Sayfalar

27 Eylül 2011 Salı

TİRTİCALE

TİRTİCALE

Yrd. Doç. Dr. S. Ahmet BAĞCI
Selçuk Ün. Sarayönü Meslek Yüksek Okulu


Hızlı bir şekilde artan dünya nüfusunun 2000 yılların başında 6 milyarın üstüne çıkacağı hesaplanmaktadır. Dünya nüfusundaki artışa paralel olarak gıda üretiminin de aynı oranda artırılması gerekmektedir. Ekilebilen arazilerin sınıra gelmiş olması, bilim adamlarını mevcut ürünlerle birim alandan daha fazla verim alabilmek yanında dünya tarımına, fakir topraklar da ve değişik çevre stresleri altında kabul edilebilir verim veren yeni bitki türlerinin kazandırılması yolunda çalışmalara yöneltmiştir. Bir "Buğday x Çavdar" melezi olan tritikale (X Triticosecale Wittmack) bu çalışmaların ilk ve başarılı ürünüdür. Bugün tritikale Avrupa (özellikle Polonya), Kanada, ABD ve CIMMYT-Meksika’da ki bilim adamlarının ortaklaşa sağlamış oldukları başarıdan doğan, bilim ve uygulamalı ıslahın bir sanat abidesidir. Bir ticari ürün olarak tritikalenin, bu kısa gelişme süresi içinde, agronomik karakterlerinde ve özelliklerinde önemli gelişmeler sağlanmıştır.

Bir buğday (Triticum spp. L) ve çavdar (Secale cereale L.) melezi olan tiritikale, bir amfidiploid tahıl türüdür. Tritikaleler önce primer ve sekonder olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Primer Tritikale Triticum x Secale melezinden, veya aynı Triticum x Secale türlerinden elde edilmiş tritikalelerin melezlenmesiyle elde edilir. Primer Tritikale ile kromozom sayısı farklı bir tritikale veya Triticum ve Secale'nin değişik cinslerinin melezlenmesiyle elde edilen tritikalelere de Sekonder Tritikale denir. Tritikale, melezlemede kullanılan ebeveynlerinin kromozom sayılarına bağlı olarak, tetraploid, heksaploid veya oktoploid tip olabilir. Tetroploid tritikaleler (2n = 28) AARR, DDRR veya A, B, D ve R genomlarının karışımı olabilir. Tetroploid tritikalelerin agronomik özellikleri henüz belirlenmiş değildir. Bu gün yaygın olarak kullanılan tritikaleler hekzoploid (2n = 42 ) formda olanlardır. Hekzaploid tritikalelerin klasik genomu AABBRR’dir. Bununla beraber, ekmeklik buğday ve oktoploid tritikalelerin kullanılmasıyla, bir kromozom veya kromozom segmenti farklı olan "substitute" heksaploid tritikaleler (AABBDR) geliştirilmiştir. Oktoploid tritikaleler (2n = 56) ekmeklik buğday ve çavdar melezidir ve genomu AABBDDRR’ dir. Oktoploid tritikaleler yaygın olmamasına rağmen hekzaploid tritikalelerin elde edilmesinde önemlidir.

Hekzaploid tritikaleler, oktaploid formlara göre daha stabil ve fertil, daha cüsseli ve potansiyellidir. Ayrıca hekzaploid formların unları yumuşak buğday unları ile benzer özellikler gösterir. Bu özelliklerden dolayı hekzaploid formlar üzerinde daha fazla çalışılmıştır.
Bugünün başarılı tritikale tipleri, makarnalık buğday ve çavdar melezinden elde edilen sekonder amfidiploidlerdir. Tritikalenin yüksek verimliliği ve kısmen kurak bölgelere adaptasyonu A ve B genomları ile makarnalık buğdaydan, düşük verim fakat ekstrem soğuk, kuraklık, asitli topraklara adaptasyonu ve farklı coğrafik iklimlere de yetiştirilebilme özelliği R genomu ile çavdardan gelmektedir. Son 25 yıldır dünyada yapılan tritikale tarımı, tritikalenin buğdayın verim potansiyeline ve çavdarın dayanıklılığına sahip olduğunu göstermektedir. Kısaca, tritikale ebeveynlerinin yetişebildiği tüm çevrelerde başarı ile yetiştirilmektedir. Marjinal alanlarda yetiştirilen buğdayın verimi tritikaleye kıyasla daha düşük olurken, optimum yetiştirme ortamlarında tritikalenin verim potansiyeli aynı şartlardaki buğdayın verim potansiyeline erişmiştir.

Ekim Alanı ve Üretimi
Yeni bir tür olan tritikale dünyada giderek artan bir ekim alanına sahiptir. Ekim alanı ve üretim miktarları bir çok ülkede henüz resmi istatistiklere girmemiş olasına rağmen, bugün büyük bir kısmı gelişmiş ülkelerde olmak üzere, 2,9 milyon hektardan fazla bir alanda tritikale ekimi yapılmaktadır (Tablo 1). Özellikle Polonya ve eski SSCB gibi problemli topraklara sahip olan ülkelerde tritikale geniş bir ekiliş alanına sahiptir. Dünya da ki toplam tritikale ekim alanının %80’i kışlık, yüzde 20’si ise yazlık olarak ekilmektedir.

Verim ve Adaptasyon
İlk yıllarıyla kıyaslandığı zaman tritikalede önemli gelişmelerin sağlandığı görülmektedir. Kışlık ve yazlık tritikalelerin genetik olarak verim potansiyellerinin artırılmasında önemli gelişmeler kaydedilmiştir. İlk yıllarda tritikalenin önemli problemlerinden olan hastalıklara hassasiyet, uzun bitki boyu, başak kısırlığı, düşük hektolitre ağırlığı, kışa hassasiyet ve geç olgunlaşma gibi önemli agronomik karakterler olumlu yönde geliştirilmiştir. Milletlerarası Mısır ve Buğday Geliştirme Merkezi (CIMMYT)’ndeki optimum şartlarda dane verimi 1968’de 2,5 ton/ha iken 1991 yılında 9,7 ton/ha yükselmiştir. 1980 ve 1990’lı yıllar arasında tritikale dane verimi %17 oranında, hektolitre ağırlığı yüzde 12 oranında yükselmiş ve ortalama bitki boyu 140 cm’den 125 cm ( yüzde 11)’e düşmüştür.
Tritikale canlı ve cansız stres şartlarına karşı buğday ve arpadan daha fazla dayanıklıdır. Marjinal alanlar (asitli veya alkali topraklar), iz elementler noksanlığı (bakır, çinko ve magnezyum) veya iz element fazlalığı (bor) ve kuraklık stresi için ıslah çalışmaları, dünyadaki bir çok yazlık ve kışlık tritikale geliştirme programlarının ana konularını oluşturmaktadır. Konya bölgesinde verimi sınırlayan önemli faktörlerden biri olan topraktaki Zn eksikliğinden tritikale, buğday, arpa ve yulafa göre daha az etkilendiği bildirilmiştir (Bağcı, 2000). Yapılan bir çalışmada Zn Dayanıklılık İndeksi çavdar, arpa, ekmeklik buğday, makarnalık buğday ve yulaf için sırasıyla %85, 65, 58, 38 ve 35 iken bu değer tritikale için 75 olmuştur (Tablo 2; ). Yine Konya Bahri Dağdaş Milletlerarası Kışlık Hububat Araştırma Merkezinde farklı tahıl türlerine ait çeşitlerle yapılan bir Zn etkinlik çalışmasında, kullanılan tritikale çeşit ve hatları (Presto ve BDMT-19) çavdar çeşidinden (Aslım-95) sonra en yüksek Çinko Dayanıklılık İndeksini vermişlerdir (Tablo 3;).

Tritikale ekim alanlarının artmasıyla buğday ve çavdar hastalık ve zararlıları tritikale üzerinde potansiyel bir epidemi problemi olarak kabul edilmektedir (Singh and Saari, 1991). Tritikale pas (Puccinia spp.), Septoria tritici, rastık (Ustilago spp., Urocystis spp.), sürme (Tilletia spp., Neovossia spp.), külleme (Erysiphe graminis), göçerten (Gaeumannomyces graminis), kök çürüklüğü, tahıl kist nematodu (Heterodera avenae), Rus buğday afidi (Diuraphis noxia), arpa sarı cücelik virüsü, buğday mozaik virüsü ve arpa çizgili mozaik virüs hastalık ve zararlılarına karşı dayanıklı olduğu bildirilmiştir. Dayanıklılığı yetersiz görüldüğü Fusarium spp., Septoria nodorum, Helminthosporum spp., göz lekesi (Cercosporella herpotrichoides), ve baktariyel hastalıklara (Xanthomonas spp. ve Pseudomonas spp.) karşı dayanıklılığın geliştirilmesi dayanıklılık ıslahının önceliklerini oluşturmaktadır. Tritikalenin Ergot hastalığına karşı dayanıklılığı çavdardan daha fazladır ve bu zaman içinde tritikledeki üretkenliğin artmasıyla daha da artmıştır). Yapılan bir çalışmada, Konya bölgesinde en yaygın kök ve kök boğazı çürüklüğü etmenleri olan Fusarium culmorum, Drechslera sorokiniana, Fusarium moniliforme ve Rhizoctonia cerealis’e karşı tritikale çeşidinin,Tatlıcak 97, aynı denemde kullanılan buğday ve arpa çeşitlerinden daha dayanıklı olduğu belirtilmiştir (Tablo 4;).

Kullanım Alanları
Dünyada 2.9 milyon ha dan fazla alanda tritikale üretilmekte ve bu üretimin büyük bir kısmı hayvan yemi olarak kullanılmaktadır. Tritikale üretiminin çoğu dane yemi, ot veya iki amaçlı (ot + dane) olarak büyükbaş ve küçükbaşların özellikle kanatlıların beslenmesinde kullanılmaktadır. Tritikale rasyonlarda diğer dane tahılların ikamesinde veya özelliklede protein kaynağı olarak diğer tahıllarla ikame edilebilmektedir. Hayvan besleme açısından Tatlıcak-97 tritikale çeşidinin dane analiz değerleri, iki arpa çeşidinin, Tokak-157/37 ve Karatay-97, analiz değerlerinden farklı değildir (Tablo 5). Tritikalenin yemlik değeri mısır, buğday, arpa, çavdar ve sorguma eşit veya daha iyidir. Tritikalenin mısırın yerine ikame edildiği rasyonlarda tritikale oranının artması yumurta verimini olumlu yönde etkilediği ve en yüksek yumurta veriminin %40 oranında mısır yerine tritikale kullanılmasıyla edildiği bildirilmiştir (Tablo 6;). Tritikalenin temelini teşkil ettiği bazı hayvan rasyonlarında, iyi sonuçlar alınamamıştır. Bu sonucun muhtemelen çavdardan aktarılan anti besin faktörlerinin varlığından kaynaklanabileceğini ve beslenme rasyonlarında tritikale kullanıldığı zaman bazı tedbirlerin alınması gerektiği belirtilmektedir. Bunda kullanılan genotiplerin etkili olduğu, her genotipte buna benzer problemlerin görülmeyebileceği düşünülmektedir. Yazlık, alternatif ve kışlık tritikalelerin otlatma, ot, ot + dane ve silaj olarak kullanılmaları gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde giderek artmaktadır.

Tritikalenin ilk yıllarda öğütme ve pişirme özelliklerinin düşük olmasından dolayı insan gıdası olarak kullanılması sınırlı olmuştur. Son yıllarda sağlanan gelişmeler ile tritikale insan gıdalarının üretiminde tek başına kullanılabildiği gibi özellikle kaliteli buğday unu ile değişik oranlarda karıştırılarak pasta, bisküvi, ekmek ve makarna yapımında kullanılabilmektedir (Tablo 7). Genel olarak tritikale unu yumuşak buğday ununun kullanıldığı pasta, kek, erişte ve tortilla yapımına uygundur. Tritikalenin (Tatlıcak-97) Gerek-79 ekmeklik buğday çeşidi yerine Bezostaya-1 ekmeklik buğday çeşidi ile yapılan 1:1 oranında paçal yapılmasıyla; ham protein miktarı, ham kül miktarı, amilaz aktivitesi, Zeleny sedimantasyon değeri, alveogram mukavemeti (P), enerjisi (W) ve ekmek içi gözenek emsali artmış, glüten indeks değeri ise düşmüştür (Tablo 8;). Düşük glüten miktarı, düşük glüten kalitesi ve yüksek miktardaki a-amilaz aktivitesi tritikalenin ekmeklik kalitesini düşürmektedir. Tritikale unun tek başına ekmek sanayinde kullanılmasında en büyük problem olan yüksek a-amilaz aktivitesi malt ve maya yapımı için uygundur. Tritikale genelde daha yüksek malt kaybına fakat yüksek malt ekstraktı, yüksek diastik gücü ve yüksek a-b amilaz aktivitesine sahiptir.

Tritikalenin insan gıdası ve hayvan yemi olarak taşıdığı potansiyeli geliştirerek, bölge ve ülkemize adaptasyonunu sağlamak amacıyla B.D.MİKHAM bünyesinde 1988-89 yılında tritikale çalışmaları başlatılmıştır. Bu program dahilinde tritikale hatları, verim ve diğer özellikler bakımından test edilmektedir (Tablo 9). Tritikale çeşit geliştirme çalışmaları çerçevesinde Tatlıcak-97 adıyla ülkemizin ilk fakültatif tritikale çeşidi 1997 yılında tescil ettirilmiştir. Ülkemiz için henüz yeni bir tür olmasıyla beraber ülkemizin çok farklı bölgelerindeki çiftçilerimiz tarafından kabul görmüş ve hızlı bir şekilde yayılmaktadır. B.D.MİKHAM'da her yıl 100 tondan fazla Tatlıcak-97 tohumluğu üretilmek ve satılmaktadır. Trakya'dan Doğu Anadolu'ya kadar bütün bölgelerimizde ekilmekte, un ve yem sanayinde giderek artan miktarlarda kullanılmaktadır. Ayrıca Trakya ve Ege bölgesi çiftçilerimizde tritikaleyi karışım veya tek başına silaj yapımında kullanmaktadırlar.

Triticale mi? Yoksa TRİTİKALE mi? Veya MELEZ mi?


Dünya da yeni bir bitki olan tritikale, ülkemiz için ise çok daha yenidir. 1940 yıllarında Dr. Osman Tosun tarafından yurdumuzda başlatılan ilk tritikale çalışmalarını, 1974 yılında Dr. İbrahim Demir'in yaptığı çalışmalar takip etmiştir. Hal böyle olunca veya ülkemize dışarıdan ithal bir şey geldiğinde tabii olarak ona kendi dilimizde kullanabileceğimiz bir isim bulunması gerekmektedir. Ülkemize yeni gelmiş, ithal edilmiş her hangi bir şey için, isim bulmada en kolaycı yol, hali hazırda dünyada özelliklede İngilizce'de (birazda modaya uyarak) kullanıldığı şekilde maalesef Türkçe'mizde kullanılmasıdır. Bundan dolayı bu bitkinin önce İngilizce'sine bir bakalım. Nedir bu bitkinin İngilizce'si; "Triticale". Bu bitkinin latincesi (tüm bitkilerin adlandırılmasında kullanılan ortak dil) ise "X Triticosecale Wittmack" dır. Yani öne sürüldüğü gibi "Triticale" bu bitkinin latincesi, ilmi adı değil, ebeveynlerinin latince isimlerinden türetilmiş İngilizce de ki yazılışıdır. Eğer biz bu bitki için İngilizce yazılışı olan Triticale'yi kullanacaksak bu Triticale mi yoksa TRİTİKALE mi olmalıdır diye tartışabiliriz. Eğer yanılmıyorsam İngilizce kelimeler Türkçe'mizde okunduğu şekilde yazılır ve okunması gerekir. Bundan dolayı dilimizde bu bitki için İngilizce ismi kullanılacaksa, bu Triticale değil TRİTİKALE olmalıdır. Yok eğer biz buna kendi dilimize uygun bir isim vereceksek bu konuda çalışan kişiler ile Dil konusunda ilgili şahıslar beraberce karar vermelidirler. Bu konuda ben ve arkadaşlarımın yapmış olduğumuz birkaç denemeyi aktarmak istiyorum. 1994 yılının başlarında, o zaman daha çeşit olarak tescil olmamış daha sonra 1997 yılında ülkemizde ilk tritikale çeşidi olarak tescil ettirilen Tatlıcak-97 çeşidinden, Konya Buğday Pazarına (Şimdi Konya Ticaret Borsası) bir miktar örnek göndermiştik. Ne fiyat vereceklerini ve ne diyeceklerini öğrenmek için. Borsadakiler önce buğday sanmışlar fakat kendilerine bunun Çavdar x Buğday melezi olduğu söylendiğinde, biraz da danenin kırışıklığından dolayı, TIRTIK demişlerdi. O zaman, biz bu ismin agronomik özellikleri son derece iyi olan bu bitki türü için biraz zayıf kalacağını düşündük. Daha sonra biz, arkadaşlarımızla, birkaç isim bulabilir miyiz diye ve İngilizce ismin türediği Triticum X Secale'den de yola çıkarak, (Buğday X Çavdar) BUDAR, BUÇAV v.b. isimler türettik. Fakat bunlar biraz zorlama isimlerdi ve tutmayacaktı. Tritikale, zaman içinde, köylü ve çiftçilerimiz arasında ise daha farklı isimlerle anılmaya başlandı. Amerikan çavdarı, Rus çavdarı, Çavdar Buğdayı ve MELEZ gibi. İlk ikisinin yanlış olduğunu çiftçilerimize anlatıyoruz. Son ikisi ise hem dilimize hem de tritikalenin tabiatına uygun ve çiftçilerimiz tarafından da kabul görmüş isimler. Bu sebeplerden dolayı, ülkemizde hızlı bir şekilde yayılan ve şu anda dilimizde farklı isimlerle adlandırılan bu yeni tahıl türü için, Türkçe telaffuz kuralına uygun TRİTİKALE veya çiftçimize ve de dilimize daha uygun olan Çavdar Buğdayı ve özelliklede MELEZ isimlerinden birisinin kullanılmasının daha uygun olacağını düşünmekteyim.

KAYNAKÇA

1) Aktaş,H. Kınacı, E., Yıldırım, A.F., Sayın, L., Kural, A. Konya Yövresinde Hububatta sorun Olan Kök ve Kökboğazı Çürüklüğü Etmenlerinin Saptanması ve Çözüm Yollarının Araştırılması. TOGTAG-1254 No’lu Proje, Kasım 1997, Ankara.
2) Azman, M.A., Çoşkun, B., Tekik, H. ve Aral, S. Tritikalenin yumurta tavuğu rasyonlarında kullanılabilirliği Hayvancılık Araştırma Dergisi. 7.1:11-14.
3) Bağcı,S.A. ve Ekiz,H. 1993. Tritikale’nin insan ve hayvan beslenmesindeki önemi Konya’da Hububat Tarımının Sorunları ve Çözüm Yolları Sempozyumu. Sayfa 135-151 12-14 Mayıs 1993. Konya.
4) Bağcı,S.A. 2000. Konya şartlarında çinko uygulamasının farklı tahıl türlerinde verim ve verim unsurları ve kalite üzerine etkileri. Selçuk Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Konya.
5) Belnid,A. 1994. Nutritive and Economic value of triticale as afeed grain for poultry CIMMYT Economics Working Paper. 94-01. CIMMYT. Mexico. D.F.
6) Ekiz,H., Bagei,S.A.,Kiral,A.Ş. Eker,S., Gültekin,L., Alkan,A., and Çakmak, L. 1998. Effects of zinc fertilization and irrigation on grain and zinc concentration of various cereats grown in zinc-deficient calcareous soils Journal of Plant Nutrition, 21 (10), 1225- 2256.
7) Elgün,A., Türker,S. ve Bağcı, S.A. 1996. Paçal yapısında tritikalenin yumuşak buğday yerine Kullanılması Un Mamülleri Dünyası, 4-10.
8) Pfeiffer, W.H.1992. Triticale improvoment strategies at CIMMYT: Exploiting adapitive patterns and end-use orientatiron. In: Proceedings, 7 th Regional Wheat Workshop fer Eastrn. Central and Southern Africa.
9) Pomeranz, V., Barkhard,B., and Moon, L.C. 1970. Triticale in malting and brewing Soç.Brew.Chem.Proc.
10) Singh,R.P., and Sari,E.E. 1991. Biotic stresses in triticale. In: Procedings of the International Triticale Symposium. CIMMYT, Mexico, DF.
11) Torun,B.,Çakmak,Ö.,Özbek,H. ve Çakmak,İ. 1998. Çinko eksikliği koşullarında yetiştirilen değişik tahıl türlerinin ve çeşitlerinin çinko eksikliğine karşı duyarlılığın belirlenmesi. Sayfa 363-369. I.Ulusal Çinko Kongresi. 12-16 Mayıs 1997. Eskişehir.
12) Varaughese G.,Pfeiffer, Wall., and Peua, R.J. 1996. Triticale A.successful alternative cop. Reprinted from Cereal Foods World July 1996. vol, 41, Nos. 6 -7.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder