4 Aralık 2010 Cumartesi

Buğday



Buğday Nedir?

Buğday (Triticum), Buğdaygiller (Poaceae) ailesinden bütün dünyada ıslahı yapılmış tek yıllık otsu bir bitkidir. Karasal iklimi tercih eder. Mısır ile birlikte dünya çapında ikinci en fazla ekimi yapılan tahıldır. Bunları Pirinç takip eder. Buğday; Un, yem üretilmesinde kullanılan temel bir besin Maddesidir. Kabuğu ayrılabileceği gibi kabuğu ile de öğütülebilir. Buğday aynı zamanda çiftlik hayvanları için bir yem maddesi olarak da yetiştirilmektedir. Hasattan sonra atık ürün olarak saman balyası çıkar.

Ülkemizde en çok İç Anadolu bölgesinde yetişmektedir. Bu nedenle bölge "Türkiye'nin Buğday Ambarı" olarak da anılmaktadır.

Buğdaygiller ailesinden, başak biçiminde çiçeklenen, tohumları genelde insan gıdası olarak kullanılan, yapısında bulunan nişasta tabiatında olmayan Polisakkaritler nedeniyle kanatlı rasyonlarında sınırlı kullanılan bir yıllık otsu bitki.

Buğdaygiller (Gramineae, Poaceae) familyasından, çiçeklenmesi başak şeklinde, tohumları kullanılan, ülkemizde geniş bir alanda kültürü yapılan, bir yıllık otsu bitki.

BUĞDAY

İnsanların beslenmesinde buğday en temel gıda maddelerinden birisidir. Buğday Ekmeğin esas maddesidir. Un haline getirilerek Ekmek ve diğer Unlu gıdalarda kullanıldığı gibi tane halinde bulgur olarak da gıda sektöründe yerini almaktadır.

Buğdayın Orijini :

Buğdayın orijini kesin bilinmemekle beraber, eldeki bazı delillere dayanarak Anadolu’nun kurak yaylaları Buğdayın vatanı olarak gösterilmektedir. Halen buğdayın yabani çeşitleri Suriye, Filistin ve Anadolu’nun bazı bölgelerinde yetişmektedir.

Kesin olarak buğdayın ne zaman nerede ve kimler tarafından kültüre alındığı, yani ekilip biçilmeye başlandığı bilinmemektedir. Kesinlikle bilinen şey Akdeniz ülkelerinin geçmiş tarihlerinde buğdayın halk beslenmesinde önemli rol oynadığıdır.

Özellikle Arpanın halk beslenmesinde Buğdaya nazaran çok daha önce kullanılmaya başlandığı iddia edilmektedir.

Buğdayın Sınıflandırılması :
Buğdaylar genel olarak Botanik yapıya göre 3 grup altında sınıflandırılmaktadır.

Makarnalık Buğday (Triticum Durum)
Ekmeklik Buğday (Triticum Aestivum)
Topbaş veya Bisküvilik Buğday (Triticum Compactum)
Buğday piyasasında daha ziyade Buğdaylar diğer karakterlerine göre sınıflandırılmaktadırlar. Örneğin ;

Tane sertliğine göre : Sert Buğday - Yumuşak Buğday
Tane rengine göre : Kırmızı Buğday - Beyaz Buğday
Ekilişlerine göre : Yazlık Buğday - Kışlık Buğday
Ülkemizde Buğday Üretimi :
Buğdayın yetişme şartlarına uygun olan yurdumuzun her yöresinde buğday ekilmektedir ve ekiliş ve istihsal yönünden birinci planda yer almaktadır. Ülkemizde tarla ziraatına ayrılan ekili alanların % 83’ünü buğday alanı kaplar. Ortalama üretilen buğday miktarı ise 18 milyon tonun üzerindedir.

Buğdayın Dış Görünüşü :
A ) Renk :
Buğday tanesi beyaz, açık sarı, sarı kırmızı, Kehribar ve esmer olmak üzere muhtelif renklerde olur. Tane rengi dış kabuktan değil tohum kabuğundan ileri gelir. Tanede renk çok önemli olmaktadır. Amerika’da buğdayların sınıflarına ve derecelerine ayrılmasında renk ölçü ve sınıf özelliği olarak ele alınmaktadır. Tanenin rengi buğday çeşidini belirtmesi ve depolanmış buğdayın sıhhati hakkında fikir vermesi bakımından da önemli bulunmaktadır. Makarnalık buğdayların rengi koyu esmer, kehribar olduğu halde, ekmeklik buğdaylar daha ziyade beyaz, sarı gibi açık renkli olurlar.

B ) Şekil :
Buğday tanesi uzunca veya toparlak, yuvarlak şekillerde ve çeşidine göre farklı iriliktedir. Tanenin uzunluğu 3–5 milimetre veya 5–8 milimetre, genişliği 1.5–2.5 veya 2.5–4 milimetre arasındadır. Tanenin ön tarafında boydan boya uzanan karın çizgisi denilen yarıkla tane ikiye ayrılmış gibidir. Sırt kısmı ise biraz kamburcadır. Tanenin alt ucunda Rüşeym-Embriyo, üst tarafında sakalcıklar vardır. Tane şekli çeşide göre değişmektedir. Makarnalık buğdaylar iri ve uzun, ekmeklikler daha ufak ve toparlakçadır.

C ) Tane Yapısı :
Buğday Tanesinin Yapısı

Buğday tanesi esas olarak üç kısma ayrılır.
a – Kabuk (Perikarp-Kepek) Ortalama tanenin % 12’sini teşkil eder.
b – Rüşeym (Embriyo–cücük) Ortalama tanenin % 3’ünü teşkil eder.
c – Tane içi (Endosperm-unlu kısım) Ortalama tanenin % 85’ini teşkil eder.

Bu üç kısım yapı ve vazife itibariyle birbirinden farklıdır:

a ) Kabuk (Perikarp–kepek) :
Kabuk taneyi dıştan saran koruyucu tabakadır. Bu kısım dıştan içe doğru üç tabaka halindedir. Bunların altında Aleuron tabakası vardır. Aleuron tabakası ile kabuk kısmı öğütmede kepek olarak ayrılır.

Kabuğun en dışta gözle görülen kısmını epidermis hücreleri meydana getirir. Bu hücrelerin dış zarlarında kutin ve lignin maddeleri vardır. Hücre içi ise balmumuna benzeyen madde ile doludur. Bu balmumu maddesi Su ve mikropları tane içine geçirmez.

Epidermis altında bulunan ikinci tabaka tohum kabuğu (testa) tabakasıdır. İki kat esmer renkli hücrelerden meydana gelmiştir.

Üçüncü tabaka Aleuron tabakasıdır. Enzim ve vitaminlerle buğdayın karakteristik rengini veren renk maddeleri de bu hücrelerin içindedir.

b ) Rüşeym (Embriyo-cücük) :
Buğday tanesinin ikinci kısmı Rüşeym’dir. Tanenin alt köşesinde yerleşmiştir. İçerisinde yeni çıkacak Bitkinin bütün parçaları vardır ve tanenin hayatiyetini temin eden Canlı bir kısmıdır.

c ) Tane İçi (Endosperm-Unlu kısım) :
Buğday tanesinin üçüncü ve bizim için en önemli kısmı endospermdir. Bu kısımda bulunan hücrelerde nişasta ve Azotlu maddeler birbirine kenetlenmiş halde bulunur.

Buğday tanesinde insan gıdası olarak istifade edilen un Endosperm (tane içi) den elde edilir. Kabuk ve Ruşeym kısmı un vermez. Bunlar kepekte kalır.

Buğday Tanesinin Bileşimi :
Buğday tanesinde sudan ayrı olarak karbonhidratlar, Protein, yağ, selüloz, madeni maddeler, enzim ve vitaminler vardır. Bu maddelerin buğday tanesindeki miktarları, çeşide ve yetiştiği bölgeye göre değişmektedir. Ortalama olarak bu maddelerin miktarları şöyledir.

Su 12,0
Karbonhidrat 70,0
Protein 12,0
Yağlar 2,0
Selüloz 2,2
Kül (Madensel Maddeler) 1,8
TOPLAM: 100

Su :
Buğdayın yetiştiği bölgeye göre tanedeki su miktarı da değişmektedir. Kurak yörede yetişen Buğdaylarda su miktarı az, fazla yağışlı rutubetli yerlerde yetişen buğdayların su miktarları da fazla olur. Hasat zamanı ile buğdayın olgunluk devresindeki rutubet miktarı da tanedeki su nispetine tesir eder. Buna mukabil buğday çeşitlerinin su nispetine önemli tesiri yoktur. Daha çok yetiştiği bölgenin tesiri bulunmaktadır. Yapılan araştırmalara göre memleketimiz buğday çeşitlerinin ortalama % 10 nispetinde su ihtiva ettiği görülmüştür.

Karbonhidratlar :
Buğdayda bulunan karbonhidratların ekseriyetini nişasta teşkil eder. Buğday nişastası yuvarlak hücreler halindedir. Tane içerisindeki nişasta proteinli maddelerle sıkı sıkıya sarılmış bir vaziyettedir. Bununla beraber Mekanik yollarla, mesela yıkama ile proteinli maddelerden ayrılır.

Proteinler :
Buğdaylarda Protein miktarı ortalama olarak %6 ile %20 arasında değişmektedir. Bu kadar geniş bir marj buğday çeşitlerinin ve yetiştiği Toprak, iklim şartları gibi faktörlerin değişik olmasından ileri gelmektedir.

Genellikle tanenin süt olum devresinde bol yağış olması, protein miktarını azaltmakta, aksine bu devrenin kurak geçmesi tanenin protein bakımından zenginleşmesine neden olmaktadır.

Yetiştiği toprağın yüksek derecede azotlu gübre ile gübrelenmesi de tanenin protein nispetini yükseltmektedir. Genel olarak ekmeklik buğdayların protein nispetinin % 12’den az olmaması istenir.

Madensel Maddeler – Kül :
Buğday tanesinde bulunan madensel maddelere kül adı verilmektedir. Tane kül nispeti topraktan alınan gıda maddeleri ile alakalı olduğu gibi çeşide göre de değişmektedir. Umumiyetle makarnalık buğdaylarda kül nispeti diğer çeşit Buğdaylara nazaran daha fazladır. Memleketimiz buğdaylarında ortalama olarak kül nispeti % 1.6 civarındadır.

Buğday tanesinde yukarıda izah edilen maddelerden başka yağlar, selüloz ve vitaminlerle Enzimler de bulunmaktadır.

Ülkemizde Yetişen Buğday Çeşitleri :
Türkiye’de yetiştirilen buğdaylar tür ve çeşit olarak çok farklıdır. Bir zamanlar "durum" nev’i ve çeşitleri fazla yetiştirildiği halde son 50 yılda daha ziyade ekmeklik çeşitlerin üretilmesi artış göstermiştir. Bununla beraber durum ve yumuşak buğdayların yetiştiği bölgeler tabiat şartlarının tesiriyle pek fazla değişmemiştir.

A – Ekmeklik buğdaylar :
Memleketimizde yetişen ekmeklik buğday çeşitleri genellikle beyaz–sarı renkli, küçük taneli, yazlık–kışlık ekilen ve nişasta miktarı fazla buğdaylardır. Aynı çeşitten olan fakat tane rengi kırmızı olan ve kışlık ekilen kızılca, daha küçük taneli olup yazlık ekilenler ve sünter adı verilen buğdaylar da bulunmaktadır.

B – Makarnalık Buğdaylar :
Memleketimizin makarnalık buğday çeşitleri Trakya, Orta Anadolu Güney Anadolu Bölgesinde yetişmelerine göre isim almakta ve gruplaşmaktadırlar. Bu çeşit buğdayların taneleri daha büyük ve renkleri de koyu sarı, kehribardır. Bu çeşit buğdaylardan irmik alınması istenildiğinden fazla züccaci taneli olanlar tercih edilir.



Buğdayın Öyküsü

Yeşile hasret,
Toprak damları arsız,
Ve kör bir bıçağa benzeyen
Rüzgarı amansız
Bir dağ başındayım.

Köyün kırkbeşliğinden,
Boyun eğmiş yazgısına
Çulsuz oğlu
Ahmet'in;
Karanlık ambarındayım.
Ben:dam diplerinde
Koca kafalı çocukların,
Ben ömür tüketenlerin tarlada
Kızlı kızanlı
Ben:boğazlarında
Bir lokma ekmek,
Biricik aşıyım,
Ben:dağda taşta Anadolu'mun
Yaşam savaşıyım.






Unun hammaddesi buğday;
Beslenmenin temelidir buğday
Dünyada tahıllar grubundan en çok yetiştirilen tarım ürünüdür buğday,
İnsanın köle olduğu bitkidir buğday,
Çiftçinin nasırlı elleri, alın teridir buğday,
Ekmeğin ağacıdır bir bakıma buğday,
İnsanlık tarihi için en önemli bitkidir buğday,


Tarlada emektir buğday,
Harmanda başaktır buğday,


Değirmende undur buğday,
Fırında ekmektir buğday,


Bazen de pastadır börektir buğday,



Karıncanın hikayesidir kısacası
Hani deriz ya ekmek parasına çalışıyoruz diye;



İşte o ekmeğin ilk halidir buğday....




29 Kasım 2010 Pazartesi

Plantas Carnivoras



Katil Bitki



Sıcaklığın Bitki Büyümesi ve Gelişmesine Etkisi Sıcaklık İklim

Sıcaklığın Bitki Büyümesi ve Gelişmesine Etkisi Sıcaklık İklim

Bitkilerin büyüme ve gelişmesinde sıcaklığın ve buna bağlı olarak suyun büyük önemi vardır.

Su, sıcaklık derecesine göre katı, sıvı ve gaz olarak üç değişik hal gösterir. Suyun hayat işlevlerinde kullanılması sırasında sıvı ve gaz hali kullanılır. Suyun hücre içindeki katı halinde, bitki hücrelerindeki protoplazma kagule (pelteleşme) olur ve bitki donarak yaşamını yitirir. Bu bakımdan suyun katı hali istenmeyen bir olaydır. Suyun bitkilerde fonksiyonel olabilmesi sıvı ve sıvıdan gaza geçme durumudur.

Bilindiği gibi su 0oC’den aşağılarda donarak katı hale geçer. 100oC’de ise buharlaşmaya başlar. Ancak fonksiyonel olarak su, herhangi bir ortamdaki ve bitki bünyesindeki sıcaklıktan, daha düşük dereceler geçişte buharlaşmaya başlar. Bu buharlaşma, iki ortam arasındaki sıcaklık derecesi farkından ileri gelir.

Bitkilerin büyük bir bölümü 0-50oC arasındaki sıcaklıklarda hayatlarını yürütebilir. Bu sınırların altında ve üstünde zorlanma başlar ve sıcaklığın düşmeye ve yükselmeye devam etmesi ve uzun süre bu derecelerde kalması bir çok bitkinin ölümüne yol açar. Buradan şu sonucu çıkartabiliriz. Her bitkinin yaşamını sürdürebilmesi için bir en düşük (minimum), bir de en yüksek (maksimum) sıcaklık derecesine gereksinmesi vardır. Bu iki uç sınırda, bitki büyüme ve gelişmesi çok yavaşlamış, hatta durma noktasına gelmiştir. İki uç arasında bir de bitkilerin en iyi büyüdükleri ve geliştikleri bir sıcaklık vardır.

Biz bu sıcaklığa optimal sıcaklık diyoruz.

Kaynak: Prof. Dr. Atila Günay

Hangi tohum kaç dercede çimlenir ?

Hangi tohum kaç dercede çimlenir ?
--------------------------------------------------------------------------------

Sebze tohumların çimlenme sicaklıklarından bildiklerimi, bulduklarımı yazıyorum.

Yaprak, soğan ve yumruları tüketilen ve kışlık sebzeler olarak kabul edilen türlerde tohumların optimum çimlenme sıcaklığı 21-26°C,en dü şük sıcaklık İse 3-10°C arasında değişmektedir. Yazlık türlerin bir çoğun da tohumlar 15°C'nin altında çimlenenıemekte, en iyi çimlenmeyi 30-35°C arasında gösterebilmektedirler. Düşük sıcaklık dereceleri tohumla rın geç ve uzun bir zaman diliminde çimlenmesine neden olarak gelişme yi aksatmaktadır. Örneğin domates tohumlan 10°C'de 43 günde çimlenip
toprak yüzüne çıkarlar. 15°C'de 14,20°C'de 8 ve 25°C'de 6 günde çıkmak tadır

Bu konuda farklı tohumların bilgisini yada düzeltilmesi gerekenleri ilave edebiliriz.

Sebze en az en çok

Domates 10-12

karnabahar,
lahana,
Brüksel lahanasında 5

Patlıcan 19

Biber 15

Pırasa 7 21-24

Kereviz 10 19

Kıvırcık 29

Meyve hastalıkları

ELMA KARALEKE(venturia inaequalis)
Elma karalekesinin 2 devresi vardır.ilki (saprofik dönem) sonbaharda yere dökülen ölü yapraklarda başlar.Diğeri de (parazitik dönem) fungusun canlı dokularda sürdürdüğü yaşamını kapsar.



Belirtileri: Hastalık belirtileri ağacın YAPRAK, MEYVE ve SÜRGÜNLERinde görülür.Yaprağın üst ve alt yüzünde oluşan lekeler başlangıçta yağlı görünümde, daha sonraları zeytin yeşilini alıp kahverengileşirler.Lekeler kadifemsi yapıdadır ve zamanla lekeli kısımlardaki doku ölür,yırtılmalar olur.Yaprak enfeksiyonları fotosentez ve solunumu engellediğinden, ağaç zayıflar.



Meyvedeki lekeler önce yeşilimsi olup zamanla kahverengine döner.Küçük lekeler zamanla birleşir ve bu kısımdaki meyvelerdeki gelişme durur.



Elmada sürgün enfeksiyonları bazı duyarlı çeşitlerde görülür.püstül denilen kabarcıklar oluşur.Zamanla bu püstüller birleşerek uyuz veya sıraca denilen yaraları oluşturur.







Kültürel önlemler



- Yere dökülmüş lekeli yapraklar sonbaharda toplanıp yakılmalı veya gömülmelidir.

- Ağaçlar, yapraktaki nemin daha hızlı kuruyabilmesi için hava akımına izin verecek şekilde, uygun aralıklarla dikilmelidir.







ELMA KÜLLEMESİ(podosphaera leucutricha)


Fungus kışı sürgün üzerinde, odun ve meyve gözlerinin pulcukları arasında MİSELYUM şeklinde geçirir.Miselyum -25 dereceye kadar canlılığını koruyabilmektedir.Ağaca su yürümeye başlamasıyla fungusun gelişmesi hız kazanır, miselyum üzerinde konidioforlar ve konidiosporlar oluşur.



Belirtileri: Külleme, yaprakların alt yüzeylerinde, bazı durumlarda üst yüzeylerinde, unsu görünüşte, beyaz lekeler oluşturur.



Küllemeli çiçekler normal gelişemezler ve taç yapraklar daha kalındır.Yapraklar ve sapları unlu örtü ile kaplıdır.



Şiddetli enfeksiyonlarda meyveler de hastalığa yakalanır.Meyvelerin üzerinde etmenin beyaz renkte misel ve konidiosporı dikkati çeker.







Kültürel önlemler


- Zarar görmüş sürgünler kış budamasıyla, hastalıklı kısmın 15cm.altından kesilip bahçeden uzaklaştırılmalıdır.



ERİKLERDE CEP HASTALIĞI(Taphrina pruni)



Kışı, sürgünlerde ve tomurcuk pullarında konidiospor formunda geçirir ve ilkbaharda meyveleri hastalandırırlar.İlkbaharda havaların serin ve yağışlı olması hastalık için uygun şartlardır.Sıcak ve kurak yıllarda hastalık görülmez.



Belirtileri: Hastalığa yakalanmış meyvelerin şekli ve rengi bozulur.Meyve uzun, yassı veya normalden daha büyüktür.İçlerinde çekirdek yoktur, meyve eti gecrek ve renkleri bozuktur.Hastalığa yakalanmış meyvelerin Pazar değeri kalmadığı için hastalık önemlidir.özellikle can ve papaz eriği yetişen bölgelerde görülmektedir.



Kültürel önlemler:

- Ağaç üzerinde kalan ve yere dökülen hasta meyveler toplanıp yok edilmelidir.



ŞEFTALİ KÜLLEMESİ(Sphaerotheca pannosa)


Etmenin gelişimi için uygun sıcaklıklar 21-28 derecedir.Hastalık şiddeti 28derecenin üzerindeki sıcaklıklarda ya da orantılı nemin %70-75’in altında azalır.







Belirtileri:
Yapraklarda önce hafifçe kabarık, yağlı görünüm ve renk açılması görülmektedir.Daha sonra kabarıklılığın arkasında gri,beyaz unlu tabaka oluşur.Yaprağın eni daralmakta, içe doğru kıvrılmaktadır.



Sürgünler, bulaşma yerinden bükülür.İleri enfeksiyonlarda ise sürgünler, uç kısmından kurur, üzerinde gri-beyaz misel örtüsü görülür.

Döllenme sırasında oluşan enfeksiyonlarda, meyveler gelişemeden dökülürler.Çağla büyüklüğündeki meyvelerde de beyaz lekeler görülür.Şeftali küllemesi, göz oluşumunu etkilediği ve yaprakları hastalandırdığından gelecek yılın odun ve meyve gözlerinin gelişimini engeller.







Kültürel önlemler:


- Hastalığa karşı dayanıklı çeşitler tercih edilmelidir.

- Hastalığın kuruttuğu sürgün,filiz ve dallar enfeksiyonlu kısmın 20cm.altından kesilerek bahçeden uzaklaştırılmalıdır.

- Sık dikimden ve ağaçların havalandırılmasını engelleyecek budama şekillerinden kaçınılmalıdır.







ŞEFTALİ YAPRAK KIVIRCIKLIĞI(Taphrina deformans)


Nemli kış günleri enfeksiyon için uygundur.Sporlar minimum10 derece, optimum 20 derece sıcaklıkta çimlenir.



Belirtileri: Hastalığın belirtileri özellikle ilkbaharda görülür.Genç yapraklarda klorofilin bozulmasına neden olduğundan, rengi sarı veya beyazımtraktır.Yaprakta büzülme kıvırcıklanma görülür.Yapraklar gelişemez ve ağaç üzerinde kururlar.Enfeksiyon geç olursa yaprağın sadece bir bölümünü hastalandırır, kırmızımsı renkte sert ve kırılgandır.Hastalıklı yapraklar normal yapraklardan daha kalındır.



Meyvedeki belirtiler, meyvenin bir kısmında sarı veya kırmızı renkte düzensiz şişkinlikler şeklindedir.Tümörlü bir görünüm alır.Hastalık ekonomik yönden önemlidir.Şiddetli olduğu yıllarda tüm yapraklar dökülür.Meyveler olgunlaşmadan dökülür.Hastalıklı meyvelerin şekli, rengi ve tadı değişir, Pazar değeri düşer.







MEYVE MONİLYASI(Moniliia fructigena)


Fungus kışı dallar üzerinde kalmış yada dökülmüş hastalıklı meyveler üzerinde konidiospor halinde geçirir



Belirtileri: Etmen özellikle meyve enfeksiyonları yapmakta, ancak çiçek ve yaprak enfeksiyonlarınada neden olmaktadır.Fungus meyveyi rüzgar, böcek, kuş vb.ile açılan yaralardan giriş yapabildiği gibi meyve kabuğundan da direk giriş yapabilmemktedir.








Meyve belirtileri genellikle meyvenin olgunlaşmasına yakın dönemde olur.İlk belirtiler meyve kabuğunda oluşan kahverengi lekedir.Lekelerin etrafında açık kahverengi halka vardır.Çürüme birkaç gün içinde büyüyerek meyvenin yarıdan fazlasını kaplar.Çürüyen bu kısımlarda daha sonra sarımsı-beyazımsı renkte püstüller oluşur.Hastalıklı meyve su kaybederek buruşur ve mumyalaşarak dalda asılı kalır.Bu nedenle hastalığa mumya ismi verilmiştir.







Konukçuları: Kiraz, vişne,kayısı,erik,badem,şeftali,elma,armut,ayva,incir de görülebilir.



Kültürel önlemler:


- Yağışın çok olduğu yıllarda hastalık daha şiddetli olacağından ilaçlama başarısı beklenenden daha düşük olabilir.

- Mumyalaşarak ağaç üzerinde kalmış meyve ve çiçekler,yere dökülenler toplanıp, uzaklaştırılmalıdır.



ELMADA ALTERNARYA MEYVE ÇÜRÜKLÜĞÜ (Alternaria alternata)

Belirtileri:Alternaria türlerinin çoğu hasat öncesi ve sonrası meyve çürümelerine neden olurlar.Elmanın çiçek çukuru etrafında veya orta ksısımlarında önceleri renk açılmasına neden olur.Bunlar lekeler kuru olup, kahverengi siyah renktedir.Elmadaki belirtisi meyve etinden çekirdek evine doğru(40-50mm.) derinlemesine ilerleyen ve kısmende yüzeysel olarak çürüyen bölgeler, siyah veya kahverengimsi renkte, yassı ve kenarları çökük lekeler şeklinde görülür.alternarya meyve çürüklüğü hastalığı, elma kabuğundaki koyu renkli lekeler ile acı ebnek hastalığına benzemektedir.Acı benek hastalığı bitki besin elementlerinin (kalsiyum) dengesiz olması sonucu ortaya çıkarken alternarya ise A.alternarata fungusunun enfeksiyonu sonucu oluşur.Elmada hasada yakın zamanda lekelenme ve sonrasında çürüme ile belli olan bu hastalık, meyvede albeni ve kaliteyi etkilemektedir.







Kültürel önlemler:
- Meyvenin elle toplanmasında dikkatli olunmalı, toplam ve paketleme esnasında ezilmemelidir.

- Hasattan sonra beklemeden depoya alınmalıdır.Depolama sıcaklığı uygun olmalıdır.

- Toplama yapılacak olan kasanın Chlorin’le dezenfekte edilmelidir.







SERT ÇEKİRDEKLİ MEYVELERDE YAPRAK DELEN (ÇİL)(wilsonomyces carpophylus=Stigmina carpophila)

Fungus kışı genellikle tomurcuk ve dallarda miselyum halinde geçirir.Sürgünlerde zamk akıntısı içinde konidiosporlar bulunur.Yeni enfeksiyonun olması için yağmur yağması şarttır.



Belirtileri:Hastalık sert çekirdekli meyve ağaçlarının yaprak, meyve, tomurcuk ve genç dalları üzerinde belirti oluşturur.Meyve enfeksiyonları özellikle kayısıda önemlidir.



Yaprak üzerindeki lekeler önce 1mm.çapında yvarlak kırmızı renkte olup etrafı açık renkli bir hale ile çevrilidir.Daha sonra bu leleker 3mm.çapında olur kahverengi merkezli, kızıl kahverengidir.Bu lekeli kısımlar 5-10gün sonra dökülür ve yaprakta delikler oluşur.

Kayısıdaki lekeler 1-2mm. Çapında, yuvarlak ve dağınık olup, genellikle meyvenin sapa yakın yanak kısmında olur.Kirazda ise 2-3mm.çapında çöküntüler ve etrafında açık renkte hale oluşur.Fungus, sürgünler üzerinde yuvarlak, kahve-kırmızı renkte lekeler oluşur.Genç sürgünlerde oluşan lekeler kısa sürede zamk çıkararak küçük kanser yaralarına dönüşür.



Kültürel önlemler:
- Sonbaharda hastalıklı tomurcukları bulunduran dallar sağlam kısımdan budanıp yok edilmelidir.



MEYVELERDE KÖK KANSERİ(Agrobacterium tumefaciens)


Kök kanserini yapan bir bakteridir.Virülent olan bakteriler birkaç büyük plasmid taşımaktadır.Bu plasmidlerden birinde tümör oluşumuna neden olan genler bulunmaktadır ve Ti-plasmid olarak isimlendirilir.Ti-plasmide sahip olmayan bakteriler virülent değildir.Optimum gelişme sıcaklığı 25-30derece, minimum 0 derece ve maksimum gelişme sıcaklığı37 derecedir.Bakterinin termal ölüm noktası 50-52 derecedir.Etmen toprakta uzun süre yaşamakta ve işlenen toprakta virülensliğini koruyabilmektedir.Alkali topraklarda, hafif asit olanlara göre daha çok yayıldığı belirlenmiştir.Hastalık bulaşık fidan ve topraklarda yayılmaktadır.



Belirtileri:Hastalığın yerleşim yeri kök boğazı olmakla beraber, ender olarak kök ve toprak üstü aksamında da görülür.İnce ve derin köklerde hastalık pek görülmez.Kökler kalınlaştıkça ve kök boğazına yaklaşıldıkça hastalığın olma olasılığı artar.ilk belirti küçük urlardır.önce beyaz renkli, yumuşaktırlar.Sonraları 30cm.çapa kadar erişebilir, sert yapıdadırlar.renkleri koyu kahve-siyaha değişir.Bitkilerde ur oluşumu dışında, bodurlaşma, küçük yaprak çıkarma gibi belirtilerde görülebilir.







Kültürel önlemler:


- Ağır-su tutma kapasitesi yüksek olan topraklarda fidan yetiştiriciliği ve meyve bahçesi kurulmamalıdır.

- Fidan yetişitirilecek toprağının bu bakteriyle bulaşık olup olmadığı kontrol edilmelidir.Bunun için ilkbaharda işlenmiş toprağa 1-2 yaşında, kökleri traş edilmiş ve temiz şeftali çöğürleri 1-3 m. Aralıklarla dikilir.

- Hastalığa dayanıklı anaçlar seçilmelidir.S-37 şeftali ancı ve Japon kayısısı bakteriye dayanıklıdır.

- Hastalıklı bitkiler sökülerek tarladan uzaklaştırılmalıdır.

- Urların henüz az ve küçük olduğu bitkilerin kök boğazları açılarak urlar çıkarılmalı, yara yerlerine %5’lik bakır sülfat sürülmelidir.

- Hastalığın olduğu yerlerde en az 5 sene bahçe tesis edilmemelidir.Mısır,buğday,yonca gibi bitkilerle ekim nöbeti uygulanmalıdır.

- Toprak altı zararlıları ile mücadele edilmelidir.



Biyolojik mücadele:Kök kanserine karşı kiraz ve şeftali, Agrobacterium radiobacter biyolojik mücadelede kullanılmaktadır.Bu biyolojik preparat ekim veya dikimden önce tohum,çöğür ve fidanlara uygulanabilmektedir.







YUMUŞAK ÇEKİRDEKLİ MEYVE AĞAÇLARINDA


ATEŞ YANIKLIĞI(Erwinia amylovora)


E.amylovora, bir önceki seneki enfeksiyonlar sonucu dal ve gövdede oluşmuş kanserlerin kenarındaki kabuk dokusu içinde kışı geçirir.İlkbaharda yağmur, böcek ve rüzgar enfeksiyonu çiçeklere, gelişen sürgünlere ve genç yapraklara taşır.Bakteriler yağmur, rüzgar,böcekler, kuşlar,budama ve yağmurlama sulama ile hızla yayılır.



Belirtileri:En tipik belirtisi, bitki aksamının ateşten yanmış gibi bir görünüm almasıdır.Nemli havalarda bu hastalıklı kısımlarda krem rengi sütümsü bir akıntı oluşur.Bu akıntı kuruduğunda elmada amber rengi, armutta ise kahverengi renge dönüşür.İlk belirtiler çiçekte görülür.Başlangıçta suda haşlanmış gibi bir görünüm alır,solar,büzüşür,kahverengileşir,zamanla siyahlaşarak ateşte yanmış gibi bir görünüm alır.Enfeksiyon çiçek tablasına kadar ilerler.Daha sonra genç meyve enfeksiyonları görülür.Hastalık ilerledikçe tüm sürgün, dallar ve gövdeye kadar yayılabilir.Taze sürgünler enfeksiyon olduğunda siyahlaşır ve uç kısımları kıvrılır.Bu belirti çoban değneği olarak isimlendirilir.Hasta olan kısımlarda kabuk bir bıçakla kaldırıldığında, dokunun kahverengileştiği ve sağlam kısma doğru ilerlediği görülür.Ateş yanıklığı tüm dünyada karantinaya dahil bir hastalıktır.







Konukçuları:Özellikle armut, ayva ve elmalarda çok zararlı olmaktadır.



Kültürel önlemler:


- Hastalıkla bulaşık alanlardaki konukçu bitkilerden fidan,çelik,aşı gözü,kalem ve anaç gibi üretim materyali kesinlikle alınmamalıdır.



- Özellikle hastalıklıla bulaşık illerde sürekli denetimler yapılmalı,hastalıklı bitkiler imha edilmelidir.



- Budama yerlerine %10’luk Sodyum hipoklorit(çamaşır suyu) sürülmeli ve aşı macunu ile kapatılamalıdır.Budamada kullanılan bıçak,makas,testere v.b her kesme işleminden sonra %10luk sodyum hipoklorit çözeltisiyle dezenfekte edilmelidir.



- Hastalıklı kısımlar en az 30-40cm.altından kesilip, bahçeden uzaklaştırılmalıdır.



- Bahçede dengeli gübreleme yapılmalı, toprak pH’sı 5.5-6.5 seviyesinde tutulmalıdır.



- Yağmurlama sulamadan kaçınılmalı,damlama sulama tercih edilmelidir.



- Hastalığın yayılmasında önemli olan ateş dikeni,dağ muşmulası,akdiken,süs bitkisi olarak yetiştirilen armut,elma ve ayva bitkileri sürekli kontrol edilmeli ve mümkünse bahçeden sökülerek uzaklaştırılmalıdır.



- Vektör böceklerle özellikle Armut psillidi ile mutlaka mücadele edilmelidir.Arılarda hastalığın yayılmasında rol oynadığı için, arı kovanları bahçeden uzaklaştırılmalıdır.



- Hastalığa karşı dayanıklı çeşit ve anaçlar seçilmelidir.



ARMUT PSİLLİDİ(Cacopsylla pyri)
Kışı ergin olarak ağaçların kabuk çatlakları,yarıkları,yerdeki yaprak altları arasında geçirir.Uçabildikleri gibi, arka bacaklarının morfolojik yapısı gereği sıçrayabilirler.Yumurtadan çıkan nimfle 5 nimf dönemi geçirerek ergin olurlar.Yılda 3-4 döl verirler.







Zarar şekli:Asıl zararı nimfler yapraklarda ve sürgünlerde beslenerek zararlı olurlar.Yoğun bulaşmada ağacın gelişmesi durur,yaprak ve meyve dökülmeleri,şekil bozuklukları meydana gelir.Salgıladıkları tatlımsı madde ile solunum ve fotosentezi engellerler.Meyvelerin Pazar değerini düşüren isli yapı yani fumajine neden olurlar.Ara ziraatı yapılan bahçelerde çok görülür.Ayrıca ateş yanıklığı gibi hastalık etmeninin de vektörü olduğu bilinmektedir.



Kültürel önlemler:Armut bahçelerinde ara ziraat yapılmamalıdır.Fazla azotlu gübrelemeden kaçınılmalıdır.



Biyolojik mücadele:
Doğal düşmanlarının korunmasına özen gösterilmelidir.Doğal düşmanlara barınak olması için bahçe kenarlarına alıç v.b bitkiler dikilmelidir.





İlaçlama zamanı:
Kışlayan döl erginlerinin bıraktığı yumurtaların tamamının açılıp,ikinci ve üçüncü dönem nimfler görülmeye başladığında ve sürgünlerde %15 bulaşma görüldüğünde ilaçlama yapılmalıdır.Her sürgünde 1 birey görüldüğünde bulaşık kabul edilir.Tatlımsı madde akıntısı görülmesi ve giderek artması halinde ilaçlama ,için geç kalınmış demektir.



ELMA İÇ KURDU(Cydia pomonella)




Kışı genellikle ağaç gövdesinin çatlamış kabukları arasında, nadiren de yere dökülmüş toprakta bulunan kalıntılar arasında,ördükleri kokonlar içerinde olgun larva döneminde geçirirler.Erginlerin çiftleşip yumurta bırakması için sıcaklığın 15 derece olması gerekir.Yumurtalar yapraklara,ince dallara ve meyvelere bırakılmaktadır.Ülkemizde elma iç kurdu genellikle 2 döl, bazı yerlerde 3 döl verebilmektedir.



Zarar şekli:Elma ağacının en önemli zararlısıdır.Doğrudan meyveleri delerek galeri açmakta,etli kısmı ve çekirdek evini yiyerek pislikler bırakmaktadır.Böylelikle meyvelerin dökülmesine,ağaçta kalanların ise Pazar değerinin düşmesine neden olmaktadır.



Predatörleri:Kuşların(özellikle ağaçkakanların), tuzak bantlara gelen larvaları %80-90 oranlarında yok ettikleri gözlenmiştir.



Kültürel önlemler:


- Öncelikle elma bahçelerinin Elma iç kurdu’nun diğer konukçuları olan armut,ayva ve ceviz gibi meyve ağaçlarınla karışık kurulmamasına dikkat edilmelidir.



- Elma ağaçlarının altına dökülen meyvelerin toplanıp uzaklaştırılması, ağaç gövdelerine haziran başlarında oluklu mukavvadan tuzak bantlar sarılarak, bunlara gelen larvaların haftalık kontrollerle toplanıp, parazitoid çıkışı için kafeslere konulması gerekir.



Biyolojik Mücadele:Yumurta parazitoidi Trichogramma türleri elma iç kurdunun biyolojik mücadelesinde kullanılabilecek önemli faydalılardır.İlaçlama programları özellikle yararlı yumurta parazitoidlerini koruyacak biçimde hazırlanmalı, bu nedenle seçici ilaçlara birinci derecede öncelik verilmelidir.



Biyoteknik Mücadele:


1. Kitlesel tuzaklama


2. Şaşırtma tekniği


İlaçlama zamanı:Elma iç kurdunun hedef, her döle ait larva çıkış süresince ağaçları ilaçlı bulundurarak, yumurtadan çıkan larvaları meyve içine girmeden önce öldürmektir.Buna göre ilaçlamaya karar verdikten sonra birinci döle karşı 2, ikinci döle karşı 1 olmak üzere toplam 3 ilaçlama yapılmaktadır.



Kimyasal mücadele:Hazirandaki normal meyve dökümünden sonra, 100 ağaçlık bahçede en az 5 ağaçta yere dökülen meyveler, haftada bir, zarar görmüş ve sağlam olarak sayılıp, zarar oranı hesaplanır.Yere dökülen ve hasattaki toplam zarar oranı %2 nin altında ise mücadele başarılı kabul edilir.



KİRAZ SİNEĞİ(Rhagoletis cerasi)


Kışı toprakta pupa olarak geçirir.Ergin çıkışı için ortalama sıcaklık 15 derecenin üzerinde olmalıdır.Dişiler yumurta koyma borularıyla delerek meyve kabuğu altına yumurtaları bırakır.Yılda 1 döl verirler.



Zarar şekli: Larvalar meyvelerin etli kısmında beslenerek, bazı meyvelerin zamanından önce olgunlaşarak dökümüne neden olurlar.Hasat edilen kurtlu meyvelerin kalitesi düşük olduğundan Pazar değeri düşer.Zararı genelde haziranda olgunlaşan geç çeşitlerde görülür.Erkenci çeşitlerde zarar görülmez.İhracatta zarar toleransı sıfırdır.Kiraz ve vişne ana zararlısıdır.



Kültürel önlemler: Sonbaharda toprak işlenmelidir.Hasatta ağaç üzerinde hiç meyve bırakılmamalı ve yere dökülen kurtlu meyveler toplanarak derine gömülmelidir.Yabani kiraz dikilmemeli veya dikilmiş olanlar sökülmelidir.



Biyoteknik Mücadele: Bu mücadele, kiraz sineğinin düşük ve orta yoğunluktaki popülasyonunlarında yapılır.Genel olarak bahçede bulunan erkenci çeşidin ben düşme döneminde dekara 2 adet gelecek şekilde sarı yapışkan+amonyak kapsülü asılır.Tuzaklar, ilk sinek yakalanana kadar 2-3 kez kontrol edilir.İlk ergin görüldükten sonra bahçede belirlenen ağaçların her birinin 4 farklı yönüne birer adet görsel sarı yapışkan tuzak+amonyak kapsülü asılır.



İlaçlama zamanı: Farklı çeşitlerin bulunduğu bahçelerde sarı yapışkan tuzak+amonyak kapsülü kullanılarak ilk ergin yakalanması mücadele zamanının tespiti yönünden önemlidir.



SAN-JOSE KABUKLU BİTİ(Quadraspidiotus perniciosus)


San jose kabuklu biti kışı birinci dönem larva olarak, ağaçların gövde,dal,göz ve dalcıklar üzerinde geçirir.Larvalar şubatın ortasında ortalama sıcaklık 7.3 derece oluca zarar yapmaya başlar.Ergin dişiler hareketli larva doğururlar.Bir dişi 73-287 kadar hareketli larva doğurur.



Zarar şekli: Genç ve orta yaştaki ağaçlar için çok tehlikeli bir zararlıdır.Bir meyve ağacını 2-3 tılda kurutabilir.Ağaçların gövde,dal,yaprak,sürgün,tomurcuk ve meyve özsularını emerek zarar yapar.Asıl gerçek zarar, emgi sırasında salgıladığı toksik maddelerden oluşur.Yaşlı ağaçlarda önce yaprak dökümü,sonra dallarını ve gittikçede ağacı tamamen kurutur.Beslenme yerlerinde kırmıı lekeler oluşur,Pazar değeri düşer.



Kültürel önlemler: Toprak işlemesi,sulama,gübreleme,budama işlemleri zamanında ve usulüne uygun bir şekilde yapılmalıdır.Kış mücadelesine girmeden fazla bulaşık olan meyve ağaçlarında kısa budama yapılmalı,kalan artıklar bahçeden uzaklaştırılmalıdır.Sertifikalı ve temiz fidanlar kullanılmalıdır.Bulaşık ağaçlardan alınan sırık, aş gözü ve kalemi alınmamalıdır.



Biyolojik mücadele: San-jose popülasyonunun düşük olduğu yerlerde E.perniciosi ile bulaştırma yapılarak zararlıyı baskı altında tutmak mümkündür.

Kış mücadelesi: Meyve ağaçlarının kış uykusunda olduğu dönemde, gözlerinin uyanmasından iki hafta önceye kadar ve yağışsız günlerde uygulanır.



Erken ilkbahar mücadelesi: Ağaçlarda gözler uyandıktan sonra, pembe tomurcuk dönemine kadar, zararlının larva döneminde uygulanır.



Yaz mücadelesi: Kış ve erken ilkbahar ilaçlaması yapılan veya yapılamayan bahçelerde, çiçekten sonra kontroller yapılarak san jose kabuklu bitinde yavrulama başladığı günlerde birinci ilaçlama ve kontrollerle diğer ilaçlamalar yapılmalıdır.



YAPRAK BİTLERİ


(Elma yeşil yaprakbiti-Elma gri yap.biti-Kırmızıgal yap.biti-şeftali yap.biti-erik unlu yap.biti-kiraz siyah yap.biti)



Yaprak bitleri genel olarak bitki özsuyunu emerek ağacın zayıf düşmesine, yaprak ve meyvelerin deforme olmasına ve fumajin oluşması nedeni ile bitkinin özümleme yapmasına engel olur.Ayrıca bazıları da virüs vektörüdür.



Kültürel önlemler: Elma yeşil yaprak biti, kışı bir yıllık sürgünlerin genellikle uca yakın kısımlarında geçirdiğinden,geç sonbahar, kış ve erken ilkbaharda ağaçlar kontrol edilmeli, yumurta görüldüğünde yapılan budama ile popülasyon düşürülmelidir.



İlaçlama zamanı: Yaparak bitlerine karşı çiçekten önce ve yazın ilaçlama imkanı bulunmaktadır.Elma yeşil yaprak bitine vejetasyon süresince, gri yaprak bitine pembe tomurcuk veya çiçek taç yaprakları dökümü döneminden, popülasyonun ¾ ü kanatlı forma dönüşünceye kadar, şeftali yaprak bitine de çiçek tomurcuklarının belirlenmesinden, popülasyonun ¾ ü kanatlı forma dönüşünceye kadar ilaçlama yapılmalıdır.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
back to top