 kadarının tarlavari üretimi yapılmaktadır.
İnsanların Bitkilerde hastalıkların iyileştirilmesi amacıyla tıbbi olarak yararlanmaya başlaması çok eskilere dayanır.Eski Çin,Hindistan,Mısır,İran,Yunanistan,Bazı Avrupa ülkeleri nde çok eskiden beri bitkilerin hastalıklara karşı iyileştirici etkileri olduğu inancı mevcuttur.Tıbbi bitkiler hakkında bilinen en eski kitabın, eski Çin hükümdarı SHIN NONG tarafından M.Ö. 3700 yıllarında yazıldığı belirtilmektedir .Aslında bir hekim olan SHIN NONG bu kitapta 200 den fazla bitkiden sözetmektedir.Eski mezar yazılarından anlaşıldığı üzere Eski Mısırlılar M.Ö.3700 yıllarında bitkisel droglardan faydalanmışlardır.Saba melikesinin zenginliğinide tıbbi bitkiler ve baharat ticareti yapılan yolu elinde bulundurmasına ve bu ticaretten yüksek vergiler almasına borçlu olduğu söylenmektedir.

Babilliler M.Ö. 6.-7. yüzyıllarda ayinlerinde kullanırlardı.Mısırda Papyrus tarafından M.Ö.1550 yıllarında yazılan rölelerde 875 respect bulunmakta burada hastalıklar ve bitkilerle nasıl tedavi edilecekleri anlatılmaktadır.Yunanistanda M.Ö.470-500 yıllarında Hipokrat döneminde tıbbi bitkiler konusunda büyük adımlar atılmıştır.İlk geniş eser Aristotales tarafından Bitkilerin teorisi adlı eserle M.Ö 3.-4. yüzyıl başına rastlar.
Daha sonra Theoprast farmakoloji ile ilgilenmiş.ve Yunanlı Dioskorides M.Ö.77-78 de yazdığı 5 ciltlik Materia Medica adlı eserinde o döneme ait birçok bitkisle drogdan sözetmektedir.Romalı Plınıus historie naturelle adlı 37 ciltlik eserinin 12 cildini tıbbi bitkilere ayırmış,burada 1000 e yakın bitkiden sözetmiştir.
M.S. Bergamada doğan Galen inde 20 ye yakın preparat hazırlama konusunda eseri bulunmaktadır.Ki bunlardan dolayı farmazinin babası olarak anılmaktadır.Avrupada tarikatların ve papaz okullarının bahçelerinde tıbbi bitki tarımı yapılmıştır.Daha sonra afaroz edilen bir grup bilimadamı İran a giderek tıp ilmini oraya taşımışlardır.Bu dönemden sonra Ebu Bekir El Razi bir tıbbi bitkiler listesi hazırlamış,Bu dönemde İbni Sina da 5 ciltlik Canon Medical diye tanımlanan eserini yazmıştır.1200 yıllarında yaşayan Ziyaeddin El Baytar da bu alanda eserleriyle katkı sunmuştur.

Günümüzde 20.00 kadar bitkiden tıbbi olarak yararlanılmaktadır.Ve bunların çoğu doğal floradan toplamak şeklinde tedarik edilmekte,çok az bir kısmı tarlavari yöntemle üretilmektedir.(Prof.Dr.Ayhan Ceylan E.Ü.Ziraat Fakültesi 1995

TIBBİ BİTKİLERİN KULLANIMITıbbi bitkilerin Kullanım alanları: baharat ,ilaç sanayi,meşrubat, parfüm, sabun, şekerleme, kozmetik, diş macunu , çiklet, şifalı ve dinlendirici çay imalatı ,esans aroma, vb gibi.
Kodeksler :Her ülkenin kendi gereksinimlerine göre hazırladığı,ilaç ilkel maddelerinin özellikleri,hazırlanışı,sağlık muayenesi,etken madde miktarı tayini,kullanılacak miktarı,saklanması ve diğer konularda bilgi veren resmi bir kitaptır.(Prof.Dr.Ayhan Ceylan E.Ü.Ziraat Fakültesi 1995)

Kaynak:http://www.bahce.biz/baharat.htm

Kinoa nedir, Mucize bitki Kinoa (Quinoa) Yetiştiriciliği

Pirinç, bulgur vs tüm tahıllara alternatif olabilecek bir bitkiden söz edeceğiz, yetiştiriciliğini yapmak isteyenler için ülkemiz iklimi ve coğrafi şartları oldukça uygun  öyleyse buyrun  okuyalım...


Dünyada çılgınca tüketilen kinoa nedir?


Avrupa'ya, Amerika'ya sık sık gidenler kinoa'yı tatmış olabilir. Adını her geçen gün daha sık duyduğumuz bu bitkiye dünyada mucizevi olarak bakılıyor


2013 Birleşmiş Milletler tarafından ‘Kinoa Yılı’ ilan edildi. Kinoa Türkiye’de daha yeni yeni tanınıyor. Yaşlanmayı geciktirici etkisinden kanseri önleyici özelliğine, magnezyum eksiliğinden alerjik hastalıklara kadar her derde deva. Türkiye’de pek de tanınmayan kinoa nedir?Neden hayatımıza bu kadar geç girdi? Merak ettik. İşin uzmanı Dr. Ender Saraç’tan kinoa hakkında görüş aldık...
Nereden geliyor?
Kinoa Latin Amerika’da 7 bin yıl önce İnkalar tarafından yetiştirilmiş bir tahıl türü. Güney Amerika’nın Batı Kıyısı’ndaki And Dağları bölgesinde yetişiyor. İnka Uygarlığı İspanyol istilasıyla yok edilmeye çalışılınca kedipençesi, mantar türleri gibi pek çok faydalı bitkiler de yok edilmiş. Kinoa da bu yararlı bitkilerden sadece biri. Kinoa yok edilmeye çalışılsa da hiçbir zaman kullanımının önüne geçilememiş.
Kinoa bir dönem Güney Amerika halkı İnkalarının en önemli besin kaynağıymış. Hatta ilk hasadı imparator tarafından yapılacak kadar manevi değeri yüksekmiş. Mayaların uzun ömürlü olması ve bilgeliklerinin farklılığı, meditasyon ve enerji çalışmaları yeni yeni keşfedilmeye başlandı. Kinoanın sırrı da böylece ortaya çıktı. Modern tıp kinoayı uzun ve sağlıklı yaşayanları inceleyince daha da yakından tanıdı.
Birçok hastalığı önlüyor 
Tam tahıllarda genelde hayvanlarda bulunan amino asitler yok ya da yok denecek kadar azdır. Kinoa ise adeta hayvansal gıda kaynakları kadar değerli tek tahıl. Süt, yoğurt, tavuk, et gibi hayvansal ürünlerde bulunan amino asitler, ayrıca ete yakın hatta filizlendirilmişse etten bile daha kıymetli protein emilim gücü var. Buğdaydan iki misli, pirinçten de çok daha fazla tahıl içeriyor. Susam ailesinden gelen kinoa aynı zamanda bir magnezyum kaynağı. Modern çağda rafine yağlar tüketiyoruz. Bu nedenle sık sık magnezyum eksikliğiyle karşılaşıyoruz. Birçok kişi adet sancıları, ödem, şişlik, yüksek tansiyon problemi yaşıyor. Kinoa tüm bunlara birebir. Magnezyum deposu olduğu için birçok hastalığın da önüne kinoa ile geçilebiliyor.
Yaşlanmayı geciktiriyor
Kinoanın en önemli özelliği süper oksit dismutaz enzimi içermesi. Bu enzim yaşlanmayı geciktiriyor, cildi yıpranmaya karşı koruyor. Doku yenilenmesini sağlarken, serbest radikallerin verdiği zarardan modern yaşamın hücreleri hırpalamasına kadar koruyor. Böylece çağın veremi denilen kanser hastalığını da önlemiş oluyor. Kinoa içeriğindeki lignin hormonunun sebep olduğu kanser türlerine karşı da koruyor. Meme kanserini önleyici özelliğe sahip; kalbi de kuvvetlendiriyor. Kuersetin adlı madde de kinoayı vazgeçilmez kılıyor. Kuersetin anti oksidan olmasının yanısıra, bahar alerjilerine karşı da iyi bir destek. Gluten tahıllarda bulunan ve un yoğurulduğunda hamura yapışkan formu veren proteindir. Bu sayede hamur maya tutar. Çölyak hastaları glutene karşı alerjiktir. Unlu mamüller tükettiklerinde sorunlar yaşayabilirler. Kinoa gluten içermediği için alerjisi olanların protein ve karbonhidrat ihtiyaçlarını karşılıyor.
Tadı nasıl, nasıl tüketilmeli?
Kinoa bulgur kıvamında bir tahıl olduğu için Türk damak tadına çok uygun. Baskın bir tadı ya da kokusu yok. Kendine özgün bir aroması var. Haşlandıktan sonra salatalara eklenerek soğuk da yenilebiliyor. Aynı zamanda sebze, et, balık, tavuk gibi yemeklere hoş bir tat veriyor. Kinoa pilavdan salataya kadar birçok yemeğe yakışıyor. Çorbaların içerisine konulabiliyor. Kavurup iri iri dövüldüğünde müslilere katılabiliyor. Un haline getirilirse, kurabiye, kek, hamur işlerinde, ekmek yapımında kullanılabiliyor. Garnitür olarak ise yemeklere lezzet veriyor. Taze soğan, nar ekşisi, maydanoz, domates ile kısır gibi yapılırsa çok lezzetli oluyor. Kuskus gibi pişirilip hafif sade yağ ile döndürülüp pembeleşene kadar çevirilirse de yemek gibi yenilebiliyor.
Besin değerleri ne? 
100 gram kinoada 372 kalori var. 5.80 gram yağ, 69 gram karbonhidrat, 6 gram lif içeriyor. Bu nedenle de yağ bakımından fakir. A, B, C, D ve K gibi neredeyse tüm vitaminleri içeren kinoada kolesterol yok. 100 gram kinoanın bazı türlerinin yüzde 20’si protein.
Kimler tüketiyor?
Kinoa zengin protein kaynağı olduğu için vegan beslenenler için ideal. Yüksek demir içerdiği için de demir eksikliği nedeniyle kansızlık problemi yaşayanlar kinoayı sıklıkla tüketebiliyor. Kinoa kabızlık çekenlere de tavsiye ediliyor. Peru ve Bolivya’dan ithal edilen kinoa Avrupa ve Amerika’da birkaç yıldır büyük ilgi görüyor.Yurt dışında marketlerden sağlıklı ürün satan mağazalara kadar her yerde bulunabiliyor. Yurt dışına gidenlerin keşfettiği kinoanın Türkiye’de henüz kullanımı yaygın değil ama faydalarına bakılırsa yakında her yerde bulunabilecek gibi görünüyor...

Kinoa (Quinoa) Yetiştiriciliği



kinoa bitkisinin Son zamanlarda popülerliği artmış çeşitli haber kanallarında incelenmeye başlamıştır. Türkiye’de henüz kinoa ne olduğu bilinmezken son üç yıldır Amerika’da bir kinoa çılgınlığı yaşanıyor. Bu kinao bitkisi NASA astronotlarının beslenmesinde kullanılıyor. 2013 yılını Birleşmiş Milletler kinoa yılı ilan ediyor.
New York’un yeni beslenme trendi olarak gösterilen ve ünü Türkiye’ye kadar gelen ‘kinoa’ (quinoa), Türkiye’de bulunmayan mucizevi bir tahıl türü. Bulgur ve pirincin en büyük alternatifi olan bu tahıl, asıl olarak Güney Amerika’da yetişiyor. Mazisi ise çok eski; İnkalar’a kadar uzanıyor. İnkalar kinoaya ‘tahıl ana’ diyormuş. Uzmanlar kinoanın açlık sorununa çare olabileceğini bile düşünüyor. Birleşmiş Milletler tarafından 2013 ‘Kinoa Yılı’ ilan edildi. Şimdilerde internet üzerinden kinoa satın alanların sayısı arttı. Ayrıca kimi büyük marketlerde de kinoa satılıyor ve kilosunun fiyatı 8.5 liradan başlıyor.
Pirinç ve bulgurun alternatifi: “Kinoa”
Artan pirinç fiyatları ve küresel ısınma nedeniyle rekolte düşüşü alternatif arayışları gündeme getirdi. Yalnız Türkiye’de değil, tüm dünyada “buğday ve “pirincin yerini tutabilecek yedek bitkiler” üzerinde oldukça hızlı araştırmalar yapılıyor.
Bilindiği gibi tüm dünyayı besleyen iki temel tahıl türü var: “Buğday” ve “pirinç…” Buğday ve pirinçteki “aminoasitler” beslenmede protein ihtiyacının önemli bir bölümünü karşılıyor. Bu açıdan Uzakdoğu ülkeleri pirinçle beslenirken, bizim de dâhil olduğumuz ülkelerin büyük çoğunluğu buğdaydan elde edilen besinleri tüketiyor.
Ancak pirinç, doğası gereği çok miktarda suya ihtiyacı olan bir bitki… İleride oluşacak şiddetli kuraklıkların pirinç üretimine darbe vuracağı konuşuluyor. Bu açıdan pirince alternatif bitkiler üzerinde durulması gayet normal.

BUĞDAY VE PİRİNÇTE ÜRETİM DÜŞECEK
Pirinçle ilgili son günlerde yaşanan olayları dramatize edip alevlendirmeye gerek olmadığını düşünüyorum. Ancak yakın gelecekte tüm dünyada tahıl sıkıntısı çekileceği de bir realite olarak önümüzde. Bunda küresel ısınmanın etkileri kadar “artan nüfusun yükselen talebinin” de etkisi var.
Örneğin, bizde daha beş altı yıl öncesine kadar 22 milyon tonlara çıkan buğday üretimi hızla gerileme eğiliminde. Yakın bir süre sonra yıllık rekoltenin 15 milyon tonlar seviyesine inebileceği tahmin ediliyor. Bunda “biyoyakıt” talebinin de bir miktar sorumluluğu bulunuyor.
Keza yarıya yakın kısmını ithalatla karşıladığımız pirinç 350 bin tonlara doğru negatif seyir halinde. Bu tablonun oluşmasında en büyük etken tüm ekim alanlarında görülen kuraklık. Türkiye’de İç Anadolu başta olmak üzere tüm vadi ve ovalarda taban suyu iyice derine çekilmiş vaziyette.
İşte bu durumda “step iklimine kolay uyum “Kinoa” Güney Amerika’da And Dağları üzerinde yetişen bir bitki. Yakında pirincin alternatifi olabilecek çok değerli bir tahıl çeşidi. ABD’de hızla yükselen satışları ise oldukça dikkat çekiyor.
sağlayan” ve “kuraklığa dayanıklı” bazı alternatif tahılların üzerinde durmamız geleceğimiz açısından çok önemli.
Buğday ve pirinçte “gen teknolojisi” nin getirdiği uyumlaştırma çalışmaları ise oldukça sınırlı. Bu nedenle alternatif bitkilerde “girişim fırsatları” giderek artacak gibi görünüyor.
“KİNOA” DİYE BİR TAHIL CİNSİ...
İşte tam bu noktada halen Amerika’da büyük rağbet gören ve sağlık mağazalarında tonlarca satılan bir bitki devreye giriyor: “Quinoa” (kinoa)… Bu ilginç tahıl türü aslında Orta ve Güney Amerika’da asırlardan beri biliniyor. “Antik İnka ve Aztek uygarlıkları” döneminde buğday ve pirinç gibi kullanılmış.
“Kinoa” susamgillerden bir bitki olmasına rağmen yağ aranı düşük, buna karşın protein içeriği oldukça yüksek. Üstelik protein yapısı buğdayda olduğu gibi “gluten” şeklinde değil ve hazmı çok daha kolay. Bu bitki son üç yıldır Amerika’da mısırı dahi gölgede bırakan bir popülariteye sahip olmuş durumda.
Şişmanlatmaması, buna karşın besleyici değerinin yüksek olması onu Amerikan tüketicisinin gözdesi haline getirmiş. Talebi gören tarım girişimcileri şimdi hızlı biçimde “kinoa” yetiştiriciliğine soyunuyor. Hâlihazırda “kinoa” Peru ve Bolivya gibi ülkelerden ABD’ye bol miktarda ithal ediliyor.




ANADOLU İKLİMİNE ÇOK UYGUN
“Kinoa” nın gübre ve su problemi yok. En iyi verimi rakımı 1000
ila 4000 metre arasındaki yaylalık kıraç arazilerde veriyor. Dağ yamaçlarında ve ovalarda verim değişmiyor. Bu bitki her türlü toprağa uyum sağlamasıyla ünlü…
“Kinoa” makineli tarıma son derece uygun… “Kırmızı süpürge otu” görünümündeki “kinoa” nın bulgur tanesi büyüklüğünde olan ve opak boncuk tanelerini andıran tohumları ya doğrudan ya da öğütülerek kullanılıyor. Tadı buğday ile pirinç arasında. “Kinoa” nın 1 kilosunda yaklaşık 200 gram protein bulunuyor. Bu özellik bitkinin yüzde 20′ sinin protein içeriğine sahip olması demek… Pirinçten üç, buğdaydan ise iki misli daha fazla protein ihtiva ediyor. “Kinoa” başta “Konya Ovası” olmak üzere “Toroslar” ın kuzeye bakan sarp yamaçlarında ve “Doğu Anadolu” nun tüm yüksek platolarında yetişebilecek bir bitki.
Halen ziraat fakültelerimizde bu konuda çalışma yapılıyor mu bilmiyorum ama ABD Tarım Bakanlığı bu tahılın yüksek miktarlarda ithaline izin verirken olası bir krize karşı yaygın yetiştiriciliğini teşvik ediyor. Bugün 10 Amerikalı tüketiciden 5′i “Kinoa” nın ne olduğunu biliyor. Bir bölümü tercihen bu bitkiden hazırlanmış unları ve makarnaları tüketiyor.
“Kinoa” nın beslenmedeki üstünlüğü bir tarafa sağlığa da oldukça yararlı. Demir, magnezyum ve çinko açısından epey zengin…

TÜRKIYE'DE MODERN BADEM YETIŞTIRICILIĞI ÜZERINE NOTLAR













TÜRKIYE'DE MODERN BADEM YETIŞTIRICILIĞI ÜZERINE NOTLAR



1.GİRİŞ




Türkiye’de badem yetiştiriciliğine olan ilginin son yıllarda giderek arttığı dikkat çekmektedir. Badem üretimiyle sadece meyve yetiştiricileri değil, yatırım danışmanları, doktorlar, bilgisayar uzmanları, fabrikatörler vb. tarım dışı sektörlerde görev yapanlar da ilgilenmektedir. Bunda, ülkemizde sevilerek tüketilen bademin oldukça yüksek fiyatla satılmasının büyük etkisi vardır. Bir çok kişi badem ağacının öteki meyve türlerine göre çok daha kolay yetiştiğini düşünmekte ve meyvesinin bu kadar pahalı olmasını hayretle karşılamaktadır. Bu yüzden günümüzde badem bahçesi tesisi kazançlı bir yatırım olarak görülmeye başlanmıştır.



Kaliteli çeşitlerin yetiştirildiği verimli bir badem bahçesinin ilkbahardaki görünümü.


Mevsim içinde gelişmekte olan badem meyvelerinin yakından görünümü. Bu dönemde yeşil kabuklu meyvelerin sağlıklı bir şekilde büyümesi için sulama, bitki besleme ve ilaçlama gibi kültürel uygulamaların yapılması gerekir.


Badem meyvelerinin dış yeşil kabukları çatlayıp sert kabuklu meyveler görüldüğü zaman hasat yapılır. Hasat edilen bademlerin dış yeşil kabuğu ayrılır (kavlatılır) ve sert kabuklu meyveler kurutulur


Sert kabuklu meyveler kırılarak yenilen iç badem ürünü elde edilir (solda). Sağda ise ince dış kabuğu da soyulmuş olan iç bademler görülmektedir.




Ülkemizde yılda yaklaşık 40.000 ton sert kabuklu badem üretilmektedir. Yerli bademlerimizin iç randımanı % 18- 20 dolayında olduğuna göre, en iyimser tahminle yılda 8.000 ton kadar iç badem elde edilmektedir. Ancak, mevcut badem bahçelerinin hemen hepsi tohumdan yetişmiş ağaçlardan oluştuğundan, iç bademlerin kalitesi düşük olup, iç pazarın isteklerini bile karşılayamamaktadır. Nitekim, Türkiye son yıllarda 2.000 ton dolayında iç badem ithal etmeye başlamıştır.


Ülkemizde satılan ithal bademler irilik, tat ve görünüm gibi çeşitli kalite özellikleri açısından tüketicilerin beğenisini kazanmış olup, yerli bademlere göre yaklaşık iki kat daha fazla fiyatla alıcı bulmaktadır. Bu yüzden yeni kurulacak olan modern badem bahçeleri hem ülkemizdeki yetersiz olan kaliteli iç badem üretiminin artmasına hem de dünya piyasalarına pazarlanabilir nitelikte iç badem sunulmasına yol açabilir.


Bu teknik not meyve yetiştiricilerini olduğu kadar, tarım dışı sektörlerden badem üretimine ilgi duyanları da aydınlatmak amacıyla hazırlanmıştır. Bu dokümandaki resimleri incelemeniz ve alt yazıları okumanız bademle ilgili daha ayrıntılı bilgiye sahip olmanız açısından yararlı olacaktır.



Çok verimli bir badem çeşidinin ilkbaharda açmakta olan çiçek tomurcuklarının yakından görünümü. Çiçek tomurcuklarının dal boyunca sıralanışına dikkat ediniz.


Verimli badem çeşitleri tacın iç kısmında ve hatta ana dalların üzerinde de meyve tutar. Bu yüzden büyük ağaçlarda zaman zaman dallar seyreltilerek tacın içine ışık girmesi sağlanır.


Damla sulama ile sulanan 10 yaşındaki bir badem ağacının görünümü. Şekildeki ağaçtan 5 kg iç badem alınmıştır (Ferragnes çeşidi). Bu bahçedeki ağaçlar 5 metre aralıkla dikilmiştir. Verimli topraklar ve kuvvetli gelişen çeşitler badem ağaçlarının daha büyük taç yapmasına yol açar; bu takdirde ağaçların dikim mesafesi en az 6 metre olmalıdır .

2.BADEM BAHÇESİ İÇİN YER SEÇİMİ



Ülkemizin hemen her yerinde badem ağaçlarına rastlanır. Dağlarda ve yol kenarlarında kendiliğinden yetişen ya da bağ-bahçelerin çevresinde sınır ağacı olarak hiçbir bakım işlemi yapılmadan büyüyen badem ağaçlarını her zaman görmek mümkündür. Badem ağacının doğada kolayca büyüyebilir olması, ne yazık ki, ülkemizde yanlış bir kanının yerleşmesine yol açmıştır: badem ağacı kıraç topraklarda yetişir ve su istemez !


Bu çok yaygın kanı nedeniyle ticari olarak badem yetiştirmek isteyenler çoğunlukla bahçe yeri olarak verimli olmayan, kenarda kalmış kıraç arazileri düşünmektedir. Bazıları tarla tarımı yaptıkları susuz arazilerden daha iyi gelir sağlamak için, bazıları da az verimli olduğundan yıllarca boş duran arazilerini ağaçlandırmak amacıyla badem fidanı dikmek istemektedir. Kimileri de araziye badem tohumu ekip, yerinde aşılayarak bahçe kurmanın daha iyi sonuç vereceğine inanmaktadır. Fakat, bu şekilde yapılacak bahçe tesisleri modern anlamda badem yetiştiriciliğine ve rekabete açık iç badem üretimine pek uygun değildir.


Bol miktarda ve pazarlanabilir kalitede iç badem elde edebilmek için badem bahçeleri 2 metre kadar toprak derinliği olan arazilere kurulmalıdır. Bahçe toprağı geçirgen yapıda ve verimli olmalıdır. Bahçe toprağı ne kadar iyi özelliğe sahip olursa, elde edilen ürünün miktarı ve kalitesi de o kadar artar. Ayrıca, verimli topraklarda büyüyen ağaçlar uzun yıllar daha sorunsuz bir şekilde meyve verir. Badem ağaçları kurak ve fakir topraklarda öteki meyve türlerine göre daha iyi büyüyebilirse de meyveye geç yatar, az ürün verir ve iç bademleri de istenilen kalitede olmaz.


Badem ağacı yaygın kanının aksine suyu çok sever. Badem yetiştiriciliğinde birim alandan alınan meyve miktarı ile sulama uygulaması arasında olumlu ilişki bulunduğunu gösteren çok sayıda bilimsel araştırma sonucu ve deneyim bulunmaktadır. Bu nedenle, ticari badem yetiştiriciliği yapan öteki ülkelerde olduğu gibi, ülkemizde de bol ve kaliteli ürün elde etmek için badem bahçeleri sulama olanağı bulunan arazilere kurulmalıdır. Sulanmayan badem bahçelerinin tatminkar bir kazanç getirmesi pek beklenmemelidir.


Günümüzde meyve yetiştiriciliğinde rekabete açık üretim yapmak ön plandadır. Bir başka deyişle, artık meyve bahçelerinden erken yaştan itibaren bol miktarda ve yüksek kaliteli ürün elde edilmesi amaçlanmaktadır. Bunu sağlayabilmek için badem bahçeleri verimli ve sulanabilen arazilere kurulmalıdır.


Badem sulaması için tekniğine uygun olarak hazırlanmış bir su havuzunun görünümü. Bu havuzda depolanan su büyük bir badem bahçesindeki damla sulama sistemi için kullanılmaktadır. Damla sulama sistemi hem kullanılan sudan hem de sulama işçiliğinden büyük ölçüde tasarruf sağlar.


Badem bahçelerine kurulan damla sulama sistemleriyle suda eriyebilen gübreler de verilebilir. Böylece fidanların daha hızlı ve sağlıklı bir şekilde büyümesi sağlanır.


Damla sulama ile sulanan 4 yaşındaki bir badem ağacının taç büyümesi (Masbovera çeşidi). Bu bahçenin toprak derinliği 3 metredir. Sulanan badem ağaçları daha erken yaşta ekonomik anlamda meyve verir.



3.BADEM TARIMINA UYGUN İKLİM KOŞULLARI


Bilindiği üzere, badem ağaçları kış sonlarına doğru havalar biraz ısınınca hemen çiçek açar. Fakat ülkemizde özellikle karasal iklime sahip yerlerde bu dönemdeki havalar kararsızdır; hava sıcaklığı aniden donma derecesine düştüğü takdirde yeni açmış olan badem çiçekleri soğuktan zarar görür. Bir başka deyişle, kış sonundaki ılık havalar bademi aldatır ! Bu yüzden belirli yörelerdeki badem ağaçlarından ancak 3-5 yılda bir ürün alınabilir ve belki de, bu nedenle ülkemizde bademe güvenilmez bir meyve türü gözü ile bakıla gelmiştir.

Halbuki, uygun iklimin seçilmesi ve geç çiçek açan çeşitlerin yetiştirilmesiyle badem tarımı başarılı bir şekilde yapılabilmektedir. ABD’de iklimi uygun bölgelerde bahçeler kurularak ve gerektiğinde dona karşı önlemler alınarak, Avrupa’da ise özellikle geç çiçeklenen çeşitler dikilerek her yıl oldukça kararlı bir şekilde ürün alınmaktadır.

Ülkemizin iklim koşulları coğrafik bölgelere göre büyük farklılık gösterir. Bu nedenle bahçe kurulacak yerin iklim koşullarının badem yetiştiriciliğine uygun olup olmadığının çok iyi bir şekilde incelenmesi gerekir. Aslında, badem bir sıcak ılıman iklim meyvesidir. Ülkemizde de geleneksel badem yetiştiriciliği Ege ve Akdeniz Bölgesinin erken ilkbaharda don riski az olan, sıcak yerlerinde yapılmaktadır. Karasal iklime sahip olan İç Anadolu Bölgesinin bir çok yerinde erken ilkbahardaki hava sıcaklıkları kararsız olduğundan badem çiçekleri çoğu yıllar donlardan zarar görür (aldanır). Geç çiçeklenen badem çeşitleri, herhangi bir yörede kendiliğinden yetişen badem ağaçlarından 10-14 gün daha geç çiçek açar. Geç çiçeklenen çeşitler özellikle kışları ılıman geçen yerlerde ilkbahar donlarından korunmak için çok avantajlıdır. Buna karşın, karasal iklime sahip olan yerlerde geç çiçeklenen çeşitlerin yetiştirilmesi de donlardan korunmak için yeterli olmayabilir.




Soldaki 'Ferragnes' ağacı, sağdaki 'Nonpareil' ağacından 12 gün sonra tam çiçeklenme aşamasına ulaşmıştır. Badem ağaçlarının erken donlardan zarar görmemesi için geç çiçeklenen çeşitler daha avantajlıdır. Geç çiçek açan çeşitlerin çiçeklenme süresi de uzundur. Bu durum badem ağaçlarının daha iyi tozlanmasına yol açar.


Geç çiçeklenen bazı çeşitler bol miktarda çiçek tomurcuğu oluşturur. Yukarıdaki şekilde, yurt dışında ıslah edilmiş olan ve ticari badem çeşitleri arasında en geç çiçek açan Felisia çeşidinin çiçek tomurcukları görülmektedir. Meyve kalitesi de iyi olan bu çeşit patentlidir.


Ülkemizde iklim, arazi büyüklüğü ve sulama olanakları açısından Güneydoğu Anadolu Bölgesinin bazı illeri badem yetiştiriciliği için büyük bir potansiyele sahip gözükmektedir.


Şanlıurfa'da 2005 yılında kurulmuş olan genç bir badem bahçesinin görünümü. Yeni kurulan bahçelerde ilk 4 yıl süresince yapılması gereken fidan terbiyesine (şekil budamasına) gereken önem verilmelidir. Zira, genç fidanların doğru bir şekilde terbiye edilmesi ağaçların verimini büyük ölçüde etkiler.



Güneydoğu Anadolu’da kurulan ticari badem bahçeleri meyve vermeye başlamıştır. Ancak, bölgedeki bazı bahçelere dikilen kalitesiz fidanlar tutmamış ya da gelişmemiştir. Bu nedenle rasgele fidan satın alınmamalıdır.


Modern bir badem bahçesi kurmuş olan Mahmut Bucak (Bozova), Ferragnes çeşidine tozlayıcı olarak Ferraduel çeşidini dikmiştir. Bu bilinçli yetiştirici badem bahçesini yer altından döşenen bir sistemle sulamaktadır.



Ticari badem bahçesi kurulması düşünülen bölgenin geçen 10 yıl süresince görülen ilkbahar don tarihleri ve donların görülme sıklığı ciddi bir şekilde etüt edilmelidir. Bunun için en yakın meteoroloji istasyonundan bilgiler alınmalı, yöredeki tarım kuruluşları ile ziraat fakültelerine danışılmalı, eğer varsa, o yörede uzun yıllardır meyve yetiştiren bilinçli kişilerin görüşlerine başvurulmalıdır. Eğer ilkbahar erken donlarının önemli sorun yaratacağı kanısına varılırsa, badem yetiştiriciliğinde ısrar edilmemelidir. Badem ağaçlarını ilkbahar donlarından korumak için bahçeleri ısıtma, havayı karıştırma ya da su püskürtme gibi çeşitli önlemler bulunmakla birlikte, bunları uygulamak güç ve pahalı olabilir. En iyisi, ilkbaharda don riski hiç olmayan veya çok az olan yerlerde geç çiçeklenen badem çeşitleriyle bahçe kurmaktır.


4. ÇEŞİT VE ANAÇ SEÇİMİ



Modern badem yetiştiriciliğinde seçilecek çeşitlerin

- geç çiçek açması

- kendiyle uyuşur olması (tozlayıcı çeşit gerektirmemesi)

- çift meyve oranının % 5’in altında olması ya da hiç olmaması

- bol ürün vermesi ve iç bademinin kaliteli olması

- önemli badem hastalıklarına karşı dayanıklı olması



gibi bazı özelliklere sahip olması istenir.



Yukarıdaki özelliklerin hepsini bir arada taşıyan mükemmel çeşit henüz bulunamamıştır. Bununla birlikte söz konusu özelliklerden bazılarına sahip olan çeşitler günümüzde ticari olarak başarılı bir şekilde yetiştirilmektedir.


Tarım ve Köyişleri Bakanlığının “meyve çeşit tescil listesinde” ülkemizde ıslah edilmiş olan badem çeşitleri ile bazı yabancı çeşitler yer almaktadır. Bahçelere dikilecek fidanlar mutlaka “sertifikalı” olmalıdır. Fidanların istenilen çeşitlerden olması (ismine doğru olması) için rasgele değil, bilinen kuruluşlardan ve güvenilir fidancılardan satın alınmasına dikkat edilmelidir. Tarım Kuruluşlarınca verilen fidan desteğinden yararlanabilmek için satın alınacak fidanların ülkemizde tescilli çeşitlerden ve sertifikalı olması koşulu vardır.


Badem çeşidi için önceden yapılmış bir tercih yoksa, mutlaka bahçe kurulacak yere en yakın tarım kuruluşunun veya ziraat fakültesinin ya da meyvecilik uzmanlarının görüşü alınmalıdır. Zira, ülkemizdeki iklim ve toprak koşulları bölgelere göre büyük farklılık gösterdiğinden üretim yapılacak bölgeye uygun çeşitlerin seçilmesi ve yetiştirilmesi büyük öneme sahiptir.


Tarım ve Köyişleri Bakanlığının tescil listesinde yer alan badem çeşitleri



Yerli çeşitler: Dokuzoğuz-I (104-1), Dokuzoğuz-II (120-1), Gülcan I (101-23), Gülcan II (300-1), 48-2, 48-3, 48-4, 48-5, 101-9, 101-13, 106-1.


Yabancı çeşitler: Ferragnes, Ferraduel,, Ferrastar, Nonpareil, Texas, Drake, Ne Plus Ultra, Peerless, Marcona, Tuono.


Son yıllarda, yukarıdaki tescil listesinin içinde bulunmayan bazı badem çeşitlerinin fidanları da ithal edilmeye başlanmıştır. Ancak, ithal çeşitlerin ülkemizdeki performansları hakkında yeterli araştırma ve deneyim bulunmamaktadır. Bazı ziraat fakülteleri ve tarımsal araştırma kuruluşları Anadolu'nun değişik iklim ve toprak koşullarında söz konusu badem çeşitlerini denemeye almışlardır. Gelecek yıllarda bu çeşitlerin ülkemiz koşullarına uygunluğu (adaptasyonu) hakkında bilimsel bulgular yayınlanacaktır.


Badem ağaçları ilkbaharda erkenden uyandığı için çiçekleri donlardan zarar görebilir ve ayrıca karşılıklı tozlanma sorunları nedeniyle az meyve tutabilir. Bu bakımdan yetiştirilecek badem çeşitlerinin özellikle “geç çiçeklenme” ve “kendine verimlilik” özelliklerini taşıması çok istenir. Kendine verimli badem çeşitlerinin ağaç başına ya da dekara veriminin daha yüksek olduğu da bildirilmektedir. Geç çiçeklenen bazı badem çeşitleri ülkemizde tescilli olup bunların fidanları sertifikalı olarak üretilmektedir; fakat hem geç çiçeklenen hem de kendine verimli olan çeşitler henüz ülkemizde tescilli değildir. Bu iki özelliği taşıyan çeşitler yurt dışında patentli olduğundan yerli fidanlıklar bunları sertifikalı olarak üretememektedir. Bu çeşitlerin de Tarım ve Köyişleri Bakanlığının tescil listesine alınması halinde ülkemizde badem üretimi daha kolay gelişebilecektir. Mevcut durumda, ülkemizde tescilli olan geç çiçeklenen badem çeşitleriyle karşılıklı tozlanmaya da önem verilerek çok verimli ticari bahçeler kurulmaya başlanmıştır.


Bazı ticari badem çeşitlerinin sert kabuklu meyvelerinin (üstteki sıra) ve iç bademlerinin (alttaki sıra) görünümü. Satın alacağınız fidanların çeşitleri mutlaka "ismine doğru" olmalıdır. Bahçeye dikilen fidanların hepsi tutmayabilir. Ancak dikilen fidanların normalden daha fazlasının tutmaması durumunda (% 5'den daha fazla) yitirilen fidanların ertesi dikim sezonunda "bedelsiz olarak" yenilenmesi için fidancılardan yazılı bir garanti istemek akıllıca bir davranış olur .





Badem çiçeklerinin tozlanmasını bal arıları sağlar. Arılar çiçek tozlarını çiçekten çiçeğe ve ağaçtan ağaca taşıyarak meyvelerin oluşması için gerekli olan döllenmeyi gerçekleştirir. Bu yüzden badem bahçeleri ister kendine verimli ister karşılıklı tozlanma gerektiren çeşitlerden kurulu olsun, iyi bir verim elde etmek için yeterli sayıda arı kovanı bulundurulması gerekir. tozlanma ile ilgili ayrıntılı bilgi almak için buraya tıklayınız



Badem ağaçlarının Bor kapsamı çiçeklerin meyve tutma oranını etkilemektedir. Ülkemizde yapılan bir araştırma sonucuna göre, sonbaharda hasattan sonra badem ağaçlarına 250 ppm Bor püskürtülmesiyle, ilkbaharda açan çiçeklerin meyve tutma oranı % 10 artmıştır


Sulu koşullarda yetişen dört yaşındaki bir badem ağacının çiçek dönemindeki görünümü (Ferraduel çeşidi). Badem ağaçlarında ne kadar çok çiçek tozlanırsa o kadar çok meyve elde edilir. İyi bir verim için açan çiçeklerin % 30'nun meyve tutması istenir.


Arılar badem çiçeklerinin sağlar. Çiçek tozları arıların vücuduna yapışır ve arılar çiçeğin içinde bal özü almak için uğraşırken çiçek tozları da dişi organla temas eder. Böylece meyve oluşması için zorunlu olan "tozlanma" ve arkasından da "döllenme" olayı gerçekleşir. Ticari badem bahçelerinde iyi bir tozlanma sağlanarak yeterli düzeyde meyve tutumu elde edebilmek için 4 dekara en az 1 adet arı kovanı yerleştirilmelidir.

Şeftali x badem melezi olan GF 677 anacı badem ağaçlarının daha iyi gelişmesine yol açar. Yukarıdaki şekilde solda badem anacına aşılı, sağda ise GF 677 anacına aşılı 3 yaşlı ağaçlar bir arada görülmektedir. Aynı yaşta olan bu ağaçlar (Ferraduel çeşidi) arasındaki gelişme farkı çok belirgindir


GF 677 anacı badem ağaçlarını daha erken yaşta meyveye yatırır. Şekildeki genç badem ağacının alt dallarında meyve oluşumuna dikkat ediniz. Badem fidanlarını terbiye ederken ana dalların seçimine büyük önem vermek gerekir

5.BADEMİN TEMEL YETİŞTİRİCİLİK İSTEKLERİ

Badem genellikle kanaatkar bir bitki olarak kabul edilir ve az bir bakım ile yetiştirilebileceği düşünülür. Ancak, ticari bir üretim yapılacağı zaman öteki meyve türlerinde olduğu gibi, badem bahçelerinde de çeşitli kültürel işlemlerin yapılması zorunludur. Dikilen fidanların terbiye edilmesi (şekil budaması yapılması), toprak ve yaprak analizlerine dayanarak besin elementlerinin verilmesi, sulanması, budanması ile hastalık ve zararlılarla savaşım programlarının yürütülmesi temel yetiştiricilik uygulamalarıdır


Kaliteli çeşitlerden fidan dikerek bahçe kurulması meyve yetiştiriciliğinin başlangıcıdır. Ancak, sadece fidan dikmekle bahçeden para kazanılacağı düşünülmemelidir. Önemli olan, fidan dikiminden sonra bahçenin bakım işlerinin doğru bir şekilde yapılmasıdır. İyi bir gelir elde etmek için ilerleyen yıllarda yukarıda sayılan kültürel işlemlerin tümünün bilinçli bir şekilde uygulanması gerekir.


Bahçe sahipleri bilimsel bir işkolu haline gelmiş olan meyve yetiştiriciliği için gerekli olan teknik bilgilere sahip olmalı, aksi halde teknik danışmanlık hizmeti almalıdırlar. Ülkemizde ticari badem üretimi hakkında yeterli deneyim olmadığı için meyve yetiştiricisinin veya yatırımcının bademin yetiştiriciliği ile ilgili bilgi eksikliklerini gidermesi çok önemlidir. Bunun için meyvecilik kitapları okunmalı, ilgili dokümanlar incelenmeli, örnek bahçeler gezilmeli ve meyvecilik uzmanlarının görüşlerine başvurulmalıdır.


Çiçek zınnı olarak adlandırılan bu zararlı bazı yıllar badem çiçeklerinin dişi organlarını yiyerek meyve tutumunun önemli oranda azalmasına yol açar.


Çiçek zınnı ile mücadele için ağaçlar çiçek açtığı zaman bahçeye içi su dolu kaplar konur. Zararlı bu kaplara düşerek suda boğulur.


Badem bahçelerinde zararlılarla mücadele için yeni teknikler vardır. Yukarıdaki şekilde badem iç kurdunun çıkış tarihini saptamak için denenen farklı renklerdeki yapışkan tuzaklar görülmektedir. Bu yöntemlerle zararlılara karşı daha az ilaç kullanarak daha etkin bir savaşım yapılmaktadır.


Uğur böcekleri bademdeki yaprak bitlerinin doğal düşmanıdır. Badem bahçelerinde ilaçlama yaparken uğur böceklerine zarar vermeyecek bir ilaçlama programı uygulamaya dikkat etmek gerekir. Bu sevimli böcekler bazı yıllar yaprak bitlerinin büyük bir bölümünü kimyasal ilaç kullanmaya gerek kalmayacak şekilde yok edebilir. Tarımsal ilaçlar mutlaka üzerindeki talimatlara göre ve çevreye zarar vermeyecek şekilde kullanılmalıdır.


6. TOPRAK HAZIRLIĞI, FİDAN TEMİNİ VE BAHÇE TESİSİ


Meyve bahçesi tesisi uzun vadeli bir yatırım olduğu için başlangıçta yapılacak bir hatanın daha sonradan giderilmesi oldukça güç, pahalı ve hatta bazen de olanaksız olabilir. Bu yüzden bahçe kurmak için acele davranılmamalıdır.


Ülkemizde meyve bahçesi tesisine çoğu zaman sonbahar veya kış aylarında aniden karar verilir ve hemen fidan aranmaya başlanır. Ancak, bu takdirde istenilen çeşitlerden kaliteli fidanların temini için gerçekten çok geç kalınmış olunur. Üstelik yeterli arazi etüdü ile toprak hazırlığı yapılmadan bahçe kurulduğu zaman gerek fidanların tutma başarısı gerekse meyve verimi ile ilgili ciddi sorunlar ortaya çıkabilir.


Bahçe kurmak için seçilen arazi bir yıl önceden meyvecilik tekniği açısından iyice incelenmelidir. Fidan siparişleri de bahçe tesisindenen az bir yıl önce yapılmalıdır;.böylece istenilen çeşitlerden birinci kalite fidanlar temin edilebilir. Fidan dikilecek arazide dikim mevsiminden önceki yaz sonuna kadar gerekli ön uygulamalar, drenaj ve toprak hazırlığı gibi işlemler tamamlanmalıdır. Sonbaharda havalar henüz iyi iken, yağışlar başlamadan önce mevcut dikim planına göre fidan çukurları açılmalı ve daha sonra fidanlar getirildiği zaman hemen dikilmelidir.


Badem fidanı saçak kökü çok az olan kaba bir kök sistemine sahiptir. Bu nedenle, özellikle fidanlıktaki yerinden söküldükten sonra satılıncaya kadar uzun süre beklemiş olan fidanların ve/veya ilkbaharda geç dikilen fidanların arazideki tutma başarısı son derece düşük olabilir. Bu yüzden fidanlar mümkünse söküldükten sonra fazla bekletilmeden, hava ve toprak koşulları uygun olduğunda hemen dikilmelidir. Badem fidanları geç sonbahar-erken kış döneminde dikilirse, ilkbaharda yapılan dikimlere göre hem arazide tutuma başarısı hem de ilk yıllardaki büyümesi açısından daha iyi sonuç verir.


Dikimden önce fidanların kök kanserine (Agrobacterium tumefaciens) karşı koruyucu bir önlem olarak ülkemizde de piyasaya sürülen “Nogall” gibi bazı biyolojik bakterisitlerle muamele edilmesi yararlı olacaktır. Dikilen fidanlara mutlaka can suyu verilmeli ve ilkbaharda uyanmadan önce ilk şekil terbiyesi yapılmalıdır.


Tekniğine uygun olarak kurulmuş olan bu genç badem bahçesi, yer altına döşenmiş olan özel borularla sulanmaktadır. Böylece, sulama suyundan büyük ölçüde tasarruf edilmekte ve toprak işleme daha kolay bir şekilde yapılmaktadır. Böyle modern badem bahçelerinin sayısının artmasıyla ülkemiz badem dış satımı yapabilir duruma gelecektir.

7.BADEM TARIMINDA VERİM


Hasat edilen bir badem meyvesinin dış kısmında (1) yeşil kabuk, bunun altında (2) sert kabuklu meyve, ve sert kabuklu meyvenin içinde de (3) yenilen iç badem bulunmaktadır.


Ülkemizdeki meyve yetiştiricileri genellikle bahçeleri veya çeşitleri karşılaştırmak için "ağaç başına" elde edilen verimi dikkate alırlar. Ancak bu takdirde, mevcut badem bahçelerinden elde edilen verimin yeşil kabuklu mu veya sert kabuklu mu ya da iç badem mi olduğu açık bir şekilde anlaşılamaz. Bu durum bir dekar bahçeden alınan meyve miktarı konusunda karışıklık yaratır. Modern badem tarımı yapan öteki ülkelerde ise çoğunlukla, "birim alandan" (bir dekardan veya bir hektardan) elde edilen iç badem miktarı verim kriteri olarak kullanılmaktadır. Çünkü, aslında tüketilen ve satış değeri yüksek olan ürün, bademin yenilen iç kısmıdır. Bademin sert kabuklu olarak pazarlanması giderek azalmaktadır.


Verim çağındaki sulanan bahçelerde bir dekardan çeşitlere bağlı olarak 2000 - 3000 kg arasında yeşil kabuklu yaş badem elde edilir. Bir dekardan elde edilecek iç badem miktarı ise, bu yeşil kabuklu badem ürününün % 6.6 -9.0’u kadardır. Halen dünya badem pazarına hakim olan Kaliforniya’da (ABD) sulanan bahçelerde bir dekardan 200 kg dolayında iç badem alınmaktadır. Ülkemizde çok az sayıda bulunan modern badem bahçelerinde de bu verime ulaşılmaktadır. Bazı kaynaklar dekara 300 kg iç badem verimi alınabildiğini bildirmekteyse de, ülkemizdeki mevcut yetiştirme tekniği ile şimdilik bu verim düzeyi ulaşılması güç bir hedef gibi görülmektedir. Bu nedenle ekonomik analizler yapılırken ağaçlar büyüdüğünde en iyi koşullarda bir dekardan en fazla 200 kg dolayında iç bademalınabileceğini hesaplamak daha gerçekçi olur.


Bademlerde iç randımanı, sert kabuklu meyveden elde edilen iç badem miktarını ifade eder [iç badem randımanı = [100 x iç badem ağırlığı (g) / sert kabuklu meyve ağırlığı (g)]. Badem çeşitlerinin iç badem randımanı, sert kabuk kalınlığına bağlı olarak değişir Sert kabuğu çok ince olan Nonpareil çeşidinde iç badem randımanı % 60-70 arasında iken, sert kabuğu orta kalın olan Ferragnes çeşidinde % 40 kadardır. Bu durumda, iç randımanı yüksek olan badem çeşitlerinin dekara iç badem veriminin daha fazla olacağı düşünülebilir. Ancak, iç badem randımanı daha düşük olan kabuğu orta kalın bademlerin ağaçları (Ferragnes gibi çeşitler) ince kabuklu çeşitlerin ağaçlarına göre daha verimlidir. Bu durum, bir dekardan elde edilen iç badem veriminin, yetiştirilen çeşitlerin “randıman ve verim” ilişkisine bağlı olarak dengelendiğini gösterir. Yani, randımanı farklı olan çeşitlerler kurulan değişik badem bahçelerinde dekara iç badem verimi aşağı yukarı aynı olup, 180-200 kg arasında değişir. Sulanmayan bahçelerde ise dekardan en fazla 60-70 kg dolayında iç badem alınabilir. Sulanan bahçelerdeki verimin sulanmayanlara göre en az iki, üç kat fazla olmasının yanı sıra, iç bademler de daha iri ve gösterişli olmaktadır.


'Nonpareil' gibi ince kabuklu badem çeşitleriyle kurulan bahçelerde kuşlar meyve kabuğunu kolayca delerek içini yiyebilir. Ayrıca, bunlarda sert kabuğu oluşturan iki parçanın bağlantı yeri yeterince sağlam olmadığından çoğu zaman iç bademler sert kabuk tarafından çepeçevre örtülmez. Bu yüzden bunların adi koşullarda kabuklu olarak saklanması sırasında bile iç bademlerinde böcek ve hastalık zararı görülebilir. Bununla birlikte ince kabuklu bademler elle kırılabildiğinden ülkemizde kabuklu olarak sevilerek tüketilmektedir.


Bazı yıllar çevrede yiyecek bulamayan kuşlar ağaçlardaki bademleri delerek içlerini yemektedir. Sert kabuğu ince olan çeşitlerde kuş zararına daha çok rastlanır (soldaki resim) ve bunlarda iç kurtlarının zararı da daha fazla olabilir (ortadaki resim). İnce kabuklu bademleri depoda saklamak için zararlılara karşı fümigasyon yapmak gerekir. Aksi halde iç bademler pazarlanamaz hale gelebilir (sağdaki resim) Buna karşın kabuğu sert olan bademler adi depolarda uzun süre zarar görmeden saklanabilir. Bu yüzden iç randımanı % 40 dolayında olan sert kabuklu bademleri yetiştirmek ülkemiz koşulları için daha avantajlı olabilir.

8.HASAT, KAVLATMA VE SERT KABUK KIRMA İŞLEMLERİNDE MEKANİZASYON


Badem yetiştiriciliğinde özelikle hasat sonrası işlemler önemli ölçüde işçilik gerektirir. Meyvelerin toplanması, yeşil kabukların ayrılması (kavlatma) ve sert kabuğun kırılarak yenilebilir iç bademin çıkarılması çok uğraştırıcıdır. Bu işlemler küçük badem bahçelerinde aile işgücü yardımıyla yapılabilirse de, 100 - 1000 dekar gibi ticari büyüklükteki bahçelerde mekanizasyondan yararlanmak gerekir. Sadece 10 dekarlık bir bahçeden toplanacak meyve sayısının yetiştirilen çeşitlere göre 1.250.000 - 2.500.000 adet arasında olduğu dikkate alınırsa, daha büyük ölçekli bahçelerde meyve hasadının, kavlatmanın ve sonunda iç badem çıkarılması gibi işlerin kiralık işgücü ile ekonomik bir şekilde yapılamayacağı kolayca anlaşılabilir.


Ülkemizde bademin sert kabukluf olarak (yenilen iç badem çıkarılmadan) pazarlanması çoğu kez ürünün gerçek piyasa değerinin oluşmamasına yol açmaktadır. Bu yüzden en iyisi, ticari bahçe sahibinin iç bademi kendisinin elde etmesi ve bu ürünü kendi markasıyla iç ve dış pazarlara rekabete açık fiyatlarla satışa sunmasıdır. İç bademi ekonomik bir şekilde üretebilmek için mekanizasyon mutlaka dikkate alınmalıdır.


Modern anlamda badem tarımına yeni yöneldiğimiz için hasat, kavlatma ve kırma için dünyada kullanılan modern ekipmanlar henüz ülkemizde mevcut değildir. Bu ekipmanlar yurt dışında on binlerce dolar değerindedir. Çeşitli girişimciler ülkemiz koşullarına uygun ekipmanların teminine ve yerli üretim için ucuza mal edilecek şekilde tasarımına çaba harcamaktadır.


Yurt dışından zeytin hasadı için ithal edilmiş olan akülü hasat makinaları ile badem hasadı da yapılabilmektedir. Bu makinalar fiyat ve işlev açısından çok uygun gözükmektedir. Küçük ve orta ölçekli bahçelerde yeterli sayıdaki hasat makinası ile meyveler çok daha çabuk ve ekonomik bir şekilde hasat edilebilir. Büyük bahçeler için daha komplike hasat ve toplama makinaları düşünülebilir (ağaçları gövdeden ya da dallardan sallayarak meyveleri düşüren ve vakumla toplayan hasat makinaları gibi).

Geleneksel olarak sırıklarla yapılan badem hasadı çiçek tomurcuklarına da zarar verdiğinden gelecek yıl daha az ürün alınmasına yol açar.


Meyveler ağaçların altına serilen branda, naylon vb. örtülere düşürülür. Farklı badem çeşitlerinin olgunlaşma zamanları da farklı olduğundan her çeşit için uygun olan hasat tarihi doğru bir şekilde saptanmalıdır. Geç yapılan hasatlarda iç badem kalitesi düşer.


Toplanan meyveler hemenkavlatma yerine taşınmalıdır.Kavlatma gecikirse bademlerde kurtlanma görülebilir.

El ile kumanda edilen ve aküyle çalışan bu hasat makinasının karbon-fiber alaşımlı tarakları çiçek gözlerine zarar vermeden meyveleri ağaçtan düşürmektedir. Bu makinanın teleskopik uzatma çubuğu sayesinde ağacın ulaşılması zor olan üst kısımlarındaki meyveler de merdivene gerek kalmaksızın kolayca hasat edilmektedir. Bu makina ile bir kişi bir saatte 5 adet büyükyetişkin badem ağacının meyvesini kolayca hasat edebilir.


Hasat makinasının yakından görünümü.Şekildeki hasat olgunluğuna gelmemiş meyveler bile deneme amacıyla kolayca hasatedilebilmiştir.



Balıkesirin Kepsut İlçesinde tarım makinaları üretimini yapan bir firma Badem in yeşil kabuğunu soyabilen bir makna imal etmiştir.



Kavlatılmış bademler sonbahar aylarında yığın yapmamak ve zaman zaman karıştırmak koşuluyla açık havada kolayca kurur. Eğer çevrede başka ürünler için kullanılan kurutma tesisleri varsa ve uygunsa onlardan da yararlanarak sert kabuklu bademleri hemen kurutmak olanaklı olabilir.


Kavlatılmış ve kurutulmuş olan sert kabuklu bademler depoda saklamaya çok uygundur. Sert kabuklu meyveler adi depolarda kolaylıkla aylarca saklanabilir ve istenilen fiyat yakalandığı zaman depodan çıkarılabilir. Depodan çıkarılan sert kabuklu bademler kırılıp iç bademler elde edilir. İç bademlerin sınıflandırılıp, kalitesine göre ambalajlanarak satılması güvenilir ve istikrarlı bir pazarlamaya yol açacaktır. İç bademi depoda saklamak olanaklı ise de, bunun için daha masraflı olan bazı koşulları sağlamak gereklidir.


Sert kabuklu meyveden iç bademin çıkarılması önemli bir iştir. Bir girişimci yurt dışındakilere göre daha düşük maliyetli bir badem kırmamakinası geliştirmiştir. Bu makina ile elde edilen iç bademler elekten de geçirilmektedir. Malatya’da da kayısı ve badem çekirdeğini kıran makinalar bulunmaktadır.


İri ve gösterişli iç bademler hem iç hem de dış piyasada daha yüksek fiyat bulmaktadır. Özellikle, mekanizasyon yoluyla el değmeden, sağlıklı koşullarda iç badem üreten yetiştiricilerimiz öteki ülkelerdeki badem yetiştiricileriyle ciddi bir şekilde rekabet etme olanağı bulacaklardır. Bu amaçla badem yetiştiricilerimiz ürettikleri meyveleri sert kabuklu olarak değil, iç badem olarak pazarlamaya çalışmalıdır.

Badem kırma makinasının görünümü. Makina ile sert kabuklu meyveler hızlı bir şekilde kırılıp iç bademler çıkarılır. Bahçe sahiplerinin kırma makinası satın alabilmeleri için kırılacak meyve miktarının fazla olması gerekir. Belki,küçük ve orta ölçekli badem üreticileri böyle bir kırma makinasınıortaklaşa satın alıp kullanmayı düşünebilirler


iç bademler elekten geçirilip sınıflandırılırsa, daha istikrarlı bir pazarlama olanağı doğacak ve üretici daha çok para kazanacaktır. Rekabet edebilmek için pazara kaliteli iç badem ürünü sunmak gerekir .


İri ve gösterişli iç bademler her zaman daha yüksek fiyatla satılır. Kaliteli badem üretimi için iyi çeşitlerden fidan dikmek kadar, sulama başta olmak üzere diğer kültürel uygulamalara da büyük önemi vermek gerekir.


9. SONUÇ


Ülkemizde üretilen iç bademlerin kalitesi düşük olduğundan yılda 2000 ton kadar iç badem ithal edilir duruma gelinmiştir. İç pazarın iri ve tatlı bademe olan sürekli talebi nedeniyle kaliteli iç bademlerin satış fiyatı çok yüksektir. Türkiye'nin uygun ekolojilerinde kurulacak olan modern bahçelerde pazarın talep ettiği nitelikte badem üretilebilir. Ülkemizde sevilerek tüketilen bir meyve olan bademin beslenme ve sağlık yönünden önemi de dünyada giderek daha iyi anlaşılmaktadır. Dünyanın iç bademe olan talebinin, uzakdoğu pazarının da devreye girmesiyle, her yıl yaklaşık % 15 oranında artış gösterdiği tahmin edilmektedir. Bu yüzden iç ve dış pazarın isteklerine ve dünyada geçerli rekabet koşullarına uygun iç badem üretimi iyi bir yatırım gibi gözükmektedir. Ülkemizdeki meyve yetiştiricilerinin modern badem yetiştiriciliğine ilişkin bilgi ve deneyimi yeterli değildir. Bu nedenle, ticari olarak badem üretmek isteyenlerin uyanık ve araştırıcı özellikte olması gerekir


Badem (prunus amygdalus) : Gülgillerden olan bir çeşit ağacın yemişi olan Badem’in meyveleri çağla halindeyken tüketilir. Badem olgunlaştıktan sonra sert bir kabukla kaplanır ve içi yenebilir. Badem’in hekimlikte kullanılan kısmı da bu iç kısımdır. 2 çeşitten oluşmaktadır;
- Acıbadem
- Tatlıbadem

Bademin faydaları : Badem, beden ve zihin yorgunluğunun giderilmesine yardımcı olur. Hamile kadınların daha dirençli olmasını sağlar. Badem süt ile beraber tüketildiğinde midenin daha kuvvetli olmasını sağlar ve aynı zamanda kabızlığı da giderir. Herhangi bir hastalıktan sonraki iyileşme dönemini kısaltır. Böbrek, mesane ve tenasül yollarında bulunan iltihapların giderilmesinde rol oynar. Baş ağrısı, böbrek ve karaciğer ağrılarının hafiflemesinde etkilidir. Akciğer hastalıkları, anjin, bronşit ve boğaz yanmasında iyileştirici bir görev üstlenir. Bademyağı kabızlığı giderir ve aynı zamanda egzama ve kaşıntıların neden olduğu rahatsızlıkları düşürür. Mesane ve böbrek taşlarının düşürülmesinde etkili olur ve kulak ağrılarını önler. Bademyağı, yumurta ile karıştırılıp basur memelerine sürülürse, bölgedeki ağrı ve yanmaları engeller.

10. KAYNAKLAR

Anonim, 2000. Kuru ve Sert Kabuklu Meyveler Dış Pazar Araştırması. İhracatı Geliştirme Etüd Merkezi, Ankara.
Assaf, R., 2000. Increasing yields and profitability of almond culture in Israel. NUCIS Newsletter 9:13-15.
Balcı, S., 2004. Sonbaharda yapraktan bor uygulamasının farklı badem çeşitlerinin meyve tutumu üzerine etkisi. Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Fen Bil. Ens. Yüksek Lisans Tezi, Kahramanmaraş.
Çağlar, S., Kaşka, N. ve Nikpeyma, Y., 2004. Kahramanmaraş’ta badem tarımının geliştirilmesi üzerine araştırmalar, TÜBİTAK-TARP-2165 Sonuç Raporu.
Çağlar, S., Kaşka, N., Yılmaz, K.U. and Balcı, S., 2005. Adaptation of some foreign almond cultivars in the ecological conditions of Kahramanmaras province in Turkey. XIII GREMPA Meeting on Almonds and Pistachios. Options Méditerranéennes, Serie A, Numéro 63, 107-111.
Dokuzoğuz, M. ve Gülcan, R., 1976. Badem Yetiştiriciliği ve Sorunları. TÜBİTAK Yayın No: 432, TOAG Seri no: 90.
Godini, A., 2002. Almond fruitfulness and role of self-fertility. Acta Hort. 591:191-203.
Güngör, M.K., Kaşka, N, Çağlar, S. ve Küden, A., 1995. Badem yetiştiriciliğinde saçak köklü çöğür ve fidan eldesi üzerinde araştırmalar. Türkiye II. Ulusal Bahçe Bitkileri Kongresi Cilt 1 (Meyve) 384-388.
Hendricks, L., 1999. California almonds: From import to industry leaders. Western Fruit Grower 119, 11: 40.
Kaşka, N. ve Özcan,Z., 2001. Şanlıurfa’da İspanyol ve Fransız Kökenli badem çeşitlerinin vegetatif büyüme, çiçeklenme ve meyve tutumlarının değerlendirilmesi. GAP II.Tarım Kongresi, Cilt: 1, 15-17.
Küden, A.B. ve Küden A., 2000. Badem Yetiştiriciliği. TÜBİTAK - TARP yayınları, 18s.
Micke, W.C., 1996. Almond Production Manual. University of California, Division of Agric. and Nat. Res., Publ. No.: 3364.
Socias i Company, R., Espada, J.L. ve Felipe A.J., 1994. The effect of orchard design on almond fruit set. HortTecnology 4(4):377-379.

Prof. Dr. Semih Çağlar - Ar. Gör. Zeynep Ağca
http://ciftci.ksu.edu.tr/badem




Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
back to top